Bir ''Suzan'' dedi mi? Suzan Abla pıt , merdivenin başında oluverirdi...O , buralardan çok erken gitmeyi seçen , yosun gözlü Suzan Abla...
Mehmet Enişte nam-ı diğer Memet Hoca...Köy Enstitülü çıkışlı efsanevi öğretmenlerdendi. Ben tanıdığımda artık emekli olmuştu...Öğretmenlik hayatı boyunca mükemmeliyetçiliği ve matematiğe verdiği önem ile tanınmış. Görümcemin kocasıydı...Ben çocukları ile yani Kayınvalidemin torunları ile yaşıt olduğumdan hep yaşadığım ayrıcalığı Mehmet Enişte ile de yaşadım haliyle...Biz yeni evlendiğimizde- Suzan, bunlar iki kişi için evde ne yemek pişiriyolar, gelsinler yesin içsinler , gidip evlerine yatsınlar derdi.Bizde çoğu zaman öyle yaptık. O karlı çok uzun kış akşamları, geceleri o zamanlar henüz üniversite öğrencisi olan Fatih , Akif ve daha lise öğrencisi olan Filiz ve daha küçük olan Ahmet'le birlikte Suzan ablanın hazırladığı enfes yiyecekler eşliğinde ''borsa'' oynayarak geçti onların evinde...yediğimizi yer, yemediğimiz paket olarak yanımıza verilirdi.Biz evlendikten sonra Suzan Abla ile Annem, de kanka olunca çok güzel birliktelikler yaşadık.
Bir İzmir seyehatimizde, Niksar'lı bir grup ile sazlı sözlü bir toplantıya katıldık. Çalındı , söylendi sıra geldi Niksar türkülerine... Bir türkü söylenirken bu türkü Celeboların damadı Mehmet Hoca için yakıldı dediler.Bizim kim olduğumuzu bilmeden. Köy öğretmenliği yaptığı yıllarda olmuş. Ben sonraları kendisine sorduğumda, gülümsedi ve yok öyle birşey dedi.
Niksar'ın eğitim hayatına verdiği katkıları, sonra ekonomik hayatına da yansıttı. Halıcılığı kalkındırdı, köylere halı tezgahları dağıtıp hem köylünün iş hayatına tarımdan başka bir yoldan katılımını sağladı hem de Türk köylüsünün elindekiyle yetinmek gibi makus talihini yenmesine de ön ayak oldu. Niksar ve köyleri dokunan Hereke halılarıyla dünyada bile meşhur oldu.Dört güzel evlat yetiştirdi...Fatih, Akif, Filiz ve Ahmet...
Memet Hoca , artık Suzan Abla'nın yanında... Yolu ışık olsun, yetiştirdiği öğrencilerinin ve tüm sevdiklerinin duaları O'nunla olsun...