4 Kasım 2013 Pazartesi

MAVİ MISRALAR

"Şiir deniz gibidir. Deniz sonsuzluktur. Her bitişinde yeniden başlamasıdır. Demir alıp açılmasıdır. Bu, bir bitiş değil, her seferinde yeniden varoluştur. İçinde sonsuz öz'ler vardır. Bilinç altı, macera, aşk, kavga, melankoli, boşluk, çıkış, düşüş, geriye dönüş, ileriye gidiş, dinginlik... ve hepsinin sarmalı hayatı tekrar tekrar yeniden keşif. Bundandır insan etine dokunup yakan her keşif ayrı bir zevki türetir. İşte bu, sonu olmayan şiir denizi'nin ta kendisidir. 

İşte bunun için; doğma büyüme Ankaralı, İstanbul Boğaziçi Üniversitesi mezunu ve sıkı bir deniz sever olarak şiir kitabımın adı, 'Mavi Mısralardır'..."


Değerli Blog Dostum " Mehmet Osman Çağlar" ilk şiir kitabını Haziran 2013'te yayınladı; adıma imzaladığı kitap elime geçer geçmez okumaya başladım. Sizlerle paylaşmayı çok istediğim halde çeşitli nedenlerle bugüne kaldı. 
"Mavi Mısralar" sadece bir şiir kitabı  değil. Her biri bizi duygu denizinde sürükleyen, kimi zaman kendimizi dalgalarla boğuşurken bulduğumuz şiirlerinin yanında; içinde bize, toplumumuza,insanlığa dair çok şey bulacağımız denemeleri de var Mehmet Osman Çağlar dostumuzun...

"Bu şehirde de insanlar özgür değiller, bilmiyorlar ama kalabalıklar içinde çok yalnızlar ve sevgiye ihtiyaç duyuyorlar... Sadece yaşamaya çalışıyorlar sessizce ve suçluca... Acemi, sahta gülüşler... Şartlı reflekse dönüştürülmüş zavallı beyinleriyle kaderlerine boyun eğmişler. Dedim ya sevdiğim, hiçbir şey eskisi gibi değil... Ellerinde değişik oyuncaklarla mutluluk oyunu oynayan mutsuz maskeler..." 

diyor "Saklı Kent" başlıklı denemesinin son paragrafında. Dostumuz bizi uyarıyor, tehlikenin büyüklüğünü fısıldıyor yüreğimize...

 Şiirlerinde de insana dair çok şey var; aşk,özlem,hüzün, karamsarlık, deniz tutkusu, insan sevgisi, umut, umutsuzluk... 

"İNANIYORUM" adlı şiirine bakıyorum. Eski zamanlara özlem var, karamsarlık var, umutsuzluk var. Bütün bu olumsuzluk içinde pırıl pırıl umut da var; iyi ki, iyi ki... Umutsuz olmaz, umutsuz yaşanmaz; umudumuzu hep canlı tutmak zorundayız değil mi canlarım?

İNANIYORUM

Ne zaman
bu kadar yabancılaştık
nasıl da kanıksadık
ve neden bu kadar çabuk
kaçtık kendimizden...

Nerede o eski rüzgarların
kulağa hoş gelen şarkılarında
tutuklu kaldığımız özgürlük nağmeleri?
Nerede o eski romantik şövalyelerin
destansı öyküleri?
yazık, ne yazık,
bir bir düşüyor hepsi kara toprağa
KİM BİLİR BELKİ TOHUM OLUYOR
GÜBRELENİYOR ORMANA YENİ FİDANLAR.

Hava yine kararıyor
çöküyor dağların üstüne kabus gibi
yine zifiri karanlık
iyi tanıyoruz biz bu karanlığı
tünemiş avını bekliyor yarasalar
Atlantik'in ötesinden ötüyor baykuşlar.

Şiir kitapları roman gibi bir kez okunarak bırakılacak türden değil. Gerçi birkaç kez okuduğumuz romanlar da var, ancak sayıları fazla değil. Şiirler  her okuyuşta farklı duygular uyandırıyor. Bizi bize, bizi diğer insanlara yaklaştırıyor; uyuyan duygularımızı tetikliyor, az sözle çok şey anlatıyor. Sıkıldığımızda, bunaldığımızda, sözcüklerimizin duygularımızı anlatmaya yetmediğinde şiirlere sığınmamız bundandır... Şair dostumuz Mehmet Osman Çağlar, bize bu olanağı sağlıyor "Mavi Mısralar"da.

