görümcem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
görümcem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çarşamba, Şubat 09, 2011

O parmak o kınaya batacak

Başlıycam ama memesinin gücüne! Güçlü olmuşta ne olmuş çalışıp eve ekmek mi getiriyor? Olimpiyatlarda halter mi kaldırıyor? Ucuyla kamyon mu çekiyor?!  Ne biliyim bi çorba mı karıştırıyor? Anca sütyende malak gibi yatıyor, gücü de bu yani, tıs.



  Evdeki ses: "Köksalların komşusunun köylüsü"
Daha önce hiç duymadığım, birlikte kızılcahamam'a günibirlikçilik taarruzu yapmadığımız, dükkanlarından veresiye alış veriş edilmemiş bir isim tamlaması evin belli başlı koordinatlarında (gece geç saatlerde yatak odası- mutfak kapısının arkası- dış kapının önü ve koridorun banyo istikametine giden kısmı) fısıldanmaya başlanmışsa bu üç şeye dalalettir;
1: adam ölmüş
2: adam, adam öldürmüş
3: görücü gelecek
Babamla annemin kilometrelerce uzağında bile olsam bu tarz bir fısıltıyı doğanın tüm seslerinden kolayca ayırt edebilirim. Bir de "gurban olayım gız içinde acik daha dursun" fısıltısı var ki ona yeni açacağım "4,5 dakikada neler olmaz ki?" adlı blogumda geniş yer ayıracağım.

   İşimden; bir laptop kaybettiğim, parası olmayana beleş cd verdiğim, sata kablolarından çanta, devrelerden takı tasarımı yaptığım için kovuldum. Daha kovulduğum gün babamın bakışlarında gelir getirmeyen mülklere attığı o "kaşık düşmanı" bakışını yakaladım. En azından aldığım üç beş kuruşla palanın humar masraflarına bir katkım oluyordu da yatacak yer veriyordu. Zaten kafamın sol üst köşesinde, kanal logomun hemen altında duran kronometre daha işsizlik günümde geri saymaya başlamıştı. Karşı atağını bekliyordum beklemesine de savaşmak için gerekli sayıda item toplayamadığım için bir kaç level sonra olması tercihimdi. Olmadı, daha ilk levelda kesmesi en zor canavar dread mare ile burun buruna geldim.

            Havada usuldan çalan İyi Kötü Çirkin film müziği, ağzında sönmüş samsun sigara izmariti, yan yatık yağlı fötr şapkası, arkaya doğru cakayla savurduğu saman pazarı pardesüsü kahve yoluna her düşüşünde, akşama getireceği "adamlar zengin, pastırma çitlikleri var" müjdesini bekledim. Beklememe değdi ve geçen gece anneme benim için planladığı pusuyu fısıldadı. Öyle bir anlatışı var ki cümle içinde köksal, köylü, dünür, münübüs kelimeleri geçmese ingiliz lordu henri wilyıms ve yorg düşesi emily bakingım ile hısım olacaklarını düşünürsün,
Hısımlık teşkilatının ilk cümleleri hemen hemen böyledir: "adamlar çok iyi, çok düzgün bir aile, apartumanları var, oğlanın işi gücü yerinde, pırlanta pırlanta" 
Ancak düğünden bir kaç yıl sonra cümleler "adamlar dürzü tüm, çok düzenbaz aile, apartumanları neyi yalan hep, oğlan malın teki, sümsük, avanak" olarak değişir. 
  Köksalların komşusunun köylüsü.amk adında garip dosya uzantısına sahip kişi veya kişiler hafta boyunca içtiğim suda bile göründüler. Soyadı kanunu çıkalı kaç bilmem kaç yıl oldu hala soy, sop, mıntıka, onun bunun köylüsünün, gelinlerinin görümleri. Hoş soyadlarını bilsem ne olacak soy ağaçlarına tükürdüklerimin? Kahvede kız alıp verene bırak soyadı cilt no bile verilmesin, ciltleri kurusun hayrına bir parmak vazelin dahi bulamasınlar inşallah.
Bu izdivaç şeklinin benzerini horantamızın bir çok kadını yaşadı. Yapımcılar televizyonla evlenme konsepti türettik yetişen evleniyor, tutan götürüyor diye gerdan kıra dursun, babam seneler önce gayfede kız ütülme konseptini buldu günümüze kadar tıkır tıkır işletti, nabeer? Teyzemi antalya'daki bir domatesciye, ablamı kayseri'li tüccara, halam'ı sudan'lı bir zenciye ütüldü. Beni de papaz kaçtı ve 21 de ütüldü ama ikisinden de paçamı kurtardım. O sıralar üzerine afiyet mahallede adım yatmalı skandallara karışmıştı (nezarette yattı, onla bunla yattı, köprü altlarında yattı, piknikte hamakta yattı) Kız tayfasının uyku için bile yatay hale geçmesi, yatmalı kalıplarla beraber anılması hoş değil. Öylece yattı o işler.

