Bugün , biz yine Kuzguncuk'daydık... Hava biraz rüzgarlıydı, hatta deniz kıyılarında , insanı üşüten bir rüzgar vardı. Neyseki yanıma hırka almıştım.Çınaraltı yine kalabalıktı ama buranın kalabalığı huzurlu bir kalabalık, herkes çayını kahvesini içerken, hatta kahvaltısını yaparken; gazetesini, kitabını okuyor. Ortada , masalardan bize bir şey çıkar mı? diye dolaşan kediler bile mırıl mırıl sessiz...Kuzguncuk sokaklarını dolaşan turistler, gezilerini burada sonlandırıyorlar mutlaka... Oturmaca yok, gelip kıyıdan karşı kıyılara bakıyorlar, rehberlerini dinliyorlar ve gidiyorlar, tüm Kuzguncuk köpekleri de onlarla birlikte geliyorlar ve gidiyorlar. Öyle komik bir manzara oluşturuyorlar ki, sırf onları izlemek için bile gidilir. Sanırım bunlar sokakta dolaşırken, köpekler peşlerine takılıyor, öylece geziyorlar...
Ben, Bahri Gördebak'ın ''Aynı Benzersiz Kişiler'' adlı kitabını okudum. Hatta orada başladım ve bitince kalktık. Kitap Samsun Çiftlik Caddesinde ki bir kafe çalışanı ve müşterilerinin hikayeleri... Beni an başta cezbeden bu oldu zaten. Samsun Çiftlik Caddesinde teyzemin evi vardır, Ordu'ya geçerken, teyzem de oradaysa mutlaka uğrardık.Bizim için Beyoğlu, İstiklal Caddesi neyse, Samsunlular için de o cadde öyledir. Küçücük bir kitabın içine Bahri Gördebak onlarca insan hikayesi sığdırmış. Her müşteri bir insan hikayesi...Tanıdığımızı sandığımız insanların, bilemediğimiz hikayeleri yokmudur... Ben insanı görür görmez anlarım demezmiyiz... Belki bu kitabı okuduktn sonra demeyeceğiz işte...Ben çok sevdim , benim için çok güzel bir yol arkadaşı oldu, AYNI BENZERSİZ KİŞİLER...
Garsonun bana çay taşımaktan bıkmış olabileceğine karar verip kalktık:) Üsküdar'a yürüdük. Kocam,gel çorbacı açılışımızı yapalım dedi...Sözünü ettiğimiz yer, Üsküdar Çarşı'dan balıkçılar çarşısına döndüğünüz yol üzerinde ki Adil Kebap... Zaten girişte görürsünüz, kocaman çorba kazanlarını, 7/24 çorba servisi vardır. Geçen kış da sürekli sözünü etmiştim zaten. Yanında da kızarmış ekmek veya minik pidelerle servis ediyorlar bir de yeşillik tabağı oh, bir çorba doyurdu bizi... Çıkınca, balık pazarına girdik hemen... Bizim balıkçı Hasret, palamutlar neredeyse canlı vereyim, dondurucuya koyun dedi. Bir kaç tane koymuştum zaten, dört tane daha kuzu kadar palamut ve akşam yemeği için hamsi aldık. Üsküdar balık pazarı da en az Kadıköy balık pazarı kadar güzeldir. İçinde salata malzemesi alabileceğiniz manavları, ayak üstü uğrayıp, hemen her çeşitten balık yiyebileceğiniz yerleri, tatlıcıları, baharatçıları çok güzeldir. Hele akşamları bir şenliktir...Dönüşte ben eve koca kişisi klübüne gitti , tabikitleri de... Gamse , küçükken baban nerede diye sorduklarında klübede derdi:))))
Bu akşam anlaşıldığı gibi bizim tavada hamsi oynayacak.Fırın mırın anlamam abi, kızaracak mısır unu ile, çıtır çıtır...Kızardıkça ara ara da soğan konacak üfff yeme de yanında yat...
Haydi gittim ben... Umarım ve dilerimki hepimiz için güzel bir hafta sonu olur...