ALTI BARDAKTA DÜNYA TARİHİ
(A History of the World in 6 Glasses)
Tom Standage
2005
Çeviren: Ahmet Fethi
Turkuvaz Kitap
3.Basım – Ocak 2012
248 sayfa
Altı bardak dediği altı içecek. Bunlar:
1) Bira
2) Şarap
3) Damıtık İçkiler (viski, rom, brendi..vb)
4) Çay
5) Kahve
6) Kola
Hem bu içeceklerin tarihini hem de bu içecekler etrafında
genel olarak tarihi anlatıyor kitap.
*
BİR TAŞ DEVRİ BİRASI
İlk biranın tam olarak ne zaman üretildiği bilinmiyor.
Bilinen, tahılın evcilleştirilmesi ve çiftçiliğin benimsenmesiyle yakından
bağlantılı olduğu.
İnsanlar önce tahıl çorbası yapıyor. Sonra fark ediyorlar ki
tahıl ıslanınca ve birkaç gün bekletilince tadı güzel oluyor. Böylece tahıl
çorbası biraya dönüşüyor.
Zamanla sosyal bir içki halini alıyor. MÖ 3000 yılına ait
Sümer betimlemelerinde ortak bir kaptan kamışla bira içen iki kişinin görseli
bulunuyor. Sümerler zamanında çömlek olduğu, yani herkes bir kaptan içmek
zorunda olmadığı halde bira içiminde bir ritüel olduğunu gösteriyor bu durum.
Birisiyle içkiyi paylaşmak konukseverlik ve dostluk
göstergesi oluyor.
“Sosyal bir ortamda içki içildiğinde kadehlerin
tokuşturulması, kadehlerin bir tek ortak kap biçimden yeniden birleştirilmesini
simgeler. Bunlar, kökleri çok eskilere dayanan geleneklerdir.” Sf.24
Bira uygar insanın içkisi sayılmış:
“Dünyanın ilk büyük edebi eseri Gılgamış Destanın’ndan bir
pasaj, Mezopotamyalıların bira içmeyi uygarlığın bir işareti saydıklarını
açıkça gösteriyor.” Sf.30
Bira aynı zamanda bir ücret olarak ödenmiş işçilere:
“Piramitleri yapan inşaat işçilerinin yemek yedikleri ve
uyudukları kasabada bulunan kayıtlara göre, işçilerin ücretleri birayla
ödenmiş.” Sf.39
Tahılın bu dönüşümü ve biranın sarhoş edip değişik bir
bilinç yaratma gücü insanlara sihirli gibi gözükmüş. Bu nedenle birayı tanrıların bir
hediyesi gibi görmüşler ve dini törenlerde bira kullanmışlar.
“Bira içerken birinin sağlığına kadeh kaldırmak; biranın
sihirli özelliklerine antik inancın bir kalıntısıdır.” Sf.42
YUNANİSTAN VE ROMA’DA ŞARAP
Asma, tahıl ve çömleğin bir araya gelmesi şarap yapımını
sağladı.
Çömleğin icadı şarabı yapmak, saklamak ve
ikram etmek için önemli. Üzümü ya da üzüm suyunu toprak kaplarda uzun süre
saklama girişimleri şarapla sonuçlanıyordu.
Şarap önceleri nadir bulunan bir içki oldu. O nedenle şarap
içmeye sadece zenginlerin gücü yetiyordu ve esas kullanımı da dinsel amaçlıydı.
Deniz yoluyla şarap ticaretinin artması şarap üretimini
arttırıp fiyatların düşmesini sağlayınca sadece zenginlerin değil toplumun
diğer kesimlerinin de şarap içmesinin önü açıldı.
Yunan topakları ve iklimi bağcılığa uygun olduğu için büyük
ölçekli ticari şarap ilk kez Yunanlılar tarafından üretildi.
MÖ 6.yüzyılda bağ sahibi olmak zenginlik göstergesi oldu ve
mülk sahibi sınıflar sahip oldukları bağlara göre değerlendiriliyordu.
“Dönemin Yunan paraları üzerindeki şarapla ilişkili resimler
şarabın ekonomik önemini vurgular.”sf.53
Şarap kullanımı yaygınlaştıkça artık ne tür şaraplar
içildiği önem kazanmaya başladı. Eski şarap bir statü simgesiydi.
Romalılar Yunan kültürünü özümseyip yaygınlaştırdılar ve
Yunanistan’ın şaraplarını da aldılar.
