HERHANGİ BİR JUDE
(Jude The Obscure)
Thomas Hardy
1895
İngilizce aslından çeviren: Lale Akalın
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
1.Basım - Eylül 2024
480 sayfa
Acıklı, hüzünlü bir hikaye.
Evlenmek, boşanmak ya da boşanamamak, aşk, batıl inançlar,
kaygılar üzerine bir roman.
Sene 1800’lerin sonu. İngiltere kırsalı. Baş karakter Jude.
Anasız babasız bir oğlan çocuğu Jude. Halası ona bakıyor, ne
kadar bakmak denirse. Sen de keşke annen babanla ölseydin de kurtulsaydın… gibi
laflar ediyor çocuğa. Jude, işe yaramazlığını, yaşamının anlamsızlığını
hissediyor daha çocuk yaşta.
Köyün öğretmeni başka bir şehre, Christminster’a, gidiyor. Jude’un halası, keşke öğretmen seni de yanında götürseydi diyor Jude’a. Bundan
etkilenen Jude, öğretmenin gittiği şehre gitmeyi düşünüyor. O zamana kadar bol
bol okuyor, kendisini geliştirmeye çalışıyor.
Bir gün yolda giderken bir kız Jude’a laf atıyor ve böylece
tanışıyorlar. Arabella kızın adı. Arabella, hamile olduğunu söyleyip Jude ile
evleniyor. Evlendikten sonra hamile olmadığını itiraf ediyor.
Jude’un kitap ve okul hayalleri suya düşüyor evlenmekle
birlikte. Karısı, Jude’dan bir halt olmayacağını anlayınca anne babasıyla
birlikte Avustralya’ya gidip Jude’u terk ediyor.
Jude da artık öğretmenini görmek üzere Christminster’a
gidiyor. Bu şehirde halasının kızı Sue’nun olduğunu öğreniyor. Kuzenler
birbirlerini ilk defa görüyor, tanışıyorlar, birbirlerini seviyorlar. Hatta Jude
aşık oluyor. Ama tabii bu aşkı içinde yaşıyor. Çünkü Jude hem hâlâ evli, hem de
Sue onun kuzeni.
Öğretmeni Phillotson’u görmeye Sue ile beraber gidiyor Jude.
Öğretmen, Jude’u hatırlamıyor bile. Sue, ev sahibi ile sorun yaşadığından başka
yere taşınmak durumunda. Jude ona iyilik olsun diye öğretmeninden Sue için iş
istiyor. Öğretmen Sue’yu kendi yardımcı öğretmeni yapıyor. Bu arada Sue’dan
hoşlanıyor. Hatta evlenme teklif ediyor, nişanlanıyorlar.
Jude dayanamayıp Sue’ya açılıyor. Sue da aslında Jude’a karşı boş değil ama Jude
evli olduğunu söyleyince Sue yıkılıyor. Gidiyor. Phillotson ile evlendiği
haberi geliyor.
Jude, Sue ile görüşmek istiyor. Bu sırada beklenmedik bir şey oluyor. Bir barda
Jude, karısını görüyor, Arabella Sydney’den dönmüş, barda garsonluk yapıyor.
Avustralya’da evlenmiş nasıl olduysa. Bu durumu yasal hale getirmek için Jude’un
kendisini boşamasını istiyor. Jude kabul ediyor.
Sue, kocası Phillotson’u insan ve arkadaş olarak seviyor ama koca olarak ondan tiksiniyor.
Adam bunu anlıyor. Daha fazla dayanamayan Sue, kocasından evi terk etmek için
izin istiyor. Apaçık konuşuyorlar. Adam anlıyor ve izin veriyor. Sue, Jude’a
gidiyor. Adam da Sue’yu boşuyor.
Artık ikisi de özgür ama Sue hâlâ çekingen. Evlilik konusunda kaygıları var.
Kendi anne babalarının evlenerek yanlış yaptığını duymuşlar. Kendileri de
yanlış evlilikler yaptılar. Bu yüzden evlilik konusunda bir çeşit lanetli olduklarını
düşünüyorlar. Ayrıca evlendikten sonra birbirlerini eskisi gibi
sevmeyeceklerini zannediyorlar. En çok da Sue böyle düşünüyor. Jude, Sue bu
konuda ne derse ona uyuyor.
O sırada Arabella’dan mektup geliyor. Jude’un bir çocuğu olmuş. Arabella’nın
anne babası bakıyormuş ama artık bakmak istemiyorlarmış. Arabella da istemiyor.
