Cuma, Eylül 17, 2010

Gönül isterdi ki office lady olayım first lady olayım

  

  Ben istemezmiydim angelina julie gibi bir batman gelen dudakların sürümünden para kazanmayı? Yozgat'ta otursa koca götlülerin kara kızı naciye'den ötesi olamayacak kim kardashian gibi arkamda taşıdığım et tomruklarından dünya erkeklerini dize getirip, kalça geliri gibi bir kazanç biçimine imza atmayı? Söyle ahbap benimde hülya avşar'ın kızkardeşi, tarkan'ın baldızı, cihan ünal'ın kızı gibi ceninden gelen mesleklerim olamaz mıydı? Olamazdı! Olamadı keza. İstediğin kadar iste henüz kimseye istek maaşı bağlamıyorlar. Hadi diyelim oturduğun yerden istiyorumm istiyorum istiyorum demenin saçmalığını anlayıp yaşam koçlarının cehennemin dibi öğütlerinden biri olan "bişeyi istiyorsan git onu al" tavsiyesini dinle onu almaya git, çalış, çabala, ispatla ama arkan kim'in kıçı kadar büyük bir dayıyla sağlama alınmamışsa kazanamıyorsun. Dön yuvana evdekiler perişan.

      İş ararken zaman zaman kadınsal avantajlarımı kullanmaya çalıştım. Çanakkale'nin en lüks otelinde nasıl iş bulduğumu sanıyorsun? Dudaklarımı öne uzatarak dolaşma tikimi iş aramaları sırasında edindim. Patron tipli erkek görünce küçük kız sesi çıkarıyordumda tedavi oldum. Mini etek, 15 cm topuklu fuşya ayakkabılar, otriş, fostiş, şafak vaktinden beri fırçalanan bembeyaz 32 diş ile simit fırınına bile başvursan sana yapacak bir iş bulurlar. Gerçi fırıncının aklından geçenler pek tekin olmayabilir takdir edersin ortam ateşli, un deposu karanlık...otrişi takma istersen pavyona mı geldin?..hatta dur topuğun santimetresini biraz düşür "aldım alalı dolabı bekliyorlar" diye giydiğini biliyorum ama bu topukla da iş aranmaz ki? vurur o...Yok yok sen en iyisi mini giyme "zeynep tunuslu yeni kreasyonunu simit fırınına taşıdı" haberi gibi duruyorsun. Hem zaten simiti pekmeze bularken o etekle rahat edemezsin..Tavsiyelerim yaşam koçlarının tavsiyelerinden dahada sıçmıklığa doğru gitmekte. Bir koç bile olamayacaksam ne demeye doğdum bilmem. (burada kurbanlık koç ile ilgili bişeyler aklına geldi hadi itiraf et)

     Cinsel kimlikle iş bulabileceğim alanları hep kapmışlar. Bana bıraka bıraka işve kimliğimle işe alınacağım ama ne işe yarayacağım muallaklı nalburlar, kaportacılar, boya fabrikaları ve oto sanayii kalmış. İşim zor işvem kolay. Fekat oralara da evimizin kast sistemini aşıp ulaşamıyorum, onlara göre benim yapabileceğim en iyi meslekler "çitledikleri çekirdek kabuklarını el gırgırıyla gırgırlamacılık, çorap kokan evi havalandırmacılık, günde 30 demlik çay demlemecilik, azarlandığında dinlemecilik, susmacılık, karşılık vermeyicilik" geliri düşük, sigortası yok, can tehlikesi çok. Tabii benim gibi en fazla ölürüm dayanıklılığında biri için bunlar beni durduracak engeller değil. El hükümlü erkeklerin parsellediği bölgelere göz diktim. Son bir aydır bir takım "erkeksi" işlere başvurdum ve birine kabul edildim.


    İş başvurusu, insan kaynakları ile görüşmek, iş teklifi almak gibi modern kalıplar bizim gibi cv sinde sadece "doğdu doğalı öylece duruyo" yazanlar için hala eski sürümüyle işi vitrinden istemek olarak kullanılıyor. Bütün gün aylak aylak gezinir, vitrinlere bakar, eleman aranıyor yazısını bulmak uğruna "tavukta damping, ağda yaptırana kaş bıyık bedava, kudret narı gelmiştir, kaçak çay bulunur" türevinden bin çeşit kıymetli el yazması ilanı hatmedersin. Bir taşla kaç kuş vuruyoruz bi hesapla. Hem iş arıyoruz, hem koç yumurtasından, mısır püskülüne neyin nerde kaça olduğunu öğreniyoruz. Hem yürüyüş yaparak sağlıklı bireyler oluyor, hemde öğretimimizi tamamlıyor okur yazarlığımızı katmerliyoruz. Biz işi sokak sokak gezerek veya evde yatarak bulacağına inanan ve zaman zaman başaran çok mübarek insanlarız, büyük ama duyulmamış bir dinin mensuplarıyız. Kutsal kitabımızın adı "NE İŞ OLSA YAPARIM" Kabir azabımız "BİZ SİZİ ARARIZ" Kendimize bu şekil anlamlar yükleyelim ki beyne gaz gitsin alet işlesin, su yakmıyor bu ayaklar.

