Çarşamba, Ekim 29, 2008

Züğürt ağa ve ailesi şatoda yemek yer

"ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol"

Olamıyorum hurşit o-la-mı-yo-rummm ! Ne göründüğüm kişiyim nede görünmediğim "amann ne ciciymiş uslu uslu oturur bu, dursun şurda " görüntüme inat evden kaçarım, kedi yerim.Görüntünden beklenmeyeni yapmak gibisi var mı ? Milletin bana, şaşkın şaşırmış bakışlarından kolleksiyon yapsam mumya müzesi açardım.Kimse duymasında ben RMB eşliğinde Ankara misket oynuyorum, İron Maiden "Phantom of the opera" dinlerken don çitiliyorum, kosla oksi ekşın yırtsın orada kendini, beyazlar sert müzikle mis gibi oluyor.Kıroluksa al ahada sana kıroluk.Şahika Koçarslanlıya kurban.

İşte böyle turşu gibi karışık olmamın sorumlusu hep onlar "sülalem" çünkü yapısında ciddi bir sınıf uçurumu var. Birisi gata yok ayıp G.A.T.A ! da başhekim olur öteki Bentderesi'nde dilenci, birisi milletvekili olur, öteki üfürükçü.Bu sebeple de birbirinden saklanıp duran, cep telefonlarını açmayan, adres değiştirip izini kaybetmeye çalışan bir kamyon düzenbaz akrabamız var.Bunların arasında vefalı birisi varki Halamın oğlu Faruk. Zamanında sürüden ayrılıp kendine düzüne düzüne otel yapmış (arka arkaya 3 tane düzen kullandım, bilerek yaptım gıcıklığına.Ne diyor blogger kumanda paneli "düzeni düzenle" aha 4 oldu) büyük bir gaflete düşüp bizi yemeğe davet etti, bizde büyük bir gaflette bulunup gittik.

Vay yavrum vay buna ne diyorlar tiripleks mi ? Kaç katlı leks bu anne ! Yengemiz Hacettepe meyzunu, ABD'de master-basyon yapmış, bizim gibi Türkiye'de yapmıyor gidip tee oralarda yapmış. Bizdende nefret ediyor "ne biçim sülalen var senin" diye, Faruk abiyi akşamdan sıcak suya yatırıp yoluk yoluk yolmuş. Bize bir bakış atıp omuzunda son kalan Faruk tüylerini nazikçe çırptı.

Evdeki herşey; beyaz, saten, ipek, tüy, tül,tel gibi malzemelerden yapılmış.Koltuklar oturulmaması gereken bir şeymiş gibi görünüyor, biraz tereddüt edip ısrar üzerine çömdük.Evde bizim kuru fasulyeci Nihat'ın lokantasındaki garsonlar gibi giyinmiş bir kaç tane hizmetkar dolanıyor, birde "bonjur mösyöö matmazel, medyum keto bien, reverans" felan deseler "şatoda gibiyiz demi abi" demeyi planladım.Ama demediler yazık çok yazık.
Sofraya davet edildik, masa Ereğli demir çelik fabrikası gibi.Kişi başına 5 yada 7 çatal, kaşık düşüyor.Annem hemen el attı
-şu neymiş küccücük, git anam git 3 dene çatal mı olurmuş ! siminya seninki bana mı gelmiş bakiim bi, bunlar fazla mutfaa götür yengen yorulmasın gop gız gop
El mahkum mutfağa gitmeye yeltendim yengenin suratına tosladım.
-lütfen rahatsız olmayınız, bu işler için para ödediğimiz bir sürü insan var oturunuz yerinize rica ederim.Üstelik masadaki herşey gerekli fazla hiç birşey olduğunu sanmıyorum !
Hoşttt dese daha kibar olurdu ama alengirli yenge o, başka bişi.
Garsonlar; ilk tabakları önümüze büyük bir sessizlikle yerleştirdiler.Tabakta neler vardı:
  • yerde görsem kuş sıçmış sanacağım cıvık beyaz bir bulamaç.
  • havucu anımsatan ama halka biçiminde arada hareket eden bir yaratık
  • bişeye benzeyen bişey
  • şekilli kesilmiş haşlanmış patates, ucuna saplı bir meşe dalı ile son hali verilmiş
  • yirmilik dişimin arasına sıkışan ve iki gün çıkmayan sert bişey
  • pişmemiş soğuk et, kan fışkırmalıklı
Gece; yengemin şikayet ettiği kırmızı üstü açık Bmw arabası, her tabağa hepsini birden soktuğumuz fottirifinfon alet edevat, Faruk abimin karısı baktıkça küçülen boyu, karnımızın doyduğunu hissetmemesi, abimin yengeyi ıssız yerde boğazlama arzusu (bende gönüllüydüm) babamın "aman aşaadan gelirde çobanın gızııııı oyyyy ooooy eyee eyee" türküsünü patlatıp karizmamızı on ikiden paralaması eşliğinde sürüppp gitti.Eve gelip makarna pişirdik.


edit-büdüt: yazımın başını sildim, ne salak bir girişti o be ?? yok semra kaynana, yok safra kesesi !!! ne alaka hödük !! halada biraz daha kırpasım var neyse bir dahaki yazılara naağsip kısmet

Pazartesi, Ekim 27, 2008

Hocam kime görüneyim kime görünmeyeyim ?

