canımız sıkkın blog genel olarak..
ülkece daimi bir eşeği kaybetme ve bulduğuna sevinme kısır döngüsü içindeyiz..
ve sanıyorum ben kendimi bildim bileli böyleyiz..
neden ve nerden misyonum (uz)sa
sırtımızda ülkemiz bir indirecek..
huzurlu ortam olmadı..
oldurulmadı..
dolayısıyla..
bebekli kadın gibi..
omzumuzda sırtımızda sağ kalçamızın üzerinde..
biryerlerimizde sürekli onunla..
başka birşeyleri de yapabilme telaşındayız..
öyle olmamaya karar verdiğimizde de..
camide bebesini terkeden..
az sonra pişman olup koşarak gelen alan..
ellerini ayaklarını filan öpen kadın gibiyiz..
yani naapsam içime sinmiyor durumu baki..
işte böyle bir altyapı üzerinde..
yaşıyoruz bir yandan..
kitaplar okuyor..
şaraplar içiyoruz..
hüzün bize yakışıyor..
son okuduğum murathan mugan derlemesi idi..
kadınlar arasında'yı okudum..
edebiyatımızda lezbiyenliğin yeri şeklinde bir giriş yazısı ile sunulmuş..
bazı öyküler benim bayıldığım yazarlardan..
bir erendiz atasü bir hakan günday var mesela ..
ama benim yaklaşımım şu..
kimle kim arasında olursa olsun konu aşk olunca sıkılıyorum..
aşk bence yapıcı bir duygu olmalı..
enerji vermeli..
aşıksın elde edemedin hırsını tutkunu..
aşıksın dolu dizgin karşılıklı..
mutluluğunu..
bişeylere kanalize etmeli..
yani oturup aşk.. hele de elde edememenin..
ya da ayrılığın bunca çok sayfa boyu..
olması.. yazılması çizilmesi.. benim açımdan handikap zaten..
okuyacaksam..
paul ile virjini okur ederim kendime işkence..
anna karenina okurum.. kamelyalı kadın filan..
bayık bayık darallanır otururum..
yani öyle işte..
bu yüzden sırada iki murathan mungan varken biri erkek öyküleri..
diğeri ise denemeleri..
okumayacağım şimdi..
elimdeki romain gary'nin..
"polonya'da bir kuş var"ı bitti bitmek üzere..
o kadar çok benzettim ki.. boyalı kuş'a..
yazarın jerzy kozinsky olduğuna yemin edebilirdim bak..
çocukların savaş sırasında ani ve tuhaf büyümelerini ve bir daha da asla aynısı olmamalarını anlatmış..
yine de iyi dayanıklı çıktı bizim ufaklık..
hala zarif ve hala nazik kalmayı başarıyor..
onun yerine ne koysam diye bakıyorum sadece..
açıkçası gary'yi de emile ajar'ken daha çok seviyorum ben..
onca yoksulluk varken'i mesela..
cennetin köklerine yeğlerim..
bu arada dedim ya çocuklu kadın gibi..
hafta sonu yaptığım truffe'ü yaptım ve bitirdik ama buduara ekleyemedim bi türlü..
sonra eve gelen ustaları..
ve onların ardından eş zamanlı 0 km çamaşır makinesi ile bulaşık makinesinin su pışkırtıp bir bütün gün bizi delirtmelerini de..
bu merkür retrosundan pek sıkıldım ya..
sulak yere döndük biz..
on gün su pışkırtan banyomuzdan sonra şimdi de mutfağımız..
ve umum elektronik aletlerimiz..
bu kadar başka bi numaramız yok lkecek..
pedofiliyle nikahlanmıştan halliceyiz..