   Tabana kuvvet diniyle bulduğum iş bilgisayarcıda. Küflü dükkanın işvereni ilk defa bir kızı "format atarım ne iş olsa yaparım ağabey" derken görüntülediğini söyledi. Dudağımın kenarını yüz felci olmuş gibi içine göçertip cırk diye ses çıkarttım. Bu cırk "kolay bunlar yiee" cırkıdır. Birde dişinin içine bişey kaçtığında çıkarılan cırk sesi var ki onu yapan gözüme görünmesin dökerim dişlerini!! O'na format atmayı öğrendiğim gün "windows yapmakta ne var be malzeme olsa bende yaparım tak tak" dediğimi anlattım. Fırsatını verseler "pimapen" adında bir işletim sistemi geliştirip bill geytsi kapımda uşak, mutfağımda banyo havlusu, yatağımda makarna süzgeci yaparımdaaa işte dış güçler dış...diye devam ettim. İddialı mimiklerim, havalı cümlelerim, yıkıcı vaadlerim dudakları uzatarak yalakalık yapma step'ine gelmemi engelledi ve pazartesi başla biletini aldım. Bakalım.

(laf aramızda bilgisayarıma virüs girdi temizleyemiyorum imdat!)

Pazar, Eylül 05, 2010

Çünkü'leri ve Ama'ları severim, Keşke'lerde gelebilir

       Çünkü kelimesi kelimelerin atasıdır. Tüm, neden yaptın?! sorularının cevabına onunla başlarım. Derdim anlaşılana değin yeni gelinin şeye asılması gibi çünkü'ye asılırım. Beni dinleyen talihsizi çünkülü çünkülerimle çükertirim. Çünkü kelimesini kim bulduysa ecdadına rahmet. Hele ama'yı bulanın tuttuğu altın olsun (sidiklerken hariç) Keşke'yi keşfeden keşke hemen şimdi bana ulaşsa (siminyati@gmail.com) onunla iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, ölüm bizi ayırana değin herşeye pişman oluruz çocuğumuzun adını keşkesu koyarız...

     Daha çok meşhurların sevdiği naylon cümlelerden biridir "yaşadığım hiç bişeyden pişman olmadım" Bu arkadaşlar maşrapayla kokain çekip 11 herif, 4 rotrivır iti, 2 midilliyle aynı yatakta basıldıklarında bile "yaptıklarınızdan pişman mısınız?" sorusuna "bunlar hep tecrübe insana....hayat dediğin...hayat dediğin işte tamda böyle birşey diil midir ha dostum?...yo yooo yo asla pişman diilim" kalenderliğini analarından pişman değillikle doğmuş gibi sürdürürler.
Uçan paparazzilerin gözünün uyku nafakasından kısıp evimize getirdiği (duygulandım) meseleleri aşmış abilerin, aşk gadını ablaların şu; hayatı ümüğünden hırtlaklamış duruşları halk arasında hızla yayılır. Köfteci bekir abi köftesini tükmükle yoğurduğu için asla pişman olmadığını söyler karısına, karısı şişko nevriye sahurda yediği 2 halka acılı sucukla ilgili herhangi bir pişmanlık hissetmediğini canın boğazdan geldiğini anlatır anneme, annem canı götünden çıkasıca baban pişman olsun neye olunacasa ben niye olacaımışım! diye benim "hiç pişman oldun mu aney" sorumu cevaplar, ben epeydir pişman olmaya vakfettiğim odama girerim, odam bana girer.

Hakimim pişman bey

 O ÇOCUĞU DÖVMEYECEKTİM! şişkoyum, üzerimde bibimin köln'den getirdiği disko topu gibi şam şam şakıyan vatkalı mavi bir bluz var, tahminimce menopozlu teyzeler bunu giysin bunalımdan çıksın diye tasarlanmış ve benim modadan haberim yok (hala yok) Tek bildiğim moda, Barış Manço-Moda 81300. Arkadaş kitlem bluzun parlaklığı boşa gitmesin diye mi? almanya'dan disko getirmişler diye mi? bilmiyorum beni yakaladıkları yerde "şeri şeri leydi götüne mi deydi" diye dansediyorlar. Dans etmeyi bilseler zoruma gitmez (sanatsever birisiyim, genşler eğlensin) Ama dansları; misket havasının break dansı ve bir kaç doz yıldız tilbe'yle karıştırıldığı bi kolbastı atası, ham ki ham.Vatkamın üzerinden ama vakur ama gururlu ama zırıl zırıl ağlamasına saniyeler kalmış gözlerle alaybastı ekibine bakarken, o geldi..o uzaklardan çıkıp gelen kurtarıcı.."Kızlarla alay edilmez o kızlarki ebedi yurdumun üstünde benim, inlemeli" diye baardı. Amacı beni zalimlerin elinden çekip kurtarmaktı elbet, ama ben "üstümde inlemeli" kısmına odaklandım, çünkü epeydir cinsel taciz edilmiyorum tacize açım aç. Ne diyon arkadaş sen inle minle! anandır inleyen şerefsiz!! arkadaşlarım alayda ederde severde sananede patanks kötenks tıpinks...Disko topumun ışığında doğruyu bulan arkadaşlarımda bana yardım etti tacizciyi el birliğiyle inlettik..hiç unuttum

