Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...
zeya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zeya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2008 Cuma

keyifli bir gece, mutlu bir sabah

Dün geceyi anlatmak üzere başlayacaktım yazıma ama, bir bebek haberi bunun önüne geçti.Beklediğimiz bebek geldi iki saat önce. Zuz'un ortağı Berfu'nun oğlu CAN bey dünyamızı şereflendirdi. İnşalah dünya onun gelişiyle daha bi renklensin, barış dolu olsun.Bu arada Zuz doğum günümü kapacak diye ödü kopuyodu:)). Onun doğum gününden iki gün önce ama bu kez de erkek kardeşimin doğum gününde doğdu. Tabii buradan kardeşime , METİN'e de mutlu sağlıklı nice yıllar. İyi ki doğdun kardeşim , iyiki benim kardeşimsin.


Gelelim dün geceye. Biz yani, ben , Zuz, Nazlı, Gamze, Nalan , Nurdanacar hep birlikte zeya'nın evindeydik. Yine çok güzel saatler geçirdik. zeyanın enfes yemekleri eşliğinde. Gamze yemekler talana uğrarken son anda bir resim çekebildi)). Zuzun yaklaşan doğum günü ve benim de geçen doğum günün için hediye bombardımanına uğradık eh bu kısmıda pek keyifliydi tahmin edersiniz ki. Nalan daha altı hafta burada fırsat buldukça planlar yapacağız yine.





Gece Nalan bizi eve bıraktı. Kocam henüz daha yatmamıştı geldiğimizde zeyanın gönderdiği ekşi karadutlara daldı. Zeya sevaba girdin valla en sevdiği şeylerden biridir. Ben de oturdum zeyanın hediyesi olan kitaba baktım biraz, o kadar almak istediğim bir kitaptı ki, sanki içimi okudu. Acaba diyorum önceki gün birlikte yaptığımız motor yolculuğunda benim denizin iki yakasına bakarak , çok seviyorum bu şehri demem seçiminde etkli olmuş mudur. Kitabın adı ''İSTANBUL da ölmeden Önce Yapmanız Gereken 101 Şey''. Yanında da buraları gezip gördükçe izlenimlerimi yazmam için çok şık bir defter var. Hemen karıştırdım , yaptıklarım var mı ? diye. E olmaz mı? var tabi. Ama daha çoook var gezmem , görmem yapmam gereken şey. Ben şimdi pazartesinden itibaren vira bismillah derim))
2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul İçin Keşif Planı.Akdoğan Özkan'ın 2007 yılının satış rekorları kıran "Türkiye'de Ölmeden Önce Yapmanız Gereken 101 Şey" kitabından sonra, serinin ikinci kitabı...Özkan bu kez bizi 2010 yılının Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'a götürüyor... Hayata ilişkin beklenti ve arzularını İstanbul'la buluşturmak isteyenler için. Hayatlarını bu şehirde olağandışı kültürel lezzetlerle ve keyifli aktivitelerle zenginleştirmek isteyenler için... En iyi bildiğimizi sandığımız şehrin şifresini kırıp sırlarını bize açıyor. Bir dünya başkentinin pek bilinmeyen kıymet ve harikalarına çeviriyor dikkatlerimizi Özkan. İstanbul'un en romantik koordinatlarının izini sürüyor... En gizemli durakların, en güzel kültür rotalarının, "çok yıldızlı" maceraların, olağandışı lezzetlerin... Hayatın hayhuyu arasında İstanbul'un belki kucaklama fırsatı bulamadığımız zenginlikleri için bir keşif planı sunuyor... 2010'dan önce herkes şehre yabancılığını atsın diye...


Keyiflli bir gece geçirdim, sabah da bir bebek haberiyle mutlu uyandım , gerisi de inşallah öyle gelsin.

9 Mayıs 2008 Cuma

bu kez sahiden geldim))))

Bu gün bir bilgisayar hikayem var. Yabancı değil yav, bizim bilgisayar:)).
Bir kaç gün önce sabah bilgisarı açtık, yani açamadık. Anlaşıldı bu yine Nurullah'ı özledi derken ben, Nazlı- ay şimdi Nurullah alır bunu iki gün de ancak gelir eve, mahalledeki ayilemizin internet-cafesine baktıralım dedi.Götürdük, kasayı, hiç bir şeyi yokmuş. Problem monitörde dendi. E iyi o zaman dedik.

