HAMNET
Margie O’Farrell
2020
Çeviri: Kıvanç Güney
Domingo Yayınları
2.Baskı - Ağustos 2022
293 sayfa
“1580’lerde, Stratford’daki Henley Caddesi’nde yaşayan bir çiftin üç çocuğu oldu: Önce Susanna, ardından ikiz olan Hamnet ve Judith doğdu. Hamnet adındaki oğlan 1596’da, on bir yaşında öldü. Dört yıl kadar sonra, babası Hamlet adında bir oyun yazdı.”
bilgisiyle başlıyor kitap.
Evet Shakespeare ve Hamlet.
"Hamnet ve Hamlet aslında, on altıncı yüzyıl sonlarıyla on yedinci yüzyıl başlarında Stratford'da tutulan kayıtlarda birbirinin yerine geçebilen, aynı isimlerdir." bilgisi de yer alıyor kitapta.
Ancak kitapta Shakespeare'in adı hiç geçmiyor. O yalnızca birinin kocası, babası, oğlu olarak anılıyor. Biz esasen onun karısı Agnes'i okuyoruz. Onun doğayla iç içe bir yaşam sürmeye çalışan özgür ruhunu ve bu ruhun nasıl tutsaklaştırılmaya çalışıldığını...
*
Hamnet ve Judith ikiz çocuklar. Judith bir gün çok hastalanıyor. Tüm aile Judith'in başına toplanıyor ve elinden geleni yapıyor. Herkesin dikkati Judith'de iken kimse Hamnet'in hastalığını fark edemiyor.
Hamnet, ikizinin hastalığına ve ölecek durumda olmasına çok üzülüyor ve ölümü kandırmaya karar veriyor. Zaten hep herkes ikisini birbirine benzetir. Birbirlerinin kıyafetlerini giyip başkalarını kandırırlar bazen. Şimdi neden olmasın, diye düşünüyor. Bir akşam Judith'in kılığına giriyor ve evet, ölümü kandırıyor. Hamnet ölüyor. Vebadan.
Aile ve özellikle Agnes yıkılıyor. Zaten çok da bildiğimiz anlamda aklı başında biri değildi. Toplum normlarına pek uymayan bir zihni ve ruhu vardı. Şimdi iyice kopuyor insanlardan.
Bu arada kocası nerede? Uzak diyarlarda. Londra'da tiyatro işi ile uğraşıyor. Karısı ve çocuklarına zaman zaman mektup gönderiyor. Ancak ilerleyen zamanlarda mektupların sıklığı da azalıyor, içinde yazılanlar da.
Bir gün Agnes bir haber alıyor. Kocası, oğlu Hamnet'in ismini taşıyan bir oyun yazmış. Agnes'in hoşuna gitmiyor bu durum. Kocasına haber vermeden oyunu izlemek için Londra'ya gidiyor. Başta rahatsız oluyor oyundan, anlam veremiyor oğluyla ilgisine. İzledikçe anlıyor ki kocası, ölen oğullarının yasını bu şekilde tutmuş, onu bu şekilde yaşatmaya çalışmış.
Bkz: Hamlet
*
Ana hikaye böyle olmakla birlikte sık sık da geçmişe atıf var.
Agnes ve kocasının tanışma hikayesi örneğin.
Agnes'in yaşadığı eve bir Latince öğretmeni geliyor. Babasının bazı çıkarları için çocuklara Latince eğitimi veren bu öğretmen, evdeki kızlardan biri olan Agnes'ten etkileniyor. Öğreniyor ki Agnes, eğitim verdiği çocukların üvey ablasıymış. Herkes onun büyücü, cadı, deli vb olduğunu düşünüyor. Üvey annesi Joan, Agnes'e hayatı zindan etmeye çalışıyor ama Agnes, kardeşi Bartholomew'un da desteğiyle ayakta.
Agnes ile Latince öğretmeni sevişiyor, Agnes hamile kalıyor. Öğretmen, babası ile çatışma yaşıyor ama babası bu durumu kendi lehine çeviriyor. Evleniyorlar.
Üç çocukları oluyor: Susanna, ardından ikizler Hamnet ve Judith.
Agnes, ilk doğumunu ormanda kendi başına yapıyor. Kocası ile uyurlarken rüyasında annesi onu ormana davet ediyor. Orada doğuruyor.
Zamanla kocası sinirli, üzgün birine dönüşüyor. Zorba babasından ötürü. Agnes buna bir çare bulmak için kardeşi Barthemelow ile görüşüyor. Bart onun erkek gibi bir işe ihtiyacı olduğunu düşünüyor, düşünüp durarak bir yerlere varamıyor, keçileri kaçırır, hele bir de öyle bir baba varken diye. Baba John’un Londra’da da işleri var. Oraya birini göndermesi lazım. Oğlunu gönderse belki iyi gelir. Agnes bunu düşünüyor. Kocası Londra’ya gider, sonra da Agnes ve Susanna gider. O sırada Agnes yine hamile ama henüz söylemiyor.
Agnes ikinci kez hamile olduğunda kocası Londra’ya gidiyor iş için. Orada işleri yoluna koyunca karısı ve çocuklarını yanına alacak. Ama bu hiçbir zaman olmuyor.
Kocası, çok az geliyor karısı ve çocuklarının yanına. Agnes, evlat acısını kendi başına yaşıyor. Aslında diğerleri de kendilerince yaşıyor bu acıyı. Judith yavrum, ikizini kaybetmenin anlamını kavrayamıyor. Hamnet'in nereye gittiğini, neden gittiğini... vb
Susanna ise evin büyük kızı olarak çok büyük sorumluluklar üstleniyor. Annesinin doğayla olan yakınlığı zaten öteden beri huzursuz ediyor Susanna'yı, utanıyor hatta annesinin bu durumundan. Hamnet'in ölümünün ardından evin tek aklı başındası olarak kendisini görüyor.
*
Kitabın sonunda Agnes, tiyatrodaki oyunu izleyip kocasına sıcaklık duymaya başlamıştı. Orada bitti. Devamında bence Londra'ya taşınsınlar ve ailecek birlikte yaşasınlar. Öyle umuyorum.