ATUAN MEZARLARI
(The Tombs of Atuan)
Yerdeniz Üçlemesi II
Ursula K. Le Guin
1970
Çeviri: Çiğdem Erkal İpek
Metis Yayınları
“Yerdeniz” serisinin ikinci kitabı.
Birincisi için bkz: Yerdeniz Büyücüsü
*
Bu kitap Tenar’ın hikayesi ile başlıyor.
Mezarların Rahibesi ölünce onun öldüğü
gece doğan kız çocuğunun ölen Mezarların Rahibesinin yeni bedeni olduğuna
inanılıyor.
Tenar da o gece doğmuş olduğu için küçük yaşta anne
babasından alınıyor ve Mezarlar Mahalli’ne götürülüyor. Burada ona geçmişi
unutturuluyor, kendisini ölen Mezarlar Rahibesinin devamı sanması sağlanıyor. Atuan
Mezarları’nın Tek Rahibesi olarak güçlü bir konuma erişiyor. Onun adı artık “Yutulmuş”
anlamına gelen “Arha”
*
Arha, Tanrıkral’a inanıyor. Aşırı
muhafazakar bir ortamda çalışıyor, çalışmaları birtakım dini ritüeller,
törenler…
Hayatının hep böyle geçeceği düşüncesi
Arha’ya sıkıntı veriyor.
Bulundukları bölgenin dünyanın diğer
bölgeleri il bir teması yok. Olur da yabancı bir insan gelirse sonu kurban
edilmek oluyor.
Arha melek gibi biri değil. Gayet
acımasızlık barındırıyor içinde. Örneğin tutsakların nasıl kurban edilmesini
istediği kendisine sorulduğunda onları aç, susuz bırakarak ölüme terk etmeyi
emrediyor. Sert ve katı bir tutumu var. Otoritesinin farkında ama bunu tam
olarak –özellikle Yüksek Rahibe Kossil’e karşı- kullanamamanın hıncı içinde.
Tanrıkral’a inanmamak diye bir şey zaten
söz konusu değil. Bu bir saldırı olarak değerlendiriliyor ve ölümle
cezalandırılıyor. Arha, “Bir adam, bir tanrıya nasıl saldırabilir? Nasıl olur
bu? Sen: Nasıl yaşayan bir tanrıya saldırmaya cüret edersin?” diye soruyor
tutsaklara ama tutsakların dilleri kesilmiş. Zaten tutsaklar konuşmak ve hatta
onlar hakkında düşünmek için değil, kurban etmek için var.
Burada benim aklıma “Ve insan
tanrıyı yarattı” demek geliyor. Kendin bir tanrı icat ediyorsun, ona inanıyorsun,
inanmayanları anlamıyor ve cezalandırıyorsun. Başkalarının da en az seninki
kadar gerçek olduğuna inandıkları bir tanrı olabileceğine ihtimal vermiyorsun.
Ya da hiç tanrı olmayabileceğine…
Arha’nın arkadaşı Penthe (Gerçi Arha, güçlü bir konumda ve bunu sarsacak kişi ve davranışlara karşı mesafeli olduğu için ne kadar arkadaş olabilirlerse) bulunduğu yerden memnun değil. “Hiçbir Allahın kulunun gelmediği, insanı yok eden bu eski çöle, bütün yaşadığım günler boyunca, bir yığın kadınla birlikte diri diri gömülmektense her şey olmayı tercih ederdim.! Ama benim dileğime kalmış bir şey yok; çünkü beni buraya adamışlar ve ben de burada sıkıştım kaldım.” diyor.
Arha buna anlam veremiyor. Penthe’nin
Tapınak’ta yaşamakla ilgili bu umursamaz sözleri onu rahatsız ediyor. Penthe
ise Arha’yı anlıyor: “Biliyorum, Efendilerin senin için çok önemli. Ne de olsa
insana mantıklı geliyor çünkü sen onların tek özel hizmetkarısın. Sen onlara
adanmadın, özellikle onlar için doğdun. Ama bana bak. Ben Tanrıkral’a huşu
içinde falan mı olmalıyım?”
Arha şok!
İnsanların farklı şeyler
düşünebileceklerini yavaş yavaş idrak etmeye başlıyor. “Başını kaldırıp
bakınca, birdenbire pencerenin dışında havada asılı duran kocaman ve kalabalık,
yepyeni bir gezegen, tanrıların hiç önemsenmediği, tamamen değişik bir dünya
görmüş gibi oldu.”
