mezuniyet töreni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mezuniyet töreni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2013 Salı

ABD'DE KIZIMIN MEZUNİYET TÖRENİ ve ÜÇ AYLIK MAAŞA UÇAK BİLETİ

Washington Üniversitesi'den MBA derecesini alırken...Fotoğrafı internetten canlı yayını izlerken çektik...

 Daha önce yazmıştım, kızımın Washington Üniversitesin'deki mezuniyet törenine gidebilmek için ABD vizemizi yenilemiştik. Ancak gidemedik. Emekli öğretmen olarak aldığım üç aylık maaşım uçak biletimizi almaya bile yetmiyordu çünkü. Düşünebiliyor musunuz, üç aylık maaş sadece uçak biletine denk gelmiyor. Milli gelirden payımıza düşen işte bu kadar...

Ancak üniversite, mezuniyet törenini canlı canlı yayınladı da evden her anını izleyebildik. Video olarak da üniversitenin sitesine koymuşlar, ara ara bakıyorum. 
Kızımı kutluyorum, her anne-baba gibi çocuklarımızla gurur duyuyoruz. Anaokulundan Boğaziçi Üniversite mezuniyet törenine kadar tüm başarılarında yanındaydık. Bu kez de tüm yüreğimiz, uzakta da olsak, onun için, onunla birlikte çarptı... 

Bu arada Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisindeki resmi toplantısının ardından ATA uçağımızla San Francisko'da kızı Esra Albayrak'ın Berkeley Üniversitesindeki mezuniyet törenine gittiğini basından öğrendim. Kutluyorum ikisini de... Esra Albayrak diplomasını çocuklarıyla birlikte almış. Ne güzel...
 Başbakan ABD ziyaretine giderken gazeteciler; F.Gülen'le görüşme olacak mı, sorusunu yönettiklerinde:
  "Resmi programımızda yok, ama gökten ne yağar ki yer kabul etmez?" diye yanıtlamıştı. Kendi gitmedi, "vekaleten!" Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı gönderdi. Başımıza neler yağacağını da zaman içinde göreceğiz. 

Sahi cümbür cemaat kaçıncı ABD gezisi oldu bu? Bunun maliyetini ödediğimiz için mi üç aylık emekli maaşımız uçak bileti bedeli kadar? Sormadan edemiyor insan. Hani onur duyacağımız gelişmeler olsa feda olsun diyeceğiz, ama her seferinde kıpkırmızı oluyoruz milletçe... 

Bu arada Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ.M. Gökçek ABD'de yapılan Türk yürüyüşüne birilerini göndermiş galiba. Bugün CHP Grup Başkan Vekili Emine Ülker Tarhan'ın soru önergesinden öğrendim. 

Soru önergesi şöyle:
"Kaç kişi, hangi amaçla ABD'ye gönderilmiştir? Katılım için hangi kriterler aranmıştır? Toplam ne kadar masraf yapılmış, hangi bütçeden karşılanmıştır?  Vize alamadıkları için gidemeyen kaç kişi vardır ve bu şahıslar için uçak bileti ile otel gideri ödenmiş midir?  Ödenmiş ise miktarı nedir? Gezinin toplam gideri ne kadardır?" 

Kişi Başına Düşen Milli Gelirimiz artıyormuş! Ekonomimiz harikaymış!Sizi bilmem ama bizim buralarda herkes dünden çok daha kötü koşullarda yaşamak durumundadır. Ve bunun nedeni de har vurup harman savuran birileridir. Tatlı tatlı yemenin acı acı hesap sorulacağı günlerin gelmesi dileğiyle... 

Veee Ahmet Necdet Sezer'i saygıyla anımsıyorum...  

  



17 Temmuz 2009 Cuma

KONUŞ BENİMLE


Uzun zamandır küçük kızım konuşmuyor benimle...

Bir bilse, onunla konuşmayı nasıl özledim, ah bir bilse!.. Eskiden uzun uzun konuşurduk. Yüz yüze de telefonla da... Öyle ki telefonla konuşurken kulağımın yandığını anlar, diğer kulağıma tutardım aleti. Anlatır, anlatır, anlatırdı...

Artık öyle değil. Üç haftalığına Şikago'ya gitmişti, o zaman bile şimdikinden çok konuşuyorduk, kamerayla daha çok görüyordum onu...

Biliyorum çalışıyor, bir yıldır çalışıyor. Özel sektör zor, özellikle gençlerin posasını çıkarıncaya kadar çalıştırıyor. Neden, sadece bu değil tabi. Biliyorum, kafası karışık, insan yaşamının en zor zamanlarından birini geçiriyor. Geleceğini, yaşamını, duygularını, düşüncelerini düzenlemenin yollarının arandığı bir dönem bu... Biliyorum, ama çok da özlüyorum onu.

Yağmur Bebek doğdu, ben çocuklarımı ihmal etmeye mi başladım yoksa? Özellikle de küçük kızımı... Eskiden en çok onunla konuşurduk, şimdi Yağmur'un da katkısıyla büyük kızımla. Kamerayı da açıp saatlerce Yağmur'la annesinin günlük maceralarını izlemek en büyük zevklerimden oldu. Hatta öyle zamanlar oluyor ki bilgisayarın penceresinden kollarımı uzatıp Yağmur'umu içeri kapma duygusunu yaşıyorum. Ona sarılmak, kucaklamak, öpmek öpmek...

