deli buhur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deli buhur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ağustos 2016 Perşembe

bloğun boşluğuna sesleniş.. sana ne'ler.. ekolar..

yaklaşık iki ay kadar önceydi..
iletişim kurarken çok yıpranmam..
kendimi açıklamaya çalışırken anlaşılamamam ve..
sorunların bir yana bırakılıp bu açıklama anlarından yeni sorunların oluşturulması..

"sizi üzmek istemiyorum ama .. nedenle" dediğim anda..
nedenimin çürütülmeye çalışılması konusunun..
yapılması gereken konuşmanın yerini alması..

tuhaf sorularla..
duruşumun zayıflatılma girişimi..

daima tufaya gelmem..
içimde kalanlar..
ve değiştiremediklerim..

çevremde..
benden istediklerini elde etmek için..
demagojiye tavanda yuva yaptıranlar var..
baskının pasifi de böyle oluyor..

bunlarla ilgi konuşurken..
terapistim bi tanem..
"sizin ergenler gibi sana ne ve bana ne kalıplarını kullanmanız lazım" dedi..

bir kez kullandım..
"atalet hep ... yapar"..
cümlesine tepki olarak..
neden hep "..." yaptığımı açıklamaya kalkmak yerine..
sana ne.. dedim..

yanımızda başkaları da vardı..
o "sana ne" düştü ortaya..
kaldı ağırlığınca..
ve ağırlığı..
ne kadar çoktu..

konuşmaya tanık olan birinin..
tokat yemiş gibi irkildiğini gördüm..
kendi irkilmemin gölgesi gibiydi..
kendi irkilmemin..
çünkü "sana ne" .. eko yaptı..
geri dönüp misliyle beni çarptı..

sonra gün boyu "sana ne"nin muhatabı olduğu halde..
hiç sallamayanı bir yana bırakıp..
tanık olup irkilene..
bunun ev ödevim olduğunu anlatmaya çalışmak ..
ona konfor kazandırmakla geçti..

sabah..
biri bana "sana ne" dedi..
yıllar önce..
de..
bana durum..
 vaziyet..
 siper..
 ve ne yapacağımı bildiren ve..
bundan en küçük bir rahatsızlık duymayan biri..

eril diktatörlerden biri..
hep çevresinden dolanılmış..
hiç kündeye getirilmemiş biri..
benim ..
sadece uzak durduğum..
sonra kıyamayıp geri aldığım biri..
canım ve kanım biri..

tokat gibi çarptı suratıma..
iki kere şiddetinde..
çünkü sorduğum soruyla..
hakettiğimi düşündüm..


belki terapist de bunu kastediyordu..
"sana ne"yi duyunca insan bir an durup..
gerçekten bana ne işin bu bölümünden diyor..

neyse..
ülke birbirine girmiş ben neyle uğraşıyorum..

da..
napiim..
üzerimde öküz oturuyor..

ha ..
"sana ne" diyen..
dönüp wassaptan "kusura bakma 'sana ne' dedim sana..
daha kibar olmalıydım" yazdı..

yazdı  bunu..

keşke yıllar önce wassap olsa mıymış..
olmasa mıymış..
ben gidip bunu düşüneyip..

ey bu bloğun ..
zaten bi elin parmacıkları kadar olan okurları..
hatta son zamanlarda..
ey bu bloğun boşluğu..
beni lütfen tekmeleyebilir misiniz...

24 Ekim 2012 Çarşamba

atlıkarıncalar.. hayat.. ataletin kendisi ve kendini bilmek ve.. güzel şeyler olsun dilekleri..

kaynak


sabahları kimse yokken etrafımda..

bir de akşamları tam uykuya dalmadan önce.. yani mutlak huzur saatlerinde..

bu yıl sonunda yazacağım bilanço yazısı geliyor aklıma..

madde madde..

şükranlarım geliyor kırıklıklarım..




genelde yapmam böyle şeyler..

ama bu yıl ilginç bir yıl oldu..

yapılası..

hem de daha önce ki ben hiç.. madım.. yazıları gibi değil..

bu seferki.. o yüzden aralıkta yoğunlaşacağım bu listeye...




bir de..

şu aralar yaşadıklarım var.. onlardan söz edesim var hep.. ama klavyeye notepadi açar açmaz uçup gidiyor..bir kısmı hep yarım kalıyor o yüzden..

bazen blogda veya feysde yazdığım şeyler..

"bana mı dedin" ya da " bana rağmen mi dedin" şeklinde algılanıyor ..

ilginç şekilde de asla..

laf sokuyor bile olsam..

lafı sokmaya çalıştığım kişi hiç üzerine alınmıyor..

ki laf sokma değil zaten yazdıklarım..

dilek ya da saptama ya da öfke tebahürü..




tebahür evet tezahür değil.. doğru yazdım..




katı tutumlardan yoruldum blog..

belki de nedeni çok bencilce..

hekimlikten..

