nil karaibrahimgil..
severim doğrusu.. güzel bir ağız yapısı güzel bir gırtlağı..
o nedenle dilediği gibi kullanabildiği iç sakinleştiren bir sesi var..
güzel şiirimsi..
şarkı sözleri var..
bir küçük eylül meselesi isimli film için..
Beni kendi yoluna çağırma
Benim yolum başka
Gittiğim yer başka
Yokuşlarım başka
Karanlıkta yanabilirim
Boşlukta durabilirim
Düşmem ben!
Kanatlarım var ruhumda
Geldiğim gibi gidebilirim
Aşktan vazgeçebilirim
Zincir yok ki benim boynumda
bazı insan böyle oluyor dedim..
şarkıyı birlikte dinlediğimiz genç kadın..
"çok canım acıdı" dedi birden..
"ben de böyleydim" dedi..
konuştuk sonra..
dedikoducu değilim.. onu değil kendimi yazacağım..
ben de öyleyim..
öyle doğdum ..
kanatlı..
izleyen.. okuyan yazan..
ortama karışmayan..
sessiz izsiz..
öyle doğdum..
çok mutlu edemedim başlangıçta saime hanımı cemal beyi..
benden .. "sanki bir yabancı" diye bahsettiklerini duymuşluğum var..
"mutlu muydun mutsuz muydun istediğin bir şey var mıydı herşeyin tamam mıydı hiç bilemezdim"
dedi..
saime hanım sonraları..
sonra baktım bu pek tedirgin edici onlar için ve endişeli ebeveyn pek kurcalar insanı..
.. dönüştüm..
kocaman oldu herşeyim..
kahkaham..
sesim konuşma balonlarım..
fikirlerim kocaman..
sevdiklerim sevmediklerim bağır bağır oldu..
mimiklerim..
elim kolum kocaman yerler uzanır..
havada kocaman hareketler yapar oldu..
sırf gözden kaybolmayacağımın güvencesi olsun diye..
boşlukta kocaman yer doldurur oldum..
budur tarzım..
senem dere'nin kitabını okuyorum bir yandan..
orda bir meşe ağacı var..
geceleri ormana benziyoruz.. diyor..
karanlık ve rüzgar bizi birbirimize benzetiyor.. diyor..
çam ormanındaki bu tek meşe..
gündüzleri ben gene tek meşesiyim ormanın..
işte benim gecem de.. bu hallerim..
görünen duyulan hallerim..
böyle olunca..
fazla deşilmeden sürdürüyorum yaşamı..
yoksa sorsa biri..
iyi misin.. dese az derin baksa gözlerime..
maskem düşer..
gürültücü olmanın iyi tarafı bu..
kurcalamaya fırsat vermiyorsun..
hep konuşup.. hiç bir şey anlatmıyorsun..
bazı insanlar böyle işte..
elbet onlar da dost edinir..
ilişkiler kurar ama onların kanatları vardır..
bunu hep hissederler..
oradan oraya gitmeye kolay karar verirler..
fark yoktur çünkü..
iki nokta arasında..
yeniden başlangıç filan değildir.. sürer gider farklı yerlerde yaşam..
gittiği yerde de durmayacağını bildiğinden midir..
kalabilir de hiç gitmeden..
ben de öyleydim..
her an hazır bir bavulum vardı kapının arkasında..
yalnız yolculukları çok severim severdim..
öğretileni iyi satın almışım ama ..
ince eleye.. sık dokuya.. farkındalık geliştire..
çok iyi kamufle etmişim kanatlarımı..
yalnız insan olma halimi..
kanatlı halim sadece dilimde kalmış..
hatta gitme saplantısı olan aciz kadın kişi moduna dönmüş..
o değerler ve bazı sevgili insanları kendime bağlamışlığım olmasa..
bir anda yeni zelandaya yerleşir..
en fazla üç ay sonra burdaki gibi yaşamaya başlarım..
biliyorum yani daha önce oldu..
finlandiya hikayesini anlatmıştım..
hani..
tek başıma gidip de kırk gün evi aramadığımı..
doğma büyüme kuopiolu gibi yaşadığımı..
saime hanımın ölmelere yattığını..
sonunca abimin bana ulaştığını..
ancak o zaman ne kadar zaman geçtiğini farkettiğimi..
sevmedim ama zorunlu hizmette de yaşam biçimi kurmuştum..
adı zorunlu olmasa çok daha iyi uyum gösterirdim kesin..
bazı insanlar böyledir..
sevgileri farklıdır..
duyguları farklı..
ne zaman bir tüy düşse bir kanattan ..
içleri sızlar..
içgüdülerine karşın..
göçememiş kuşlar gibi..
bakar kalırlar olasılıkların arkasından..
özgürlük sevdiklerinden özgür alanlar bırakırlar sevdiklerine de..
seninle kalmayı seçtim bile demezler..
başkasının özgürlüğüne zincir vurmamak için.. kalsalar da..sitemkar olmazlar o nedenle..
anca blog okurlarının kafasının etini yerler..
ama mesela çocuklarına hiç söylemezler..
ben uçmak..
hafif olmak..
kısa sürelerin..
insanı olmak için doğmuşum..
biteceğini bildiğim süreçleri hevesle yaşarım da..
bir şekilde uzarsa .. o zaman seyreyle iç sıkıntısını..
kısa sürelerde bitmeli yaşanmalı herşey..
sonra hemen bir yalnızlık süresi..
sindirilmeli yaşanan..
ve fakat..
sen git hem anne ol hem hekim ol..
hem de üstelik rehabilitasyoncu ol..
deli gibi..
herşey uzun etaplı olsun yaşamında..
kanatların içinde sımsıkı..
sonra biri gelsin bir şarkı sözü yazsın..
kanatlarım var benim ruhumda desin..
melisa kesmez'i okudum bu arada...
atları bağlayın geceyi burda geçiriyoruz'u yekta kopan twitterda önermişti..
yekta kopanın ince ince yazmalarını sevdiğimden onun sevdiği bu öykü yazarını da seveceğimi düşündüm..
doğru düşünmüşüm..
çok beğenerek okudum..
ince ince yazılmış..sevdim..
dönüp bir daha baktığım öyküler oldu..
hele de.. "kıpırtısız"..
onu aslan'la ve noktacık ile anton'la aynı yazıda toplamak istiyorum..
o yüzden bu yazıya daha çok uyacak olan..
"iyiyiz" ve " sirk" ten söz etmek istiyorum bir de..
sirk sevmeyen çocuk o benim işte..
o pırıltı alkış müzik gösterişin ortasında..
hüznü hissedip hiç gülmeyen çocuk da benim..
iyiyiz'de susan ve saklanan da..
tüm o aykırı kadınlar gençler ve çocuklar..
benim sürüm onlar..
iyiyizde arabayı kullanan ve yanındaki koltıkta oturan insanlar..
onlar bana çok uzak çok yabancılar..
ama hissetmezler..
çünkü benim kocaman mimiklerim kahkahalarım el kol hareketlerim var..
bir merak ediyorum ki..
bu genç ışıltılı kadınlar..
nasıl bu yaşamın bu boğucu hallerini..
ezici gerçeklerini ..
bitirilememişlikleri..
aykırı ruhları..
huya suya uymayan yaşam biçimlerini ..
kabullenemeyişleri..
bu kadar gerçekçi yazıyorlar söylüyorlar güfteleyip besteliyorlar diye.
nasıl...
kanatlarını nerde dinlendiriyorlar.. peki..