atalet mutfakta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
atalet mutfakta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Aralık 2016 Salı

Uç günlük günlükler... burdan devam ederim sanirimlar..

Feysimin buku sayesinde..
Son yıllarda aralık ayında yılbası süsleri kadar..
Kitaplık fotografı paylaştığımi farkettim..

Demek yılbaşı süslerinden önce elim bir kitaplığa gidiyor..
Ne niyetler gömmüşüm sayfalara..
Çoğu hala gerçekleştirilmemiş..
Çok niyet de olasılık daraltıyor demek..

Cuma akşamı..
Çekirdek ve hbç armutluya gittiler..
Gitmeden önce hbç ve 3 arkadaşı geldiler..
Yoktan yemek yarattım...
Doyurdum çocukları..
Bu sürpriz gelenler neden hep fare düşse başı yarılırken gelirler..

Bana kocaman bir yapılacaklar listesi bıraktı çekirdek..
Ben ne yaptım..
Zor bir haftanin kısacık hafta sonunda..
Bildiniz..
Kanape dizi örgü..
Ama her ayaga kalktığımda bir adet listede olmayan iş çıkardım kendime..
Misal.. 
Tabakları eledim..
Misal..
Çekmece kulplarının vidalarını sıkıştırdım..
Çirkin bir patates soğan dolabı getirilince eve.. 
Aynur'un hemen sokup kenara attığı metal patates soğanlığı yeniden kurdum..
Çam dalları budayıp atmışlardı yol kenarına..
Onlardan almıştım.. yıkayıp kuruttum..

Okudum biraz..
Elemantary'nin 20 bölümünü izledim hafta sonu boyunca..
Bitmemis kazağı bitirdim..

Dönüyoruz mesajı geldi.. ve..
Çukulatalı kek yapar mısın.. isteği..
İyi yolculuklar dilerim cevabı gitti..
Keki yaptım..

Döndüler..
Buzdolabındaki patatesli böreği verdim..
Çekirdeği bırakıp gittiler...
Pazartesi bir deliler boşandı günü idi..
Acil ile aceleyi karıştıran insanlarla yaşamak zor...
Bugün halâ delileri toplamamışlar..
Bi de çıkar dünyası diyeyim..
Prensip filan tanımıyor..

Bugün dolap doldu.. yemekler tamam...
Kimse gelmez bak.. hatta evdeki de rejime girer kesin...

Napıyorum..
Ekşi maya başlattım....
Çekirdeğe transparan kazak örüyorum..
Yekta kopan okuyorum.. o yarına..
Resmen düz kağıda not aldım.. sayfa arasına gizledim..

Neye deliriyorum..
Toplumun giderek daha vahşi olmasına..
Buna isyan edenlerin her gün daha çok isyan etmelerine...

Pese...
Bu bir geçiş döneminin geçiş yazısı..
Yoksa naaptım ne ettim yazısı değil...
O yüzden şu notu da ekleyeyim..
İçimde bir saat var.. alışkanlıkları tık tık zamanlayan..
Sesi giderek duyulmaz oluyor..
Güzel değil mi..
Güzel bence.....

2 Aralık 2016 Cuma

Bazenler.. zor olsa da'lar.. puhu kuşları hakkında

Derler ya..
Sen plan yap ki kibele eğlensin..
Her gün bloğa not düşmek.. her gün ufak bir düzeni toplamak..
Bunun bile lüks oldugu zamanlar oluşabilir.. hatta oluşur illâ ki..

Yalana yalana kıvanç izledik dün..
Çekirdekle beraber..
Yalanımız yok.. kıvanç girsin bi köşeden çıksın diğerinden yetiyor bize..
Dizinin konusu geleneksel..
Sadece ana kadın karakterin neden odasına çekildiğinde yapacak işi yok..
Kukumav gibi..
Düşünmekten başka.. 
Onu eleştirdik.. 
bi de yatağının kenarına oturuyor düşünmek için..
Hiç sevmem dedim..
Niye dedi..
Acaip konforsuzdur.. o kenar çöker.. popon kayıp yere düşüverecekmişsin gibi olur..
Bi de sırt dayama yeri yok..
Kaygan zeminde düşunmeler bana göre değil..
İlle oturacaksam düşünmelik..
İki adım fazla atar gidip koltukta otururum..