O FOTOGRAFLARI ÇEKTİRMEYECEKTİM! Her şehrin bir merkez camii, bir atatürk ilköğretim okulu, bir köşem marketi, birde foto necati'si olur. Anımızda ki foto necati ise tüm zamanlarda olduu gibi yine  ablamın aşıkı (G.G.G.G gaderin götüne galata gulesi) Dükkanının önünden ablamın çarşı esnafına mütemadiyen uyguladığı "kırıtmalı geçiş törenleri" için sık sık geçmek zorundayız. Necati'de organizasyon gereği bizi yakaladığı gibi stüdyoya atmak zorunda. Bu şartlarda bu malzemelerle böyle flört ediliyor, olan bana olmak zorunda. Önceden projeye dahil edilen çırak elime naylon pempe çiçekler tutuşturup türlü açıdan fotografımı çekerek görevini tamamlamak zorunda. Herkes bişeyin zorunda. Saatlerce fotograf çektiğini ve bunların ergen fotosu olduğunu düşünsene? Kırk saat uğraşsan, fotoşopun 2050 yılı sürümünü indirsen adam edemeyeceğin, puantiyeli yeşil etek ve disko topu gibi parlayan mavi bir bluz giyen dişleri engebeli kız fotoları...elm sokağı fotografcısı..çırağın kabusu. O fotolar sayesinde o dönemimle ilgili başka hiç bir yaşımda kazanamadığım büyük bir arşive sahibim. Fotolara yüzümün yarısını kapatıp, kafama ve ayaklarıma galoş giyip, böcek ilacı eşliğinde bakabiliyorum.

O SOYKA ALEVLENMEYECEKTİ! Henüz firijit olmamışım. İzdivaç proğramına çıkıp "taliplerimi bekliyorum herhangi bir kriterim yok insan ossun yeter" diyen bedbaht abaza gibi insan olan her nesneye tavım.(söğüt ağacı ile yaşadığım ilişkiyi saymazsak) Babamın eve getirdiği alkolik, otuziki dişinin otuz'u karamelize olmuş dedelerden tut, evimizi boyayan 1.30 boyundaki gudiklerin ercan'la bile fantastik senaryolar peşindeyim. Aylardan mart ayı değil, manisa'dan mesir macunu gelmişliği yok, keçiboynuzu, padişah sucuğu gibi materyaller uzun zamandır bu eve girmiyor ama ben duvardayım. Bu duruma koca karılar  "soykası alavlanmış" diye özetliyor. Yani diyorlarki söndürmek için su lazım (suyu irdele suyu irdele) Masturbasyon yaparken ablama yakalandığımdan ve ablamın balkona çıkıp "siminya'nın şeyinde kalem buldummm" diye anonsladığından beri evde "everekte kurtulak" kol geziyor. Yaşım 13, annemin evlendiği yaştayım. Korkuyorum. İçgüdülerim ve korkularım aralarında görev dağılımı yapmış biri şeytan olmuş öteki ne alakaysa yaşar alptekin. Şeytan olan "git bazarcı emin'in kamyona bin kamyonlar geniştir, kamyonlar hayatını değiştirir, kamyon gibisi var mı, bugüne bugün kamyonculuk..." diyerek ensemde amacını biraz aşan bi reklam çeviriyor.Yaşar alptekin melek gibi "müjde ar'ın başına gelenleri hatırla, kamyonu hatırla! kahvedeki adamlar hep keldi foduldu, kahvede tom kurus ne arar" diyor. Canım.. Sayesinde kendimi tutmayı öğrendiğim yaştayım. Ne yalan diycem saçları uzun olduğu için zaafiyetim olan büfeci vural'la dere diplerinde, köprü tepelerinde, çatı tüneklerinde görüntülenip okuldan alındığım güne kadarda tuttum, sonra saldım. Pişmanım.
Şu cümleyi yazacak cümle aralığı bulamadım şuraya attırayım içimde kalmasın
"Sallandıracaksın o soykaları bak bi daha alevleniyorlar mı!!"

O ELMAYI YEMEYECEKTİM! Cennet'te oturuyorum. Ortam kebap. Adem az ötede adına maydonoz dediği bence dünya'da asla iş yapmayacak bir bitki türünden yiyor, benim gözüm ise alı al moru mor ıpıldayan yasak meyvede..bi saniye ya karıştırdım! bu havva'nın pişmanlığı twitter is over capacity!

Gelecek sayı...
O attan inmeyecektim! O eşşeğe binmeyecektim! O son damlayı tutacaktım! O köy bizim köyümüz değilmiş! ananınki..

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...