özel sektör çalışanı olmaktan..

saime hanım.. katolik rahibe.. dilek hoca tornalarından geçmiş olmaktan..

anne olmaktan..

olabilir.. ama zaman içinde işin yapılması.. iyinin ortaya çıkması için..

tolerans yumuşaklık ve sabır gerektiğini öğrenmekten gelen bir kabıma uygun davranış benimsediğim için..

insanların aklına geleni cırt diye..

kızgınlığını pırt diye..

kırgınlığını öfkesini hart diye dile getirmesini kıskanıyor da olabilirim..

bu bir lüks..

o kişilerin.. kendilerinden daha çok kolladıkları kimsenin olmadığını gösteren bir lüks..




benimse sevgimden ya da sadece öyle gerektiği için ya da alıştığım için.. ya da yaşam boyu süren terbiyem nedeniyle..

cümlelerim artık öyle kibar..

üzeri kaydırıcı sıvağ ile kaplı oldu ki kızınca bile söylenip rahatlayamaz oldum..

ancak ağız dolusu küfredersem rahatlık verebiliyor.. o da sırf araba kullanırken blog bi tek kimse duymazken..




çok zekiyim ben ve akıllıyım..

(hey kibele.. burda da böyle yazdım ya .. sanırım iyice narsist sanılacağım)..

evet ne diyorum zekiyim.. çabuk anlarım..

satır altı okumayı da bilirim..

bunun için yeterince agatha christie.. okudum..

diğer kitapları..

tüm kurguları..

filmleri..

karelerdeki küçük ipuilarını ve de yaratıcı yazarlık kursunu da sayabilirim..




ama zayıf tarafım şudur.. ben geleceği düşünmem..

plan yapmam.. yani bir karede anahtar deliğine zuum yaparsam..

kırk dakika sonra o anahtar deliğinden bir sapık gözü göstereceğim anlamına gelmez..

sadece anahtra deliğidir o..

o anda hoşuma gitmiştir..




çb.nin sorunları var bu aralar..

ve sonuçta 25 sene kendisini hiç kazıklamamış.. üzmemiş .. etrafındaki en kibar ve doğrucu insan olarak bana anlatası yorumlatası var..

içimden geç bunları şarkısı söylemek gelse de..

adı büyük.. çb.. çocuklarımın babası..

bu da ona mühim bir kavram yüklüyor..

iyi olsun ki iyi olsunlar..




dinliyorum..

değerimi öğrendim dedi..

bir eşdeğer arkadaşım emekli oldu ve devlet gözündeki değerimi öğrendim..

geleceğimi planlamak istiyorum artık..

ve o arada bana sordu sen ne düşünüyorsun..

nasıl kahkahalarla güldüm anlatamam..

ben dedim.

akşam yatınca şükür bu gün de bitti diyen sabah kalkınca hadi bakalım bu günün de altından kalkalım diyenlerdenim..

çocuksdan evlenmeden önce..

bavulu kapının arkasında.. anlık yaşayan biriydim..

onlar beni oturttu.. duruldum ama.. içimde aynıyım..

onlar büyüdükçe ben yeniden anlık oluyorum..

iznimin zamanını bile dört gün kala planladım.




zaten planladığım biçok şeyi de zamanı geldiğinde ya istemem artık..

ya da başka nedenlerle vazgeçmek zorunda kalırım..




bana mı sordun şimdi sen geleceği..

benim hedefim seni büyütmek demiştim çekirdeğe de beni ezik bulmuştu..

"yani sen de plan yapmayanlardan mısın " diye..

evet öyleyim..




yani.. ben strateji kurmam kursam da uygulayamam zaten..




hayat bu..

geçen yanımdan altmışlı yılların bi amerikan arabası geçti süslü.. gelin arabası..

önüne kocaman bi çiçek koymuşlar..

çiçeğin içinde bir atlı karınca..

camı açıp yeni evlilere..

bravo hayatın anlamını çözmüşsünüz demek istedim..

acaba çiçekçi ne demek istemişti.. var mıydı bir felsefesi..

yoksa elinde bi tek bu oyuncak mı kalmıştı..

yoksa gelin hamile miydi..

bilemiyorum.

ama bence..

bir gelin arabasına ya da bir yeni doğurmuş anneye.. çok yakışır bu simge.. iniş çıkış ve aynı yerde sayış.. hem de dörtnala gittiğini sanırken..




öyleyse gelecek de ne..

yarın ne..

emniyet ne..

bak büyükçekmecede deprem oldu ben şişlide popomdan gümm diye darbeyi hissettim hem de üç buçukmuş..

ne geleceği..




ben zekiyim blog..

gördüklerimi anlıyorum..

duyduklarımı anlıyorum..

ses vermiyorsam bu konuda bir katkım olmasını istemediğimden..

eğer tepkim varsa..

bu bir değişim elde edebileceğine umudumu kaybetmediğim için..

sessizsem.. katılıyorum demek değil ..

reddediyorsam bazen de seni koruyorumdur..