Ben depresyondaysam çökerim kenara.. dedi..
Bir de anlık otururum bazen..

Başka eleştirimiz yok..
Düşündü de düşundu hatun..
En son yatakta yine düşünüyordu..
Ama güzel bisey giymiş dedim..
Evet dedi.. 
Askısında ince bi desen vardı.. önünde ince bi dantel..
Açsaydi da tam göreydik.. olmadı..

Sonra yekta kopan'ın kitabını alıp yattım..
Sakın gitme diyor ya .. ilk birkaç sayfayı mutfakta ..
Döktüğüm bir koca bardak portakal suyunu sildikten..
Kırdığım bardağın camlarını topladıktan sonra.. 
Okumaya başladım..
Yıllarca okul servisi beklediğim..
Son zamanlarda eve gelecek olan çocuksu gecenin geç saatlerinde beklediğim mutfak benim için..
Bayağı okuma yazma kahve sigara whatsup sohbeti..
Telefon sohbeti merkezi haline geldi..
Yapacak bir işim varsa doğru mutfağa yollanıyorum..
İş dediğimde kastettiğim yemek pişirmek degil..

Yatak örtüsünü açana kadar.. elektrik kesildi.. 
El yordamıyla diş .. saç fırçalama.. geceliklenme ve yatma..
Geldi elektrik.. ama uyku da geldi..

Sabaha karşı uyanıyorum bu ara..
Sonra dalamıyorum bir süre..
Dalınca da saati kaçırıyorum..
Koş koş işe yetiş..

İşte bugün..
Gençler bilmez.. cıva gibi derdik biz eskiden..
Herkes öyleydi..
Bir hasta enfeksiyonu tedavi edilmiş gelirken diğeri ayni araçla gönderildi..
Ben kime ne yapılmayacak diye sorumluya söyleyene kadar az kalsın yapılmaya götürülüyordu o iş veya kişi..
Bir ara bunaldım bayağı..
Eş zamanlı vermem gereken komut ve açıklamaların hepsi eşit ağırlıklıydı..

Böyle zamanlarda herkesi olduğu şekilde dondurmak istiyorum..
Sonra sırayla her birinin omzuna dokunup uyandırıp..neyi nasıl yapacağını söyleyip..
Gidip diğerinin omzuna dokunup uyandırmak..
Belki herkes donukken huzurla bir kahve içerim.. kimbilir..

Siz farkında değilsiniz ama bazı ilaçlar piyasadan kaybolmaya başladı..
Hammaddesi ithal bazı ilaçlar yükselen dövizden zarar gördü..
İlacin etiket fiyati değişmedi ama maliyeti arttı..
Vahşi kapitalizm size acır da zararına ilaç üretir mi sizce..
Doksanlarda surşarj yöntemi vardi her eczacının elinde kaşe sabah akşam depo fiyatı takip edip ilaç fiyatı düzenlerdi..
Depo bugün sabah sattığı fiyatı akşama arttırır..
E eczacı naapsın..
Bugün aldığı üç ilacı satınca yarın üç ilaç alamıyor depodan..

O günler gelecek mi yine..
Soba üstü kestane kadar eğlendirir mi nostaljimizi..

Bugün yapmayı planladığım hiç bir şeyi yapamadım..
Ama aklımda bile olmayanlarla uğraştım gün boyu..

Dün ekşi maya başlatacaktım o da yalan oldu..
Kepekli unum yokmuş ki..

Siz de un ve kepekli un.. bir kavanoz ve tahta kaşık hazır edin..
Bir ekşi maya kabilesi yaratalım..
Evde can üretmek iyi gelir belki hepimize...

Çekirdek bana uzuun bir iş listesi verip hafta sonu tatiline gitti..

Akşam için bir kanapede konuşlanma ümidim var.. en enerji harcatmayanından..

Şimdilik böyle......

2 Ekim 2016 Pazar

taş çorbası.. aşure.. elma. . yılbaşları.. yer diğerleri..

Zamanın birinde uzun yıllar süren savaş sonrası..
askerin biri yürüyerek evine dönüyormuş ..
Birden ayağını yoldaki bir taşa çarpmış ..
Canı yanınca öfkeyle bir de tekme atmış taşa..
Canı daha çok yanmış ..
Bu sana ders olsun demiş kendi kendine ..
Taşı alıp heybesine koymuş .. unutmamak için..

