Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

13 Eylül 2010 Pazartesi

pazartesi yazılarından biri daha

Bayramdı, refarandumdu, basketbol şampiyonasıydı bitti... Burada refarandum sonuçları için bir şey yazmak istemiyorum. Cumhuriyet mitinglerini ve sonrasındaki refarandum sonuçlarını görmüş yaşamış biri olarak hiç ama hiiiç şaşırmadım... Bayramımız güzel geçti... bol bol misafir ağırlandı ... gezildi tozuldu... yenildi içildi. Basketbol şampiyonası boyunca bizim ev hop oturdu hop kalktı ... birlik beraberlik içinde maç izlendi... Futbol maçı izlerken ikiye bölünen ev için , tek vücut olarak tek takımı desteklemek süper eğlenceli oldu... maç izlerken bol kalorili şeylerin yenmesi dışında...

Dün sabah daha gözümü açar açmaz , -kocam- hadi gidelim oyumuzu kullanalım dedi... ben de gözüm ağrıyo dedim...karnım çok aç dedim...az daha yatıcam dedim... kahvaltı sonrası gittik netekim... Kocam , çok yağmur yağıyor kimse gitmez şimdi dedi , haklıydı ama ilginç olayların bizim kaderimiz oluşu burada da sahne aldı . Aa ne güzel çok sıra yok dedik ama önümüzdeki kadın birden evlenme cüzdanını çıkarıp , ben kocamın yerine de oy kullanıcam dedi... Olmaz hanfendi.. dolmaz hanfendi dedilerse de kadın daha yetkili kişi diye bağrınıp durdu... Bizden daha yetkilisi yokkk, kullanamzssın dediler... Vay ben ona sorarım, görün bakın ona neler yapaıcam diye söylene söylene gitti. Biz de oyumuzu kullanabildik sonunda...

Öğleden sonra ise bir nikaha katıldık... Hem çok eski dost... hem akraba... hem aile doktorumuzun kızın nikahıydı... Gamse'den çektiğini bir Allah bir O bilir:)) Nikah vesilesiyle bi sürü dost bir araya gelip, nikah dairesinin bekleme salonunda bir güzel sohbet ettik...

Eve geldiğimizde Kızlar acıktık diye bağırıştılar, bayram hazırlıklarımın son semeresi köfteler dondurucudan çıktı ve afiyetle yenildi... Ben sonra Zero'nun dünkü yazısına konu olan Sessiz Düğünü izledim... Çok ama çok beğendim... Bir ütü yapma sahnesi var , gülmekten öldürdü beni.İşte size her zamanki tavsiyelerimi bir kenara not edin derim ben... Mahallenizde bir internet cafeniz, bir berberiniz bir de kebapçınız olsun arkadaş:).Bu sayede filmi izleyebildim hemen mesela...

Sabah kızlar artık resmen okul başı yaptılar:))benimki de kader işte, okuttum okuttum , okullarını bitirdiler, yine okula gönderiyorum... Onlar gittikten sonra uyku tutmadı... Yeşil çayımı demledim ve taaa Gününçorbası yazarı Yeliz'de gördüğümden beri bir köşeye sotelediğim Marley &Me'yi izledim... Jenifer Ariston'un oynadığı bir film... bayıldım buna da... çok eğlenceli, çok romantik ve çok hüzünlüydü... Dayım bana hep- kızım başkalarının tecrübelerinden yararlan, kendi tecrübelerinden yararlanmak insana çok pahalıya gelir, ama başkalarının tecrübelerinden bedava gelir bu tecrübe derdi. Ben bunu işte Zero'nun ve Yeliz'in tavsiye ettiği filmleri izleyerek haklı olduğunu ispatladım:))

Çok güzel bir sonbahar havası var dışarda... sanırım öğleden sonra bir koru yürüyüşü yapabilirim.