Yeni bir küçük Emrah filmiyle karşındayım.Bu yazımda yine bakkal anama tecavüz edecek, beyaz pitikare elbiseli şeker kız candy bacım vitrinde gördüğü kızarmış tavuğu yiyemediği için verem olacak, bense ırz düşmanı bakkalın ve yetimleri düşünmeyen tavukçunun karnını deşip mapushaneye düşeceğim.İster misin ? aman be istemezsen isteme !

Ama ben çok talihsizim ya harbiden yukardaki filmden kırtik farkı yok hayatımın.Bundan bir önceki bölgem Onpunto'nun tozunu attırmış ve Hürriyet'e transfer olmama az bişey kalmıştı "Aha bu sabah Ertuğrul Özkök beni cepten arayacak valla billa içime doğuyor kızz" diye hayaller kurarken Çekirge'sini kovaladığım Onpunto bizi depükleyip kapı dışarı etti.Göçebe yazarlar toplanıp blogger'a yerleştik " Buraya bişii olmaz bura devlet gapısı emekli olana kadar yazak, çızak" dedik hay şom ağzına tükürdüğüm sümüyna galdın mı ortada lor peyniri gibi ?
Şimdi dns kardeşliği, Ktünelin sonunda ışık görüyorum tesellileriyle ayakta kalmaya çalışıyorum.Bloğumu kim görüyor, kim göremiyor onuda bilmiyorum. Nasrettin hoca fıkrası gibi, türk hukukuna görünmeyeyim de kime görünürsem görüneyim.
Vayhh vayhh vakti zamanında fokur fokur kaynayan bloğum, cancağızım şimdi terkedilmiş bir kovboy kasabası gibi.Rüzgarın ıslığını duyuyor musun ? dokunabiliyormusun yasağını sattıımın sessizliğine ? Uyuz bir köpek kalmış gitmeyen, sabahtan beri uyuyor headerin altında.

Blogger'ın kapandığı yetmedi bilgisayarıma bir trojan sızdı allah allah hiç böyle ballı bir trojan görmedim ömrü bayağı-tımda. Bir siteye bağlıyor beni tro, o sitede "genel virüs kuralları" gereği porno sitesi. Bağlanmamla beraber ne kadar erotik video varsa bilgisayarımda açtığı bir klasöre inmeye başlıyor.İnsanlar; adult video nasıl indirilir ? abi yutuptaki videoyu bilgisayarıma nasıl indiricem ? diye çırpına dursun benim virüsüm kendi kendine otomatik toplayıp toplayıp getiriyor ! Adamlar yapmış bee virüs dediğin böyle amme hizmeti yapmalı işte.İsteyen olursa maille virüsü yollarım şu anda regeditteki dişi anahtarları kandırmakla meşgul.

Bende bir çelişkili nörötik fizolettik aspara zottiriği vardır.Taşıdığım yeraltı teşkilatı genlerinden dolayı olacak iki zıt prensip geliştirdim "bir yerde esas adın öğrenilince, bütün kirli çamaşırların ortaya çıkıp deşifre olunca orayı derhal terket" prensibi ve bunun tam tersi " bir yere emek verip köküne kadar bağlanınca, içindeki unsurları sevince, oradan ayrılma ! sonra dizini döversin" Bu ikisinin birbiriyle uyum sağlayamamasından dolayı; burada kalsam mı ? yazsam mı ? gitsem mi ? silsem mi ? kaçsam mı ? kararsızlığı içinde şaşkın domuzlar gibi bakınıyorum, nolcak bakalım, he nolacak sana diyorum körolmayasıca ?


Perşembe, Ekim 23, 2008

Soykanız başınıza çalınsın



Yazı yazanların rahatsız, hasta ve problemli tipler olduğu su götürmez.Hele blog yazarları komple kayışı kopuk.Sürekli bir deveran; bir yazmaca, bir fokurdamaca, okuyacak birşeyler bulmak için komşu blogları tıklayıp "bir manininiz yoksa sizi okumaya geleceğim" gezmeceleri, zümreten Arif Verimli'lik vakayız.Geçen bi düşündüm (salı günü cumbada oturmuş kaşlarımı alıyorken düşünmüştüm) devlet bizi kimyasal silah olarak kullanabilir.Misal, toplasa bizi Kıbrıs Rum kesiminin üstüne boşaltsa iki günde Kıbrıs bizimdir yahut bloglarımızın altına doğalgaz borusu döşese bu kış Rusya'ya orta parmak gösterebiliriz.

Sağlıklı adam blog yazmazda ne biliyim gider forumlara "beni güldürdün allahta seni güldürsün, çok iyisin biliyomusuun" " teşekürü ve repi çok görme, vicdansız gaddar" " bir saattir üyelikle uğraştım link kırık çıktı allah belanı versin" filan yazıp dolanır.Sonra sağ kaşımı bitirip solu almaya başladığımda başka bişey daha düşündüm ben büyük bir düşünürüm, esasında blog yazarları kafa vidalarını ilk olarak forumlarda düşürmeye başlıyorlar, forumda yeterince cozutturunca da blog yazmaya başlıyorlar, sorun bi beni tanıdık bildik forum adminlerinden.

Bizim büyük sultan ablamda, sürekli beni bir foruma davet edip duruyor.
-Küçük emrah'ın dişisi sümünümmm gel katıl bize çok eğleniyoruz seni ortaya sürer üstünden nemalanırım ehe ehe.
Höynn! bu cümleyi kuran, geçen sene Durmuş abinin evine baskına gittiğimizde bilgisayardan cimcik kadar anlamayan zıbıklı zekiye mi ?
-Yok abla gelemem, interneti hiç sevmiyorum inan ayda bir yada bilemeden üç ayda bir bilgisayarı açıyorum gerzek bir icat.
-Yalanın kurusunn üçkağıtçı geçen seni teyzemin oğlu Kazım feysbukta görmüş, arkasına bakmadan kaçtı dedi ne iş ?!'!?
-Yok yav benzetmiştir, bana benzeyen bir milyonu adanalı olmak üzere en az beş miyon kız var.

