GOLEM
VE CİN
Kitapta fantastik ve
gerçek dünya iç içe geçmiş. Kurgunun ve çevirinin sağlamlığı sayesinde bir an
fantastik kahramanlarla gerçekte de karşılaşabilirmişiz duygusu kazanıyorsunuz okurken.
Kitabı oldukça kalın olmasına rağmen akıcı dili sayesinde dört günde okudum ve bitirdim.
Sanırım bunda oldukça hızlı bir tempoya sahip olmasının da katkısı büyük. Hep,
bir sonraki sayfada ne olacak diye merakla bekledim.
Biri ateşten biri topraktan
yaratılmış iki doğaüstü varlığın yolları New York’ta kesişir. Yetişkinler için
bir “Alaattin’in Sihirli Lambası” gibi Suriye çöllerinde başlayan hikâye, New
York’ta, “Küçük Suriye Mahallesi” ve çevresinde devam ediyor. Suriye’nin
seçilmesinde sanırım iki yıldır dünyanın en çok konuşulan ülkelerinden biri
olmasının etkisi var.
Bir yere gitmek için rüzgârları
çağırıp ona binen, tek korktuğu şey yağmur olan CİN ile sırf bir insanın
yanlızlığına son vermek için kilden yaratılmış GOLEM, kâh New York sokaklarında,
kâh parklarda kendi yalnızlıklarını paylaşmak için dolaşırken, kah gündüz
insanlar arasında farklı bir yaşam sürerken, birinin yaratıcısı, birinin de sahibi
olan ve ebedi yaşamı arayan eski bir Haham da onların peşindedir. Son derece
zengin yan hikâyelerle desteklenmiş olan anlatıda, mazisinde 715 yılında “Emevi
Camii” nin yapılışını bile hatırlamak olan CİN ile henüz birkaç ay önce
yaratılmış GOLEM, gizemli bir maceranın peşinde çatılardan çatılara, gece
yarıları parklarda koşarken okuyucuyu da peşlerinde sürüklüyorlar adeta…
Gerek ‘’Küçük Suriye
Mahallesi”nde, gerekse Suriye Çöllerinde ve çöl bedevileri arasında geçen
bölümlerde, halkın yaşayış biçiminin, gelenek ve göreneklerinin, bayramlarının da ayrıntılı biçimde verilmesi, fantastik
kahramanların gerçek kişilerle aynı hayatı paylaşmaları kitabı neredeyse bir film gibi izlenir hale
getirmiş.
GOLEM’in ilk öğrenmesi
gereken şey; “İnsanları düşüncelerine göre değil, davranışlarına göre yargılamaktır”.
Bu biz insanlar için de geçerli bir
öğreti olmalı.”İnsanlar kötülük yapmak için bir nedene değil ufacık bir
mazerete bakar” sözü de fantastik kitapların çok da gerçek dışı bir hayatı
anlatmadığının bir göstergesidir