Bak bak bak, gördünüz mü olanı, işte neden bu, diyesim geliyor. Kızımı konuşacakken yine Yağmur Bebek araya giriverdi. Ben bu işi biraz fazla mı abarttım ne?

Küçük kızım blog okumayı pek sevmiyor. Sevmiyor, ama biriktirip biriktirip arada okuduğunu da biliyorum. Bunu da, ablasının hatırlatmasıyla okuyacaktır. Ablası seviyor blog yazmayı da okumayı da...

Küçüğüm benim, tam bir iletişim uzmanı. Bayılıyorum onun bu özelliğine.Dostlukları, arkadaşlıkları o kadar sağlıklı, seviyeli ve kalıcı ki.. Çok farklı, çok çeşitli gurupları biraraya getirip onları kaynaştırması ayrı bir beceri ustalığı. Anaokulu arkadaşları, ilkokul arkadaşları, Anadolu Lisesi, Fen Lisesi arkadaşları ve BÜ'den arkadaşları onun için çok önemli. Hiç birini ihmal etmiyor, bir şekilde iletişimi koparmamaya çalışıyor.Şimdi iş yerindeki arkadaşlarını da yemekli toplantılarda biraraya getiriyor. Bu konuda babasına çekmiş. Ayıptır söylemesi ben biraz asosyalimdir de! Zorunluluk olmasa evden çıkasım gelmiyor.

Dalgıçlık, Yelkencilik işlerinden vazgeçmiş gibi görünüyor şimdilik...

O bir yaz çocuğu, tatil çocuğu, yazlık çocuğu, girdiği her toplumun aranan, beğenilen, sevilen çocuğu... Ama ne yazık ki bu yıl tatilinin bir kısmını görevli gittiği Şikaga gezisini bir hafta uzatarak harcadı. Geri kalanı da parça parça vereceklermiş. Olacak iş mi? Verin çocuğumun hak ettiği izni, toptan verin ki tatilini yapabilsin. İki gün, iki gün verilen aralıklı zamanlardaki tatilin tadı mı çıkarmış! Çok kızıyorum çoook, beni oraya getirmeyin!( Bu son cümle şaka tabi ki ve kızım yetişkin bir insan...)

Onu çok seviyorum. Eskiden olduğu gibi sohbet etmek istiyorum. Her şeyi benimle de babasıyla da açık açık konuşuyordu. Bazen takılıyordum ona. Her şey de anne-babaya anlatılmaz diye... Ahh şimdi nerde o günler!.. Ben aramasam arayacağı da yok! Arıyorum, kısa kısa konuşup kapatıyoruz. Bu bana az geliyor, yetmiyor, anlatsın istiyorum, yine uzun uzun anlatsın...

Hadi, durma ara, KONUŞ BENİMLE...

28 Haziran 2008 Cumartesi

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ MEZUNİYET TÖRENİ



Merhabalar,

Oldukça yoğun günler geçiriyoruz şu sıralar, bloğumu ihmal ettim. Çok konu birikti, zamanım kısa...

En önemlisi kızımın mezuniyet töreniyle ilgili olanlar...

Bogaziçi Üniversitesi neredeyse, abartma sayılmazsa, kırk gün kırk gece etkinlik düzenlemiş yeni mezunlarına...

Biz veliler iki diploma törenine katıldık. Birincisi tüm mezunlar için düzenlenen tören. Üniversitenin Uçaksavar Spor Tesislerinde yapıldı ve davetli sayısında sınırlama olmasına karşın dopdoluydu... İkinci tören 27 Haziran gününe yayılmış. Her bölüm farklı saatte, biri bitince diğeri başlıyor. Düzenleyicileri kutlamak gerekiyor. Her şey hiç aksamadan sürüp gitti.

Makina Mühendisliğininki saat 12.10'da başladı. Anlatılmaz güzel duygular yaşadım. Küçük tatlı cadım salona girerken, diplomasını alırken gözyaşlarımı tutamadım artık. Herkesin yaşamasını dileyeceğim güzel duygular yaşadık... Ardından Güney Kampüsünde çocuklarımızla birlikte mini bir partiye katıldık. Pastalarımızı yedik, içeceklerimizi içtik. Ve doğal olarak saatlerce süren resim faslı...


Şu anda gece yarısını çoktan geçti. Minik kızım sayısını unuttuğum kutlama partisinde... Onun dönmesini bekliyorum. Son olarak da 28 Haziran Pazar akşamı Mezuniyet Balosu var...

Bu arada biricik torunum annesinin karnında büyümeye devam ediyor. Üç aylık oldu ve teyzesinin mezuniyet töreni sayesinde dünyaya merhaba demeden Boğaziçi Üniversitesiyle tanıştı. Haydi hayırlısı bakalım...

KİMSE YOK MU

"bu geceyi bağırtan ben değilim bu geceyi bu bir yürek gibi buğulu bu uğultulu yangın gecesini rezil rezil bağırtan ben değilim gem...