çünkü o teklif gerçekleşirse.. olabilecekleri..

kare kare görüyor ve istemiyorumdur..

ya kendimi o karelerde istemiyorumdur..

ya da bazen senin o anları yaşamanı.. üzülmeni istemiyorumdur..




ben kavga etmem blog.. ve ben yarışmam..

bu yarışırsak seni geçemeyeceğimden değildir..

geçebilirim ama seni geçmenin benim için bir değeri yoktur..

ben kendimi geçmeliyim her gün yeniden ..

aşmalıyım kendimi..

kavgada söyleyeceklerim dizi film kavgası gibi sıralı ve kalıcı olmaz blog ben sakin sakin anlatırım..

dinlersen önemsersen anlarsın beni..




ben şımarığım blog.. bazen sırf sen bana bişey olmaz de diye hata yaparım tam önünde..

ve en çok kendim dalga geçerim kendi şaşkınlığımla..

ençok kendim cezalandırdığım gibi kendimi..




ben sevimsizim blog.. bunları.. beni tanıyıp da beni sevimli bulmak zordur ..

eğer sen de kendinle barışık değilsen..




kendine münhasır derlerdi eskiler..

aynen öyleyim..

onbeşimde farkettim beni şekillendirmeye çalışanların tek yaptığının benim şeklimi bozmak olacağını..

pasif direnişçiyim blog bunu asla söylemedim..

he ama ders aldım da öyle davranmadım kendi çocuksuma..

şekillerini kendileri bulsunlar istedim sadece..




şimdi.. ben buyum da blog..

bundan bana ne diyorsun değil mi..

ama sonuçta kimin evrene bir iyi bayramlar dileği saldığını bilmek lazım..

ayrıca carpe diemin hakkını yiyenler olsa da..

önemlidir anı yaşamak ve tadını çıkarmak..

saime hanım derdi ki.. seninle kahve içmek zevkli..

çünkü her yudumda.. farketmeden.. mmmm diyorsun..

ne zaman kayboldu mmmlar bilmiyorum..

ama bi gün baktım kahveyi vazife gibi.. diplemişim.. o zaman anladım..




ben yine öyle olsun istiyorum blog..

mmmmmlamak istiyorum..

boğazımda yüreğim atmadan ne olacak demeden..

etrafımdakileri ve kendimi, kollamadan sırf tadına vara vara kahvenin..

kibelem kabul etsin ve kaygısız.. sıkıntısız anlar dizsin benim atlıkarıncamın yoluna..




kabul ederseniz..

sizinkine de..


Image Hosted by ImageShack.us

21 Ekim 2011 Cuma

ahkam kesenler .. sabır.. ve martı filan yok asabiyim ...

ay insanlarla test edeceksin zaten sabrı..

önce.. birşeyleryapmalıyız..intikam almalıyız..
kepsini kırmalıyız.. yok hayır sağduyulu olmalı
barış yanlısı olmalıyızcılar..
ben üzüldümcüler.... ben hem üzüldüm hem de kahroldum.. senden öndeyimciler....

şimdi de.. bir fare daha öldü..
bir diktatör gitticiler..

kalabalıkta bir slogan da sen at..

merak ediyorum kaçı libya tarihi biliyor..
güdümlü amaçlı haberler dışında..
dur ben bi bakayım.. kimmiş ..
neymiş bu kaddafi neler yapmış 1969dan beri..
niye delirmiş bu millet..diyor..
haberlerde ne duyarsan o..

güdül..

ayrıca..
kim olursa olsun.. yargıla as kardeşim..
elinden yüzüğünü söküp.. bir kaç yıl sonra.. bir milyon dolar eder bu..
diye..
döverek katletmenin neresi insanlık..
hayır o da öyle yaptırmış olsa bile..
en alt seviyede buluşmak ne demek..

hemen asmak kesmek sevinmek..

katlet..

şu da beni delirtiyor..
neden hiç teşvikiye camisinden ..
zengin ailelerden şehit olmuyor..

yani zengin bir ailenin çocuğu ölse ..
nişantaşından bir şehit çıksa..
sevineceğiz sanki..

düşün..

zenginlerden şehit çıkmamasının bir nedeni de..
çoğunun çocuklarının üniversite okumuş olması dolayısıyla..
er olarak görev yapmaması olabilir mi acaba..

hayır onlar bizim de çocuklarımız diyoruz da anadolunun gencecik bebelerine..
nişantaşından bir genç ölse..
o bi tek anne babasının mı çocuğu olacak..

bölün..

şimdi de teşvikiye camisi taraflarında oturanlar
ve oturmayanlar olarak mı bölünelim..

okuyarak öğrenerek cak cak konuşmadan önce..
düşünerek arınabilir insan..

zeka akıl ve bilgi üçlemesi olsun..
dilerim hafta sonunda..