Ne dediysem inanmadı gittim forumuna üye oldum.Allahh o ne bee! Noluyo abii napıyonuz siz burada oynak karılarr ! Bir forum kurmuşlar artık kim akıl ettiyse Playboy'un fikir babası bile olabilir, üyeler açmış ağızlarını vajinadan kapatmışlar vajinadan.Bütün topikler, soykamızın; poroblemlerini, sıkıntılarını, mutlu günlerini anlatmak adına açılmış (soyka, bizim jargonda cinsel organda dahil pek çok şeye verilen bir isim, genelde kadınlar sinirlenince herşeye "soyka" derler)
-ya şeyim iki gündür çok gıdıklanıyoooorrrr.
-kaşıntıdır o, gıdıklanma diye bişey duymadım, benimki şahsen hiç gıdıklanmaz.
-yok ya kaşıntı için olan kutumux merheminden sürdüm hala gıdıklanıyooorrrrr.
-sende gıdıkla o zaman ne güzel işte kikir kikir.

Muhabbet hemen hemen böyle, ablamın evinin bahcesindeki konuşmaların internet versiyonu.Bu mıntıka varya en acıklı hallerinde bile sohbeti aşne fişneye vurup dertleri ört bas ediyorlar.Daha bahce kapısından bir kadın girer girmez "kızzz kaltakkk ne parlıyon öyle yıkandın mı yoksa" gıt gıt gıt gıt gıt. Onlara göre Dünya yassı bir bir poponun üzerinde duruyor, her derdi muzurluk yaparak çözmek mümkün.Soyu tükenmekte olan bir hayvan mı duydular hemen müstehcen bir fıkra patlatıyorlar,bitti gittiii.Boğazda uzak doğu bandıralı tanker mi batmış yolla ordan bi belden aşşaa espiri ohh mis.Akşam kocası eve gelmemiş mi topla kudurmuşları donuna kaçırana kadar kikirde.Eğer yakından tanımış olmasam bu ekibin lezbiyen vakfı üyeleri olduklarını düşüneceğim, birbirleriyle oynaştıkları kadar kocalarıyla oynaşsalardı Haydar Dümen Bodrum'a yerleşirdi.
O kadar alışmışlarki muzur neşriyata, yaptığım; ukala, güldürürken geometri öğreten espirilerde, hepsi susup birbirine bakıyor.Onların arasında hiç komik değilim, adım " şu senin sopsoğuk kızkardeş"
Ablam geçen sene bilgisayardan anlamıyordu banada habire kulp takıyordu"Abla internetten para kazandım" dediğimde "nereni açtında gösterdin kimbilir püfff" demişti.Şimdi maşallah kendisinin şeyi dile gelmiş konuşuyor.

Bak yine nerden vurdum nerden çıktım.Şikayetçiyim birbiriyle alakasız konuları birbirine bağlamaya çalışıpta yapamayınca sap gibi ortada kalmaktan!

Pazartesi, Ekim 20, 2008

Ara sıra gocunmak iyidir



Biri var; belki başka birileri daha haberim yok onlardan, adımı gördüğünde, kesif kokuların kaldırımlarına sindiği varoşların yaşam biçimini okuduğunda yada yazı başlığına rastladığında oracığa kusuyor.O ki böyle hikayeleri sadece çingene mahalleli, perihan ablalı,kurtlar vadili dizilerde görmüş.Öyle dizileri reyting aletinin sınıflandırmasına göre d/e grubundakiler izlediği içinde böyle yazıları yazan biride d/e grubu içindedir.Eywah ! Ben kimlerle muhatabım ! telaşında.

Opsss ne oldu ipod kuzusu ? Korktun mu ? Gece devriyelerin bile girerken iki kere düşündüğü mahalleden biriyle çarpışınca kasıkların mı sancıdı ? Sadece gündelikçiye ihtiyacın olduğunda işinin düştüğü, kapıların önünde çekirdek çitleyip, morluklarını birbirine gösteren kadınların kümelendiği dar sokaklara girerken üç buçuk mu attın ? Tamda aklına gelen başına geldi yavru; korktuğun kaktüs internette bitti. Blog kürede görsen selam vermeyeceğin banliyo gülü bloğuna geldi, sana yorum bile yazdı, kabus gibi! Buralar Elm sokağı bende senin Fredy'in olayım wafıl güzeli gel kaçma !

Evet çok üzgünüm (!) 5 yaşında çete kurarız biz, 10 yaşında mutlaka tabanca tutarız.Burger King'in çöplüğünden topladığımız kutu kolaları dizeriz Mamak çöplüğündeki atış alanımıza, çöplerimiz bile birbirine benzemez.Biz kutu kola almadık pek; ıykk çalkama ayran içtik, hatta babam kepçeyle içer, oda kesmezse sürahiyi tepesine diker (evereste çıkan ilk maganda ayran sürahisini zirveye dikti) Her 4 evden birinde hapis yolu bekleyen bir kadın oturur her mahalleli en az bir kere karakola uğrar.Yasaklarla büyürüz; alimünyüm folyo kaplıdır sokak çıkışlarımız, içinde kuzu tandır gibi pişeriz.Ne kadar çok ısı o kadar çok kaynarız...Ne kadar çok yasak o kadar çok gayrimeşruyuz...Yaşayacağımız hayat önceden liste yapılır; buzdolabının üstünde, yaşarken yanına almayı unutma !