Sonunda aç.. üşümüş.. yorgun..
bir köye varmış..
Köylüler.. meydanda elin etrafına toplanmışlar..
Cepheden.. geçtiği yerlerden haber sormuşlar..
Sonra da işte evlerimiz işte meydan ateşi ..
Isın.. uyu .. ama yemek dersen.. o yok.. bize bile yok demişler..

delikanlı " yaparız" dediyse..
"hiç bir şeyimiz yok ..
kilerler ambarlar bomboş.. hep yağmalandı buralar.. "demiş köylüler..

Siz hele kazana bir su koyun..
Bende bir sihirli taş var..
Onun çorbası hepimizi doyurur ..

Şaşıran ve pek inanmayan köylüler
Yine de suyu kazana kazanı ateşe koymuşlar .. Bir de koca kepçe

Su kaynamaya başlayınca heybesinden taşı çıkarıp kazana atıvermiş..
Karştırmış .. Sonra biraz tadına bakmış..
Çok güzel.. ama bir de patates olacaktı..
daha da güzel olacaktı..
bende iki üç tane vardı sanırım ' demiş biri gidip getirmiş..
Karıştırmış bizim asker .. yine tadına bakmış..
'mükemmel.. iki de soğan olsaydı daha da iyi olurdu' demiş..
Neyse ki köylünün birinde de soğan varmış..

Ve böylece..
Çorbaya lahana.. karnıbahar.. pancar.. bulgur.. havuç hattâ yağ eklemişler..
Bütün köy taş çorbasına bayılmış.. askere sihirli taşını kendileriyle paylaştığı için teşekkür etmişler..
o gece herkes mutlu ve tok uyumuş ..

Sabah ayrılırken asker köylülere misafirperverlikleri için teşekkür ederek ..
taşı onlara armağan etmiş.
artık demiş aç kalmazsınız..
sihir ' siz'de..

iIkokul ikinci sınıfta filandım..
Macar masalları kitabında okumuştum..

içimde yeri ayrıdır..

bugün parça parça feysiminbukunda paylaştığım Şeyler..
bugünün hem Yahudi yılbaşı.. hem aIevi inanışında muharremin ilk günü
Yahudi dostlarımın yeni yıl kartlarında elma ve bal bulunması ..
yeni senenin ağız tadı için elma dilimlerini bala batırıp yeme adeti..
aşure.. bereket..
bizi doyuran verime şükretme..
derken özel bir elma marmeladı tarifi ..
bayan rebeka'dan.. ki kendisi 83 yaşındadır..
'4 ekşi elmanın rendesi'.. granny smith amerika kıtasından..
2bardak şeker..
damla sakız Yunan adalarından ..
Vanilya ki onu da fransız bloğundan öğrenip yapmıştım
1-limon suyu ..
rengârenk renkahenk..
masalı düşürdü aklıma..

Çok sürmedi bu ruh Isınması gerçi ..
olsun..
yarın da aşure pişiririm..
Mavi bebek babasına tez kavuşsun dileklerimi de o bereketi pişirirken gönderirim..
pekiştiririm.. dünyayı güzelliğin.. iyiliğin ve barışın  kurtaracağı inancımı ..


2 Mart 2016 Çarşamba

artık pek kimse okumazken de simone.. ben birilerine konuşur gibi yazmaya devam.. olsun .. sen varsın.. çay alır mıydın..



bağladığın yerde.. ölürüm...
sabah rutininiz nedir bilmem..
benimki..
hemen kahve içmeye koşmak..
ve o arada haber kaynaklarımı okumak..
o yüzden telefonu veya ablasını alıyorum elime..
cünkü haber..
tibitırda ..
neyse..

telefonumu elime aldım ve sağ üst köşesinde..
ekranın..
parlak bi güneş gördüm..
beni nedense..
istinyeden bağlamış..
istinye güneşliymiş sevindim..
onlar adına çünkü..
benim baktığım camda bir gri bulut ve pıt pıt yağmur serpiştirmesi vardı..

biraz önce telefonu tekrar elime aldım..
bir yerden msj gelmiş..
dikkat yağmura yakalanabilirsin demiş.. 
sağ üst köşeye baktım..
yerim istanbulmuş..
bulutlar varmış..
bu sefer de.. güneş giriyordu gözüme pencereden baktığımda..
üstelik bencileyin bir bina içre yaşam geçirenin yağmura yakalanma olasılığı nedir..
sorarım size..