Asıl hikaye burada başlıyor. Monitör, şu incecik LCD ekranlar var ya onlardan. Capitol Teknosa dan alınmıştı. Oraya baş vuruldu,
CEVAP - kutusu duruyor mu?.
-Valla , kaç kişi kutu saklar bilmem ama , duruyor işte. Yarın getirelim.
Ertesi gün,
-pekiiii faturası nerede.
-Fatura yok-
- olmaz, fatura da olacak, kutuya gerek yok
bankadan geriye dönük ekstre istendi, alındı,
Daha ertesi gün.
- kutu nerde, e fatura olsun , kutu getirmeyin dediniz ya hırrrrr
- tamam tamam , verdiğim numarayı arayın.
numara aranıyor.
-Sol üstteki numarayı söyleyin. Kutudaki S/N numarasını söyleyin. Olmadı monitördeki bandrolden ,SN numarasını söyleyin.
-Ama yok , burada öyle bir şey olmaz ,
-olmalı, olaz sa olmaz
Monitörü söktüm, içinde bandrolu buldum. Kodlayarak söyledim. E elimin tersi, Z zıkkımın kökü.

Takip numarası verdiler, iki gün içinde evden kargoyla aldıracaklar ve taaa Tuzlaya gidecek. Sakın Samsung marka monitör almayın. Alırsanız ve de bozulursa bilgi yarışması var, atlayacağınız parkurlar, geçeceğiniz turnikeler var. Bozuk mu dedim. Al kardeşim, garantisi varsa garantili yok kapsam dışıysa parasıyla tamir et ver. Şimdi kargo bekliyoruz.

Pekiiii ben nasıl oluyr da bilgisayarıma kavuştum. İşte blogculuğun faydalarından birine tanık olacaksınız şimdi.

Dün akşam Zeya , ben ve Ebrucuk Zuz da buluştuk. Yine yaylım yayıldık. Sohbetler ettik. Yedik içtik güldük. Tabiii ben de yukarıda anlattığım olayı onlara da anlattım. Zeya dedi ki - ooo o monitör kim bilir ne zaman tamir olup gelecek. Başka monitör yok mu. Tabi ben yenisini alınca eskisini hemen postalamıştım evden. O zaman ben de fazla monitör var , size vereyim dedi . Gece Zuz dan kalkınca zeyanın eve gittik, monitörü alıp bize getirdik. Kız hem monitörünü verdi hem de eve servis yaptı:))). Ebruyu da İzmire yolcu ettik. Artık ekim ayına kadar yok.

İstanbula bahar göz kırpıp kırpıp gidiyor. Şu anda hava pırıl pırıl duruyor ama serin.Hava durumunu da verdiğime göre artık gidebilirim. iyi bir hafta sonu olsun herkese...

28 Ocak 2008 Pazartesi



Yeni bir haftaya daha başladık. Gelecek gelecek denen kar bir türlü gelemedi. Sanırım bir yerler de takıldı:)). Kar bile korkuyor İstanbula gelmekten.

Perşembe akşamı Zeya , ebrucuk ve ben Zuz da toplandık. Çok hoş bir gece geçirdik. Hatta benim kocam saat 12.30 da arayıp -eve gelmeyecekmisin?, orada mı kalıyorsun? demese saatin farkında bile değildik. Sonra da Ebrunun teyzesi aradı, ben yatıcam artık, anahtarın var mı dedi:)) . Birlikte yedik, içtik zeyanın deyimiyle birbirimizin hayatlarına biraz daha daldık. Resmi yükleyebilirsem eğer göreceksiniz. Gülme komasına girmemizin nedeni Zeya makinayı kurup kanepeye öyle bir atladıki, Ebruya bodoslamadan daldı. Ebrunun saçındaki dalgalanma zeyanın rüzgarından yani.:)). Ebru saçlarım aYnı lego gibi çıkmış diye tutturdu ama biz yine de bu rEsmi sizle paylaştık. Zuz bize çok güzel şeyler hazırlamıştı. Kızların sayesinde bende sebeplendim. Yoksa bana dışardan pide söyler genelde de:)). Meşhur soyalı tavuğunu ve kendi özel patates salatasını yapmıştı. Bunların tarifini bir başka yazım da vereceğim. Ben gece o saAtten sonra dönemedim tabii Zuz da kaldım. Sabah birlikte çıktık evden.Çoktandır iki kardeş kalmamıştık , iyi oldu.