Anarşist sevdim ben, Yasemin'de esrarkeş.Binnur şanslı kızdı sevdiğiyle kaçtı.Ölüm; hiç yabancı olmadığımız en eski hikaye.Tecavüz; artık gülüp geçtiğimiz fıkralar gibi. Ayrılık; her güzel başlangıç yemeğinin tatlı ile bitmeyen sonu.

Benden korkuyorsan, beni okumaktan miden kalkıyorsa, yaşamım sana Ceza'nın öfkeli şarkılarını anımsatıyorsa sen suçlu musun? Hayır! Bu hislerinde bir yanlışlık yok.Korkmak ayıp değil korkuna olan sadakatin ayıp.Aramıza çizdiğin önyargı çizgileri ayıp, küçümsemekten başka yapacak birşey bilmemen ayıp, öğrenmemen ayıp! Ben oralara gelmeye çalıştığımda burnunu tıkamasan, bana acımasan, elime bozuk para tutuşturmasan yine ilk adımı ben atardım.Unutma bir adet ortak noktamız var; ikimizde bir kadının rahminden düşmüşüz.Ha o noktada da farkımız var doğruya, seninki seni Starbuck coffee'nin masasının altında peydahlamış, benimkide semt pazarındaki kavun tezgahının altında, fark bu.

.......................................
Yazımdan sonra Agnus Dei'nin yazdığı bir yorum şiir gibiydi buraya eklemek istedim.
Bir anarşit sevdim ben,kızlığımı dikey verdim ve içmediğim kola kutularını parçaladım ellerimde Bir trenin son vagonunda yirmi itin tacizine kafa tuttum...Bir anarşisti sevdim ben her sirende ciğerim yanacak kadar.Ağladığım zaman salya sümük ağlarım ben saklayacak hiçbirşeyim yok, hayatımı bilmem kaçımda dibine kadar yaşadım.Şimdi kalan anılarım, can yaram, nadasta bünyem...

Perşembe, Ekim 16, 2008

Rus kızları kazandı, biz kaybettik

Ey Türk dişi birikimleri ! Başınızı önünüze eğin, kuyruğunuzu elinize alın ve susun, onlara yenildik !
Canımızı acıtan klişeyi müsadenizle tekrar edeceğim "Rus kızları çok güzeller, nalet olsun en güzeller"

Erkek eşşek çoğu zaman dişi eşşeğin iki dik memesine, bir kıvrak beline tav olur gider gitmesine de arada sırada da olsa gerçeklere basar kafası.Rus kızları hakkındaki düşünceleri gibi mesela. Bu acı gerçek "ye ye allaını seversen ye bak küserim" diye misafirlikte tıka basa yediğiniz mercimekli bulgur pilavı gibidir, hazmı zordur. Hazmedeyim diye ayran içtikçe dahada şişer hazmedilmez olur, dikkat mideni delmeyesin! Biz kendimiz için güzelleştiğimizi, hemcinslerimizi hırstan paralamak için kafamızı gözümüzü boyadığımızı, oramızı buramızı kestirip biçtirdiğimizi söylesekte asıl beğenisini beklediğimiz cins elbetteki dişiler değil.Böyle söyleyip durmak salgılara yalancı demek gibi birşey, salgılar yalan söylemez ! özür dile çabuk salgı bezinden !
Eğer bir Karadeniz'li adam (şimdi tüm Türkiye ve K.K.T.C 'de dahil) bembeyaz, pambık gibi karısını yine bembeyaz pambık gibi ama albenili bir Rus fıstığına tercih ettiyse, kabahat Rus kadını'nın dehşet veren güzelliğinde midir? Eminim şimdi şu geyik cümle aklından geçecek "tüm suç adamların, erkek değil mi işte hepsi aynı lak lak lak gıy gıy gıy" Yok kızım yok adamında suçu yok ne demiştik "salgılarrr salgılarr" Sen erkek olsan ne yapardın ? Hakim olabilir miydin pankreasına,böbrek üstü bezine ? Kadın olduğun halde tüm yaz plajlarda Rus yavrularını dikizlemedin mi ? Hadi konuş "süzmedim" de "bakmadım" de "ırklarına kıran gire inşallaaaahh otel yemeklerinden zehirlenirlerde cırt cırt olup plaja çıkamazlar" diye beddua etmedim de ! Diyemezsin çünkü bizdensin, bendensin.

Bendensin dedimde esasında benim kanımda biraz Rus kanı olabilir.Dedemin dedesi Stalin tarafından Kafkaslar'dan sürgün edildiğine göre azda olsa bir tutamda olsa Rus sayılırım. Kars'a yerleşip Kürt'lere, oradan Erzurum'a yerleşip Dadaş'lara, sonasında Ankara'ya yerleşip Seymen'lere karışmış olsamda ve hatta görenler bana "Adanalı mısın ? "desede belki azcık bicimcik bir Rus tarafım vardır ha ? Vardır kesin dimi kompleksli Türk dişisi ? kıskanma ! Rus'um ben rus!(Tokat'lı Burhan Altıntop'un "İskandinavım ben yavrım" demesini hatırla)
Sırf Rus olduğumu kanıtlamak için 4 ay önce saçımı sapsarı boyattımda mahalleli 3 gün beni kovaladı.Kasımpaşa canavarına benzediğim için çatılardan kışkışlayıp, bacalarda kıstırdılar.Tekrar eski halime dönmek için bir trilyon para saydım saç yapıcıya.