tesadüfen komiklikler olmasa..
meteorolojinin bugününü bana adaması gibi..
yaşam başka yerde diye dolanır dururdum..

zira karanlık ve !?!?!? bir gün bugün yine..
nefesimi tuttum ve öğleden sonra dördü bekliyorum..

dört bacaklı minarenin son hali..
içler acısı..
daha da acıyor içimiz bina olmayan kayıplarla..
o yüzden o ünlem-soru-ünlem-soru kaygısı..

haftanın sonu.. harketli geçti simone'cuğum..
hareketli olmasını planlamıştım ama..
bu şekilde değildi hayalim..

tam bu mevsimlerde ben..
tanıdık balıkçı tekneli balıkçı olsa isterim..
sabahın kör vaktinde sarıp sarmalanıp..
bir elimde poğaçalar bir elimde kahve dolu termosumla..
cebimde sadece kitabımla..
onun teknesine sızmayı..
rüzgar altı baş altı bir yer bulup..
sarı yağmurluk içinde saklanıp..
onlar naaparsa yapsın ben rüzgar martı çığlıkları ve motor patpatları arasında..
öyle dünyada uzak kitap okumak isterim..
kendime bir film karesinden bir an yakalamak..

ağ atacak kadar büyük tekneli balıkçı ahbapları olanlar temasa geçsin benimle..
acil..
bugün öğleden sonra dörtte..
endişe kaygı nöbetindeyim.. 
ama sonrasında serbest olacağım..

işte bu filmatik hafta sonlarından biri de..
bağlar pıt pıt uyanırken kitap okumak elimde bir şarap kadehi üzerimde bir battaniye ile..

malum okurken hareketsiz kalır insan ve hareketsizlik de üşütür..
ruh da üşür..
kaygılanırken..

o yüzden bilindik bağlara.. 
vino dessera bağlarına gidesim vardı erkenden uyanıp..
program değişti sonra..
evde kaldık..
tamam koltuk da olur okumak için derken..
mutfağı yakmaya çalıştı çb..

biliyorum.. bu biraz saldırgan bir ifade..
ben de üstelik.. bildiğin çatır çatır yakmıştım mutfağı..
zamanında..
ama özür dilemiştim ben...
sigortacıdan bile..
hem kendim temizlemiştim kendi yaktığımı..

köpek burnum düşmesin..
aynura fazla iş kalmasın..
çünkü onun onun.. 
nasıl hiç mutfak yakmayan bir şahane olmakla ilgili vıdıvıdısı..
 daha da çekilmemelik is kokusundan diye..
  beyaz sabun kalıbı ve ben ve bir kaç vanilya paketi..
iş başına geçtik..
siliyorum ve söyleniyorum..
çünkü dolap silmek..
is koklamak keyifli bir uğraş değil..
okunacak kitaplar izlenecek filmler ve..
ekilecek kerevizler var..
ben homurdanırken umutla..
bir sesin .. 
ya tüh ben iş çıkardım filan demesini duymak istiyorum..
ama yok..
o zaman susacağım halbuki..
ama yok..
tonu yükselttim sonra..
zaten armutluda da her yeri is ettin..
 nedir bu bana garezin..
şiiri eşliğinde..
 şimdi gidip bir de orasıyla uğraşacağım..
diye..

ne kötü adamım ben ya !! dedi..
dedim nasıl hiç replik bilmiyorsun..
ay.. tüh.. hay kibele..
vah vah..
bunlardır beklediğim..
bi gelse..
bi kere gelse..
sussam..
hiç konuşmasam..

üstelik çbye alıcı gözle bakmam.. 
ve alma kararımı vermemde etkin olan..
bir gecenin onbirbuçuğunda..
yazık sana.. yoruyolar mı seni..
demesiydi..

aynı quasimodo gibi ruhum..
bana acıdı.. bana acıdı..
sen yaparsın demediii..
diye tuhaf iç çığlıklar atmaya..
putrelden putrele salınmaya  başlamıştı o anda..