        Annemin benim üzerimde uzun zamandan beri kurduğu birşey bu; kınayı getir, parmağı batır hayalleri. Anneler daha manyak. O parmak o kınaya batacak! Hırs yapıyorlar. Benim evlenmeye bakışım net; evlilik bir süreç-sonuç oyunu. Kadının süreci üstlenmesi, erkeğin sonuca odaklanması ikisinin bu arada rol yapması. Evliliğin az izleyici, az katakulli, az çene gerektiren provası aşk bile insanı bu oyuna yeterince doyuruyor ve yıpratıyorken, kalkıp birde evliliği sahneye koymak benim gibi ezberi zayıf bir paranoyak için delilik.

         Ne yapacağımı düşünüyorum. Babamla konuşulmaz. Onunla en son 3 yaşında keçiboynuzu isteyip boynuzuma depik yediğim günden beri hiç konuşmadım, sanırım. Sesi nasıldı ki lan? Sadece yüksek perdeden emir kipli; ne yiyciiiikk, yastık getiiir, ayaklarımı çıkaar (çorap), götürrr, getiiirrr, götüüür, getiiirr buyrukları için kullandığı ses tonunu biliyorum. Alçak sesle nasıl bir ses tonuna sahip fikrim yok. Türkü söylerken "zahidem gurbanım nolacak halım" derken halım kısmında vurguyu yumuşatıyor. O zaman hoş bir ses duyuyor kulaklarım, baba baba babacıımm diye sarılasım geliyor, sonra ses yükselince sarılasım kaçıyor. Yıllar var karşılıklı oturmadık. Göz rengini unuttum. Bulanık, sigara dumanı ile kaplı birşey hatırlıyorum ama o gözü olmayabilir. 32 dişinin birden çam reçinesi renginde olduğunu hatırlıyorum bak. 
Bir şekilde kendisiyle aynı paralel daire içine girip iletişim kurmaya çalışmam şart. Kalbimin yerinden fırlama ihtimaline karşı göğsüme kuşak sarıp (hani ne oldu memelerinin gücü? salak) ebegümeci otunun kasım ayının ilk haftasında yağan yağmur sonrası aldığı rengin 33 ton koyusu gözlerine bakarak ütülme evlenmesi istemediğimi söylemem gerekiyor. Üstüme atlayıp boğmaya çalışma ihtimali yüksek. Buna önlem olarak yanıma biber gazı ve asetat asetik asit alacağım. Yok boğmaz da "tabiki yavrucuğum bu senin hayatın" derse rüya gördüğüm için mümkün mertebe uyanmamaya gayret edeceğim. İlla evleneceksin! derse ingilizce kursunda 25-26 yaşlarında caf sarı itfaiyeci montu giyen, ingilizce kitabı alamadığı için birlikte oturmaktan ağzımın içine doğru meyleden, meylettikçe asılan onur'a gidip "kitabımı sana vereceğim ama bir şartla yanında benide alacaksın eheh" derim. Onur duygusal çocuk, geçen kalemini burnuma soktum küstü. Anaokulunda annesinin taktığı silgi daha boynunda duruyor böyle bir şeyi kaldıramayabilir, ağlayarak kaçabilir. Bende duygusalım bende kaçarım. Dur bakalım.

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...