Diyeceğimi daha kestirme yoldan anlatamıyorum affola.Yani müstesna ırk Rus kızları bu turnuvanın galibi, evinize dönün. Bize tek teselli; neyseki Akdeniz ırkındanız, ya Amerika'da veya İngiltere'de doğsaydık ?
rsm

Pazartesi, Ekim 13, 2008

Muhtar mı oldun pala emmi

Bizim bıyıklı; bilinen yaygın adıyla babam, kadın değiştirmesi gibi meslekte değiştirir: Bir aralar rençbermiş kimin bit yeniğiyse tutup bunu ziraat müdürü yapmışlar, sonra ordan ayrılıp almancılıkta şansını denemiş, başka bir sene ihracatçılıkta, ertesi yıllarda ilk okulu bitirmiş-o papucum kadar bıyığıyla siyah önlük giyip vesikalık çekinmiş, diplomasına o fotoğrafı yapıştırmışlar hala duruyor-benim hatırladığım zamanlarda siyasete vurdu kazmayı, bi ara alkole bulaştı, müzisyenlikle ve amelelikle ilgilendi, çuvalladı.

Böyle; 40 yıl il, ilçe,mezra dolaştıktan sonra, dönüp dönüp park ettiği bir gavesi var, Üsüyün'ün yeri. O kirli, dumanlı ve kokmuş mekanda her arayana adres olarak tarif ettiğimiz meşhur birde masası mevcut, yıllardır o masanın değişmez yegane siması babamdır.Bir taşra efsanesine göre bu masanın diğer okey, pişpirik, papaz kaçtı oyuncuları; kah vefat nedeniyle kah tayin,taşınma münasebetiyle her daim değişmişler, babam hepsini münasip yerlerine yolcu edip "sıradaki gelsin" diyerek oyunlarına devam edip durmuş.En yaşlı ve tecrübeli olan o, bu nedenle kahvenin Heredot Cevdet'i sayılır.

Bir gün kucağında kocaman sarı bir kese kağıdıyla çıktı geldi. İlk defa eve bir şey almış diye kimimiz donup elindekine bakakaldı kimimiz bu olayı kayıtlara geçirmek için kağıt kalem aramaya gitti. Annem o soruyu sordu:
-Herifff, elindeki de nee !!!
-Ben muhtar olacam çöllonun gızı
-Ol ol tamam iyi iyi o elindeki inşallah istediğim patiskadır, çoluğun çocuğun döşşek yüzü yırtıldı.
-Yav ne döşşeği ? ne yırtığı ! başlatma sıpalarından ! bunlar muhtarlık kaatları, muhtar olacığık diyokya !
-Ya patiska nolacak ?
-Bak aaşam aaşam gene başladılar, anaynan gızları (biz hiç konuşmadan çoktan sinmiştik oysaki)
-Şu soyka bıyığınla havada gaparlar zaten seni, ol bakalım herkeste dört göznen seni bekliyodu.
Dolduruşa gelemeyesice babam dolduruşa gelmiş ve kahvedekilerin "yav pala senden aslan gibi muhtar olur biz olsak gözümüz kör olsun bi dakka durmak" gazıyla ful dolup soluğu matbaada almış, humarda ütülmediği son parayla üstünde; adı, mahallesi, vs. yazan oy pusulaları bastırmıştı (bürokratik işlemleri hallettikten sonra tabiki)
-Yarın yanına gızları al şu mahallede ne kadar ev varsa bunları daıtın,eğer muhtarlığı kazanamazsam topunuzu kocaya veririm oğa göre.
Hapı yutmuştuk, bir kere babamın muhtarlığı kazanması olanaksızdı mahallenin karılarına işmar (göz kırpma) edip duran, eşine ve kızlarına dünyayı dar eden,sürekli kumar oynayıp ocak batıran babamı seven, yine kendi gibi işe yaramaz adamların dışında kimse yoktu.Zaten mahallenin geri kalanı diğer aday Hacı Nurettin'in adamlarıydı.Bu adam 15 kere haca gitmiş, bembeyaz nurlu yüzüyle "berhudar ol evladım" diyerek dolaşan bir Orhan baba gibiydi, safi güven dağıtıyordu, ben bile oy verebilecek olsam ona verirdim.

Ertesi gün kapı kapı dolaşıp oy pusulalarını dağıtmaya başladık.Çaldığımız kapıyı açanlara
-Oyunuzu babama verin mahalleye eee şey mesela buz pateni pisti yaptıracak, her eve bir çift İstikbal kanepe ve her bahceye palmiye hediyemiz var (atıyoz, malum adam bizi zorla everecek) Sonraa oy kullanacağınız okula kadar servis ayarlayacağız, çıkışta kolonya, şeker...
-Kimin kızısınız ? İşte bu isabetli soruya cevap verdiğimiz an muhatabımız bize narin yeri eşliğinde gevrek gevrek gülüp, kapıyı yüzümüze indirdi.
Herkesle mi takık olur bir adam ? Hangi kapıyı çalsak "senin baban bi keresinde..." diye başladılar sonra kah köpekleri kovaladı kah ev sahipleri.Çamurlara bata çıka, dağ bayır dağıtmaya çalıştığımız kağıtları yırtıp atanda oldu, öfkelenip hayur huyur yiyende.
Sonuçta babam 23 oy aldı Hacı Nurettin ise yüzlerce.Akşama babama öpücükleriyle birlikte gül suyu ve lokum yolladı.
Sıra bizi falakaya yatırmaya gelmişti.Zengin çiftlik ağalarının çalışanlarını sıraya dizmesi gibi bizi karşısına dizdi.Önce homurtularla başladı sonra yavaş yavaş köpürdü, bağırdı, çağırdı ana avrat küfür etti, lokumu salona saçtı, bıyıklarına bulaştıra bulaştıra tarhana çorbası içti, mahalleliye çatır çatır sövdü, bize fötrünün altından tip tip baktı, tepeden tırnağa küçümseyerek süzdü, üzüm yedi, kediyi kovaladı, nihayet yorulup uyudu.Yine blöf yapmıştı psikopat, bu seferde paçayı kurtarmıştık.

