Yelda Ülker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yelda Ülker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ağustos 2023 Cuma

SİZİN BİR ŞEYİNİZ YOK HANIMEFENDİ SADECE EVDE KALMIŞSINIZ


 

Sizin Bir Şeyiniz Yok Hanımefendi

SADECE EVDE KALMIŞSINIZ

Yelda Ülker

2023

Ceres Yayınları

1.Basım – Haziran 2023

181 sayfa

 

Kitabın yazarı en yakın arkadaşım. Kendisi dünyanın en enerjik, en neşeli, en pozitif insanı olabilir. Benim de dahil olduğum yakın arkadaş grubu olarak onun bu özelliklerinden çok yararlanıyoruz. Yazdığı bu kitapla da bu yararı sadece yakın arkadaşlarına sunmaktan çıkıp herkese ulaştırmaya karar vermiş. Yararlanın.

 

Sizin Bir Şeyiniz Yok Hanımefendi: Kişisel Gelişim

Yelda beni kişisel gelişim diye bir şeyle tanıştıran ilk insan. İşimden ve hayatımdan nefret ettiğim geçmiş bir zamanda söyledikleriyle, hayata bakışıyla, yorumlarıyla hayata tutunmamı sağlayan önemli bir insan benim için.

Onun o dönem yaşadığı evdeki kitaplıkta bulunan kitaplara şöyle bir göz gezdirmiştim önce, tipik kişisel gelişim kitapları. Burun kıvırmış ama okumuştum da hepsini. Sonra beyin ile ilgili bir parça bilimsel kitapları okumaya geçmiş ve aslında hepsinin aşağı yukarı aynı şeyleri söylediğini görmüştüm. O dönem iyi gelmişti bana tüm bunlar. Sonra duruldum. Şimdi denk geldikçe bakıyorum.

Yelda o dönemler yalnızca kişisel gelişim kitapları okumakla kalmıyor, aynı zamanda seminerlere, seanslara vb katılıyordu. Ben de zaman zaman eşlik ediyordum ona. İşte o katıldıklarından edindiği deneyimleri ve izlenimleri yazmış kitabında.

 

Sizin Bir Şeyiniz Yok Hanımefendi: İlişkiler

Özel ilişkilerle özel olarak ilgileniyor Yelda. Evli, mutlu, çocuklu olma hayali var ve güzel bir hayal bence, güzel bir istek. Vakti geldiğinde gerçek olur mutlaka. İşte o vakte ulaşmak için çeşitli uzman(!) kişilerle deneyimleri oldu. Ancak bu deneyimler arzu ettiği sonucu henüz vermiş değil.

Kitapta bu deneyimler yer alıyor. Dişil enerji artırma, kısmet açtırma, hayatınızın aşkını buldurma... gibi iddiaları olan uzmanlara denk gelmişsinizdir. Yazarımız sadece denk gelmekle kalmayıp bizzat gitti, görüştü, konuştu, anlattıklarını dinledi. Memnun kalmadıklarını o uzmanların(!) sosyal medya hesaplarında yazdı ancak yorumları silindi, engellendi. Daha doğrusu onu engellediklerini sandılar, ama o “O zaman ben bunun kitabını yazarım” dedi ve buyurunuz karşınızda tüm o kişilerin iç yüzü.

 

Sizin Bir Şeyiniz Yok Hanımefendi: Evlilik

Kitap çok eğlenceli bir dille kaleme alınmış. Zaten yazarı şahsen de tanıdığım için eğlenceli karakteri diline de yansımış.

Hoşuma gitmeyen tek bir şey var. Kadınların böyle evlilik ve koca meraklısı olarak resmedilmesini doğru bulmuyorum. Bu hem diğer yalnız kadınları üzüyor hem de erkeklerin kendilerini nimetten saymasına sebep oluyor diye düşünüyorum. Halbuki etrafta özenilecek bir evli çift de yok. Evli kadınlar da bir dokun bin ah işit durumdayken yalnız kadınlar neden evlilik için bu denli istekli oluyor? Aşk güzel şey, buna bir diyeceğim yok elbette, ama evlilik güzel mi?.. Buraya üç nokta koydum, gidiyorum.

*

Yazarın bir diğer kitabı için

Bkz: Marka Nefreti

 

 


20 Aralık 2021 Pazartesi

MARKA NEFRETİ

 


MARKA NEFRETİ

Dr. Yelda Ülker

2021

Beta Yayıncılık

1.Baskı - Ekim 2021

222 sayfa


Boykot ettiğim markalar var. Kimisini neden boykot ettiğimi bile unuttum. Ama eminim geçerli bir sebebim vardır. Bu kitap da işte bu geçerli sebepleri anlatıyor. Bir markadan neden nefret ederiz? Gerçi kitap tüketicilere değil marka sahiplerine yönelik olarak hazırlanmış. Onlara bilgi veriyor, böyle böyle yaparsanız tüketici kazanır, böyle böyle yaparsanız kaybedersiniz diye. Ben de tüketici olarak hep öğrendim, demek bizi böyle ikna etmeye çalışıyorlar, hmmmm.

*

Nefretten önce aşktan giriyor kitap mevzuya. Markaların öncelikli hedefi tüketicide aşk gibi olumlu duygular oluşturmakmış. Çoğunlukla duygularımızla hareket ettiğimiz için markalar duygularımıza hitap etmeye çalışıyormuş. Kitapta bununla ilgili pek çok örnek var. Örneğin Arçelik’in 2012’deki reklamında Çelik adlı robot, Çeliknaz adlı robota aşık olmuştu. Pozitif his uyandırdığı için aşk duygusuna reklamlarda sıklıkla yer veriliyor. 