********bu yazıdan .. beni yanlış anlayan olmayacaktır eminim.. ama..
yine de.. not koyayım dedim.. tek isteğim..
akıl.. zeka.. bilgi..
ve biraz da duygu
ve insanlık onuru ve saygısına sahip olunması..
ahkam kesesim yoktur asla..

ahkâm Ar. a§k¥m
ç. a. (ahkâ:mı) Hükümler.

Image Hosted by ImageShack.us

10 Ekim 2011 Pazartesi

eller yukarı mı.. aman dikkat düşeceksin mi..

biliyorum..
benim işim değil..
kitap eleştirmek aktarmak..

ama nedense bitirdiğim anda not almam gerekirmiş gibi önemli bir fikirmiş gibi geldi bana..

sakın kımıldama..
margaret mazzantini..

benim okuduğum ilk kitabı..

bence detaycı betimlemelerinde..
dilde.. edebi çalışmada çok özenli..
ama kahramanı adına.. dolayısıyla yazarı adına..
bende bıraktığı etki bu..
"egoizm"

hatta yazarın bir erkek olduğunu bile düşündüm bir ara .. kapağı kontrol ettim..de yeniden hatırladım yazarın kadın olduğunu..

yazarın değil çevirmenin yarattığı bir durum var..
tıp kökenli olanları rahatsız edecek kadar fazla tıbbi sözcük hatası.. hatta neredeyse tümünün hatalı olması.. kahraman doktor olunca ister istemez.. tıp sözcükleri kullanılmış işte..
bildiğin lavman yerine beni bile sözlüğe bakmamı gerektirecek afili bir sözcük kullanılmış mesela.. çeviride..
oysa hepimizin aile hekimi var ille muayene olmaya gerek yok..
yaşamını renklendirseler hekimin..
arada böyle konularda da danışmanlık alsalar.. keşke çevirmenler..

arka kapaktaki açıklamada..
"ben seni.. gerçekten de seni mi sevmiştim? yoksa kaderden talep etmiş olduğum ve hala da talep ettiğim bir sevgiyi mi seviyordum.. şimdi sana bakıyorumve bana ne öğrettiğini biliyorum.. sen bana günahların bedelinin ödendiğini öğrettin..bu belki herkes için geçerli değildir ama bizim için geçerlidir.." yazıyor kırmızı harflerle..
bedeli başkası ödeyince.. ders alınmıyor diye düşündüm.. çünkü ben kapağı romanı bitirdikten sonra okudum..

sürekli bir uyumsuzluk dile getiren kahraman sorunlu biraz..
varolamamanın .. burukluğun.. ezikliğin.. filan göndermeleri var..
ama bunların öyküsü gibi gelmedi bana..
kimbilir belki çevremde bu tip insanların çok sayıda olmasından..
hatta elimi sallasam.. bunları baz alıp gökdelen çıkanlara çarpıyorum..
oh yaparım ederim.. sonra da anlatırım rahatlarım..
bu sıradan bir durum artık günümüzde.. en azından benim çevremde..

kimbilir belki aslında çok iyi gözlemcidir romancı..
ki doktorlar arasında böyle çok karakterin olduğunu gözlemiştir diye düşünüyor buldum kendimi daha şu yukardaki cümleyi kurar kurmaz..

koltukaltı manik ya da koltukaltı fobik biri.. yazarımız..
dokuz kere koltukaltından söz ediyor..


ben daha önce hiç eleştiri yazmadım bu iş adabınca nasıl yapılır diye de düşünmedim..

daha çok beğendim.. aman kaçırmayın dedim..
sanki..

acemiyim o yüzden spoylırlaştırmamaya çalışıyorum..
eşi iş icabı yurt dışında iken..
kızı bir trafik kazası geçiren bir doktorun.. kızı ameliyatta iken.. düşündükleri..
bir çeşit geçmişi sorgulaması.. yok hatta daha çok aklama girişimi..
hatta belki günah çıkarırma..ve böylece herşeyin düzeleceğine umma....

bir yetersizlik hissi var her yaşında..
ama doktorluğunda yetersiz hissettiğinde nasıl üstüne gidip kendini çok iyi doktor yaptıysa..
yaşamla ilgili konularda birşey yapmamayı seçmesi ve sonra da mızmızlanması..
bir çeşit uzamış ergenlik sendromu..

ben lalem gibi değilim.. dünyaya güzel bakmam..
defo bulucu gibiyimdir.. o yüzden ..
"sepetin içine koymak istediği ışıklardan" alıntılamayacağım..
ben ışıklı anıları olmamasını mazeret olarak kullandığı cümleyi alıntılamadım..

benim başka alıntı cümlelerim var..
"sadakat akıllı mantıklı yaşlara has bir değer değildir.. sadakatsizlik ise öyledir.. çünkü ihtiyat.. hesap kitap ölçülülük ve yaşlılığa has tüm meziyetleri gereksinir..

"cesaret .. yeni aşklara hastır.. eski aşklar daima biraz düşkündür.."

"yeni aşklar korkuyla dolup taşar..dünyada ne bir yerleri vardır.. ne de ilk ve son durakları.."

