ton balığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ton balığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazartesi, Ocak 26, 2009

Beni de aranıza alın

Çanakkale'de neredeyse tamamen öğrencilerin yaşadığı bir sitede oturduk. Sizde nasıl diyorlar aemm 72 milletten insan, tepiş, tıkış geçinmeye çalışıyorduk. Binamızın bir dairesinde ülkücüler, onun karşısında nurcular, diğer katlarda solcular, tulumbacılar, şamda kayısılar, bozacılar, bozamayıcılar..

Tam bizim karşımızda da 6 öğrenci oturuyordu. Malum serde okuyanları kıskanma hormonu salgılanıyor, ellerinde kitap gördükçe gözüm seğriyor, ellerim titriyor sonrasını hatırlamıyorum.
İşe bak be ! benden büyük insanlara öğrenci muamelesi yapılıyor, ya bana ya bana ? Dardanel ton fabrikasında bacağı kadar ton balıklarına, bıçak darbesi vurabilitesi yüksek avanak abdi. Sen bana "ağlar fabrika kızı" da diyebilirsin, lütfen çekinme Alpay'ın o mıhıhı mıhıhılı ses tonunu kullanarak çağır beni, ölümü öp.

İçimde kıskançlık, dışımda maymunluk, karşımda oturma cesaretini göstermiş talebelerin başının belası olup çıktım. Okuldan eve geliyorlar, pat zile basıyorum elimde bir tabak yoğurt, 32 dişim dışarda.
-hehe ehe yoğurt lazımdır dediydim, olur ya dolapta ıspanak vardır, yoğurt yoktur hay allah dimi
-biz daha buzdolabı alamadık
-ama ıspanak alabilirsiniz.
-??!?**
-biraz yoğurt ?
Böyle anlamsız diyaloglar kurarak içlerine sızdım. Bir kaç kız, kalanı oğlan evde o hayalini kurduğum bohem hayatın imanını gevretmişler, her yer pasak, zibil, özgürlük. Hatta kapıcı evden bir kova prezerlatif süpürdüğünü iddia ediyor, gözlerim daha da fildir fildir, dip köşeyi tarıyorum. Amacım; benide aralarına alsınlar,banada öğrenci desinler, yanlışlıkla okula götürsünler, kazara mezun olayım.

Baskı ve cürümle emelime ulaşıp kısa zamanda kampüsün hiç bir fakülteye dahil olmayan tek öğrencisi oldum. Hani filmlerde olur; çocuğu olmayan kadın, çocuk parkına gidip sürekli çocukları izler, bayada psikopattır bebek arabasına oyuncak bebek yatırır, onunla konuşur, emzirir falan. Hah işte tam öyleydim, inandığım yalanı aslanlar gibi temsil ediyordum.
Okulun kuaförüne gittim kuaför hangi bölümü okuduğumu sorunca:
-İngiliz dini ve edebiyatı, yüksek biyoloji fakültesi, dedim. Sonraki sefere daha kötüsünü buldum; Gıda teknolojileri iletişim matematiği okuyorum.

Birgün öğrenci kankalarım bana iki tane tiyatro bileti verdiler. "Bak bu sadece öğrenciler için, İstanbul'dan ünlü oyuncular gelecek, resim çektirirsin, işte o zaman tam üniversite öğrencisi olursun, yürü be koçum kim tutar seni" dediler. Havalara uçtum, yaşasın artık tüm etkinliklerde bende varım, tünelin sonundaki ışığı görüyorum, mezun olmam yakındır.
Arkadaşım Bahar'ı alıp gösteriye gittim. Kapıdan girdik baya bir yol kat edene kadar mevzuyu çakamadım. Birden herşey durdu ve ben etrafımda ki pek bi alengirli insanları farkettim.
Her taraf üniformalı askerle doluydu !! orgeneral, korgeneral, sorniyegeneral hepsi buradaydı ! Sanki tiyatro gösterisine değilde yüksek askeri şuraya bilet almıştım ! Cem Yılmaz'ın dediği gibi galakside ne kadar yıldız, gezegen, göktaşı varsa omuzlarına koymuş gelmişlerdi.
-Ne oluyo kardeşiiim ! be be beben bişi yapmadım, belki bbahar yapmıştır ama ben aslaaa yapmam, zızızaten öğrenci falan da değilim işçiyim, işçiyiz haklıyız, kazanacağız, bilirsiniz

El mahkum salona girdik. Ön taraflar tamamen vip vip, vip yavrum vip diye sıralandı biz ise winzip ile arka taraflara sıkıştırıldık, iyide oldu orada olduğumuzu kimse anlamadı. Tükrüğümüzü bile yutmadan oyunu izledik sanki 10 saat sürdü. Gerçekten çok özel bir gösteriymiş, davetiye ile geliniyormuş, bizim ıspanakların eline davetiyeler geçince bana böyle bir kumpas kurup "ahada al sana mezuniyet, poser seni" mesajı vermişler, iyi mi yaptılar ? evet evet iyi yaptı eşşolueşşekler.

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...