Pozitif duygular uyandırmak markalar için önemli. Örneğin mizah duygumuzu harekete geçirerek de satın alma kararlarımızı etkilemeye çalışıyorlar. Bu konuda Cem Yılmaz’ın oynadığı reklamlar örnek verilebilir. Ama burada marka için bir handikap var. Reklamdaki oyuncunun (Cem Yılmaz) markadan daha çok konuşulması ve bu yüzden markanın önüne geçmesi mümkün. Burada markanın ayarı tutturabilmesi lazım. 

Ayar önemli, örneğin cinsellik de reklamlarda sıklıkla kullanılan bir unsur. Bir nebze iyi karşılanabiliyor ama fazlası tüketicide rahatsızlık oluşturuyor. Fazlası nedir, azı nedir, bunun matematik değerini bilemiyorum. Ama neticede ayar kaçınca işler ters tepebilir.

Örneğin ayar konusunda, ayarı kaçıran bir kahve markası, kahve kokusunu ürün kavanozunun dışına taşırmış ki kokuyla tüketiciyi cezbedecek. Ama insanlar bu koku yüzünden kavanoz delik sanıp almamış.

Umut da pozitif bir duygu olarak markaların bizi ikna etmek için kullandığı bir husus.  İlk akla gelen örnek; Coca Cola. Gözünüzün önüne getirin Coca Cola reklamlarını.

İyimserlik de reklamlarda sık sık kullanılan bir tema. “Migros size iyi gelecek”  “Her şey çok güzel olacak” gibi. 

*

Negatif duyguları kullanan markalar da var. Bunların amacı da o marka ürün kullanılmadığı takdirde yaşanacak kötü durumlar. Örneğin bu marka deterjanı kullanmazsan mikrop kapıp hasta olursun gibi. (Yalnız burada bir parantez açmak istiyorum. Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği var. Reklamların nasıl olması ve olmaması gerektiğiyle ilgili kurallar getiren bu yönetmeliğe göre tüketicilerin korkularını istismar edilemez. Bkz: Madde 5/g)

Başka bir negatif duygu olarak üzüntüyü kullanan markalar var. Örneğin; Kent. Bayram zamanlarındaki reklamlarını hatırlayın,  akrabaları tarafından ziyaret edilmeyen yaşlıların olduğu reklamlar yapıyor. 

*

Sadece reklamlar değil, o markanın çalışanlarının davranışları da satın alma kararımızı etkiliyor. Starbucks kurucusu başarısında çalışanlarının da payı olduğunu dile getirmiş mesela. Bkz: Starbucks Gönlünü İşe Vermek

Kötü çalışan markaya zarar veriyor. O çalışanlar kovularak çözüm sağlandığı sanılıyor ama asıl olarak eğitim verilmesi ve çalışma koşullarının iyileşmesi gerek.

*

Marka nefretini tetikleyen sebeplere geçildiğinde bunun birçok sebebi olduğu anlaşılıyor.  Markayla yaşanan sembolik ve ideolojik uyumsuzluklar, yukarıda bahsettiğimiz çalışanların müşteriye karşı tutumu, markanın çalışanlarına karşı tutumu, çocuk işçi çalıştırması, işçilerinin haklarını vermemesi, hayvan deneyleri yapması, fiyatlarında haksız bulunan artış, kalitesinin azalması, politik sebepler... 

Bu yüzden anti reklamlar türemiş. Adeta belgesel gibi bilgilendirici nitelikte söz konusu markaların yanlışlarını tüketiciye anlatan, tüketiciyi bilinçlendirmek isteyen kişiler tarafından yapılan reklamlar. 

Zaten artık insanlar gördükleri reklamlara pek de itibar etmiyordur herhalde. Tüketicilerin büyük ölçüde bilinçlendiğini sanıyorum. Yıllardır reklamlara aldanıp aldanıp hüsrana uğrayınca insan ister istemez bilinçlenir. Artık önemli olan eş dost tavsiyesi. Çünkü onların marka ile bir iş birlikleri yok. O markanın satılmasından kazançları, satılmamasından kayıpları olmadığı için niye yalan söylesinler? Gerçekten de kitaptaki bilgiye göre de dünyada tüketicilerin sadece %47’si tv, dergi, gazete reklamlarına güveniyormuş. Bu oran yıldan yıla da düşüyormuş. Bir de insanlar  markadan memnun kalmadığı zaman yaklaşık on kişiye anlatıyormuş. Ama markadan memnuniyetini üç beş kişiye anlatıyormuş. Çünkü bence normal olan markanın memnuniyet yaratması. Memnuniyetsizlik yaratması anormal olduğu için anlatılıyor. Normali niye anlatalım, anormali anlatırız.

*

Alanında az bulunan bir kitap ve her ne kadar akademik bir eser olsa da konuyla ilgisi salt bir tüketici olmaktan öte olmayan biri olarak gayet keyifle okudum. Adı geçen markaları ve reklamları bildiğim için keyif aldım sanırım. Onların perde arkasını öğrenmişim gibi hissediyorum. 

Bu konularla ilgili bir başka eser için bkz: Buy-ology