"annenin kurumlu bir doğası var.. niyetleri.. hatları hep kibirli.. o bana ait değil.. hiç bir zaman olmadı.. artık eminim bundan.."

"annen unutmayı biliyor.. her şeyi o anın ihtiyaçlarını karşılayacak şekle dönüştürmesini biliyor.. bu bir yanıyla korkunç olsa da diğer yanıyla etraftaki her şeye sürekli olarak doğma imkanı sağlayan bir şey.. ben onun ellerinin arasında farkına bile varmaksızın defalarca doğmuş olmalıyım.."

"hayır sen geceleyin gitmeyeceksin.. bunu yapmayacaksın.. çünkü seni.. özlememe ihtimalim var ve sen tedbirli kadınsın.."

"varlığıyla ortamları dolduran hep odur zaten.."

"hemcinsleriyle.. en mütevazi halli olanlarla dahi.. dayanışma içindedir o.. karşısındaki özgür bir kadın.. ona karşı hoş görülü olmayı görev biliyor.."

"evimde herşey yerli yerinde.. karım güçlü kuvvetli bir kadın.. "

"sizler yalnız başınıza kalana dek.. kendimi her gün bir lokma kadar geri çekmem daha kolay olur.. kız çocukları anneleriyle beraber durur..annelerini makyaj yaparken ayakkabı giyerken seyreder.. ve ben göze batmaksızın sıvışabilecek.. evde olduğum halde sessiz uşak gibi.. arka planda sessiz sakin kalabileceğim..

bu margaret hanım.. bir erkeğin her şarta kendini nasıl temize çıkarabildiğini..dahası aslında kendi gözünde zaten hiç suçlu olmadığını.. bir kadının iyi özelliklerini alıp onları nasıl hakaret gibi söyleyebildiğini farketmiş ve çok güzel yerleştirmiş aslında karakterin beynine.. oradan da kitaba..

tümünü alıntılamışsın atalet demeyin.. koca kitap daha bin tane cümle var..
ama bir tane daha..
"aynı sopadan dayak yemiş gibi arkadaş olmak".. bu deyimi çok iyi anladım ve çok beğendim..

sonunu söylemem lalenin zuz'u kızıyor..

sonuç olarak..
bence başarılı bir roman..

her ne kadar olumsuz eleştiri gibi gelse de yazdıklarım..
ben anna kareninaya ve madam bovariye de gıcık olduğumdan..
sanata değil.. karakterlere sinirlendiğimden..
sinirlenirim elbet adamın kızı beyin ameliyatında.. o tutmuş kendi hayatını düşünüyor.. kendine acıyor..

bu yukarda dediklerim.. dediklerim yazarı ya da eseri bağlamıyor..

ama düşündüm gerçekten o durumda bir annenin.. bir patates gibi boş olurdu kafası.. ya da.. sadece kızıyla ilgili şeylerde..
***********

cumartesi.. aktara gidip.. vanilya alırken..
yolda esas baharata.. en acı acıya rasladım ben.. burda dursun diye not ettim..şimdi..
damağımdan hiç çıkmayan kinin acısının kaynağına..
ama vanilya likörümü yaptım..işte..
gidip kendimi rakıya boğmadım eve vanilya götürmeyi bile unutup..

***********
yarına çekirdekten bir ilişki analizi size..
..

Image Hosted by ImageShack.us

21 Ekim 2008 Salı

ödüllendim

arkadaşlık ödülü
yukardaki..ispanyolca bi not..
uluslararası arkadaşlık ödülü..
lalem .. kuralları açıklamış yazısında..
bi de bana ödül vermiş..
lalem vermiş.. bunu okanın .. pınarbeyaz reklam sesiyle okuyun hani ben yaptım dediği.. /
lalemin vermesi neden önemli..
e ban .. bi vakitler.. üzmüştüm onu.. onları.. kaçmış saklanmış.. yerimi söylememiş.. hainlikler etmiştim.. affetmiş de ödül bile vermiş.. ben olsam.. heee... sana ödül mödül yok.. derdim.. sana güven filan olmaz.. dememiş..
lalem...
bu ödülü elden ele geçirmek gerekmiş..
kuralmış...
etikete..sobeye ..  anketlere ve tüm bu tip aktivitelere karşı bi grup dostum var benim.. alsam bi türlü almasam bi türlü diyecek.. zaten yanda listem bile yok.. =P hepiniz redırda rssi olmayanlar bile başka yöntemlerle takip edilmektesiniz.. o başka.. AGA (atalet göz altı) farkı..
bi ara gorilla gerilla kızlar olmuştuk .. kokartlanmıştık ama.. ko-komtan blogistandan süresiz zin kullanıyor diye.. kaldı bu işler..=)
o yüzden isim vermeden.. hepinizin.. dostluk ödüllerine layık olduğunuzu söylüyorum sadece..
birer de öpücük konduruyorum ..
bi de içimden geldi..
sabah sürprizi yapiim dedim..
günaydın....=)kahvaltı

e hep jartiyer hep bacak..
bunda ne var derseniz.. bekleyin.. bu sadece açılış..
biz kızlar.. da.. hayal kurabiliriz.. bazen.. arada.. her zaman....
=D..........................
süper bi salınız olsun....