Jude’a gönderiyor. Jude ve Sue mutlulukla karşılıyorlar çocuğu. Ama hâlâ evli
değiller. Evlilik için başvuruyorlar ama Sue yine korkuyor. Evlenmeden
dönüyorlar.
Lakabı Zaman Baba olan çocuk akıllı, uslu, sessiz, ağırbaşlı
bir çocuk. Okulda anne babasıyla ilgili kaba laflara maruz kalınca Jude ve Sue
evlendik diyorlar ortamlarda ama evlenmiyorlar.
Jude’un taş ustalığı yaparak para kazanması ve evli olmadıkları için
kınandıkları şehirleri terk ederek yaşamlarını sürdüren Jude ve Sue’nun iki
çocuğu oluyor. Sue üçüncüye hamile iken Jude Christminster’a dönmek istiyor. Bir
unutamadı orayı. Hala üniversite hayali var ama bunun artık sadece hayal
olduğunun farkında.
Gidiyorlar Christminster’a. Hiçbir pansiyon onları almıyor
çocukluları var ve fakirler diye. En sonunda biri alıyor. Zaman çocuk, bu zor
durumlara dayanamıyor. Keşke doğmasaydım, biz olmasaydık daha iyi olurdu diyor.
Sue’nun hamile olduğunu da öğrenince çok kızıyor Zaman. Madem bu kadar
kalabalığız diye zor durumdayız, neden bir çocuk daha?.. diye düşünüp üzülüyor.
Jude ve Sue evde yokken Zaman, kendisini ve iki kardeşini asarak öldürüyor. Çok
sarsıcı bu kısım. Dehşet.
Hamile Sue, erken doğum yapıyor ve bebek ölü doğuyor.
Kendisini dine veren Sue, ilk kocası Richard Phillotson ile
evli olması gerektiğini düşünmeye başlıyor. Ona evlenirken verdiği bağlılık
yemininden dönüş olmayacağına inanıyor ve Jude’a da bunu anlatarak
yeniden Richard’a dönüyor. Richard’ın zaten canına minnet. Karısı sevgilisine
gitsin diye ona izin vermesi tepkiyle karşılanmış, yaşadığı şehirden, okuldan,
kiliseden aforoz edilmişti. Şimdi yeniden karısı ile birlikte olarak kaybettiği
itibarı geri kazanacağını umuyor. Ve Sue’yu da seviyor bakmayın.
Jude’un eski karısı Arabella’nın kocası ölüyor. Arabella,
Jude’a tekrar sarıyor. Jude, Sue’nun gidişinin ardından zaten yıkık. Arabella’nın
Jude’u içkiyle kandırıp evlenmeye ikan etmesi kolay oluyor.
Jude dayanamayıp Sue’yu görmeye gidiyor. Ama Sue Richard Phillotson ile olmaya
kararlı. Öpüşüp bir daha birbirlerini görmeyeceklerine yemin ediyorlar. Jude
ile öpüştü diye pişman olan Sue, kocasıyla sevişmeyi kabul ediyor artık bir
çeşit kefaret olarak.
Bir zaman sonra Jude hastalanıyor. Yataktan çıkamaz hale geliyor. Ve ölüyor.
Onun öldüğünü gören Arabella, dışarıdaki eğlenceyi kaçırmamak için öldüğünü
söylemiyor. Arabella eğlenceden dönünce Jude’un cenaze işlerine girişiyor.
Sue gelmiyor cenazeye.
*
Çok dramatik.
Sue’nun aklı çok karışık. Feminist bir düşünce dünyası var
ama 1800’ler İngiltere’sinde olacak gibi değil.
Jude da ayakları hiç mi hiç yere basmayan bir genç adam.
Neler yaşıyorlar genç yaşlarında. Yazık!
*
Kitabı bitirir bitirmez bunun kesin filmi yapılmıştır,
dedim. Yapılmış. 1996 yapımı. Sue rolünde Kate Winslet oynuyor.
Kitap, filmden daha güzel. Çünkü duygular ve olaylar daha
ayrıntılı anlatılabiliyor kitapta.
Kitabın sonu Jude’un ölümüyle biterken filmde Jude ve Sue’nun
çocuklarının mezarında vedalaşması, Sue’nun eski kocasına gitmek için Jude’u
terk etmesiyle bitiyor.