

"Yaramaz Sokak Kedileri..."
Aynı sokakta yaşayan sokak kedileri iki çete halinde her gün birbirleriyle kavga ediyor; çöp kutularını didikleyip etrafı kirletiyorlar. Mahallenin çöpçüsü temizliyor, onlar çöpleri etrafa saçıyor. Çöpçü kızgın kedilere...
Aslı, mahalleye yeni taşınan bir kız çocuğu; kedilere bir oyun düzenleyerek hatalarını anlamalarını sağlıyor...
Pazar günü tiyatrodaydık. Kadıköy, Haldun Taner Sahnesi'nde Sokak Kedilerini izledik Ela, teyzesi, ben, blogcu anneler ve onların yavrularıyla. Bizi Ela'dan tanıdılar, telaştan hepsiyle tanışamadık; ama olsun birlikte tiyatro havasını soluduk ya...
Ela çok dikkatli izledi, kavga eden kedileri görünce de tiyatroda ilk kez konuştu: "Yaramaz Sokak Kedileri!" dedi. Blog Yazarı Anneler (Nurturia) harika bir iş yapıyor, topluca çocukları tiyatroyla tanıştırıyorlar. Onlarla birarada olmak anlatılmaz güzeldi.
"Sokak Kedileri"ni Reha Bilgen yazmış; Ragıp Yavuz yönetmiş. Oyuncular: Aslı Narcı, Cemal Ahhan Şener, Ceylan Çete, Gün Koper, Selçuk Yüksel, Sibel Topaloğlu, Volkan Ayhan, Zümrüt Erkın. Emeklerine sağlık.
Bazı bölümlerde ilgi azaldı, çocuklarla daha çok iletişim kurulsaydı ve müzik daha çok kullanılsaydı bu sorun giderilirdi sanırım. Çocuk tiyatrosu,büyüklerinkinden fazla ciddiye alınmalı diye düşünüyorum. Daha özenli olmalı. Örneğin köpek rolündeki oyuncunun hiç bir açıklama yapmadan çöp kutusunun üstündeki muzu alıp yemesi neydi, ben anlayamadım. Konuyla ilgisi yok gibiydi, başkaları anladı mı onu da bilemiyorum...
Her şeye rağmen çocukların tiyatroyla buluşması ve benim de onlarla bu şansı yakalamış olmam çok güzeldi...
***
Bu gün 24 Ocak... Unutmadım, unutmayacağım. Anma toplantılarının olduğu saatte ben otobüste olacağım. Eve dönüş zamanı.. "Uğurlar Ola"...
Aklımda, daha kaç aydınımızı uğurlayacağımız, sorusuyla "Susturamayacaksınız!" diye diye nasıl da dilsiz, lal bir topluma dönüştürüldüğümüzün hazin öyküsü olacak... Belki de Uğur Mumcu, gözlüklerinin arkasından bakıp kitaplarımda yazmıştım olacakları, bir daha okuyun diyecek sessizce... Susma, sustukça sıra...
Ne desek boş mu?