Ama bunun üzerine gidemiyor. Çünkü
korkuyor.
Doğrudur, korkulur. Yıllardır alıştığın,
doğruluğundan şüphe ettiğin, kalben-ruhen-zihnen-tüm bedeninle inandığın bir
şeyin o kadar inanılır olmayabileceği fikri korkutabilir. O inanç o kadar büyük
yer etmiştir ki benliğinde, çıkardığında benliğini kaybetmiş sanabilirsin.
Benliğinden çıkardığın o dev boşlukla ne yapacağını bilemeyebilirsin. Bu
nedenle eski düzeninde devam etmek işine gelir. Kolaydır. O yüzden insanlar
mevcut inançları uğruna, ölmeyi ve öldürmeyi göze alarak savaşabilirler.
*
Arha’nın katı, sert, hınçlı tutumu Çevik Atmaca ile karşılaşınca değişecek. Eveeeet, ben de diyorum ne zaman birinci kitapla bağlantı kurulacak. Kuruldu.
*
Yeraltında Labirent denilen, kimsenin
tamamen hakim olamadığı dolambaçlı tüneller var. Hazineleri saklamak ve
hazineleri çalmak isteyenleri cezalandırmak için yapılan bu Labirent’e Arha ilgi duyuyor ama kimse ona burayı gezdirmiyor, göstermiyor, adeta
bilmesi istenmiyor. Çünkü orada birtakım karanlık güçler olduğu ve bu güçlerin
insanı yutacağı sanılıyor. Arha yavaş yavaş bu labirenti öğreniyor.
Hazinenin en değerli parçası yarım tılsım.
Çevik Atmaca da bunun için gelmiş. Tılsımın diğer yarısı kendisinde. Kaybolmuş Rün denilen hazinenin parçaları bunlar.
*
Yakalandığında Çevik Atmaca'nın da sonu kurban edilmek
olmalı. Ama Arha, Çevik Atmaca’nın ölmesini istemiyor. Fakat bunu dile getirmesi
mümkün olmadığı için onu saklıyor. Kossil’e Çevik Atmaca’yı öldürttüğünü
söylüyor, sahte bir de mezar hazırlatıyor.
Onunla sihirbazlık, büyücülük, ejderhalar,
uzaktaki ülkeler… hakkında konuşuyor. Çevik Atmaca, Arha’nın gerçek adının
Tenar olduğunu biliyor. Tenar’a köle olduğunun öğretildiğini, ama aslında özgür
olduğunu, burada daha fazla kalırsa delireceğini söylüyor.
Hatta biraz mansplaining yapıyor bence. Benimle birlikte buradan çıkacaksın... Mezarlar’ı terk edeceksin... Atuan’ı terk
edeceksin... Benimle birlikte denizleri aşacaksın...Ya Arha olman gerek ya da
Tenar, her ikisi birden olamazsın…
Sus be, vır vır vır!
Arha ikna oluyor. Çevik Atmaca da gerçek
adını söylüyor Arha'ya: “Sana verebileceğim tek şeyi vereceğim. Benim gerçek adım, Ged.”
İkisi de kendilerinde bulunan yarım tılsımı birleştiriyorlar ve Mezarlar Mahalli’nden çıkıyorlar. O sırada orada büyük bir sarsıntı oluyor ve her şey yıkılıyor. Kossil, Arha’nın özel muhafızı Manan ve diğerleri. Kalan olduysa bile Arha’nın da o sarsıntıda ölmüş olduğunu düşüneceklerdir.
*
Ged, Tenar’ı kendi memleketi olan Gont’a,
eski ustası olan Ogion’a götürüyor. Ged ise burada kalamaz çünkü onun gitmesi gerekiyor. “Ben
gönderildiğim yere gidiyorum. Ben çağrımı izliyorum. Şimdiye kadar bir yerde
fazla kalmama izin verilmedi. Bunu anlayabiliyor musun? Ben yapmam gerekeni
yapıyorum. Gitmem gereken yere gitmem gerekir.”
"Gitmem gerek, anlıyor musun Buse?" |
*
Kitapta yarım halkaların birleşmesi kadın
ve erkeğin birleşmesinin temsili gibi gözüküyor. Ama insanların yarım olduğu,
diğer yarısıyla bir araya gelince tamlaşacağı fikri bana çok sıcak gelmiyor.
Ben kitapta kör inançlar ve insanların bunlara nasıl sıkı sıkıya sarıldığını gördüm.
*
Serinin diğer kitapları için bkz:
4- Tehanu
6- Öteki Rüzgar