Cumartesi, Ekim 11, 2008

Çok çılgınım bildiğin gibi değil

Yeni moda; bütün ahali -buna bende dahil- kendini arızayım, deliyim, anormalim, manyaam, psikopatım, çok çılgınıaamm anladın mıa !? diye anlatıyor. A.rıza binboğar kuşağı diyelim kendimize; ne kadar rutinsin,romantiksin,kibarsın o kadar antipatiksinde, talep çılgınlara o halde çılgın olmalısın.Çok ıkındın çılgın olamadın diyelim üzülme ! Olağanüstü bir hayatın olduğunu tekrarlayıp durmakta in, şu cümle bu imaj için biçilmiş don; "hep beni mi bulur böyle olaylar yhaa"

Kendini şöyle anlatana bir kaç yüzyıl olmuştur rastlamadım:
Sessizliği dinlemeyi severim, işte kendi kendimle kızma birader oynarım bütün oyuncular ben olurum, sonra ne bilim Trt 1'de bi program var "Yörelerimiz Türkülerimiz hani bizim Mustaa Ali'miz" onu izlerim çok heyecanlı oluyor kadın ekmek yaparken tandıra düşücekti az kalsın valla, işte ne bilim 12 saat falan uyurum, uyku iyidir, geçen akşam oturdum çoraplarımdaki delikleri diktim önümüz kış malum, dünde tarağımdaki saçları temizledim ne dökülüyo ne dökülüyo.Böyleyken böyle işte.

Üzerimizde o kadar "rutin görünmemeliyim aman tanrım beni rutin sanacaklar" baskısı hissediyoruz ki el açıp allahtan "allahım yarın bana heyecanlı, bol aksiyonlu, kovalamacalı bir gün nasip eyle, ha bide knight'a da 80 level, amin" diyenimiz yoksa ayağımı ısırırım (yaparım Tan Sağtürk'le bale yapmışlığım var)

Hayatımız; Afrika ormanlarında gurh gurhh gurhh, vivivik vivik vivik sesi çıkarıp sürekli çiftleşen, avı için kilometrelerce yürüyüp, plan, pusu kuran vahşi hayvan belgesellerine yada aynı sahneleri 751 milyon defa izlediğimiz aksiyon filmlerine benziyor veya öyle olmasını canı gönülden istiyoruz, ne işimiz var durgun sularda ?
Misal verem du:
Her sabah işe giderken yolumuza enlemesine siyah bir tır çıkıyor ona çarpıp havada taklalar atarak karşı tarafa dört tekerlek üstüne düşüyoruz.Sonra bizi polis ekipleri kovalıyor hepsi birbirine çarpıp havaya uçuyor, beceriksizler, bide polis olacaklar, akşam bara gidip çılgınca dansediyoruz en manyak hareketleri biz yapıyoruz,bar çıkışı bir silüet bizi takip ediyor büyük ihtimalle zenci, haftada en az bir defa tecavüz tehlikesi atlatıyoruz, hepimizin bir gay, bir ateist, birde satanist arkadaşı var. Babamız eskiden Vietnam'da savaşmış asker şimdi dürümcü ama gizli ajan, annemizde bir rock turnesinde bize hamile kalmış, kırıklarının (kırık: bizim ellerde eski sevgili veya metres demek) resimlerini ayakkabı kutusunda saklıyor.
Kimsenin şu an çevresinde annesi, babası, sorumluluğu kalmamış nerden çıkardın ? allah seni nitmesin güldüm ya ! Biz istediğimiz saatte bardayız, hovardayız, tepe üstü damdayız,bir ıslıkla sendeyiz, alooo mervelerdeyiz atla gel zilliii !
Bakirelik mi dedin o ne ki ? yeni bir seks pozisyonu mu ? ben 38 tane pozisyon duydum içinde bakirelik pozisyonu yok alla alla acaba yeni mi buldu Japonlar ? Seks pozisyonlarını hangi millet icad ediyor du ?
Yoksa G noktası gibi bişey mi ? Ohooo biz bir sürü nokta keşfettik Bulvar gazetesi saolsun. G noktası B noktası S noktası L.K.T.N.B.Y.R noktaları.Ne noktalı, virgüllü şeymişiz keşfet keşfet bitiremediler.

Lafın uzunu arızası olmayan cihazın artık bir değeri yok.Arıza yapacaksın tamir istemeyeceksin.Çalışırken bir odadan diğerine hareket eden eski tamburlu çamaşır makinesi gibi olacaksın yerinde bir saniye durmadan hopp orda, hoppp nerde ? Kudurmuş it gibi olmayana, çılgınlıklar yapmayana "ben arıza, deli manyak bir tipim" demeyene kapıyı gösteriyorlar, monotona ekmek yok annem.
Ne demiş Rafet El Roman: sesinin güzel olması şarkıcı olman için yeterli değil, bana farklı ne verebilirsin ?

Cumartesi, Ekim 04, 2008

Msn'e güzel resim koyunca..