. Ertesi sabah eve geince, hemen akşamdan derbeder kalan evi toparladım ve giyinip çıktım. Arkadaşlarımla okey oynamaya gittim. Hehehe neyseki bu sefer şans benden yanaydı. Akşam tabi ki karı koca , dizimiz hatırla sevgiliyi izledik.
Cumartesi günü kendimi biraz hasta hissettim kocam fazla gezmekten ileri gelebileceğini anons etti:)).

Pazar günü aile saadeti evdeydik. Durmadan film izledik, durmadan yiyip içip bulaşık çıkarttık. Gece de saat üçe kadar kızlarla Avrupa Yakasının izlemediğimiz bölümlerini izledik. Şimdi yine tatil dolayısıyla evdeyiz ve marketten gelen kızlar kar yağışın başladığını müjdelediler. Ama annem yüzünden hep kar sevinci boğazımıza takılır. Her kar yağışında bize , dışarda kalanları, yiyeceği , yakacağı olmayanları hatırlattığı için. ...

25 Ocak 2008 Cuma

hafta sonu hafta sonu


evet hafta sonu ama , hafta sonunda yaptıklarımı artık hatanın başına kaldı. Çünkü başlattığımız hafta sonu eski yazı koyma etkinliği var şimdi:)). Zeyanın koyduğu eski yazı çok hüzünlüydü, ilk okuduğumda kapıldığım duyguları aynen yaşadım. Bazı insanların doğum günleri işte böyle hüzünlü olabiliyor. Ben buradan da Timsal Hanımı kutluyorum. Tüm sevdikleriyle nice yıllara. Ama ne mutlu ona ki babası ve silah arkadaşları sayesinde insanlar doğum günlerini bu ülkede huzurla kutluyor. Ve o da babasının gerçek bir Timsali.
Ben de bu hafta blogcu günlerimde baya bi raiting yapmış bir yazımı koydum. Umarım yeniden okumaktan hoşlanırsınız. Okumayanlar da umarım ki sever.

28/2/2006 - YİNGE YİNGE YAPMA YİNGE



''Hasta nasıl bakılır .,alçı nasıl çıkarılır. hatta ve hatta kısır nasıl yapılır öğrettim size (bakınız ocak ayı arşivin de .''siz kısırı nasıl yaparsınız '')başlıklı yazı. Bu gün bahce sanatlarından söz edeceğiz .Ağaç nasıl budanır ..,gül ne zaman dikilir ,domates nasıl yetiştirilir onu öğreneceğiz hep birlikte.Başka bir günde eğer unutmassam tavuk yetiştiriciliğinden ve en verimli yumurta nasıl alınır onu anlatmak isterim( şaka değil gerçek).

Biz hani gitmiştik ya denizi olmayan bir memlekete .Denizi yoktur ama Türkiye nin en verimli ovaların dan birine sahiptir.Gittikten 1-2 yıl sonra biz karı-koca dedik ki - çocukların çocukluk devresi burada geçsin , küçük yerlerde yaşamanın verdiği rahatlıkla sere serpe büyüsünler. Gittik bir arsa aldık.Kocamın kuzeni de mimar dır ona plan çizdirdik,. O da gözünü sevdiğim bize 100metre kareye oturan 3 katlı koca bir ev yaptı .Yanlız ille bizde bi çıkıntılık olacak ya evin çatısı hani İsveç Norveç ya da Kanada daki kar tipi evler var ya (du bakalım bahceye nasıl bağlıyacağız) onların çatısı gibi kar tipi .Yani aşağı doğru iyice eğik .E,v zaten yapım aşamasındayken çatıyı görmek isteyenlerce ziyaretci akınına uğradı .Bizde ne yapalım biz para veremedikce mütahit çatıyı eğiyor diyorduk. Hah işte o evin 4 tarafı da bahceydi

Biz hiç bahceli evde oturmamışız , nasıl özeniyoruz. Ne bulsam toprağa sokuyorum .Ön tarafa gül çubuklarını yan yan soktum bir sürü de yaptım ki tutmayan olur diye .Hepsi tuttu .Sıcak havalarda yanmamaları için kolileri açıp ıslattım onlara çadır yaptım . Yan tarafa ne çiçek toumu , fidesi bulduysam duvar diplerine diktim .Ortaya 5 kg ingiliz çimi tohumu atınca çimler bıraksak belimize çıkacaktı. Zavallı bahçevan Mehmet Ağa az çekmedi onlardan.

