Stendhal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Stendhal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Şubat 2014 Salı

KIRMIZI VE SİYAH




KIRMIZI VE SİYAH

( Le rouge et le noir)

Yazarı: Stendhal

Çeviren: Şerif Hulusi

Yayınevi: İletişim Yayınları

Basım Yılı: 1. Baskı – 2010
(1830)

 Julien Sorel fakir ama gururlu bir genç.

Bir gün belediye başkanı, Julien’ı babasından istiyor.
Allah’ın emri peygamberin kavliyle değil, çocuklara öğretmenlik etsin diye.

Julien için şahane fırsat.
Ama beyimiz hemen yanaşmıyor.
“Ben oraya öğretmen olarak gelirim ama yemekleri uşaklarla birlikte mi yiyeceğim? Olmaz öyle şey” diyor.

Bunun üzerine Julien, aslında evin bir çalışanı olmasına rağmen, diğer çalışanlardan daha farklı bir konum elde ediyor.

Hiç gelemiyor aşağılanmaya, küçük görülmeye. Kendisine böyle davranıldığını hissettiği an o kişiye karşı dehşetli bir nefret beslemeye başlıyor.

Gözü hep yükseklerde. Bir yandan yükselme hayalleri kuruyor, bir yandan da yükselmiş o zengin insanları küçümsüyor.

Nasıl zengin olabilirim’i düşünürken iki yol geliyor aklına. Ya ordu, ya din.

Rahiplerin yediklerinin önünde, yemediklerinin arkalarında olduğunu gözlemliyor. İnsanlar da rahiplere saygı duyuyor. Ohh kebap iş diyor.

Ya da üst rütbeli bir asker olmak lazım, diyor. Onlar da benzer şekilde saygı görüyor, müreffeh bir hayat yaşıyor diye.

Kitabın adındakı kırmızı orduyu, siyah da kiliseyi simgeliyormuş zaten.

Julien Sorel’in iç sesi askerlik ile rahiplik arasında gidiyor geliyor.

Bir yandan bunları düşünürken bir yandan da özel öğretmenliği devam ediyor.

Belediye başkanının çocukları Sorel’i çok seviyor. Belediye başkanının hanımı da.

Burada bir yasak aşk başlıyor.

Belediye başkanının karısı Madam de Renal, Sorel’e deli gibi aşık oluyor. Kadın iyi ve dindar bir kadın olduğu için hem vicdanen hem de dinen bu aşkının sancılarını yaşıyor.

Sorel’in ise sevip sevmediğini anlayamıyorum. Seviyor gibi ama daha gencecik bir delikanlı olarak geçici bir heves gibi de gözüküyor onun hisleri.

Sorel bu evden ayrılıp bir din okuluna başlıyor sonra.

Oradan da Mathilde ile tanışacağı eve geçiyor.

Mathilde’in babasının işlerine yardımcı oluyor Sorel.

Mathilde tam şımarık zengin kız. Sorel’e bir yandan aşık, bir yandan da onun bir hizmetçi parçası olduğunu düşünüyor. O öyle düşündüğünü belli edince Sorel tabi delleniyor. Malumunuz, Sorel’in en gıcık olduğu şey böyle küçük görülmek. Fevkalade bir eziklik kompleksi var.

Ama Mathilde ne olursa olsun Sorel’e aşık. En sonunda çılgın kız olarak kibrini, egosunu, hatta babasının servetini bile bir kenara koyarak Sorel’le evlenmeye karar veriyor.

Baba tabi yıkılıyor. Kızını ne dükler, ne lordlar istemişti halbuki. Kızı için başka planları vardı. Onun bir çulsuzla evlenmesi, adamın hayallerini yıktı.

Baba, Sorel’in kızıyla parası için birlikte olduğunu düşünüyor. Kızına bunu kanıtlamak için Sorel’in daha önce çalıştığı Madam de Renal’gillere mektup yazıyor. Bir çeşit referans istiyor, nasıl bir insandır bu Sorel diye.

Madam de Renal, Sorel’in gidişi üzerine kendisini dine, kiliseye vermiş. Günahından ötürü dev pişman. O sırada gelen mektuba da zehir zemberek bir cevap veriyor. Bu Sorel paragözdür, sadece yükselmek ister, hayatta başka amacı yoktur, aşk sevgi bilmez…. Saydırıyor.

Bu mektubu alan baba, Mathilde’e gösteriyor hemen. Ama Mathilde’in aşkında hiçbir azalma olmuyor.

Sorel, böyle bir mektup yazıp kendini kötülediği için Madam de Renal’e ateş püskürüyor. Hatta gidip vuruyor. Kadın kilisede iken gidiyor vuruyor kadını.

Hapse atılıyor tabi.

Madam de Renal ölmüyor. Kurtuluyor. Sorel’i hapishanede ziyaret ediyor. Mektubu rahibin yazdırdığını, aslında hala kendisini sevdiğini ve unutamadığını söylüyor.

Sorel de unuttuğunu sandığı Madam de Renal’i hala sevdiğini anlıyor. Mathilde’i gözü görmüyor artık. Varsa yoksa Madam de Renal.

Ama Mathilde de hala, her şeye rağmen Sorel’i seviyor.

Sorel idamlık artık. İdamdan kurtulsun diye Mathilde araya adamlar koyuyor, rüşvetler veriyor. Tam oldu zannediyor, rüşvetçi memurlar "Tamam, idamını engelleyeceğiz" diyor, ama sonra Mathilde ile dalga geçercesine idam kararı veriyorlar.

Aslında Sorel’in idamdan kurtulmak gibi bir arzusu yok. Hayatı boka sarmış olsa da halinden memnun gözüküyor.

Ki bu kısmı anlamakta zorlandım. Gerçi ben komple Sorel’i anlamakta zorlandım. Ne sevgisinden emin, ne ne istediğinden emin.

Hayali yükselmek olan biri, hayatını bitirecek bir kararı olgunlukla nasıl karşılayabiliyor? Stendhal bunu açıklasın.

Gerçi belki de kitabın orijinal dilinde Sorel’in iç dünyası daha iyi anlatılıyor olabilir. Çevirinin biraz ruhu eksikti.

Sorel, idam ediliyor. Bu kısım ve sonrasını hızlıca geçiyor yazar.
Mathilde, Sorel’in çocuğunu doğuruyor.
Sorel’in ölmeden önceki arzusu ile çocuğa Madam de Renal bakıyor.
Mathilde de daha önce bir kitap mıydı, gazete miydi bir yerde okuduğu gibi, sevdiği adamın giyotinle kesilmiş kafasını alıyor yanına.

Bu olay örgüsünün arka planında burjuvalara, aristokratlara sövgüler, Napolyon'a övgüler, kiliseye eleştiriler, Fransa'nın o dönemki genel hali de var. 

Yine bir kütüphane materyali



Kitabın dizi editörü Orhan Pamuk'muş. Bildğimiz Orhan Pamuk mu acaba?