Msn; küçük yeşil adamın davetkar dönüşü, bahtsız abazanın; kamerayı kurup, ağzına nane spreyi sıkıp, saçına şekil verip pineklediği diktörtgen oda, kızkurularının "sexibeybi_19" "arzulumervesenibekliyor" "crazysevda" adıyla fink attığı kordon boyu.Kimsenin gözlerinin içine bakarak söylenemeyecek cümlelerin; otura otura moku çıkmış sandalyeden rahatça sarfedilebildiği özgürlük meydanı, milyarlar dökseniz elde edemeyeceğiniz duyguların patika yolu, mutluluk çubuğu.

Bu aleti bilgisayarıma ilk kurduğumda amacının ne olduğunu bile bilmezken 2 yada 3 ay sonunda 40 bin üyeli bir forumun "Msn moderatörü" olmuştum.Binlerce öpücüklü, sevicikli, zıplayan gurbaalı göz kırpması yüklemiş, sayısı belirsiz; hamamda yıkananından, çocuk doğuranına, klozette işeyeninden, donu düşenine türlü atraksiyonlar çeviren smileyleri hem foruma hem msn'e doldurmuştum.İnternet yeryüzüne düştü düşeli ne kadar msn eklentisi varsa hepsini Msn'ime yamamış beni ekleyenleri hayatlarından bezdirmiştim.Konuşmak için adımı tıklayan bilgisayarından olabilirdi.

Birgün yine sonradan görmüş hatce modundayım, msn avatarına şimdi bile gördüğümde utandığım "bakamıyorum, bakamıycam" dediğim bir resmimi koydum.Resimde toz pembe askısız bir bluz var, kulaklarımda kafam kadar küpeler, ilk göz ağrım dudaklarımda cartt pembe bir ruj herşey bir tarafa bakış ve duruş akıllı işi değil, allah cezamı versin,vermedi de değil hoş. Msn'e yine her zamanki tantanalı girişimle girdim; sağdan soldan havai fişekler patlıyor, flod eklentisi var 15 pencereyle açılıyorum, polis telsizi çalıyor, fareler kaçıyor, bişeyler tıslıyor msn açtığımı duymayan büyük ihtimalle tuvalette veya çevrimdışıdır. Birbirimize abi, abla dediğimiz "allah rahatlık versin bacım" "ellerinden öpüyorum büyüksün abi" muhabbeti yaptığım arkadaşlarım ya aniden yabancılaşıyor yada başka türlü samimileşiyor davranış bozukluğu yaşıyorlar, haklılar manevi baskı var.
-pembemi o ?
-bu küpelerde ilginç bölee kocaman yanee
-sen forumda moderatördün dimi ? toplantı yapmamız lazım hemen şimdi !
-kameran var mı ?
-şeyy sen kimdiniz ? ben sizi ne zaman ekledim seni ? adreste tanıdık ama ihi ihi eheeee

Msn'inde kırk yıl dursam selam vermeyecek,forum kurmayı devlet kurmakla bir tutup bize yol işçileri gibi davranan, et dediğimizde de ot dediğimizde de banlayan kibirli admin bile şeklime bakıp "yolun İstanbul'a düşerse bi çayımı içmeye beklerim" diyecek kadar nazikleşmişti.Hay canını sevdiğim Microsoft bir yeşil adam yaptın, o yeşil adam sınıf ayrımını iki dönüşüyle yok etti, süpermen gibi.

Bir Memo vardı milliyetçi; kurtlar, alparslan türkeş ve bayraktan ibaret bir sitesi vardı.Beni çok seviyor ve tüm internette takip ediyordu.Ben kaçıyordum, o buluyordu.O bu öküzce (dur ya hayvanın ne günahı var, pembe straplez giyen omu ?) dingilce hareketlerimde bana büyük ders verdi.Başka bir şehirde yaşıyordu birgün maillerime bakarken mailini gördüm " bugün akşama kadar evinizin karşısındaki internet cafedeyim eğer gelmezsen senin için üzgünüm" diyordu.Önce sallıyor dedim sonra yeni bir mail " adresin şu şu değil mi ? işte eviniz karşımda birazdan telefonda edeceğim hemen msn aç"Artık maykıl ceksın gibi bembeyazdım bebebbembeyaazzzdıddıdımm.Msn açtım tam 2 saat; klasik duygusal eziklikler yapıp, yalvardım.En sonunda bana dediki "bak seni çok seviyorum karşılıksız olduğunu, sonunun olmadığını bile bile seviyorum ama aynı zamanda nefrette ediyorum şu anda canına kıymaya yeminliyim ama yapamam işte sonra zaten kendime kıyarım...bundan sonra akıllı ol, şımarıklıkları bırak ! kır dizini otur ! Haberlerini alacağım Msn açtığını bile duymayacağım !" dedi.

O'ndan korkumdan Msn adresimi değiştirdim tabii, o forumdanda tüydüm ama o günden beridir msn ye koyduğum resimler genelde overlokcu gülbahar pozunda yani tıpkı ben.Hiç; smiley, göz kırpması, eklenti, flood kullanmıyorum ve hatta msn'i doğru dürüst açmıyorum bile.Ödümü ne patlattı adam be helal !

Perşembe, Ekim 02, 2008

İstanbul bize büyük !

