15 OCAK 2008
Bu konudaki haberleri okudukça bir Elazığlı olarak gurur duymamak elde değil...Elazığ okuyor... Göze de, kulağa da yüreğe de hoş geliyor...
Başta Sayın Vali Muammer Muştal olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum.
Öğretmenmiş sayın valimiz. Ne güzel... Kendine yakışanı yapmış. Dileğim "Türkiye Okuyor " haberleriyle devam eder bu güzel çalışmalar...
Okumak... Kör , sağır, dilsiz olmamak. Aydınlanmak, aydınlatmak...
Elazığ Okuyor... Peki Elazığ ne okuyor? Bu konuda tatmin edici bir açıklama göremedim. Aslında iyi kitap- kötü kitap diye bir ayrımı sevmiyorum. Her çeşit kitap okunmalı. Yalnız tek yanlı okunanlar beni hep tedirgin etmiştir. Özellikle gelişme çağındakilere hep aynı düşünceyi savunan kitaplar verirseniz, iyilik değil kötülük yaparsınız çocuklara. Beyni yıkanmış gençler yetiştirirsiniz. Siyahı da beyazı da göstermeliyiz çocuklarımıza... Düşünmeye, araştırmaya, sorgulamaya, yorumlamaya da olanak tanımalıyız. Ancak okumaktan o zaman özlediğimiz başarıyı sağlarız. Düşünmek, inanmak... Birincisi zordur, çaba ister, emek ister, kişiyi yorar. Ya inanmak? Bu kolay... Birileri düşünmüştür, siz sadece o düşüncede yazılanları okursanız aynen benimsersiniz yazılanları. İşin kötüsü kendiniz düşünmüş gibi de savunursunuz, hatta bazıları uğruna ölümü bile göze alabilir. Kaş yapayım derken göz de çıkarmak var işin içinde... Dikkatli olmak, titiz davranmak ve tarafsız davranabilmek çok önemli kitap seçiminde...
Elazığ, Harput Kültür Şehrimiz... Tarihiyle, folklorüyle, güzellikleriyle, dürüst insanlarıyla , sevgili gakkoşlarıyla canımız, cananımız, özlemimiz... Gençliğimin güzel şehri... Son kez birkaç yıl önce gittim. Nasıl da özlemişim! Bahçeli evimizi güçlükle bulduk. Her yanı apartmanlarla çevrilmiş, o arada aynen kalmış. Ev sahipleri yoktu. Bahçesine kendi ellerimizle diktiğimiz meyve ağaçlarından kayısı, erik, elma aşırdım. Yemeğe kıyamadım. Öptüm, kokladım..... kokladım....
Kapalı Çarşıdan tuzsuz Şavak Peyniri aldım; toz şeker, yağ aldım... Fırında "Peynirli Ekmek " yaptırdım. Harput'ta Balak Gazi Heykeliyle hasret giderdim. Eğri minareli cami, Sarahatun cami, Arap Baba türbesi yine büyüleyiciydi benim için. Babam Harput'ta çocukluğunun evini gösterdi bize. Buzluk mağarasını gezdik. Yaz ortasında, buram buram güneşin terlettiği, yakıp kavurduğu bir anda mağaranın içindeki buz tabakalarıyla serinledik. Yazın soğuk, kışın sıcak mağara kaç yerde var ki... Eskiden kışlık yiyecekler burada saklanırmış. Şimdilerde devam ediyor mu bilemiyorum...
Harput Kalesi... Tepeden görülen Elazığ Ovası... Gölcük(Hazar Gölü), Keban Barajı, Cumhuriyet İlkokulu, Ayten Öğretmenim, Atatürk Ortaokulu, Nurettin Hasköylü(Türkçe Öğretmenim), Elazığ Lisesi, Mehmet Naci Onur( Edebiyat Öğretmenim) , Elazığ Ortaokulu ( ilk öğretmenliğim, öğrencilerim, canlarım) ...
Elazığ Okuyor... Ne güzel! Elazığ'a çok yakışıyor bu söz... Oku güzel şehrim... Her şeyi oku. Aydınlansın şehrimiz, aydınlansın yurdumuz.Atalarımızın yaktığı "Çayda Çıra " ışığını yaysın tüm insanlığa... İyilikler, güzellikler doğruluklar göstersin hepimize...
Seni ve insanlarını seviyorum...
Keban etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Keban etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
15 Ocak 2008 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
KİMSE YOK MU
"bu geceyi bağırtan ben değilim bu geceyi bu bir yürek gibi buğulu bu uğultulu yangın gecesini rezil rezil bağırtan ben değilim gem...
-
Kaç zaman oldu yazmayalı...
-
ANKETİN SORUSU ŞU: Sizce Türkiye'nin en ÖNEMSİZ sorunu nedir? Seçeneklerden sadece birini tıklayacaksınız. Şimdiden teşekkürler...