Kahvaltıda birlikte olunduğuna bakmayın,Zuz zaten arkadaşlarıyla kahvaltı yapmak için çıkmıştı. Geri kalan da yok kuaför yok bilmem bişi dağıldılar. Zuz kahvaltı dönüşü elime bir demet sümbül tutuşturdu tekrar vınnn kızların yanına kuaföre,ordan nereye gittiler bilmem. Ben de hemen buzluktaki, salçalı,soğanlı eti aldım, yine buzluktaki haşlanmış kuru fasulyeyide azcık tuz ve baharat ekleyip sıcak suyu üstüne döktüm,al sana bir tencere kuru fasulye. O ara pirinç de ıslattım pilav için. Dolaptaki ıspanak,baktım yıkanmış gibi tertemiz bir kaç su yıkadım ,doğradım(oturduğum yerde)onu da Zuz'un sevdiği gibi kendi usulümce bulgurlu,sarımsaklı ve acılı pişirdim. Bi koşu gittim çamaşır astım. Sonra kendime yeşil çay yapıp dizime de buz torbamı koyup filmimi izledim. Valla izleyin arkadaş. Çok güzeldi. 1937 yapımı, siyah beyaz bir film ama o müzikler falan bana siyah beyaz televizyon yıllarımızı hatırlattı...Filmin afişinin güzelliğine bakar mısınız bi?...
Konusu hiç yabancı değil ama filmde öyle ajitasyon yok hatta ben yaşlı kadına gıcık bile oldum bi ara:)) Filmin sözü ile bitireyim çok fazla ipucu vermeden,izlemek isteyenler için.
Kitabım aynı zamanda ''Bibliyomanyaklar''ın mart ayı kitabı olan; Yağmurun Gölgesi/Sanem Dere... O yüzden kitap ile ilgili yorumları o zaman yazacağım. Dün Ataletim canım benim'e kontrole gitmiştim, kitabımı da o hediye etti zaten:)) Dönüşde vapurda başladım hemen. Ha Ataletim bana dizlik taktı, 15 gün sonra tekrar görecek.
Zuz yarın sabah yolcu, şu anda evi salı pazarına çevirmiş durumda bavul yerleştiriyor.:))Bu kez fizik tedavilerimiz nedeniyle çok fazla birlikte saatler geçirdik,kah didiştik, kah gülüştük. Hatta bir gün yolda tramvaydan Beyazıt'da inip ^^Yahya Kemal Beyatlı Müzesi''ni gezdik.
Yahya Kemal'in elbiseleri, büyükelçilik yaptığı yıllara ait evrakları, nüsus kağıdı, şiirleri ,aldığı ödüller sergileniyor. İki katlı küçük bir müze..Yolunuz düşerse görün derim. Beyaztta hemen cadde üzerinde. Tramvay durağına 10-15 mt uzaklıkta...
Hayde gittim ben