Brandon Bays etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Brandon Bays etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ocak 2014 Cumartesi

YOLCULUK



YOLCULUK

(The Journey)

Yazarı: Brandon Bays

Türkçesi: Derin Doğan

Yayınevi: Kuraldışı Yayıncılık

Basım Yılı: 1. Baskı - Temmuz 2009, 2. Baskı - Aralık 2013

Sayfa Sayısı: 196


Böyle duygusal şifa yolculuğu, içsel güç, mutluluk içimizde... vb konulara son derece alaycı yaklaşıyordum. Özellikle "Kayıp Gül" tarzı ticari kaygılarla yazılmış tırı vırılar bu alaycılığımı arttırıyordu.

Bu kitapla bakışım değişti... demeyeceğim.

Hala bana "Bir kitap okudum, hayatım değişti" dedirtecek kitabı bulabilmiş değilim. 
Ama bu kitabın değiştirdiği bir hayatla tanıştım.


Çok sarsıntılı bir dönemden geçtim. Artçıları hala yer yer devam eden bir sarsıntı.

Akıl ve ruh sağlığımı korumak için tutanacak bir dal aradım. Canciğer arkadaşım aracılığıyla tasavvuf, bilinçaltı, psikoloji, enerji... bunlar hayatıma girdi.

Bu yolda da Selda Soytürk'e ulaştım. 
http://seldasoyturk.com/

Arkadaş tavsiyesi ile gittim. Uyguladığı yöntem çok iyi geldi. 
İşte o yöntemi bulan kişinin kitabı bu.

Nasıl bir yöntem, ne oluyor yani, gibi sorularınız için kitabı ve Türkiye'deki uygulayıcısı Selda Soytürk'ü tavsiye edeceğim.
Kitapta bu yöntemin evde uygulanabileceği de söyleniyor.
Siz bilirsiniz.


Kabaca olay şu:

Korku, kaygı, sıkıntı, stres...Bunlarla mücadele etmek için sadece kendi içinize dönün, diyor kitap.

Bütün bu duygularınızın bilinçaltınıza ittiğiniz bir sebebi var. O sebep orada durdukça bu canınızı sıkan duyguları yaşamaya devam edeceksiniz. 

Kitap da diyor ki "Az otur, soluklan yeğenim."

Neymiş sende bu duyguları yaratan sebep? Sen şimdi bilmezsin, azıcık oturup kendini dinlediğinde, kaplumbağa gibi kabuğundan içeri daldığında,  tee çocukluğuna, hatta daha bile eskisine, doğumuna kadar gitmek mümkün. Oralarda bir yerde senin canını sıkan bir anı var. O anıyı bulacağız, o anıyı yaratan sebeple, o anıya sebep olan kişiyle hesaplaşacağız. Hesap bitince de kavga bitecek.

Ben denedim, işe yaradı.
Deneyip işe yaradığını bildiğim kanlı canlı örnekler de var.

Kitabın yazarı ise iyice aşmış. Karnındaki tümörü yok ediyor bıçak altına yatmadan. 

Bunlara inanıyorum. Böyle şeyler var. Hastalıkları iyileştiren bir moral gücü var. O kanser hastaları, 3 ay ömrü kaldı denilen insanlar nasıl yaşıyor sanıyorsunuz? 

İman gücü var bir de. Sayıca çok üstün düşman ordusuna karşı savaş kazanıyor insanlar? Nasıl oluyor bunlar?

Hadi bunu da açıklayın ateyizler.

Ben bu farkındalığa, yaşadıklarım sayesinde ulaştım. Başıma gelen gelmeseydi, zannediyorum hala bu konuları gülünç bulurdum. 


Kitap, yazarın karnındaki kitleyi öğrenmesi ile başlıyor. 

Ki burada fevkalade ilgimi çekiyor, zira benim de 1 sene kadar önce karnımda kist çıktı. 

Karnımda bir şişkinlik vardı. Gazdır, diye çok önemsemedim. Bu da benim bir salaklığım. Böyle geçmek bilmeyen, insanın karnını davul gibi şişiren gaz mı olur? Ama karın ya sonuçta, şişebilen bir bölge. Mesela insanın kolu, bacağı, gırtlağı, ensesi falan şişse olağandışı bir şeyden şüphelenir. Ama karın bölgesi çok şişebilitesi olan yer. O yüzden aylarca gitmedim doktora. En sonunda baktım olacak gibi değil, bir doktora gözüktüm. Ve aynı kitaptaki gibi "Karnında kist var. Ameliyatla alınabilir ancak."

Sonra da ameliyata girdim. Şükür sorunsuz halloldu.

Kitabın yazarı ise karnındaki kitleyi öğrenince diyor ki:

"Cerrahlara karnımı açtırmadan önce kendi kendimi iyileştirmeyi düşünüyordum ve tüm bunların merkezinde olduğunu bildiğim duygusal meseleleri çözerek bu batın kütlesinin bana anlatmak istediği dersi bulmak istiyordum." sf 25

Ben harbi ne öküzüm ya. Hiç böyle bir ders, böyle bir düşünce çıkarmak aklımın ucundan bile geçmedi. 

Ben var ya, Allah korusun hapse girsem Yiğit Özgür'ün şu karikatüründeki gibi olurum kesin:





Siz böyle olmayın. 

Yaşadıklarınızın sebeplerini düşünün. Bunlardan dersler çıkarın. Kasmayın, akışına bırakmayı bilin. İçinizde biriktirmeyin. Sizin içinizde biriktirdiklerinizi, bedeniniz size hatırlatıyor. Gözünüzü, gönlünüzü bağlamayın ki bu işaretleri görün. 

Sevgiler.