AY IŞIĞI
SOKAĞI
(Die Mondscheingasse)
Stefan Zweig
Almanca Aslından Çeviren: Regaip Minareci
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
18.Basım - Aralık 2020
74 sayfa
Hepsi
birbirinden dokunaklı hikayeler.
1- Ay Işığı Sokağı
2- Leporella
3- Nişan
4- Leman Gölü Kıyısında Olay
5- Avare
Hepsinin
sonu ölümle bitiyor. Çok yazık.
1) AY IŞIĞI
SOKAĞI
Adam, treni
rötar yapınca kendisine yabancı bir ülke olan Fransa’da bir gece geçirmek
zorunda kalıyor.
Bir gün Almanca bir şarkı duyuyor. Şarkının çalındığı meyhaneye gidiyor.
Meyhanede bir kadın, kendisini sevdiği belli olan ama utangaç bir adama adeta
eziyet ediyor. Bu manzarayı gören yabancı, rahatsız olup meyhaneden çıkıyor.
Adam da peşinden geliyor ve ona içerideki durumun aslını anlatıyor.
İçerideki kadın onun karısıymış.
Adam eskiden
zenginmiş. Ama karısı para istediğinde onu yalvartırmış. Karısının
yalvarmasından zevk alırmış. Bir gün kadın, hasta annesi için para istemiş.
Adam yine yalvartınca kadın artık dayanamamış ve evi terk etmiş. Kötü yola
düşmüş. Adam karısını bulmuş, kendisini affettirmiş. Ancak dışarıda yemekteyken
garson eksik para verince adam bu paranın peşine düşmüş ve kadın yine
sinirlenmiş. Adamı yine terk etmiş.
Adam, yabancı yolcudan karısıyla konuşmasını ve karısını dönmeye ikna etmesini
rica ediyor. Yoksa kadını öldüreceğini
söylüyor.
Yabancı yolcu, trenini kaçırmamak için bu maceraya atılmıyor. Adama son kez
baktığında onu elinde metal bir şeyle görüyor. Adamın elindeki para mı bıçak mı
anlayamıyor.
2) LEPORELLA
Crescenz, anasız babasız bir kız çocuğu. Hizmetçilik yaparak büyümüş. Hiç
kimseden sevgi saygı görmemiş, katılaşmış, alıklaşmış.
Hizmetçilik yaptığı son evde evin sahibi karı-koca iyi geçinemiyor. Adam
hovarda, çapkın, kadın düzenli. Kadın, kocasının bu haline dayanamadığı için
hep kavga çıkıyor.
Bir gün nüfus sayımı sırasında adam, Crescenz’in doğup büyüdüğü memleketle
ilgili anılarını anlatıyor ve Crescenz bundan çok mutlu olup adama karşı
birtakım hisler beslemeye başlıyor.
Adamın karısı, doktor tavsiyesiyle senatoryuma gönderiliyor. Adam, karısının
yokluğunu fırsat bilip eve başka kızlar alıyor. Crescenz de ona yardım ediyor.
Hatta adamın bir şey söylemesine gerek kalmadan Crescenz evin her işini
yapıyor, adama büyük bir mutlulukla yardımcı oluyor.
Ama karısı artık dönecek. Adam üzülüyor bu habere. Patronunun üzüldüğünü gören
Crescenz gerekeni yapacağını söylüyor. Adam üzerinde durmuyor. Ava gidiyor.
Avdayken haber geliyor, karısı intihar etmiş, gazla öldürmüş kendini. Tanık da
Crescenz imiş.
Adam, karısını Crescenz’in öldürdüğünü düşünüyor ama ispatı da yok. Hizmetçiden
korkmaya başlıyor. Onu kovuyor.
Kovulduğuna çok üzülen Crescenz o güne kadar biriktirdiği tüm para ve adamın
ona verdiği küçük hediyelerin olduğu kutuyu adamın masasına bırakıyor, ortadan
kayboluyor.
Köprüden
Tuna nehrine atlayıp öldüğü haberi geliyor.
*
Adamın kadın arkadaşlarından biri Crescenz’in bir opera karakteri olan
Leporella adını takıyor. Hikayenin adı buradan geliyor.
*
Yalnız bu hikayeden çok iyi gerilim filmi olur.
3) NİŞANFransız albay, savaşta bayılıyor. Düşman topraklarında açıyor gözlerini.
Yanından geçen bir İspanyol’u öldürüyor. Kendi üniformasını çıkarıp İspanyol’un
giysilerini giyiyor. Ama Napolyon’un verdiği nişanı bırakmaya gönlü el
vermiyor, onu da cebine atıyor.
Albay aç, dilencilik yapıyor, sonra yine ormana dönüyor.
Ormanda Fransız askerleri görüyor. Kurtulduğunu zannederken askerler onu düşman
sanıp ateş ederek öldürüyor.
Cesedin yanına giden askerler, onun cebinde Napolyon nişanını görünce iyice
öfkeleniyorlar. İspanyol, Fransız bir askerden bu nişanı çalmış diye
düşündüklerinden dipçikleriyle delik deşik ediyorlar cesedi.
4) LEMAN GÖLÜ KIYISINDA OLAY
İsviçre’de bir balıkçı, gölde çıplak bir adam buluyor. Adam yabancı. Dilini
bilen biri çıkıyor, Rusmuş. Askere alınmış, kaçmış, şimdi evine, karısına ve çocuklarına
dönmek istiyor. Ama savaş devam ettiği için dönemeyeceğini söylüyorlar.
Anlamıyor. Sınırı neden geçemeyeceğini, hatta sınırın ne demek olduğunu, neden
eve dönemeyeceğini anlayamıyor. Köyünde kendi halinde bir köylüymüş. Savaş için
askere çağırmışlar. Ailesinden ve yurdundan uzak düşmüş. Evine dönebilmek
istiyor.
Bir gün aynı balıkçı gölde yine bir adam buluyor. Aynı adam. Ancak cesedini.
Gitmeye çalışmış yine.
5) AVARE
21 yaşında lise öğrencisi. Sınıfta kalmış hep. Aslında çalışkan ama ilk kez
sınıfta kalmasının ardından çalışma şevki azalmış. Her kalışında daha da
azalmış. Sınıfta bırakılmasını haksız bulmaya başlamış.
Bir gün öğretmeni ile atışıyor. Öğretmen, onun dinleyip dinlemediğini sınamak
için “En son ne dedim?” diye soruyor. “Gevezelik ettiniz” diyor çocuk.
Küstahsın, sen küstahsın, hayır sen derken öğretmeni itekliyor. Sonra da
sınıftan çıkıyor. Köprüye gidiyor. Atlıyor.