yıllar sonra yine bir homurdanma seansımın ortasında..
bunu söyledim..
sen bana acıyan ilk adamdın.. 
ne oldu sana da bu kadar suskun oldun dedim..
ben ne bileyim dedi..
ne bileyim senin bunu önemsediğini..
bunun sonucunda..
sipariş vermeye başladım artık ben de..
içinden gelmese de..
bir yazıklanma.. bir tüh bir vahvah..
ısmarlama mısmarlama özür..
içten  yapılmasa da..
enerjimi farklı yöne akıtıyor.. 

ve fakat sanılmasın katilimi seviyorum..
etrafım onlarla sarılı..
ikisini ben doğurdum..
biri beni doğurdu..
birini beni doğuran doğurdu..
 yıllardır..
her yer katil..
ben direniş..
hani gönül umduğundan kırılır tamam..
ne bilsinler kırıldığını.. tamam..
e ben söyleyince de..
'ne gerek var kırılmaya..
kırılma abi..
gerçek bu abi'..
 tribi başlıyor dört bir yandan..
garip ilişkiler içindeyim..

en son kırıldığımda.. kanatlarımı topladım yazımı gönderdim de..
vassaptan..
ee kanatlarını toplamışsın..
gereksiz..
bi de buna sevinmişsin..
gereksiz diye cevap geldi misal..
çıtır çekirdekten..
çb.. çok uzun okuyamam sen bana özetlersin dedi..
hbç'nin sesi bile çıkmadı neymiş.. vassap app bozulmuş..

o applar bana gelince bozulur hep..
bi benimki bozulmaz..

dün aslında gayet keyifli bir gündeyken..
en azından mutfak beyaz sabun ve vanilya kokar..
manikürüm bozulmamış..
öğleden sonra dördü beklemezken..
akşamına sevdiceklerimle içecekken..

bizim çıtır psikologla migren konuştuk..
bir noktasında..
bana çocukluk travması sorgulamaya başladıysa..
dedim bende yok yok..
bir ikisini anlattım..
anlatırken gözlerim dolmaz mı..
dedim ki..
aslında ben kendime ağlamak istiyorum ya..
ben oturup..
iki ayağımı açıp..
uzun uzun kendime ağlamak istiyorum..

huzurun huzursuzluğu tanısını biliyorsunuz..
bugün yok bak o ağlama isteği..
çünkü öğleden sonra dört huzursuzluğu var..
adı belli..

ve demin yukarda yazdıklarım..
onlar şımarıklık gibi göründü gözüme..
çünkü simone..
ben sadece yanan tencereden tüten isi konuşurken..
ben sadece..
aslında daha ergenken halletmeye başladığım madır işşu'larımdan söz ederken..
yangının travmanın babası yaşanıyor memleketimde..
bakır tellerden adlarını kıvırıp boynuna asan çocuklar ülkesindeyiz..
atalet..
tuh senin suratına ve klavyene..
...
elitizm de yapmalı biraz çıkmadan..
hem is kokusu çıksın..
enter tuşuna tıklamadan..

simone'cuğum..
gertrude stein'ın hayat arkadaşı alice ..
gertrude'un ölümünden sonra..
bir tek kitap yazmış..
75'inde yazmış..
iki ayda yazmış..

ömrü boyunca deftere yazmadan.. 
aklında tuttuğu güzel yemekler tariflerini yazmış..
okumadım kitabı.. listemde..
 hakkında bir yazı okudum..
anladığım kadarıyla benim yazmak istediğim kitap gibiymiş..
yemeği 'nasıl kimden öğrendiği ve yaparken ve yerken'leri içeriyormuş..

olsun dedim.. 
ben de yazacağım sınırlı kısıtlı sofistike yemek anlarımı..

satılsın satılmasın..
basılsın yeter..

siz kitapla ilgili yazıya bi göz atın..
bi de bana kolay gelsin deyiverin..
bi de öğleden sonra dördü hasarsız atlatalım dileyin..
bi de ağ atmalık balıkçı motorlu balıkçı tanıdığınız varsa deyiverin..

http://egoistokur.com/gertrude-stein-ve-alice-b-toklastan-kusursuz-ask/


19 Ekim 2014 Pazar

pazar..



tuhaf bir yemek pişirme dürtüsü içinde..
eve geldim cumartesi..
kocaman iki kasa siklamen ve bir kasa kasım patı eşliğinde..

