Canan Tan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Canan Tan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Şubat 2018 Pazar

PİRAYE


PİRAYE

Canan Tan

2003

Doğan Kitap

17. Baskı - Mayıs 2017

383 sayfa



Kardeşim almış bu kitabı, okumuş.

Ben de merak ettim nedir diye, okumaya başladım.

72 sayfa kadar okuyabildim. Çünkü aşırı derecede içim şişti.

İpek Ongun'un 13-17 yaş kızlara hitap eden "Bir Genç Kızın Gizli Defteri" kitaplarını andıran basitlikte, gelgelelim ben 13-17 yaş arasında değilim.

Kardeşime sordum kitabın ne anlattığını. Anlattı. Ağalı, konaklı dizi tadında bir kitapmış. Kardeşim anlatırken ruhumu teslim ettim sıkıntıdan.

*

Kardeşimin anlattığına göre;

Diş hekimliği okuyan güzel ve modern kızımız Piraye, Haşim adlı Diyarbakırlı bir aşiret ağasıyla evlenir. Diyarbakır'da Haşim'in mailecek kaldığı konakta yaşamaya başlarlar. Piraye'nin çocuğu olur ama kız çocuğu olduğu için Haşim'in anasının hoşuna gitmez. Haşim'e kuma bulunur...

Ay şiştim.

Sonunda Piraye erkek çocuk doğuruyormuş. Haşim ölüyormuş. Çocuğun adını da Haşim koyuyormuş Piraye.

*

Daraldım.

Ay yazarken bile vefat ettim.

Tam bir leş edebiyat.



29 Temmuz 2012 Pazar

İZ



İZ


Yazarı: Canan Tan

Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi

Basım Yılı: 1. Basım Mart 2011

Sayfa Sayısı: 395


Anne ve babasının ayrılması üzerine Verda, annesi ile yaşamaya başlar. Babasını ise çok az görür. Araları pek iyi değildir. Çünkü babası annesinden ayrılmasından kısa bir süre sonra başka bir kadınla, üstelik aile dostu olan bir kadınla evlenmiştir.

Bu ve benzeri nedenlerle babası ile arası bozuk olan Verda, babasının intihar haberini alınca altüst olur tabi. Yalnız bu intiharın arkasında başka sebepler olduğunu düşünür. Başlar o sebepleri aramaya, babasının intiharının izini sürmeye.

Böyle girince biraz polisiye gibi oldu ama alakası yok. Keşke alakası olaymış. Ama hiç yok.

Verda’nın kocası ile geçinme çabası ve babası ile yaşadığı anılar geçidi altında tırt bir duygusallık var.

Verda, babası gibi avukat. Babasının yarım bıraktığı ve intiharının arkasındaki sır perdesini aralayacağını düşündüğü davayı alıyor, müvekkillerinin haklılığına inanarak. Ama sonra bu inancı sarsılıyor. Sarsılınca da vekili olduğu davayı takip edip etmemek noktasında tereddütlere düşüyor. Hiç profesyonel bir davranış değil. Dava bir arazi davası. Ama müvekkil aile yok cinayetlere karışmış, yok ortada kirli paralar dönüyormuş. Sana ne kızım. Arazi davasını aldın sen, onunla ilgilen. Bir de karşı tarafın avukatı ile görüşmeyi doğru bulmuyor. Al bir saçmalık da burada. Karşı tarafın avukatı ile görüşmek meslek etiğine aykırıymış gibi vaveyla koparmak falan.

Verda iyi bir avukat değil. Kitap da iyi bir kitap değil. İz miz deyince polisiye aksiyon gibi bir beklentiye sokuyor insanı kitap. Ama yoğun duygusallık bombardımanına maruz bırakıp boğuyor sadece.

(Kitabı ödünç veren Duygu arkadaşıma teşekkürlerimi sunuyorum.)