Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

22 Ekim 2010 Cuma

Akşam Akşam




Biraz önce Babies 2010'u izledim...Leylak Dalıcım'ın tavsiyesiydi. Böylece dayım bir kez daha ahklı çıktı. Başkalarının tecrübelerinden yararlanırsan bedavaya gelir. Ama kendin tecrübe etmek insana pahalıya gelir. Dayım bu kadar da beleşci bir insan değildi ama bu konuda haklı. Tavsiye edilen filmlerin hepsi benden geçerli not aldı. Babie 2010 bir belgesel. Dünyanın farklı yerlerindeki dört bebeğin bir yıllık yaşamları. Sonuçda hepsi farklı beslendi, farklı yaşadı ama aynı zamanda emekleyip, aynı zamanda yürüdüler:) Sıradaki izleyeceğim film yine bir tavsiye üzerine stoklardaki yerini almıştı. Ghost Writer ... tavsiye Vladimir'den geldi...bir Roman Polanski filmi...İzleyeyim paylaşırım nasılsa sizinle.

Bu sabah , sabah dediysem baya bi sabahtı ha!( saat altı falan olabilir... dedik ya önceki yazıda sabaha kadar uyumadım, mört mört baktım diye ondan) Ayhan Sicimoğlu'nun programını izledim. Çeşme'den götürdükleri malzemeyle İtalya'da yemek yaptılar. E süper daha ne istiyosunuz. Malzeme İtalya'dan gelse burada pişse onada bir kulp bulurdunuz... burada malzeme yok mu? diye. Balık yumurtalı makarna yaptı. Benim babam o balık yumurtasından bir omlet yapardı aklınızı alırdı valla... Kurutulup taş gibi olmuş,balık yumurtasını rendeler bir şeylerle karıştırır masaya bir getirirdi, kapışırdık.

Neyse size doyum olmaz. Ben biraz aha buralrada takılıp Kavak yelelrini izleyeceğim. Efe yeniden diziye girince benim koca aha şimdi Aslı ile karşılaşacaklar aha Mine Efe'yi gördü diye yeniden dümen kırdırdı bize ...


Bu akşam başlayacağım kitap bir Haruki Murakami kitabı... Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında... Diğer ansiklopedi gibi kitaplarının yanında bu bana çerez gelecek sanırım...

Bu akşam biz yine oğlan yedi oyuna gitti çoban yedi koyuna gitti hallerindeyiz. Naziş Çerkesce kursunda... Gamse'de arkadaşıyla çıktı.

Bu gün okey grubumu evde ağırladım... Bir tepsi hamsili pilav yani bizim deyimimizle işli tavayı yedik bitirdik.Oyunda da ev sahipliği yapmadım yapamadım:))

Sabah sabah dır dır

İnsan uykusuz bir gecenin sabahında kendini nasıl hisseder. Uykusuz değil mi? ama benim hala uykum yok. Nasıl oldu, ne oldu anlamadım, gayet güzel dizilerimi izledim. Türkan az reyting alır diye ödüm kopuyordu ama neyse üçüncüymüş. Türkan'ı da izledikten sonra bir tartışma programına takıldım. Merve Kavakçı, telefonla ABD'den katıldı. Kendisine sürekli Merve Merve diye hitap eden M.Ali Birand'a - lütfen, ya Merve Hanım yada Sayın Kavakçı diye hitap edin dedi. Birand- Merve Hanım diyeyim dedi ama yine Merve demeyi sürdürdü. Baktım tartışma bi gıdım ileri gitmiyo... hala aynı yerde, hadi uyuyayım dedim .Ama sadece dedim tabi:) Baktım olmuyor salona gidip debelendim, okudum , tv izledim yok. Yoksa yok yav dedim bak öyle mört mört.

Hava bu gün birden soğudu. Dün akşam poyraza dönmüştü rüzgar zaten. Bakın bu rüzgar işinden iyi anlarım . Lodosmuş, poyrazmış, karayelmiş, meltemmiş şıppadak tanırım. Birde sam yeli denilen o sıcak rüzgar var ya nefret ederim.Kolumdaki lekenin Annem, sam yelinden olduğunu söylerdi, güya denizden çıkmışım, duş almadan, kurulanmadan güneşlenmişim de , o sırada sam yeli esmiş de ondan olmuş pekiii o zaman niye Naziş ve Gamegamse' de de var:)

Bir de dünden bir olayım var anlatacağım... Dün akşama doğru , yatak odamdaki kitaplığı düzenliyorum, bir çocuk çığlığı geliyor canhıraş. Herhalde ya düştü, ya da istediği bir şey alınmadı bağırıyor dedim. Ama sürünce , salona koşup balkona çıktım ki, köşedeki apartmanın alt kat pencere demirine küçücük bir kız kafasını sıkıştırmış. Kimse sesini duymuyor. Hele evdekiler nasıl duymadı, çocuğu nasıl görmüyor şaştım kaldım. Bu kez ben bağırmaya başlayınca herkes çıktı dışarı. Uğraştılar çıkmadı, itfaiyeyi aradılar, derken bir adam elinde demir testeresi ile gelip demiri kesti çocuğu çıkardı. Herkes dağıldııı dadi dai itfaiye geldi. Eeee kimse yok ortada. Bir saat olay incelemesi yaptılar, kafanın sıkıştığı pencerenin ait olduğu daireye girdiler. İtfaiyeci aç kapıyı sen bi bakim dedi sert sert. Zavallı adam ya evde oturmuş gazetesini okurken, sokağa bırakılmayacak yaştaki çocuk, gelsin kafasını senin pencerenin demirine soksun , sen suçlu ol. Bilemedim valla.

Burada oturup çene çaldığıma bakmayın. Bu gün okey grubumla bizde toplanıyoruz. Gerçi hazırlıklar tamam. Zaten Gamse'den zor kurtardım:)) Akşam elinde tabak her yaptığımın başına gelip sulandı. Kızım kek, börek var , hem ıspanaklı hem patatesli börek, havuçlu kek.Ayrıca sevdiğin yemekler de var. Ama yok O', benim misafir için hazırladıklarımı bozma peşinde. Bi sürü pazarlık yaptı benimle:)
Bu sabahın içinden programı burada sona ermiştir. Keyifli bir gün olsun sizin içinde ...

son not:Edebiyat festivali başlıyor bilgi burada