çok yemek vardı..
çiçekleri ektim suladım..
Çok yemek vardı üstü açık tost ve yaseminli yeşil çaydan yana yaptım tercihimi..
çok yemek Vardı Selgin GB'nin paninilerine ağzım sulandı..
ama çok ekmek de vardı..
pinterest e nakliyelediğim reçelli bisküvilerden yapmak istiyordum ama..
çok tatlı da vardı..

amaan maksat deli gönlü eğlemek..
hamurla oynayası.. şu fırını yakası var işte dediğimde..
saat 10 olmuştu..
çekirdek patenden geldi..
onu doyurup..
reçelli kurabiyeleri yaptım..
tam sevdiğim gibi kıtır kıtır oldular..
lar değil..
oldu.. tek bir büyük çörek..

pazar sabah kendi iradem ile uyandım ..
kahvemi içerken..
bahçedeki kedileri farkettim..
3 kez bir ana..
yavrular yerken nöbet tuttu..
onlar doyup yalanmaya geçince..
yerleri koklayıp yalamaya başladı..
ay aç kaldı..
içerden bir tas ve arniyeden azıcık mama..
kapıyı sessizce araladım..
anne kedi yoktu..
simsiyah bir kedi ama o da pek genç..
seyirtti..
çb geldi napıyorum diye..
serp dedi bahçeye..
yok dedim..
bir başka orta boy kedi geldi..
tastan mama yiyen kara kedi ona kıhladı..
korktu garip..
bir başka tas ..
avniyeden mama..
geldim ..
ona da vermek için..
ikisi birden kaçtılar..
tası bırakıp soğuyan kahvemi yenilemeye gittim..
döndüğümde çb sonunda gelmeyi başaran anne kediyi kovalıyordu pist kost diye..
duruma el koydum..
bu arada çb'nin tastan yere serptiğini de farkettim ama daralmıştım artık..
herkesi kendi kaderine terkettim..

çakmam gereken kornişi takarken duvar karşı gelince..
arabanın arkasındaki dağınıklık düzene girmeyi reddedince ..
yürüyüşe çıktım.. güzeldi gökyüzü..
dönüşte kuaför..
2 greni.. 2 yazı..
biraz gelecek hayali..

az sohbet
çokça üşüme..
iki kitap..
bir çorba..
bitti gün..

.....
Açıklama..
Çocuklarıma yemek kitabı hazırlıyorum.. sevdiğim kolay havalı tarifler .. pişirirken denenenler.. değişiklikler..
ilk.. nasıl bir günde yapıldı..
Onun notları olacak burada bazen.. mutfak kategorisinde
.... mutfak notları..
kıtır kıtır kurabiye hamuru
İtalya'dan
2 bardak (birini kepekli koydum)
1/3 bardak şeker (biraz fazla geldi)
1 yumurta + 1yumurta sarısı
1 kaşık kabartma tozu
yarım bardak z.yağı

karıştırıp yoğuruyorsun
tart kalıbına 2/3'ünü döşeyip..
üzerine marmelat sürüyorsun ..
ben bahçe elma+ armutlarından yaptığımı sürdüm..
kalan hamurdan şeritler veya benim gibi yıldızlar serp üzerine önce 15 dakika200 derece sonra 18o derecede toplam 40 dakika..
fırını soğukken koyuyoruz içine..
not:
ideal kıtırlıkta oldu
ancak kepek ve tozşeker nedeniyle kolay şekillenmiyor
bir de sadece un ve pudra şekerle denemeli..
marmelat çok iyi pişti..

posted from Bloggeroid

18 Ekim 2014 Cumartesi

kestane çorbası.. canıtın.. yeni favorim..



evi ısıtmayı seviyorum..
bu mevsim..
dikkat ettim her sonbahar aynı renkler ..
benzer tadlar peşindeyim..
içgüdü olsa gerek..

dün yıllardır okuduğum bir blogda anlatıyordu..
annem sabah uyandığında akşam yemeğinde ne olacağını bilir..
sabah 7-de market alışverişindedir..
ben akşama doğru hazırlamaya başlarım..
o yüzden annem her sabah..
bir şey gerekli mi? dediğinde..
herşeyimiz var diye cevapladım..
yazmıştı..
sonra koca arayıp akşama konuk getireceğini söylüyor
ve anne buzdolabını görüp ..
bunda hiç bir şey yok diye korkuyor..
Ve sonrası bir masal biraz bazen benimkiler gibi..
onun masalını değil kendiminkini yazıyorum bu cümleden sonra..