12 Ekim 2008 Pazar

ne başlığı yok başlık filan..

bir e posta dolaşıyor.. ortalıkta..bir ilk kadın hakimlerden bir hanımın..ölümü ile ilgili.. ve gökler ağladı şeklinde sonlanan ağlak bir yazı.. adalet yılmaz hakkında.. size de geldi mi bilmem..ben bu tür yazılardan hicap duyarım.. sinirlenirim..
eğer gerçekse.. bir yaşlı kadının ölümü.. allah rahmet eylesin.. yeterince kötü iken..pazıl gibi kurgulanmış böyle yazılar ile.. daha üzücü hale getirmek beni sinir eder..
kadın hakim. atatürk söylemiş.. o da olmuş...kocası subay.. koreşehidi.. oğlu..dışişlerinde.. asalaşehidi..kızı izmitdepremşehidi.. kendisi de öleceğini hissetmiş o sabah .. fotolarını öpüp sevdiklerinin.. parasını çekip.. bankadan.. atasını  anıtkabirde ziyaret edip.. parasını yarı yarıya kız çocuk yetiştirme yurduna ve yaşlı bakım evine bağışlayıp.. eşi ve oğlunun mezarına gitmiş.. ve orada vefat etmiş.. son gününde ona eşlik eden taksi şöförüne de bir hayat dersi vermiş yol üstünde..ertesi gün gazetede okumuş taksi şöförü.. polis mezarlıkta bir ceset buldu.. ceset avukat hanımındı ve kocası ve oğlunun kabrine öleceğini anladığı için gitmişti diye.. haberi okurken  yağmur yağıyormuş.. zaten.. gökler senin için ağlıyor demiş.. şöför.. ağlamış..
nedir yani..
yaşlı bir hanımın vefatı zaten kötü birşey..
tüm ayrıntılar doğru ise bile.. saygın bir hanımın ölümünden biraz daha kötü olmuyor benim için..
ama demek bazılarına yetmiyor ki.. gerçek ya da yanlış.. diğer hayat acılarını da katıyorlar bu acının yanına.. oğlu da.. kocası da.. kızı da.. ay  hem dürüsttü de.. biliyo musun hem atatürkçü idi de..
şu en sondaki "öleceğini anladığı için gelmişti kabre" cümlesi delirtti beni.. fil miyiz biz.. hangi adli tabib vermiş bööle bi rapor.. hangi şahit duymuş bööle bişi dediğini.. hangi memleketteyiz de polis bööle bi çıkartım yapsın .. dosyaya nası yazsın bööle absürd bişiyi.. offff of....
atatürkseverlerin .. laisizm severlerin bile arabesk olduğu ülkede deliriyorum..
ha demeyin .. ya gerçekse.. sen de ayıp etmiş olursun  diye.. eminim eğer bööle bi hanım varsa.. ve bunların yazıldığını okusa hakkında.. benden daha çok delirirdi..
nerden mi biliyorum.. saime hanımdan.. vallahi paralardı hakkında bööle bişey söyleyeni..
tamam.. kızdım gene.. ama boş durmadım bi kanıt toplamaya karar verdim.. bir sordum gugla..böyle bir isim bulamadım.. yok bir adalet yılmaz..ama şu bahsettiğim postama düşen yazı.. binbir yerde çıktı karşıma.. bayılmış millet.. her yere eklemiş..
daha da sinir oldum.. ve inandım uyduruk olduğuna..
sonra ilk kadın avukat hakim dedim..sordun gugla..
bir "ilk kadınlar"   listesi verdi.. sonsuz sitede aynı liste..
birine tıklayınca.. bazıları sadece bir isim listede.. ilk kadın hemşire.. ilk kadın banka müdürü.. gibi.. bazılarının hayat öyküsü var isminin yanında..
ilk kadın hakim.. suat berk.. hakkında dişe dokunur hiç bir şey bulamadım..
sadece bir cümle..
yeşil gözlü bir hakime..ilk tayin edilen üç kadın hakimden biri..  tayin olduğu yerde bütün erkekler.. mahkeme salonuna seyre geliyorlarmış..  o da işleri var da geliyorlar sanırmış.. sonrasında annesinin hastalığından dolayı istanbula tayin olmuş.. güya..
doğru mudur.. bilmem.. linki zor ulaşılır..
bir yerde de.. suat hanımın adı..süreyya ağaoğlu ile birlikte geçmekte..
bence bir okuyun..
hukuk fakültesine ilk kayıt edilen kadınımız.. süreyya ağaoğlu.. benim elbet hoşuma kadının savaşçı tarzı ve ruhu gitti..
ama..ama..aslında bu yazdığım yazıdan tümüyle sinirli hale geldim..
bu ne ya..
ne demek ilkler listesi ya..
ilk kadın fotoğrafçının da kore savaşı fotoları çekmesi nedir..
neden bu kadar ite kaka adam olmuşuz ki biz..
bu ne ya.. nasıl ilkler listeleri .. nasıl.. bin yıldır olan mesleklerde.. 70-80 yıl önce yer alabilmek nedir..
ilk türk kadın doktor var da.. sankı ilk kadın doktor yok mu yer yüzünde.. sanki o daha mı eski değil.. asla değil..
elisabet hanım da 150 yıllık filan.. oysa doktorluk ve fahişelik.. en eski meslekler..binlerce yıllık meslekler.. fahişelik konusunda geyik istemez bu yazı.. ama diğer gerçek mesleklerde nasıl bekleyebilmişler bunca yıl..kırkta bir olanlar.. iskenderiyeli matematikçi ilk çağ kadını gibi.. nasıl barbarca yok edilebilmişler.. nasıl arkasından hemen bir çok xx daha  gelmemiş..nasıl engellenebilmişler.. xyler bu kadar ezici olabilmiş.. neden şahlanılmamış dalga dalga.. öldür öldür bitmeyecek şekilde..
cephede ölenler yerine gideriz ölürüz diyoruz.. ama baskılanan her kadın için neden böyle dememişiz.. sadece ev yuva koca için mi.. vatan için mi şahlanabiliyoruz biz.. bu kadar mı az entelektüeliz ve beyinsiz ..yoksa bizler de mi dışlamışız.. bizden olmayı yeter bulamayıp başka şeyler de yapmak isteyeni.. belki bizim basit yaşamımızı bize farkettirene mi kızmışız..
vurun kahpeyeyi en çok xxler mi bağırmış aslında.. xxlere mi güvenmiş de xyler .. her kafasını kaldıranı.. koca koca kitaplara göre yargılayıp yargılamayıp.. yok etmişler..
esas bunların tarihçesini istiyorum ben..bunları bilmek..kim neden nasıl engel olmuş yıllarca diye.. engelleyenlerin ve yöntemlerinin...
kimse bana yalancı bir ilk kadın hakimler arabeski göndermesin ağlatmak için..
ağlayamayacak kadar kızgınım..
*****
kimdi o.. küçük zekalar kişileri..
orta  zekalar olayları büyük zekalar fikirleri konuşurmuş diyen.. haymen rikavır ..