Yan tarafa meyva fidanları diktik .Budama mevsimi geldi ben elim de budama makası bahceye çıkıyorum arkam da bahcıvan ,Yinge Yinge öyle olmaz Yinge başlıcam yingene git arkadaki ayrık otlarını temizle diyorum .Yok adam laftan anlamıyor .Meğer ağaçlar ilk sene gücüne sonra meyvesine budanırmış (bana bu konuda bi şey sormayın ben hala nasıl yaptığımı bilmiyorum.).Benim şeftali ağacı boyuna bosuna bakmadan bir şeftali verdi dallara hiç boşluk bırakmadan boncuk gibi dizildiler.Bahcıvan gene tepemde ,Yinge bu ağaç bunları tartmaz ,seyreltelim dedi bir tekine dokun kendini yok bil dedim,, şeftaliler büyüyünce dallar iyice aşağı sarktı. Mehmet ağa onlara alttan destekler yaptı ve ağaç bir gün ortadan ikiye yarıldı. Ama yine hiç bi şey olmadı iki tane ağacım oldu. Kirazın sadece tepesinde meyve oldu, onu da kocam kuşların hakkı diyerek toplatmadı . Kayısı çok adi çıktı bir tek meyve bile vermedi. Salça farikasının avukatı komşumuzdu bana 20 tane domates fidesi getirdi sırık domatesiymiş yer gök domates doldu.Gamze okuma yazma öğrenince ilk iş kadife çiçekleriyle evin duvarlarına Gamzelerin evi yazdı bizde adres verirken sokağın başın da ki eğri çatılı ev demekten kurtulduk''

not. ebrunun eski aşklarını yeniden yayınladı. Okumayan çok şey kaçırır bence. Nalan sa Afrikaya taşınma sürecini yaşarken , geçen yıl Dubaiye yerleşme sürecini hatırlatmış bize. Biz onu oraya ellerimizle yerleştirmiştik. Afrikaya da aynısını yaparız alimallah.

2 Ocak 2008 Çarşamba

yeni yıl da ilk yazı ve Beyoğlu gecesinden resimler

Evet nihayet resimlerin bir kısmı geldi. Nalan Dubai ye vardı ve resimleri gönderdi. Sıra Nurdanın Ağvadan dönmesinde :))

Peripetie de kahve içerken

veeee Nevizade - Boncuk , henüz dağılmamışız, çalgıcılar masamıza gelmemiş. Sanıyorum o resimler Nurdan da.
Benim karşımda oturan da bu da Nevizade -Boncuk da . Yanımda oturan Nalan, karşısında Zuz , mor atkısıyla zeya ve benim karşımda oturan Nurdan.
***************************************************************************************