   Bakın "VAKTİ GELDİĞİNDE" şiirinde söylediklerine...

   "...........


Şimdi biz akşamları elimizde yasaklanan rakımız
kendi türkülerimizi yavaşça içiyor
gece yarılarına kadar sevişip
gün doğmadan aşk şiirleri yazıyor
hani sizin yok sanrısına kapdığınız
bireysel imgelerimizle
tenekede filizlenen tomurcukları suluyoruz ya...

...........

Sanmayın firavun beyler
bu düzen istediğiniz gibi böyle gidecek
devrim şarkıları dilimizde
hesap günü bozgununuzu bozmak için
özgür denizlerin dalgaları gibi çoğalıyoruz.

Ve hesap günü
tanrılarınız putlarınız hurafeleriniz
abileriniz bile sizi kurtaramayacak.

Denize tutkun şairimizin her biri ayrı güzellikte ve çeşitli temalardaki şiirlerinin hepsini sizlerle paylaşmamak için kendimi zor tuttuğumu itiraf etmeliyim, ama okumak isteyecek arkadaşlara haksızlık etmemek için burada bırakıyorum. 
Yok yok affınıza sığınarak son kez "DENİZ YAPACAKSIN" şiirinin bir bölümüyle veda etmek istiyorum. 

Doğacaksan denize doğacak,
Talebeliği, evliliği denizde yapacaksın.
Denizde aşık olacak,
Okyanusta savaşacak,
Öleceksen denizde öleceksin. 

Teşekkürler sevgili blog dostum, edebiyatımıza katkılarınız için. Bu daha başlangıç, yazmaya devam... Hem de dilediğin gibi yaşamaya...

 "Bunca yıl/ Ne kimsenin önünde eğildim,/El etek öptüm,/ Ne de sonradan görmüşleri, dinbazları/ Soframa oturttum,/ Uzak kalsın! 

17 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne kadar gurur verici insanın şiir kitabının çıkması. Sizin yazınız da çok hoş olmuş. Özledik...

Feride YAŞAR ÖZDEMİR dedi ki...

Sanmayın firavun beyler
bu düzen istediğiniz gibi böyle gidecek
devrim şarkıları dilimizde
hesap günü "BOZGUNUNUZU BOZMAK İÇİN"
özgür denizlerin dalgaları gibi çoğalıyoruz.
Sevgili Nihal, çok hoş bir yazı ve değerlendirme bu. Ama şairin alıntıladığım dizelerinde, büyük harflere dönüştürerek dikkatini çekmek istediğim ifade (Eğer bir alıntı aceleciliği yoksa)sence de tuhaf değil mi?
Şairlerin bir tek zorunlulukları olduğununa inanıyorum. Dil... Çünkü şiir, dili kanatlarında taşıyacak uçan bir küheylandır....

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Bu nazik jestin için çok teşekkür ederim sevgili dostum, sağ ol.

Feride hanım getirdiği eleştiriyi açarsa sevinirim. Tekrar teşekkürler,
iyi haftalar... dostlukla

Adsız dedi ki...

babam dikkatsizdir,face de görüp babamı ben uyardım öğretmenim:)
saygıyla.
tolga

ps;
dil ve kuralları,şiirler için imla kılavuzu gibi geçerli değildir,çok örnek biliyorum.

aysema dedi ki...

Sevgili Adsız,
Teşekkür ederim. Ben de özlemişim...

aysema dedi ki...

Sevgili Feride'm,
Teşekkür ederim canım. İşaret ettiğin ifade bana tuhaf gelmedi doğrusu, ancak bu sıralar biraz sıkıntılıyım, daha açık yazarsan bir kez daha düşünebilirim belki... Sevgilerimle...

aysema dedi ki...

Sevgili Mehmet Osman Çağlar,
Ben de teşekkür ederim, yeni kitaplarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Aileye sevgi ve selamlar...

aysema dedi ki...

