Bayram sabahı saat sekize 0n kala dayımın telefonu ile başladım güne. Daha kocam bayram namazından gelmemişti ama Ordu bizden yarım saat önde olduğu için, dayım cami kapısında başlamıştı kutlama işlerine.
Bayram kahvaltısına herzamanki gibi pek özendim. En nadide masa örtülerimi , fincan takımlarımı çıkardım. Geleneksel kıymalı, yeşillikli mücverimi yaptım. Bir gün önceden hazırladığım ıspanaklı, patetesli rulolarımı da masaya kondurdum. Hiiç acele etmeden geniş geniş kahvaltımızı yaptık, bir gelen olursada masaya buyursun dedik.
İlk ziyaretcimiz Cancan ve ailesi oldu. Gamse ablası O'na kumbara almıştı. Sırayla dolaştırdı hepimize , verdiğimiz paraları önce atmak istemedi ama sonra atmak hoşuna gitti. Akşama kadar sürdü ziyareti, birlikte yemekler yedik, çaylar içtik. Misafirimiz Ilgın'a ev sahipliği yaptı, arada saçını çekti,arada öptü. O'nun babasının kucağına oturup, kıskandırdı, kolonya bidonunu bulup, kolonyayı bidonla ikram etme cömertliği gösterdi.
E kalabalık bir sülalede doğup yine aynı kalabalıkta bir sülaleye sahip bir kocan olursa bu iki sülalede kaynaşıp birbirini çok severse noolur işte böyle olur. Kapı çalınca 10-12 kişli aynı anda içeri girer. Bayram ziyareti bayram şenliğine dönüşür, gülüşler havada uçar, herkes gittikten sonra bile suratına asılı kalır.Sonra sen çıkarsın her gittiğin yerde aynı aynı durum olur.
Ah bunda ben çıkmamışım bu da benli olanı:)))))
Ramazan bayramı yazımda bu resmin bir benzerini görmüştünüz yine. Hep birlikte güldük konuştuk çook neşelendik her zamanki gibi.
Misafirlerimizi yolcu ettik hemen biz çıktık, aile apt.sinde oturan görümcelerime gittik. Yine aynı sahneler gerçekleşti ve bayram ziyaretimiz dört saat sürdü:)))
Bayram tatlımın tarifini internette buldum. Oktay Ustadan fındıkpare. Çok güzel bir tatlı oldu. Yiyen herkes çok beğendi.
Eve gelince kitaplarımı, dergilerimi alıp koşa koşa yatağa gittim. Leman ve Gırgır okudum. Zeya^nın hediyesi Rolkesene başladım.Birinci günü noktaladım.
Biraz öncede kocamla Beyoğlundan geldik. Ayağımızın tozuyla bir grup misafir ağırladık. Artık kitap okuma ve film izleme zamanı.
Üçüncü gün için yeniden düzenleme:)))
Bu sabah yine dayımın telefonu ile uyandım. Gece kafasına bir şey takılmış, aramak içinde saaat geç olmuş,, sabah aramış . Artık kalıkınca geri yatmadım, kahvaltıyı hazırladım. Bu günkü plan ben evde olacaktım, kızlar arkadaşlarıyla buluşacaktı, kocam da kendine göre plan yapacaktı. Saat bir gibi Kuzenim Oya ve Eşi geldiler.Onlar gittikten sonra Naziş planını yarına erteledi. - Anne , hadi senle bi Kadıköy yapalım dedi. Gamse^de Kadıköy'e bizinmle geldi ama bizden ayrıldı. Biz önce Nezih kitapevine girdik. Sonrada vurduk yukarı doğru, dükanlara gire çıka, beğendiklerimiz ala ala Bahariye'ye doğru çıktık.O arada acıktım dedi, yemek yemek için oturduk. Sonra biraz da Bahariye^de dolaştık. Son durağımız Alkım'dı. Peren Haruki Murakami^nin İmkansızın Şarkısı'nı orada bulduğunu söylemişti. Daha önce hem Alkım^da hem de D&R da bulamamıştım.Kitapevinden içeri girer girmez ilk iş onu aldım:)), bir de Zülfü Livanelli'nin Leylanın Evi ni okumamıştım, merak da ediyordum onu da aldım. Sonra kendimi tuttum:)))) Sahilde Kafka son kitabı Murakami'nin, tam onu alacakken Zero'nun Murakami^ye bu kitapla başlamam tavsiyesinde bulunduğu aklıma geldi. Kitaplarımızı aldıktan sonra, Kahve Dünyasına oturduk Anne Kız, kahvelerimizi yudumlarken,aldığımız kitapları inceledik. Eve gelirken Bağlarbaşında indik arabadan, orada bir mağazamız var, orda gördüğüm çeşitte trikoları başka hiç bir yerde görmemişimdir. İki tane Naziş'e bir tane de Gamse^ye hırka aldık. Bakalım Gamse Hanım beğenecek mi?, beğenmezsse değiştirme kartı var .Henüz görmedi geç gelecek, lise arkadaşlarıyla yemekte. Eve geldik, geldik ki, kocam eve gelmiş de misafir bile ağırlamak da:))). Şimdi misafirlerimizi yolcu ettik , yazımı da yazayım, kitap okuma faslına geçeceğim. Hadi gittim ben şimdilik.