“Şarap sosyal farklılaşmanın bir simgesi, içenin
zenginliğinin ve statüsünün bir işareti haline geldi. Roma toplumun en
zenginleri ile en yoksulları arasındaki eşitsizlik, her iki kesimin
kadehlerindeki şaraba da yansıyordu. Zengin Romalılar için en güzel şarapları
tanıma ve adlarını sıralayabilme becerisi önemli bir gösteriş biçimiydi: Bu, en
güzel şarapları alabilecek kadar zengin olduklarını ve neyin ne olduğunu
öğrenecek zamana sahip olduklarını gösteriyordu.” Sf.70
SÖMÜRGE DÖNEMİNDE DAMITIK İÇKİLER
Damıtma tekniği, bir sıvıyı bileşenlerine ayırıp arıtmak
için önce buharlaştırıp sonra yoğunlaştırmayı gerektiren bir işlem.
“Damıtık içkiler, alkolün dayanıklı olması ve az yük olarak
az yer kaplaması nedeniyle gemiyle rahatlıkla taşınabilir özellikteydi ve geniş
bir kullanıcı kitlesi buldu.” Sf.88
Damıtılmış şarap (Latince aqua vitae: yaşam suyu)önce tıbbi
amaçla kullanıldı, damıtma bilgisi yaygınlaştıkça bir eğlence içeceğine
dönüştü.
Aqua vitae’nin Keltçe karşılığı olan “uisge beatha” bugünkü
viski sözcüğünün kökeni.
Aqua vitae’ye Avrupa’nın diğer yerlerinde “burnt wine”
(yanık şarap) denildi, Almancada Brauntwein, İngilizcede brandywine yani kısaca
brendy dendi.
Şarap kullanışlı bir para birimiydi ama brendi daha küçük
yere daha fazla alkol istiflemeye olanak veriyordu. Böylece brendi daha çok
kullanılır oldu.
Şeker üretimi sırasında ortaya çıkan posadan yeni bir içki
bulundu: Rom.
“Rom, köle satın almak için kullanılabilir, köleler şeker
üretebilir, şekerin posasından rom yapılıp daha fazla köle satın alınabilirdi.”
Sf.98
Zamanla, mayalanmış taneli tahıldan damıtılan viski, romun
yerini aldı. Çünkü “viski hemen hemen her yerde yapılabilirdi; ayrıca
vergilendirilebilen ya da engellenebilen ithal malzemeye bağlı değildi.” Sf.107
Daha sonra mısırdan da viski yapılmaya başlandı. Bu yeni
viskinin üretimine ilk kez Bourbon County’de başlandığı için burbon olarak
anıldı.
“Alkollü içkiler, milyonlarca insanın köleleştirilmesinde ve
yerinden edilmesinde, yeni ülkelerin kurulmasında ve yerli kültürlere boyun eğdirilmesinde
rol oynadılar.” Sf.113
AKIL ÇAĞINDA KAHVE
Kahve Yemen’de doğdu. Birçok Müslüman tarafından alkolün bir
alternatifi olarak görüldü. Ama bu konu da tartışmalara yol açtı, zaman zaman
kahvenin ve kahvehanelerin yasaklanması söz konusu oldu.
“Kahvehaneler siyasal tartışma ve entrika merkezleri haline
geldiler.” Sf.123
17. yüzyılın sonuna kadar dünyanın tek kahve tedarikçisi
Arabistan’dı. Kahvenin popülerliği arttıkça Avrupa ülkeleri kendi arz
kaynaklarını oluşturmaya başladılar. Hollanda Arap tekelini kıran ilk ülke
oldu.
*
Kitap kahvenin bugünkü halini kapsamıyor. Bugün 3.nesil
kahvecilik diye bir akım var. Kahveye zanaat ürünü gibi yaklaşan bir akım. Kahvenin
kalitesi ve yapma tekniği ile ayrışan bir tür. Bu anlamda şarap bahsinde geçen farklılığı
anlama ve tanıma kültürüne benziyor bence.
ÇAY VE İNGİLİZ İMPARATORLUĞU
Çay önce Çin’de çıkıyor.
Tıpkı bira ve şarap gibi ilk olarak çay da tıbbi amaçlarla
kullanılıyor.
Çay kurutulmuş yapraklar kullanılarak hızla ve kolayca
yapılıyor ve bozulmuyor.
Avrupalılar deniz yoluyla Çin’e ulaştıklarında çayla
tanışmış oluyorlar.
18.yüzyıl başında İngiltere’de kimse çay içmezken yüzyılın
sonunda herkes içmeye başlıyor.