saime hanım kestaneli pilav yapardı yılbaşı için..
kestane kabuklarını çizerdi..
ve haşlardı..
o kestanelere bayılırdım..
gidip gelip çalardım..
ufaktan fırçalardı..
ama bilirdim ki benim için fazladan eklenmiş kestane vardır o tencerede..

o yüzden kestane çorbası denemeyi çok isteyeceğim bir tad oluverdi..
aklıma düştü..

arada olur böyle..
alışverişi yapıp giderim eve..
çoğunlukla olan ise
mutfakta bir tecrübe edinince gelişen birşey..
elindeki ile ortaya farklı şeyler çıkarmak..
tek domates .. son havuç..
iki üç kornişon turşusunu farklı bir şeye dönüştürmek ..
biraz şamanik sihirli bir şey..
bir malzeme yoksa diğerine geçmek..
bir yemeğe başlayıp başkasıyla bitirmek..

evde herşey var diyerek sadece kestane aldım..
30 kadar demiş Corey..
pişmiş demiş..

köşedeki kestaneci ile beraber..
5o tane kuzu kestane saydık..
trafik sıkışıktı..
ara ara sağ koltuktan kestane kokusu vuruyordu..
kulağımda Zaz'ın sesi..
bu albüm de öyle bir kitapçıda çalarken duyduğum..
nedir diye sorup aldığım bir albüm..
en iyi alışverişler böyle olur bence..
dikkatin başka yerde iken..
aradan sızıp kendini gösterenlerdir..
yaşamımda en çok yer eden.. en çok keyif verenler..

eve geldiğimde kimse yoktu..
bir beyaz soğanı küp küp doğradım..
az zeytin yağı ile çelik tencereye koydum..
biraz tuz..
bir avuç su..
soğan suyunu salana kadar..
yumuşak tutsun..
kavurmasın sıcak yağ..

kestanelerin kabuklarını soydum..
ve nefis kokular salan soğanların üzerine attım.. iyice karıştırdım..

aklımda kalan cümle..
kestaneler iyice emsin tenceredekilerin kokusunu..
karıştırdım..
sonra üzerine kettle'da kaynattığım suyu döktüm..
sonra tarife baktım..
Corey ince havuç ve biraz kereviz sapını da koymuş soğanlarla beraber öldürmüş meğer..
üstelik soğuk su eklemiş ..

olsun..
altını kıstım..
50 dakika kalacak.. tıkırdayacak..

face'e baktım..
eve birer birer gelenlere baktım..
sonra tencereme baktım..
kestaneler kısmen helmeleşmiş kaşıkla ezilir hale gelmiş..

beyaz şarap 1 bardak diyordu..
bir fırt vermut..
açık şarabım kırmızı idi..
rengi bozmak istemedim..
vermut yoktu ..
koymadım..
biraz karabiber çektim üzerine..
bir de şu minik hint cevizi diyordu ..
o vardı ama bulamadım..

blenderi sokup birkaç kere çalıştırdım..

sonra kaseye döktüm..
biraz karabiber daha ..
biraz beyaz biber..
bir iki maydanoz..

lezzet süper..
kesinlikle mevsim çorbam..
Corey soya kreması ya da herhangi bir krema diyordu..
bence gerek yok..
bir daha yaparken havuç olsa da eklemeyeceğim..
tatlı olur o zaman..
ama kereviz sapı olur.. azıcık..
kestanenin kokusunu engellemesin..
soğan belki 2 tane olur..
ya da daha büyük bir soğan..
o küçük ceviz güzel olur bak..
belki suyun bir bardağını sütle değiştiririm.. ya da çiğ krema..
hatta tavuksuyu..
kıvamı tarhana çorbası kıvamında..
en sevdiğim..
arada diş diş kestaneler..
ve içerken nefis kestane kokusu ..
beyaz şarap ekşilik verebilir..
koymam..
ama vermut iyi fikir..
belki bir iki mantar yakışır bu çorbaya..
badem çok yakışır..
ya da kavrulmuş fındık..
bu benim damak tadım tabii..

bence bir kere deneyin sadesini..
sonra sihrinizi kullanın..
sonuç nefis bir sonbahar kış çorbası ..
topraksı kokular ile..
bon apetit

posted from Bloggeroid

Follow my blog with Bloglovin