25 Eylül 2008 Perşembe

ayna ve sır ve kod




ayna ayna..
duvardaki güzel ayna..
söyle bana..
benden daha cadısı var mı bu dünyada..
*************

her xx yaşamında bir ara prenses olmayı düşlemiştir.. diyordu..
her xx prensesler gibi beğenilmek sevilmek..diyordu..
ve şımartılmak istemiştir..diyordu okuduğum yazı..

ben şanslıydım cemal bey bana prensesi gibi davranırdı..
hiç eleştirmemiş.. hep şımartmış ve..
hayata karşı duruşumu desteklemiştir.. bu şekilde..
amacı bu olmasa da..
kendine güven ve yeterliliğimde..
cemal beyin bu olduğum hali beğenmesinin katkısı..
saime hanımın..
öyle oturulmaz..
öyle konuşulmaz..
cümlelerinden daha fazladır..
prenses değil ama cadı olmamda..katkısı için..
teşekkürler.. cemal bey..

sk değil ..o bilir benim cadılığımı..
ama patronum bana gerçekten prensesmişim gibi davranır..
ve çok iyi gelir..
anlık.. şımartılma duyguma..
burnum havada ayrılırım yanından..
ama o kadar..
yoksa ne prensesiyim ben onun.. ne de o bir yakışıklı prens..
=P


dolaşırken sağda solda..
ne buldum bakın..

prenses kodu..
okuyalım ve gerçekten prenses miyiz bakalım..

*prensesler hayal ve ümitlerinin peşinden gitme konusunda başkalarına esin verirler..
*prensesler herkesi gülümseyerek karşılar, dostların kalbini eritip.. düşmanların silahını elinden alırlar..
*prenseslerin vakarı onları bilgisiz insanların fikir ve tepkilerinden korur..
*prensesler her adımda.. mükemmelliği hedefler..
*prenseslere hergün çiçek verilmelidir..kendi kendilerine vermek zorunda kalsalar bile..
*prensesler başkalarına kral gibi davrandıkça kendisi yücelir..
*prenses hergünü kalbiyle yaşar.. kendini özgürce ifade eder.. ve her anından zevk alır..
*prensesin güzelleşmek çin harcama yapmaya hakkı vardır.. ama yapmaz çünkü içten gelen güzelliğin paha biçilmez olduğunu bilir..
*prensesler şiddet ve medeniyetsizlikle.. kendileri kurallara daha çok uyarak savaşır..
*prensesler hayallerinin peşinden gitmek zorundadır.. bütün dünya buna karşı bile olsa..
*prensesler güzel bir çift söz söylemek ya da gülümsemek için.. asla çok meşgul değildirler..
*prensesin en güzel takısı ümittir..en karanlık günlerini bile bu aydınlatır ..
*prensesler her zaman kötü olayların iyi taraflarını görürler ve yanlış olanı düzeltmek için çabalarlar..
*************