Sevgili Tolga,
Çocuklarımız bizim en güzel eserlerimiz, eminim baban da seninle gurur dduyuyordur. Baba-oğul iyi ki sizleri sanal da olsa tanımışım. Yüreğinize sağlık. Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Nihal hanım döktürmüşsün valla.Toplantıdan erken ayrıldım,umudum yoktu ama,genede bloğa bir bakayım dedim.Her halde açık kapatıyorsun.Güzel bir yazı olmuş.Tebrikler ,başarılar. ZONGULDAKLI

Feride YAŞAR ÖZDEMİR dedi ki...

Sevgili Nihal,
"Firavun Beyler" bozguna uğramış. Devrimciler hesap günü bozgunu bozmak için çoğalıyorlar. İmgelem güzel ama bozgunu bozmak demek açıkça bozguna engel olmak demektir. "Yani Firavunun bozguna uğramasına devrimciler engel olacaklar." gibi bir anlam ortaya çıkmış.
Elbette şiir dili günlük konuşma dilinden farklı olduğu için kimi zaman dil kuralları, yazım kuralları göz ardı edilir. Örnek pek çoktur. Ama bu ifade çok farklı. Yani Yahya Kemal'in uyak kaygısıyla "el sallamak" yerine "kol sallamak" deyimini kullanmasıyla, anlamı alt üst edecek ve söylemek istediğinizin tersini işaret edecek bu ifade bir tutulamaz. Ben dostça ve küçük bir eleştiride bulundum. Edebiyatçı refleksi işte. Lütfen bunu bir saldırı olarak algılamayın. Nihalciğim, bu son sözler sana değil, diğer yorumculara.

aysema dedi ki...

Adı bende saklı Sevgili Adsızım,
Yorumunu görmek beni çok mutlu etti, teşekkürler. İyi ki varsın, orda olduğunu bilmek bile bana güç veriyor; ayrılıklar sevgiyi körüklüyor mu nedir? Seni çok seviyorum biliyorsun...

aysema dedi ki...

Sevgili Feride'm,
Ne ben ne de dostlarım asla saldırı olarak algılamadık eleştirini. Ayrıca okuyup düşünceni belirttiğin için çok teşekkür ederim. Yahya Kemal örneğine katılıyorum, öğrencilik yıllarımızda birlikte çok gülmüştük, hatırlatarak beni o yıllara götürdün.
Buradaki eleştirine gelince "bozguna uğratmak" deyişi "Hesap günü, bozgununuzu bozmak için/Özgür denizlerin dalgaları gibi çoğalıyoruz." dizelerinde sanki toplumda yarattıkları bozgunu ortadan kaldırmak amaçlanarak söylenmiş. Ben öyle algıladım en azından. Toplumun tüm değerlerini alt üst ettiler, hesap verecekleri günü sabırsızlıkla bekliyoruz değil mi?
Tekrar teşekkür ediyorum.Sevgilerimle...

Feride YAŞAR ÖZDEMİR dedi ki...

Canım, bozgunu bozmak olsaydı, sorun yoktu. Ama bozgununuz diyor, sizin bozgununuz...Firavun Beyler diye hitap edilen egemenlere sizin bozgununuzu bozacağız, diyor. Kafama takılan budur. Toplumda yaratılan bozgun değil, Firavunların bozgunu bozulacak. Aslında devrim kastediliyor.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Şimdi tekrar okuyunca, Feride hanımın yapıcı eleştirisine de hak vermemek mümkün değil. Belki kavram kargaşası için bir virgül düşünülebilirdi:

"hesap günü, bozgununuzu bozmak için"

Teşekkürler sevgili dostlar.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Yanlış yazmışım, özür dilerim.

Belki kavram kargaşasını gidermek için bir virgül düşünülebilirdi:

... olacaktı.

aysema dedi ki...

Sevgili Feride,
Tekrar teşekkür ederim.
Sevgilerimle...

aysema dedi ki...

Sevgili Mehmet Bey,
Duyarlılığınız için teşekkürler, yeni yapıtlarınızı bekliyoruz. Sevgilerimle...

KİMSE YOK MU

"bu geceyi bağırtan ben değilim bu geceyi bu bir yürek gibi buğulu bu uğultulu yangın gecesini rezil rezil bağırtan ben değilim gem...