Ablamın balkonunda oturmuş karşı balkonda; 15 yaşında olan ama 35 gösteren ayça'nın facebook için yeni fotolar çekme mücadelesini izliyordum. Arada kıza laf atıp;
-güzelim daha yaratıcı ol, mesela "balkondan aşağı düşüyorken sol yukarıya son bakış" pozu çek o şekilden feys'te yok, kısa sürede "bu onun son pozuydu" adıyla olay olursun bak.
Ayça bana kahkaha ile cevap verip şak şak şak şak kendini çekmeyi sürdürdü. Bu sırada balkonun demirine pat diye bişey düştü. Ayça'nın yeni bir poz denemesi olduğunu düşündüm, değilmiş. Yaklaştım ten renginde, dantelli, ipek bir iç çamaşırı, ıslak. Yukarı baktım kimseyi göremedim belkide bana daha daha yukarıdan ilahi bir mesaj geliyordur "iç çamaşırı alanında büyük bir işe imza atacaksın ondan sürekli seni fistanla fanilayla cebelleştiriyorum, gözünü açsana"mesajı. (aklıma papazın fıkrası geldi)
Biraz bekledim, kimse donunu sormaya gelmeyince "whose don is this" operasyonu kararı aldım. çamaşırı elime alıp sallaya sallaya bizim dairenin sırasındaki tüm evlere sormak amacıyla evden çıktım. Üst kattaki kadın elimde dantelli, baştan çıkartıcı ve tüm dikkatleri üzerine çekici bir nesneyle sırıttığımı görünce içerde salonun iç katmanlarında atletiyle dikilen eşine bir bakış fırlattı. Eşi de ona bana, ona bana, ona bana bir sürü bakışla tepki gösterdi. Korktum bu "bir bakış baktın kalbimi yaktın" çiftinden. Topu topu "bu don sizin mi" sorusuna gözleriyle "yoksa beni aldatıyormusun osman" senoryosu yazdılar. Oradan kaçtım.
Bir üst katın kapısını çaldım. Kapıyı 2 metre boyunda bir afet-il alayı vücud açtı. Sapsarı saçları, mavi gözleri, beyazın transparan tonlarında bir teni, miniminnacık gülümseyen dudağıyla bir kadın.
-buyrrrrunuz kimi arrrramiştiniz.
Rusların "R" harfini allah ne ka verdiyse o ka kullandıklarını ilk kez o an anladım. Eğer r harfini kullanırken böyle görüneceksem, ömür boyu r'den başka harf kullanmadan konuşurum.
-şi şeyy ee hık mık bu şey bizim balkona düştü de acaba..
-ahh o benim, benim çamaşşırrr rrüzgar savurrmuş aşağıya çok teşekür.
Donu sahibine verip gitmek merakımı gidermeyeceği için soru bulmaya çalıştım, otobüs ve hastane sıralarında önüne çıkana "memleket nere ve neren ağrıyor" sorusunu saniyesi saniyesine sorabilen bir neslin evladı olarak, zor olmadı.
-memleket nere?
-ben ukraynalıyım, ozan'la evlendik biz ama daha komşuları tanımıyor ben.
-dert etme bende bilmemek var komşuları hatta ozan'ı
-sende mi yeni gelmek
-hı hı ablam var burda, şu aralar aile bünyesinde zararlı bakteri olarak barınıyorum.
Böyle tanıştık işte Swedna ile. O kendisine seda diyor, ozan öyle istemiş. Bir kaç gün içinde de iki gurbetçi olarak bir sürü ortak noktamızı bulduk, fiziksel özellikler hariç.
Swedna o kadar güzel bir yaratık ki onunla arkadaş olmak her karayağız türk kızının harcı değil. Bir kere sokakta yürüken ben onun küçük, şirin orangutanı gibi görünüyorum. Elimden tutup bana muz alsa "uh uh uh uh uh" diye ses çıkararak koltuk altlarımı kaşımam beklenebilir. Eğer evrim gerçekse ben ilerde evrimleşip swedna olmak istiyorum, isityorum istiyorum istiyorum.
Erkekler, kadınlar, çocuklar ve kediler sadece ona bakıyor ve birbirlerine onu gösteriyorlar. Hello, welcome, du yu sipik türkiş diye el sallıyor, ilgisini çekmeye çalışıyorlar.
Hatunla takıla takıla 3 güne kalmadı, bende;
aşağılık, çirkinlik ve pejmurdelik kompleksi, gözümde çapak mı kaldı lan? kaşlarım orman gibi mi yoksa?, dişlerimi fırçaladım ki!, ben cüce falan değilim tamammııı!! gibi içgüdüsel haykırışlar cebelleş oldu.
Bende bunları damarlarımdan atabilmek için swedna'ya bazı şehir efsaneleriyle saldırdım.
-hah hah!! bi kere siz yaşlanınca ebeme benziyormuşsunuz, böyle memeleriniz asfaltı süpürüyormuş, derinizi tutup yukarı kaldırınca 3 ay eski yerine gelmiyormuş ne oldum deme kızıımm ne olacağını hepimiz biliyoruz!
-hayır siminya bunlar doğru değil; annem beni 35 yaşında doğurdu ve şu anda 6o yaşında ama gördüklerinde ablam olup olmadığını soruyorlar, üstelik anaannem ve büyükannemde yaşıyor ikiside çok bakımlı kadınlar, eğer türkiye'ye gelirlerse tanışmanı isterim. dedi.
Ne tanışcam lan ne tanışcam!! sen canıma yettin zaten birde ecdadınlamı imtihan olacağım, uzunnn!!
Belki boyu uzun aklı kısadır diye düşündüm. Biraz daha olsun ona; köy muhtarının görev ve yetkilerini, türkiye'nin en güvenilir seda sayan'ını, obama'nın babannesinin yaşadığı köyün adını falan sorarım. Bunları bilirse en son kozum olan nataşalık cephesinden saldırırım, çökertirim düşmanımı kıskançlığımın hakkıyla, evelallah.
fotonun kaynağı maynağı yok bizzat swedna dedim ben ona