Ernest Hemingway etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ernest Hemingway etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mayıs 2020 Çarşamba

ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR



ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR

(For Whom the Bell Tolls)

Ernest Hemingway

1940

Bilgi Yayınevi



İspanya İç Savaşı zamanı. Faşistler ve Cumhuriyetçiler karşı karşıya.

Robert Jordan da Cumhuriyetçilerin yanında savaşa katılan bir Amerikalı. Görevi köprü uçurmak.

Görev yerine doğru giderken kendisine Anselmo adlı ihtiyar bir adam kılavuzluk ediyor. Karargaha varıyorlar. 

Buradaki ekipte bir kız var. Cumhuriyetçilerin havaya uçurdukları bir trenden sağ kurtulmuş. Kızı sahiplenmişler. Adı Maria

Maria'yı Pilar adlı hükümet gibi bir kadın koruyup kolluyor. Ekipte sözü geçen, cesur, dobra bir kadın Pilar. Kocası Pablo ise bir o kadar kaypak. Bir ara patlayıcıları alıp kaçıyor. Ama sonra geri geliyor yanına birkaç adam alarak. Korkmuş kaçmış, sonra pişman olup geri dönmüş. 

Robert'ın Pablo'yu öldürmesini umuyorlar ama Robert öldürmüyor Pablo'yu.

*

Maria'nın anne babası öldürülmüş. Maria'ya da çeşitli işkenceler yapılmış. 

Pilar, Maria'yı himayesine almış ama Robert'ın Maria ile birlikte olmasına bir şey demiyor. Maria için uygun buluyor onu. Maria da Robert'a aşık. Tertemiz, sapsaf bir aşk.

Yazarın "Silahlara Veda" kitabında da böyle güzel bir aşk vardı. 

Robert, savaş bitince Maria ile Madrid'te evlenmek ve mutlu olmak üzerine hayaller kuruyor.

Ama yine yazarın "Silahlara Veda"sında olduğu gibi mutlu sonla bitmeyen bir aşk hikayesi oluyor.

*

Dağlar arasında gizli bir mağarada kalıyorlar. Bir de Sordo'nun birliği var civarda. Sordo'nun olduğu yerde çatışma çıkıyor. Robert yardıma gidilmesine izin vermiyor. Faydası olmayacak diye. 

Bu durum Robert ve diğerlerinin moralini bozuyor tabii. 

Robert, şefi Golz’a son durumu bildirmek ve köprüyü uçurma planını değerlendirmek için rapor gönderiyor Andres ile. Andres'e Gomez adlı bir yoldaş eşlik ediyor. Herkes şüpheci olduğu için Andres ile Gomez kendilerinin faşist olmadığını anlatmakta zorluk çekiyorlar. Bir ara deli bir komutana denk geliyorlar. Herkesin deli dediği ama kahraman muamelesi gören Andre Marty, tutukluyor onları. Gazeteci Karkov, nüfuzunu kullanarak çıkmalarını sağlıyor. Nihayet Golz'a mesajı ulaştırabiliyorlar. Ama harekat planları ha deyince değişebilecek cinsten değil.

*

Kitabın başından beri köprü uçurma operasyonu nasıl olacak, başarılı olabilecekler mi, bir aksilik çıkacak mı endişesi hissediliyor. Ama korkulan olmuyor. Köprüyü uçuruyorlar. 

Anselmo ölüyor. Robert yaralanıyor. 

Robert, Maria'yı Pilar ve Pablo’ya emanet edip ölmeyi bekliyor. Düşmanın eline geçmektense kendi kendini öldürmek daha evla görülen bir hareket. Robert da kendisini öldürecek ama belki bir düşman subay görürüm de vururum diye düşünüp son ana kadar bekliyor. 

*

Maria... Çok tatlı, saf, pür, tertemiz, melek bir kız. Robert ile de iyiydiler...

Kitabı aşk-meşk ekseninde okuduğum için tatsız oldu bu final. 

*

Filmi de var ama izlemeyeceğim, canım çekmiyor.


14 Nisan 2018 Cumartesi

İHTİYAR BALIKÇI



İHTİYAR BALIKÇI

(The Old Man and the Sea)

Ernest Hemingway

1952

Türkçesi: M. Murat Sezer

Bahar Yayınevi

Basım Yılı: 2004

58 sayfa


Hüzünçlü bir hikaye.

*

Yaşlı bir balıkçının zorlu bir balık avı macerasını anlatıyor.

Balıkçı artık zar zor balık yakalayabiliyor, talihi pek yaver gitmiyor.

Yalnız bu defa çok büyük bir balığa denk geliyor. Sandal balıktan daha küçük, balıkçı da yalnız. Bu dev balığı yakalamakta zorlanıyor. Balık uzun bir süre (günlerce) sandalı ve balıkçıyı peşinden sürüklüyor. Nihayet ölüyor balık. Balıkçı, balığı sandalın yanında sürükleyerek kıyıya götürmeye çalışıyor. Ama bu arada ölü balığın kokusunu alan köpek balıkları sık sık saldırıya geçiyor. Balıkçı, köpek balıklarını da başta öldürebilse de artık saldırılara karşı koyamıyor ve yakaladığı dev balığın sadece iskeletini getirebiliyor kıyıya.

Kıyıda diğer balıkçılar, balığın iskeletinden anlayabiliyorlar ne kadar büyük bir balık olduğunu, daha önce hiç bu kadar büyüğünü görmediklerini söylüyorlar.

