Nereden geldiği bilinmeyen biriydi o. Hiç yapmaması gereken bir şey yaptı ve dar görüşlülerin öbeklendiği mahallede küçük bir dükkan açtı, adı Nihat.
Merak etti mahalleli kimdir ? Necidir ? diye. İşleri olmasa bile girip iki çift laf ettiler, çaktırmadan kolaçan edip, sorguladılar. Sessizdi, yalnızdı, yere bakarak yürürdü, kötü giyinirdi. Önce üstüyle başıyla puanladılar, hapishane kaçkını olmasındı ? Sonra sessizliğini sinsiliğine verdiler, yere bakmasını ise yürek yakmasına. Çok temiz adamlar cibilliyetine tükürdüler, çok namuslu kadınlar ondan kendilerini korudular.
Kirli bir kanal akardı sokağımızdan şimdi üstü betonla kapalı. Ne işimiz olursa üstündeki köprüden geçerdik, köprünün öte yanındaydı medeniyet. Bir gün o kirli kanalın üstünde ki köprüde karşılaştık. İlk defa her gün yere bakan gözlerini yukarı kaldırdı gözlerime baktı, elaydı.
Birden geri geri gitmek istedim, başa dönüp yeniden karşılaşsak yine baksam gözlerine. Sonra yine geri geri gitsem yine bakışsak, öyle ela.
Kalp kalbe karşıymış ya O'da aynı şeyi düşünmüş, keşke yapsaydık, keşke hep geri gitmece oyunu oynasaydık, hiç ilerisi olmasaydı.
Bir bahane bulup gittim dükkanına, beni görünce sevindi, elindekinin ne olduğunu bile düşünmeden fırlattı. Bir kırılma sesi geldi "yok bişey" dedi. Konuşmaya gitmiştim ama bir sesim olduğunu bile unuttum, tuhaf sesler çıkardım, arızalanıp sallandım. Hal dilimden anladı çünkü o hali köprüde bölüşmüştük. Aşk bir spastik vücut şimdi ikimizde spastiğiz.
Mamak'ın kayalara yaslanmış üst üste evlerinin araları kayalık, kayalıkların araları bahce, bahcelerin içi ev, evlerin içi kaya. Hangi ağacın arkasına saklansan aslında bir evin çatısında saklanıyor olursun. Hangi çatıya çıksan aslında bir evin bahcesine girmişsindir. Bu karmaşık şehrin, karmaşık coğrafyasında buluştuk ara sıra. Ellerimi severdi, saçlarımı tel tel sayar derin derin içine çekerdi. Dudaklarıma parmağıyla dokunur, yanmış gibi sıçrardı. Sanki ben ince bir tüldüm, sanki dokunsa dağılacak bir böcek kanadı ve evet dokununca dağılırdım
Yasak müzikler dinlerdi, yasak renkleri severdi, yasak sözleri vardı ve yasak düşünceleri. yanlış yerdeydi, yanlış mahalledeydi, yanlış kızlaydı, yanlış duygulardaydı.
Kirli bir kanal akardı sokağımızdan şimdi üstü betonla kapalı. Ne işimiz olursa üstündeki köprüden geçerdik, köprünün öte yanındaydı medeniyet. Bir gün o kirli kanalın üstünde ki köprüde karşılaştık. İlk defa her gün yere bakan gözlerini yukarı kaldırdı gözlerime baktı, elaydı.
Birden geri geri gitmek istedim, başa dönüp yeniden karşılaşsak yine baksam gözlerine. Sonra yine geri geri gitsem yine bakışsak, öyle ela.
Kalp kalbe karşıymış ya O'da aynı şeyi düşünmüş, keşke yapsaydık, keşke hep geri gitmece oyunu oynasaydık, hiç ilerisi olmasaydı.
Bir bahane bulup gittim dükkanına, beni görünce sevindi, elindekinin ne olduğunu bile düşünmeden fırlattı. Bir kırılma sesi geldi "yok bişey" dedi. Konuşmaya gitmiştim ama bir sesim olduğunu bile unuttum, tuhaf sesler çıkardım, arızalanıp sallandım. Hal dilimden anladı çünkü o hali köprüde bölüşmüştük. Aşk bir spastik vücut şimdi ikimizde spastiğiz.
Mamak'ın kayalara yaslanmış üst üste evlerinin araları kayalık, kayalıkların araları bahce, bahcelerin içi ev, evlerin içi kaya. Hangi ağacın arkasına saklansan aslında bir evin çatısında saklanıyor olursun. Hangi çatıya çıksan aslında bir evin bahcesine girmişsindir. Bu karmaşık şehrin, karmaşık coğrafyasında buluştuk ara sıra. Ellerimi severdi, saçlarımı tel tel sayar derin derin içine çekerdi. Dudaklarıma parmağıyla dokunur, yanmış gibi sıçrardı. Sanki ben ince bir tüldüm, sanki dokunsa dağılacak bir böcek kanadı ve evet dokununca dağılırdım
Yasak müzikler dinlerdi, yasak renkleri severdi, yasak sözleri vardı ve yasak düşünceleri. yanlış yerdeydi, yanlış mahalledeydi, yanlış kızlaydı, yanlış duygulardaydı.
Bazen pencerenin önünde oturur onun sokağına bakardım. Silüetinden tanırdım, dükkandan çıkıp evine gitmez karanlıklara giderdi. Başkasını seviyor diye üzülürdüm, kağıtları karalardım karalarken yırtardım. Daha onyediydim; en masum, en ürkek, en sevmeye aç yaşım.
Bana bir hediye verdi kendi yazdığı şiirlerin dolu olduğu bir ajanda. İlk sayfalar ağaçlar için, kuşlar için, gurbet için şiirlerle dolu sonlara doğru beni yazmış, bana ilahi anlamlar yüklemiş, beni şiirleştirmiş.
Birgün gittiği karanlıklardan dönmedi. O kötüydü, tehlikeliydi gitsin dediler, çok güvenilir adamlar. Günlerce tanıdığım silüeti aradım sokağında, şimdi şu aradan görünür, biliyorum az sonra o kuytudan belirir. Gelmedi, dönmedi, dokunmadı, bakmadı bana öyle ela, yine öyle ela...Bana bir hediye verdi kendi yazdığı şiirlerin dolu olduğu bir ajanda. İlk sayfalar ağaçlar için, kuşlar için, gurbet için şiirlerle dolu sonlara doğru beni yazmış, bana ilahi anlamlar yüklemiş, beni şiirleştirmiş.
devamı aylar sonra yazılabildi