Her yıl bir haftalığına İstanbul'a ablamın yanına giderim.Ablam Büyükçekmece'de oturuyor ama daha önce T... adında bir beldede yaşıyordu.Ben İstanbul'u hiç bilmem; bu yer nereye bağlı, nedir, ne değildir bilmiyorum, bilsemde buraya yazmazdım.T... zaman zaman tatil köyünde olduğunuzu hissedeceğiniz, zaman zamanda düpedüz köy olduğunu düşüneceğiniz bir kasaba.Şortla dolaşan, sahilde uyuklayan belde halkının yanında; saman taşıyan, ho ho ho diye inek kovalayan amcalarada rastlıyorsunuz.Bu beldenin kötü bir ünü var; fuhuş sektörü buralara üs kurmuş, bir sürü izbe otel dikkatimi çekti ahlak polisininde çekmiş zaten.Sahildeki kalabalık rus nüfusundan ve gözleri ferfecir okuyan adamlardan burada deri ticareti yapıldığı hemen anlaşılıyor.

Ablam; hep anlattığım bir sürü hayranı bir o kadarda sevgilisi olan başkalarının gördüklerinde "pek güzelmiş" sıfatı verdikleri hatun.Bu güzel gerizekalı, üniversiteyi; yediği kırk bin köteğe tahammül ederek, zar zor kazanıp okurken" çokkk zengin anam bildiğin gibi değil" adındaki kel kafalı, kendinden 10 yaş büyük gomünist eniştemle evlendi.Birisi tehdit mi etti ? bir planı mı vardı ? bilmiyorum.Oysa ne çevre mühendisleri, ne genetikçiler istediydi de vermediydik.

Evlenince bu küçük beldede yaşamaya başladı.Kocası olacak geberesice köpekte yazlık,otel vs mimarisiyle alakalı işler yapıyordu.Bir kadın güzelse ahh ahh dışı seni içi beni yakar, çok çile çeker, çirkinler hiç üzülmesin. Daha ilk aydan itibaren başı derde girmeye başladı.Yürüyüşü için "poposunu çok sallıyor" makyajı için "orospular gibi boyanıyor" kıyafetleri için "pazara mı gidiyor yatağa mı" evine gelen tüpçü, sütçü, postacı, için "bir sürü adam evine girip, girip çıkıyor" dedikoduları başladı.Zaten sabıkalı memleket, gayri ihtiyari herkesi orospu sanıyorlar.Ablam hergün arayıp "intihar edeceğim" diye ağlıyordu.Nerden estiyse babam ablamın yanlız başına bunalıma gireceğini düşünüp beni onun yanına yolladı, hayret, alla allaa !
Bende zaten böyle fırsat arıyorum ah bi koyverseler, ah bi yularımı gevşetseler kutuplarda alırım soluğu.Gittim ablama destek olmaya.
Kulp takmaya meraklı komşuları daha bavulumu kapının eşiğinde görür görmez ellerine kurabiye alıp geldiler.
-Ay ay ay kimler gelmiş kimleeerr aman aman aman kimmiş bu fındık,fıstıkk (yağcı ikiyüzlüler sizi ay ay) Ben bazen yok yok bazen değil genelde şom ağızlıyımdır.
-ablama hanginiz orospu dedi ?
-hahay ehe ehe komikmişte bu öhö öhö allah senin müstehakını...
Kıza vermediğiniz onur nişanı kalmadı be arsızlar bre soysuzlar ! bu ne pişkinlik ? fazla pişmişsiniz kazandipleri ! (bunları söylemedim o kadar şom değilim, şom neki ?) Beni uzun uzun inceleyip, ablası gibi mi acaba ? diye kıçımı başımı elleyip, gülüşüp gülüşüp gittiler.O gün ablamla sabaha kadar konuşup, ağlaştık kocasına beddua ettik.Eniştemin dedikodulara inandığını söyledi bin kere yemin etsede inanmamış, hatta dövmüş.Eniştemle konuştum ama bi suratıma tükürmediği kaldı, bu dogmatik adama kendi doğrularından başka doğruları kabul ettirmek imkansız, canı cehennemin dibine !

Bir hafta sonra eve telefonlar gelmeye başladı bazı adamlar; vizite ücretiniz kaç dolar ? saat kaçta gelelim ? adresiniz elimizde merak etmeyin buluruz, hizmetinizden arkadaşlar memnun kalmış diye bişiler geveliyorlardı !! Ablam hemen ağlamaya, üstünü başını yırtmaya ve o panikle evden kaçmaya yelteniyordu.Bense telefondakilere daha önce babamdan duyupta sonra kullanırım diye sakladığım afilli küfürleri sıralıyordum, karşıdaki mest oluyordu "okşhhh yavrum ne datlusun vışşş" tınlamıyordu beni it.
Eniştem sanki telefon edenlere inanmış gibi öyle aşağılayıcı bir bakış attıki onu orada öldürebilirdim.Savcılığa başvurduk,telefonlar dinlendi ve arayanlar tespit edildi, birinin eniştemin iş arkadaşı olduğu ortaya çıktı zaten daha öncesinde adamın karısı, evlerinin terasında kocasının ablamı röntgenlediğini görüp ablamla kanlı bıçaklı olmuş, kocasını bağrına basmıştır heralde.
Ev hemen Büyükçekmece'ye taşındı, eniştemin işleri bozuldu; herşeyden, tüm olan bitenden beni ve ablamı suçladı, karısını orada bırakıp T.... adlı dürzü beldesine koştu, işlerini düzene soktu, metreslerine, fahişelerine para yedirmeye devam etti.Evine gece 01 civarında gelip sabah 06'da gidiyor.Ablamda bir işe girdi para biriktiriyor boşanmayı planlıyor.O adamla neden hala evli kaldığıda bonus sorusu.

Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum

     Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." f...