Pazarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pazarlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Nisan 2008 Perşembe

PAZARA ÇIKMAK PAZARLAMA PAZARCI BENİ NEDEN SEVDİ

Pazara çıktınız mı hiç ? Ben uzun zamandır gitmemiştim; daha doğrusu kış boyunca gitmemiştim pazara. Ama yaz tatillerinde pazara gitmeyi de orada uzun uzun dolaşmayı da çok severim.
Son iki çarşambadır ders çıkışı akşam pazarına uğruyorum. Dündü ikincisi...
Akşam pazarı olmasına rağmen her şey var ve çok taze... Amacım daha çok , yeşillik almak... Fazla satış yok anlaşılan...

Baktım, yaşlı bir teyze gözümün içine bakıyor... " Gel bak, hepsi taze; kalmasın elimde !" diye seslenince yaklaştım yanına... Her şey çok ucuz... Manavdan iki, iki buçuğa aldığım marollar burada yedi yüz elliye satılıyor. Anlaşılan üreticiler değil de aracılar daha çok kazanıyor ülkemizde. Biz de tembellik ederek bu duruma katkı sağlıyoruz bilerek ya da bilmeyerek.

Neyse efendim, ben başladım sormaya, şu kaça bu kaça diye... Şundan da ver, bundan da derken pazarcı kadının kısmeti açıldı. Etrafımız müşteriyle doluverdi bir anda. Ben verdiğim paranın üstünü alamaz oldum. Sevinç içindeki satıcı bir yandan istenenleri poşete korken bir yandan da bana övgüler sıralamaya başladı. " Ben şimdi sana ne yapayım, sabahtan beri boştum, bak uğurlu geldin bana, döner mi ısmarlasam ! " Bir yandan konuşuyor, bir yandan da diğer müşterilerin isteklerine yetişmeye çalışıyordu. Ve ben beklemeye alınmıştım. Hem acele etmek istiyordum, hem de övgüleri dinlemek... Vallahi kim ne derse desin, kim yaparsa yapsın övgü duymak insanı mutlu ediyordu. Bunu yaşayarak bir kez daha görmüştüm ve neredeyse kendimden geçecektim. Teyzem sürdürüyordu konuşmasını, "Sen her hafta gel kızım, ben buradayım... Şunu da alın, kalmasın !" Beni genç bulmuştu. Ohh keyfim katmerlendi, neredeyse paranın üstünü bırakacağım, taşıyabileceğime güvensem , kalan malların hepsini alıp götüreceğim...

Uzattım mı bilmiyorum. Sonunda paranın üstünü de taşıyabileceğimden fazlasını da aldım, pazarlama ustası teyzemin yanından ayrıldım.

Artık diğer satıcıların yüzlerine bakmadan, seslerini duymadan yürüyorum. Biliyorum, bakarsam dayanamayacağım, biraz da şunlara uğurlu gelsem, diye düşünüp kaldıramayacağım yüklerin altına gireceğim...

Hepimiz insanız, düşünmeden duramıyoruz. Ben de kollarımın ağrısını duya duya hem yürüyüp hem de düşünmeye başladım.

Pazarcı beni neden sevdi ? Sonra da başka sevenleri sorgulamaya başladım. ABD bizi neden sevdi ? AB bizi niye bu kadar seviyor ? Talabani, Barzani, Şeyhler, Şıhlar, Emirler, Beyler ... Neden ?

Pazarcı beni sevdi, bunun nedenini biliyorum. Sevdi, çünkü satacağı şeyler vardı, ben de iyi bir alıcıydım. Hem de onun için varlığımla reklam yaparak satışını artırmıştım. Ben de pazarcıyı sevmiştim. Hem sayesinde gereksinimlerimi karşılamıştım, hem de ruhum okşanmıştı. Anlayacağınız iyi alışveriş olmuştu. Alan memnun, satan memnun...

Ya diğer bizi sevenler... Onlar neden seviyor ki ?.. Ne alıyoruz, ne veriyoruzu sorgulamaya başlayacaktım ki telefonum çaldı... Eşim arıyordu, neredesin, şurada bekle geliyorum. Kollarımın ağrısını yeniden hissetmeye başladım. Sevinerek eşimin dediği yere yöneldim...

KİMSE YOK MU

"bu geceyi bağırtan ben değilim bu geceyi bu bir yürek gibi buğulu bu uğultulu yangın gecesini rezil rezil bağırtan ben değilim gem...