Çok keyifli bir yazı olabilirdi... Size dün akşam Zeya, Ebrucuk ve Zuz ile payllaştığımız sohbet dolu geceyi, tren yolu boyunca yaptığım o güzel yürüyüşü, sabah Zuz'un kitaplığını karıştırıp bulduğum 20--25 sayfalık kitabı yeşil çayımla payşalmamı anlatacakrım ama yok, bu ülkede mehter marşı formunda giden yürüyüşte geri adım kısmına geçtik yine... Ankara'da olan patlama yine bize hatırlatmasını yaptı... Size rahat yok, her lokmanız boğazınızda kalacak, azcık güldünüz mü arkasından gelen yüzünüzde donacak dedi... RTE yeni rolünün peşinde koşadursuuun...
Patlama haberini duyar duymaz ilk iş Leylak Dalıcımla haberleştim. Çünkü ona yakın bir yerde olduğunu tahmin ettik. Ettik diyorum çünkü, hayatında yön duygusu nedir bilmeyen ben asla bunu tahmin edemezdim ama neyse ki kocam , bir kere gittiği yeri sonra helikopterden bile gösterebilecek yetenek de...Bomba patlayan yer Leylak Hanımlara çok yakın dedi. Tüm Ankaralılara geçmiş olsun...
Bu sayfanın yazarının; kendine ait bir siyasal görüşü her ne kadar dandiri dindiri , dünya yansa bir halbur samanı yanmaz görünse de , bir yaşam felsefesi vardır elbet, ama burası yeri değildir O'nun içinA ama yetti yav artık, tak dedi... Her yaptığınızın alltından bir şey çıkması, kendi evini bırakıp başka köylere gelin başı bağlamaya giden yönetici gürühu, her şeyi eline yüzüne bulaştırmalar,yok HES adı altında yaptığınız PES doğrusu dedirten uygıulamalarınız, ülen sizin yüzünüzden millet tarlayı çapayı bıraktı, eline pankart aldı dere tepe geziyor, yok yaptığınız gizli görüşmelerin bile ertesi gün beşikte uyuyan bebelrin bile kulağına gelmesi ... İyi ilişkiler içinde olduğumuz bir komşumuz dahi olmaması, kalmaması.... İnsan bazen düşünüyor ya biz gökten mi indik diye...Terör örgütünün artık okul kapılarında katliam yapacak boyuta gelmesi yani say say bitmez.
Bu keyifsiz yazı bitsin
.