ZAMANIMIZIN BİR KAHRAMANI
(Geroy Naşevo Vremeni)
Mihail Lermontov
1840
Çeviri:Ülkü Tamer
Can Yayınları
4.Basım - Nisan 2020
187 sayfa
Kitapta ve kitabın adında geçen "Zamanımızın Bir Kahramanı" aslında bir anti kahraman. Evet güçlü, özgüveni yüksek, istese dağları devirir ama istemiyor. Tercih etmiyor. Hayatı ciddiye alıyor mu almıyor mu anlayamadım. İlk bakışta gayet rahat, pervasız gibi gözüküyor ama o zaman niye bir günlük tutup hayatını sorgulama ve geride anılar bırakma ihtiyacı hissediyor?
*
Kitapta Peçorin adlı bir subayın günlüğüne yer veriliyor. Bu günlüğe ulaşmadan önce Peçorin'in namını okuyoruz.
Bir köyde güzel bir at varmış. Atın sahibi Kazbiç. Ata sahip olmak isteyen Azamet, atı çalmaya karar veriyor. Bunun için Peçorin’den yardım istiyor. Peçorin, Azamet’in kız kardeşi Bela’ya aşık. Bela’yı kendisine getirmesi karşılığı atı çalıyor.
Peçorin, Bela’yı kaçırıyor. Kendisine aşık etmek için çok dil döküyor. Sonunda kız aşık oluyor.
Peçorin sonra sıkılıyor. Her şeyden sıkılıyormuş. Gidecekmiş, yolculuk etmek belki iyi gelirmiş.
İran’a gitmeye karar veriyor. Yolda bir handa Maksim Maksimiç (Yüzbaşı) ve yol arkadaşı (kitabın anlatıcısı) ile karşılaşıyor. Peçorin, anı defterlerini yüzbaşına vermiş, isterse o defterleri atabileceğini söylüyor. Anlatıcı yazar, defterleri alıyor ve yazdığı kitaba ekliyor, Peçorin’in öldüğünü öğrendiği zaman.
Şimdi Peçorin'i ve hayatının bir kısmını kendi günlüğünden, kendi kaleminden öğreniyoruz:
Bir prenses kız var. Meri. Peçorin’in arkadaşı doktor, prensesi beğeniyor. Peçorin de prensesi beğeniyor.
Peçorin aşık olmadığı halde genç prensesin aşkı için çabalıyor. O arada eski aşkı Vera ile karşılaşıyor. Vera evlenmiş. Ama Peçorin'i unutamamış. Bunu Peçorin'e itiraf etmekten çekinmiyor. Hatta kocasına da söylüyor. Kocası onu terk ediyor. Peçorin ise... Zaten hiç onun olmamıştı.
Peçorin ile prenses Meri'nin evleneceklerine dair söylentiler çıkıyor. Ama Peçorin evlenmek istemiyor:
“Bir kadını ne kadar seversem seveyim, kendisiyle evlenmek zorunda olduğumu bana hissettirirse ne aşk kalır ne bir şey! Yüreğim taş kesilir ve hiçbir şey onu eski sıcaklığına getiremez. Bu fedakarlığın dışında her fedakarlık istenebilir benden.” Sf.147
Evlilik korkusunu örümceklerden, hamamböceklerinden, farelerden neden korktuklarını bilmeyen insanlara benzetiyor.
Ama sonra anlaşılıyor Peçorin'in korkusunun sebebi. Küçükken annesi fal baktırmış. Falcı, oğlunun kötü bir evlilik sonucu öleceğini söylemiş. Bunu duyan küçük Peçorin'in büyüyünce evlilikten korkması anlaşılabilir bir durum.
*
Kadınları genel olarak seviyor Peçorin. Ama sorun da tam olarak bu zaten. Genel olarak seviyor, özel olarak değil. Bir kadına özel bir duygu beslese bile bu daimi olmuyor. Sürdürülebilir bir ilgi ve sevgisi yok. Bu yüzden kadınları çok üzüyor ve bunun farkında:
“Benim hayatta tek işim başkalarının umutlarını yıkmaktan mı ibaret?” diye soruyor kendi kendine.
“Yaşamaya, hareket etmeye başladığımdan beri kader beni başkalarının dramlarının sonuna yetiştiriyordu, sanki kimse bensiz ölemezmiş ya da acı çekemezmiş gibi!” Sf.132
Kadınları seviyor sevmesine ama kadınların bir iyilik meleği olduğunu da düşünmüyor. Kadınların kendilerini böyle görmelerini de eleştiriyor:
“Şairler şiir yazalı, kadınlar da onları okuduğundan beri (bunun için de kadınlara içten bir teşekkür borçluyuz) melek olarak nitelendirilmeye öylesine alıştılar ki, aynı şairlerin Neron’u bile para uğruna yarı tanrı katına çıkardıklarını unutarak büyük bir safiyetle kendileri de inandılar melekliklerine.” Sf.140
*
Erkekleri de kızdırıyor Peçorin. Onu düelloya çağırıyorlar. Düelloyu kazanıyor. Ardından başka yere görevlendirmesi çıkıyor.
Kaderi ve kaderciliği sorgulamasıyla bitiyor kitap.
*
Yazarın kendisi de genç yaşta bir düello sonucu ölmüş. Kitapta onun hayatından izler olduğu söyleniyor.