Lalenin Bahçesi
Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...
15 Eylül 2010 Çarşamba
Filmmania
Sabahın o sessizliğinde , çayımı alıp bir film izlemek harika oluyor... oh be kavuştum eski formuma... Sabah için seçtiğim film it's winter dı... Tahran kırsallarında geçen bir öykü... Evdeki eşyaları sattıran...insanları yurtlarından eden bir kış... Bir şeyi ne kadar iyi yaparsan yap, eğer bir iş bulamıyorsan açsın... Her şeyi tamir edebilen tamirci ama iş yok varsa da para yok... Hep kafalar yakaların içinde , hep başlar önde yürünen sokaklar... kimliksiz insanlar... yabancılık çekenler... Filmin konusunun Tahran'da geçtiğini bilmesem bir Türk filmi izlediğimi sanabilirdim... o kadar bizdendi...Konuşma çok az filmde , bu yönüyle az biraz Nuri Bilge Ceylan filmlerine benziyor.
Öğleden sonra güzelim havayı kaçırmamak için Üsküdar yolu tutuldu, hazır gitmişken ; yol balık pazarına düşürüldü, balık mevsimi açıldı... Bu akşam hamsi tava ile açıyoruz sezonu...Eh gitmişken çorapçıma da uğradım , renk renk çoraplar aldım.
Eve gelince baktım yapacak bir iş yok biraz gezindim , biraz okudum sonraa kızlar geldi... Naziş çoktandır mozaik pasta yapmadığımı beyan etti. En erken bu akşam dedim . Şimdi gidip önce mozaik pastamı attırayım arkasına da hamsi tavayı takayım:)))
Yarının programı Caaaaannn
bir film bir kitap bir kedi iki dizi bir akşam , sabah sabah bir de şiir eklendi:)
Film; yine Zero'dan geldi... Bir Kore filmi... adı Yepyeni Hayat...Film akşama doğru geçti elime ancak... Bonservisi Zero'dan olunca merakla bekledim... Film izlerken aklıma hiç bir şey gelmesin diye evde ki tüm işimi bitirdim... Ortaya karışık bir tencere dolma ve barbunyamı da pişirdim... Kahvemi yaptım , yanına capuccinolu likörümü de aldım, oturdum filmi izlemeye ( bu likörü şiddetle tavsiye ediyorum markası HA RE ) .Filmi hepinizin ama hepinizin izlemesini çok isterim... Terkedilmişlik duygusu...ayrılık acısı.. yalnızlık duygusu bu kadar mı güzel anlatılır... ekrana elini uzatmak isteği bu kadar mı? yaşatılır görmenizi isterim. Ben kendim hakkında hep şöyle derim seyrciyim ve okuyucuyum... izlediğim filmleri , okuduğum kitapları saadece güzeldi diye anlatabiliyorum ama izleyin okuyun dediklerim gerçekten çok beğendiklerimdir.
Kitap; Kafka'nın Çorbası... dün akşam Gamse- Anne , D&R da buluşalım , arkadaşıma kitap seçelim dedi, tabi gitmişken ben de boş çıkmadım:)). Zaten çoktandır istediğim bir kitapdı. secilmis on dort yazarin ne pisirebilecegi, neyi sevebileceği yazar tarafından ve yazarların tarzıyla kaleme alınmıs bir yemek kitabı.Yemekleri denermiyim bilmiyorum ama dün akşam Jane Austen'in yazım tarzıyla yazılmış yemek tarifini-Tarhunlu yumurta- okurken pek eğlendim...Dizimin başlamasını beklerken iki yazardan iki tarif okudum .
Dün akşama iki de dizi sığdırdım. İkisi de yeni başladı. İlki Lale Devri... tercih nedeni adı ve Tolga Sayışman ve Hatice Aslan... ne de olsa güzelden ve yakışıklıdan anlarız az biraz:)) İlk bölüm için Kocamın fikrini söyleyeyim... adının hatırına izledik... İkinci dizi; Öyle Bir Geçer Zaman ki. Bakın bu tam benim tarzım bir dizi çıktı... İzlenebilecekler listesine koydum... hatta dizim yaptım. Yani bu kış ın salı gecelerinin dizisi büyük bir olasılıkla seçildi. Babama söyleyeyim de izlemeye başlasın...iki ay sonra gelecek:)) Dizileri ben seçerim nokta...
Bir de Orhan Veli'den bir şiir yazasım geldi
Handan hamamdan geçtik,
Gün ışığındaki hissemize razıydık,
Saadetinden geçtik,
Ümidine razıydık,
Hiç birini bulamadık,
Kendimize hüzünler icad ettik,
Avunamadık.
Yoksa biz...
Bu dünyadan değil miydik?
Etiketler:
Kafka'nın Çorbası ve kedi Mustafa,
Yepyeni hayat
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)