Yeni yıl yazısını nihayet ekleyebiliyorum. Son Beyoğlu gecesinde kalmışım. O gece kızlardan ayrılınca ben eve dönmedim,baktım saat bir hayli geç olmuştu. Şimdi evdekiler yatar , bende kahvaltıya onlara yetişirim dedim. Cihangirde oturan kuzenim Güllüye gittim. Zuz ve Zeya beni yarı yola kadar bıraktılar. Gittim ki kuzen Fato da orda , beni görünce O da orada kaldı. Gecenin dördünü bulduk. Sabah kalktım kafa ambalaj gibi. Tüm günüm öyle geçti. Ertesi gün de yeni yıl sofrası hazırlıkları.
****************************************************************************
Yeni yılı evde karşıladık . Çağıran arkadaşlara yemekten sonra uğrarız dedik ama ona bile üşendik. Nazlı zaten arkadaşlarıyla idi. Bu tür geceleri evde geçirmeyi seviyorum. Var öyle bir anımız karı koca. Bi kez taaa Antalyalara gittik. Yılbaşı gecesi klüpte millet eğleniyor. Bizim canımız bir sıkıldı. Onikiye kadar zor dayandık. Bizimkiler toplanmışlardır, ne yapıyorlardır falan vaziyetleri. Az kala kocam başlayacaktı anamın gözlemeleri falan demeye ki kalktık. Garsonlar falan peşimize üşüştü bir şey mi oldu, memnun mu kalmadınız diye. Evimizi özledik dedik. Öle işte .
************************************************************************************
Biz hastayız bi de. Nazlı bronşit raporlu evde. Benim geceden midem bulanmaya başladı. Sanırım üşüttüm. Ama midem bulana bulana yatakta bir film de izlemeyi ihmal etmedim. ''Aşk her yerde '' Güzeldi. Geçen yıl ya da önceki yıl sinemalarda oynamıştı.
Filmin Konusu:Günümüz Londra'sında Noel'den iki ay önce yaşanan farklı olayları izliyoruz. Ve filmin amacı insanaların yaşamında aşkın kapladığı yeri göstermek. Hatta pek çok karakter arasında başrolde aşk'ın olduğu bile söylenebilir. Başkanlar, rock yıldızları, sıradan insanlar; hepsinin ortak bir özelliği vardır: Aşkın komik, hüzünlü, saçma yanıyla bir kez de olsa kaşılaşmışlardır.Bu filmi izlemeye gidenler, tam 10 tane filmle ve onlarca aşkla karşılaşıyorlar... Yönetmen: Richard Curtis Senaryo: Richard Curtis Oyuncular:Bill Nighy (Billy Mack)Gregor Fisher (Joe)Colin Firth (Jamie)Liam Neeson (Daniel)Emma Thompson (Karen)Keira Knightley (Juliet)Hugh Grant (Başbakan)Laura Linney (Sarah)



30 Aralık 2007 Pazar

ne gecceydi be!!!!




Dün gece Nalan(desertwind), zeya , nurdanacar Zuz ve ben çok güzel bir Beyoğlu gecesi yaşadık.Üstteki ilk resim Kahve molası verdiğimiz, peripetie, ikinci resim se asıl gecenin yaşandığı Nevizade sokak. Bu sokak hakkında en aydınlatıcı bilgiyi, Sinan Özedincik yazmış. Kısa bir alıntı yaptım yazısından sizin için,Beyoğlu'nun gece hayatında önemli bir yer tutan Nevizade'de yaz kış ayrı bir keyif yaşanıyor. Hele yazları... Masalar, sokaklara dizilir, sazlı kemanlı fasıl cümbüşleri sokaklara taşar. Bu yoğunluğun içinde yolu bulup yürümek zorlaşır. Ancak yine de İstanbul' un olmazsa olmazlarındandır Nevizade Sokak...Yazının tamamı ise burada http://arsiv.sabah.com.tr/2007/02/15/gny/yaz1640-200-102-20070215-200.html

........................................................................................


Önce Nalan bundan sanırım bir ay önce falan , benim bitmez tükenmez Beyoğlu yazılarımdan birine , şimdi Beyoğlunda fasıl yapmak vardı yazdı. Zeya hemen yapalım o zaman dedi. Nurdan ve bende ne duruyoruz deyince , organize işi Zuz a kaldı. Ebrucuk da olacaktı ama olmadı. O bu gün gelebildi İstanbula. Ebruuu seninle bir program yaparız inşallah. Ama biz bu arada bir mail trafiği yaşıyoruz ki sormayın. Gün kararlaştırıldı. İş Nalanın Türkiyeye avdet etmesine kaldı.

.....................................................................................................................................


Dün planladığımız gece gerçekleşti nihayet. Ama önce erkenden AKM nin önünde buluşup benim deyimimle pötibör ama asıl adı peripetie de bir kahve faslı yaptık. İki saattçik kadar falan.Nurdan bize fal baktı ve hep güzel şeyler söyledi. Nurdaaaan eğer fal çıkarsa Turgut Reis de davetlimsin.

...............................................................................................................................................................................