İngiltere için çay çok önemli hale geliyor, çünkü çay
dünyanın öbür ucundan geliyor ve “İngilizler evlerinde oturup fincanlarındaki
çayı içerken, deniz aşırı imparatorluklarının büyüklüğünü ve gücünü
hissediyorlardı.” Sf.165
Zamanla çay vergisi ortaya çıkıyor. Bu da kaçak çayı
doğuruyor.
Londra’da çay bahçeleri kuruluyor ve kahvehanelerden
dışlanmış kadınlar çay bahçelerine rağbet gösteriyor.
İngiltere’nin sömürgesi olan Hindistan’da çay üretilmeye
başlanıyor. Böylece Çin, İngiltere’nin baş
çay tedarikçisi olmaktan çıkıyor. Bu
da Çin’in ekonomik olarak sarsılmasına yol açıyor.
COCA-COLA VE AMERİKA’NIN YÜKSELİŞİ
İngiliz İmparatorluğunun öyküsü bir fincan çayda, Amerika’nın
küresel üstünlüğü de Coca-Cola’da.
1790’larda Avrupa’da yapay maden suyu revaçtaydı.
“Yapay maden sularından bazıları sodyum bikorbonat, yani
soda kullanılarak yapılırdı; bu nedenle sodalı su ya da kısaca soda bu tür
içkilerin jenerik terimi haline geldi.” Sf.191
Sodalı suyun en fazla popüler olduğu ülke ABD oldu.
Sodalı sular eczanalerde hazırlanıp satılıyordu, çünkü tıbbi
amaçla kullanılıyordu. Zamanla serinletici bir içecek olarak satılmaya
başlandı.
1800’lerde koca-karı ilaçları üretimi ciddi bir sanayi
haline geldi. Gazetelere en fazla reklamı verilen ürünler bunlardı. Sağlığa iyi
geldiği düşünülen etkilerinden dolayı kola ile koka bitkisi birbirine
karıştırıldı. Aynı dönem alkol yasağı da çıktığı için alkolsüz bir içki olarak
bu içecek beğenildi.
Yani Coca-Cola;
“Sahte ilaçlar yapan deneyimli birinin aylarca süren
bilinçli ve sıkıntılı çalışmasının sonucuydu. Bunlar, Coca-Cola Company'nin
bugün görmezlikten gelmeyi tercih ettiği gerçeklerdir.” Sf.198
Coca-Cola muazzam reklam hamleleriyle kendisini tanıttı.
Alkol yasağı kalktığında insanların artık kola içmeyeceği
sanıldı ama yasağın kalkması kola satışlarını etkilemedi.
Zamanla kolanın yalnızca hastalıklara iyi geldiği şeklindeki
reklamlar kaldırılarak hasta olsun olmasın herkesin kola içmesine yönelik
reklamlara ağırlık verildi. Böylece reklamlarda dinç, sağlıklı, mutlu, enerjik
insanlar ve görüntüler kullanıldı.
“Coca-Cola Amerika’yı ele geçirmişti: Artık, Amerikan
nüfuzunun yayıldığı her yere giderek dünyayı ele geçirmeye hazırdı.” Sf.206
Savaşlarda Amerikan askerlerine Coca-Cola götürülüyor,
askerler de ülkelerine ait bu içeceği ve logosunu görmekten memnuniyet
duyuyorlardı.
Coca-Cola Amerika ile ve kapitalizmle eleştirildi ve çeşitli
ülkelerde Amerika boykotlarında Coca-Cola’nın dökülmesi gibi hareketlere
rastlandı.
“Coca-Cola’nın, ‘OK’den sonra dünyada en çok anlaşılabilen
ikinci ifade olduğu söyleniyor.” Sf.218
*
Kitap son sözü SU ile yapıyor.
Şişe suyu ve musluk suyunu karşılaştırıyor. Gelişmiş
ülkelerde musluk suyunun da içilebilir olmasına rağmen insanların şişe suyu
tercih ettiklerini, bunun marka ya da şişe suyun daha sağlıklı olduğu gibi yanlış bir algıya dayalı olduğunu anlatıyor.
Gelişmemiş ülkeler ise güvenli içme suyundan yoksun.
Gelecekte suyun uluslararası çatışmaya neden olabileceği
söyleniyor.
“Su, insan tarihinin seyrini belirleyen ilk içkiydi: Şimdi,
10 bin yıl sonra, tekrar dümene geçmiş gibi görünüyor.” Sf.225