İhtiyar balıkçı ise yorgunluktan bitap düşmüş uyuyor, rüyasında Afrika’da geçirdiği maceraları, aslanları görüyor. Hikaye de burada bitiyor.

Yanında yetişen genç balıkçı destek oluyor ihtiyar balıkçıya.

İhtiyar balıkçı kendi kendine düşünüyor; denizde o kadar açılmasa, dev balığı bulamazdı, ölümüne 
sebep olmazdı… gibi

*

Hikaye boyunca insanı merak salıyor, önce balıkçı bir balık bulabilecek mi diye, sonra bulduğu balığı yakalayabilecek mi diye, sonra yakaladığı balığı karaya getirebilecek mi diye, tüm bu süreçte çok aç ve yorgun düştüğü, çeşitli yaralar aldığı için de ölmeden dönebilecek mi diye heyecanı dorukta tutan bir hikaye.

6 Nisan 2017 Perşembe

SİLAHLARA VEDA


SİLAHLARA VEDA

( A Farewell to Arms)

Ernest Hemingway

Türkçesi: Mehmet Harmancı

Bilgi Yayınevi

7. Basım - Eylül 2016

296 sayfa


Birinci Dünya Savaşı.

İtalya ordusunda bir Amerikalı. Teğmen Frederic Henry.

Henry, Hemşire Catherine Barkley ile tanışıyor bir arkadaşı vasıtasıyla. 

Aslında bu arkadaşı hoşlanıyordu Cahherine'den ama daha sonra Catherine ve Henry birlikte olmaya başladı.

Hemşire dedim ama asıl işi değil bu, savaş yılları gereği hemşirelik yapıyor Catherine.

Çok güzel ve melek gibi bir kadın.

Melek ötesi hatta. 

Henry'i çok seviyor ve bunu sık sık dile getiriyor. Sevgilim, aşkım... demekten imtina etmiyor.  

"Sevgilim, seni o kadar çok istiyorum ki, sen olmak bile istiyorum." sf.266

"Tanıdığın bütün kızlarla ben de birlikte olmak isterdim; sonra karşına geçip onlarla alay edebileyim diye." sf.266

Henry sıkılır, bıkar diye düşünmüyor. Sıkılırsa sıkılsın, bıkarsa bıksın, sağlık olsun... Böyle bakıyor.

Henry başta sevmediği halde sevdiğini söylüyor Catherine'e. Catherine anlıyor bunu.

"Beni seviyormuş gibi görünmek zorunda değilsin." diyor.

Ama Henry de zamanla seviyor.

Birbirlerine çok güzel, hiç bıkmadan aşk sözcükleri söylüyorlar. Sakınmıyorlar hiç sevgilerini dile getirmekten.

Yaralanıyor Henry bir bombayla. Arkadaşlarıyla otururken BOM!

Kahramanlık yaparken değil "peynir yerken uçtuk" diyor biri, doğru.

Ama yine de Henry'nin kahramanca gazi olduğu düşünülüyor.

Henry savaş esnasında cepheye ve hastaneye giderken Catherine de oradan oraya gidiyor.

Nihayet tekrar kavuşuyorlar.

El ele verip kaçıyorlar İsviçre'ye.

Catherine bu arada hamile. Ve hamile kaldığı için bin bir özür diliyor Henry'den. Başa bela olduğunu düşündüğü için.

İsviçre'de yakalanıyorlar ama kuzeniz, kış sporu için geldik gibi yalanlar söyleyip sıyrılıyorlar.

"Anlattıklarımızın tek kelimesine inanmadıklarını çok iyi biliyordum, saçma sapan şeylerdi ayrıca, ama bir mahkemede gibiydik. Mantıklı değil teknik bir şey gerekliydi ve bunu buldun mu da sımsıkı yapışmalıydın." sf.251

Catherine'in doğum sancıları tutunca hastaneye gidiyorlar. 

Henry çok tedirgin oluyor. Beklerken aklından bir sürü kötü şey geçiyor. 

"Ölmesin, Tanrım. N'olur ölmesin. Onun ölmesine izin vermezsen, ne istersen yaparım. N'olur, n'olur, Tanrım n'olur ölmesin o. Sevgili Tanrım, öldürme onu. Lütfen. N'olur, ölmesin." sf.294

diye dualar ediyor.

Ama...

*

Ne güzel bir aşktı. 

Çok sevdim.

Birbirlerine samimi olmalarını sevdim. Açıklar, dürüstler. Taktik maktik yok, bam bam bam.

*

Kitabın hüzünlü sonu ile ilgili "Silver Lining Playbook" filminde şu sahne var. Çok haklı bir tepki:





Altını Çizdiğim Satırlar

"Dünya, kıramayacağını öldürür. En iyiyi, en inceyi ve en yürekliyi taraf gözetmeksizin öldürür. Eğer bunlardan hiçbiri değilseniz, sizi yine de öldüreceğinden emin olabilirsiniz, ama bunun için hiç acelesi yoktur." sf.221

*

-İnsanlar akıllanmazlar yaşlandıklarında, daha dikkatli olurlar sadece..
-Belki de akıl budur.
-Çok çirkin bir akıl bu öyleyse.
sf.232

*

- Genç uluslar her zaman savaşı kazanırlar mı?
- Bir süre için öyle.
- Sonra ne olur?
- Yaşlı uluslar olurlar.
sf.233