hehehe.. ben bunu tartışırım..
bi kere..
doğruyum.. çalışkanım.. yasam.. diye..
çalışkandır .. zekidir.. diye yıkanan beyinlerimizi.. çağırıştırtı bana..
nerde o bahsedilen özeliklere sahip insan kitlesi..
yoksa ben başka bi ülkeyemi göçtüm / mi ayrı mı olucaktı bilemedim şimdi.. gerekiyorsa ayırıverin/ ..

bunu okuyunca insan hemen anlıyor..
demek diana buna inandı da.. hep gülümsedi..
yardım derneklerine çalıştı..
ve asil kocasını ve iki oğlunu bıraktı da mısırlı zengine kaçtı..
ümitlerinin peşindeymiş..

karolinin kardeşi stefani..
bunu okumuş da.. sirklere katılmış..
ümidinin.. hayalinin peşinden gitmiş..
e ümit bu..
sirke de katılır..
mısıra da göçer..

şu ümit işi.. de.. sinir etti beni..
mariantuanete bi sorulmalı..
zindanda iken acaba hiç kaybetmiş mi ümidini..

ya şu rus çarı ve sayısız kızları ile eşi..
romanoflar..
onlar da..
cevaplayabilirler..
askerler tüm aileyi gece yarısı bodruma indirirken ne ümit etmişler..

gerçi hepsi için asil ve tepkisiz gittiler derler..

ben artık bana.. bize..
bu karmaşık ve giderek yozlaşan dünyayı..
iyi ve yaşanır göstermeye çalışan..
hiç bir şeyi okuyamıyor ve dinleyemiyorum..
alay etmeden..
ne prenses kodu ne positif düşünce ne sır ne bişey..
ne sineye çekesim..
ne kabullenesim var..
benim aslında çokca bağırıp.. kızasım var..

bir çok yerde insanların kendilerine hala uğrunda yaşanabilir birşeyler varmış gibi göstermek için..
küçük şeylere teşekkür etmelerinden..
ellerindekini kaybetmedikleri için sevinmelerinden..
kendilerine yapılan kabalıkları .. kötülükleri.. bayağılıkları..
görmezden gelmeye çalışmalarından..
ya da sindirmek için..
sayısız mantra.. yoga.. dardar baba.. sabır dede..mazeret anne.. empati kardeş şeklinde.. dolanmalarından..
pozitif düşünmekten..
özlü sözlerden..
sevgi herşeyin anahtarıdır.. sevelim güzelleşelim yaklaşımlarından..
sıkıldım..
dayanamıyorum..

dünya beter bir gayya kuyusu..
giderek daha yabani.. sevimsiz .. kuralsız.. etiksiz..
ayrıntısız tatsız ve baharatsız bir yer haline geliyor..
insanların elinde..
bu da..
sinir ve küfür küpü haline getiriyor insanı..
lanet ediyorsun bazen dakika bir gol bir..
gözünü açıp evinden çıkarken..
sabah gözünü açmış olduğuna..

ama ben gene de..
seviyorum yaşamayı.. her günü.. her anı..
göz göre göre..
hiç bi ümit filan beslemeden..
daha yaparken birinin hemen bozacağını bilerek..
ama seviyorum ulenn.. insanlara rağmen..
hayatı.. ve var olmak.. varlığımı sürdürmek için..
topuklarımı saplayıp yere..
yapışıyorum istediklerime..
ümidin olmadan da.. birşeyler üretebilirsin..
esas güç.. bu zaten..
ümidin olmadan..
afyon çekmeden..
hala yaşayabilmek tadını çıkara çıkara..
bardak dolu mu boş mu diyene..
hangi bardak demek bile daha iyi bir ruh hali..
daha sağlam..

bu arada..cadılığımı sevip..
birileri örnek alacak..
ders çıkaracaksa..
e o da olur..
engel olmam..
bir grup eğlenen xx olarak..
cadı cadı sürdürürüz .. dünyayı güzelleştirmeyi..

pehh..
zaten buduar kadınından masal prensesi olmaz.. örnek olmaz..
olsa olsa..
masaldaki kötü hatun olur.. masaldaki cadı olur..
asla kolkola şarkı söyleyen..
hayat sevince güzel.. diye şirinleşen bir iyi karakter olmadım ..olmak da istemedim..

daha gerçekçiyim ...
en azından..
prensese kıyasla..

dedim..
doğru ya da hatalı fikrim budur..
************

bu arada en sevdiğim çizgi film..
south park canım.. elbette..
sizce?? başka ne olabilir ki..

***********
resim..http://toniaconger.blogspot.com/
resim: http://www.chateaublanc84.com
Follow my blog with Bloglovin