Akşam yedi gibi Nevizade- Boncuğa geçtik. Zuz gelmişti zaten. Breh breh , ondan sonrası içelim açılalım , çalsın sazlar oynasın kızlar misali. Yalnız oynayan kadın değil erkekti ama hakkını verdi. Bu kısmı zeya anlatacak. Nurdan ve Nalan da resimleri gönderince resim koyacağım. Ben biraz arıza olduğum için, son anda makineyi çıkarttım çantamdan, o yüzden ben de resim yok. Masamıza gelen çalgıcılara istekler yaptık hem söylettik hem söyledik. Hepimiz Mihribancıymışız meğer, ilk istek parçamız o oldu. Mihribaaaaan mihribaaaan diye bağırmaktan şu an da boğazım acıyor. Cumartesi geceleri Beyoğlunu bilenler bilir. İnsan seli diyeyim ben size. Bir ara bizim olduğumuz sokakta insan trafiği tıkandı resmen. O soğukta dışarda masalarda oturanlar vardı. Gecenin sonun da bittiğine inanamadık. Şimdi değişik planlar içindeyiz bakalım bakalım neler olacak. Artık evimde baktıkça onları hatırlayacağım, bu arkadaşlığın sanal değil nasılda gerçek olduğunu ispatlayan objeler var. Hepsi de onları hatırlatan , onlardan özellik taşıyan.

......................................................................................................................................


Yarın yılın son günü. Tüm yaşanan sıkıntılar bu yılda kalsın, yaşanan sevinçler bu yılda da devam etsin. Yeni yıl sağlıkla güzellikle umutlarla gelsin. Hepimize iyi seneler

24 Ekim 2007 Çarşamba

İKİNCİ BULUŞMA VE ONDAN BUNDAN

Bu keyifsiz günlerin içinde , günlerdir ilk kez keyifli bir şey yaptım. Dün akşam zeya ve ebrucuk la ikinci kez dün akşam saat 8.15 gibi Capitol de buluştuk. Çok güzel bir sohbet oldu. Valla ben doyamadım kendi adıma. Öyle çok şey paylaşıyoruz ki buralarda. Karşılaşınca da sanki bi sürü ortak arkadaşımız var.Gerçi zeya ile ortak bir tanıdığımız var. Onlar ailemillardır tanıyor sanki. Bende onları. Konuşacak ne çok şey oluyor. Her buluşma ayrı bir tat veriyor. Şimdi hedefimiz Ebruya birbulup , İstanbula yerleşmesi. Gece beni eve bıraktıklarında inanılmaz iyi hissettim kendimi.Bu arada Ebru benim meşhur ceviz ağacımı merak ediyordu onu gördü. Hatta rüyasına girmişti bir kez.
Çoktandır ceviz ağacından haberler vermedim size değil mi?. Artık dalları binanın iki yanından bile görülüyor.Boyu zaten çoktandır 6 katlı apartman boyunu aştı. Bilmeyenler için yazıyorum. Yoksa tüm arkadaşlarım biliyor. Kendileri Yüksek Anıtlar Kurumuna kayıtlı bir zatı muhteremdir.Empeyalisttir. Acaip bir yayılma politikası izlar. Arkasmında iki tane daha var onlarda bayağı ulu ağaçlar ama bunun gibisi yok.Aşağıda oturan komşum, her yıl belediyeye baş vurur, dallarını biraz kestirir. Akşama kadar çoluk çocuk, kadın, erkek yoldan geçen diplerinde ceviz arar. Ben çok eğlenirim bu durumla.
Yarın akşam yolcuyum ben. Demiştim ya; denizi olmayan yer ve eğri çatılı eve doğru bir yolculuk bu. Hem de İlmiyemle birlikte. Dün biraz alış veriş de yaptık onunla. Paramız bitti simit evlerinde oturup çay içip simit yedik.
Bu gün Nazlının doğum günü. İlkokuldaki hatıra defterine sana istediğin her şeyi veremesem de sevgim hep banko yazmışım. Evet bu gün de aynı. İyiki doğdun kızım , hayatımıza kattığın her şey için sana teşekkürler.
Bu arada Cumhuriyet Bayramımız da şimdiden kutlu olsun. O gün burada olamayacağım. Ama gittiğim yerde de bayram gecesi çok güzel fener alayı yapılır.Herkes elinde meşale yürür.
Yeniden görüşene değin Allahaısmarladık...