bilinen yedi çakra var diyolardı..
alternatif tıp da kendini geliştirmeye karar verdi..
eh tıp gelişir de..
çakracılar ay pardon alternatif tıpçılar gelişmez mi..
gelişir..
efenim meğer göz ardı ettiğimiz önemli bir çakramız daha varmış..
ayak çakrası..
bizi bugüne çakıyor.. gelecekle ilgili planlarımızı geliştirmemizi sağlıyor muş..
bağlanabilir hale geliyor..
bağlantı kurabiliyormuşuz ol çakramız açık olunca..
ee..
ben de diyorum..
son bir iki aydır.. topuklu ayakkabı giymediğim..
yumuşak tabana geçtiğim için..
ayaklarım tak tak diye yere vurmadan yumyumuşacık basınca olmuş meğer hepsi..
yani ben ööle karar verdim..
ayak benim karar benim verdim gitti..
kesin benim topuk seslerim..
çakramı açıyomuş da haberim yokmuş..
muş diyorum çünkü çakramı bilmiyodum az biraz önce..
yoksa kesin yani..
neyse giydim topukları artık durduğum yerde sağlam..
ileriye dönük duracağım..
bak yazarken bile kendilerinden bahsettiğimi anladılar da..
ayak tabanlarımda bööle biri içten dışa (saat yönü) diğeri dıştan içe (saat yönünün tersinde) bir akım oluştu sanki..
dönüyolar öle..
inanmıyor musun okur..
senin çakraların kapalıdır ondan hissetmiyorsun.. kesin yani..
bak senin pankreasın da kirlidir şimdi..
onu açtırman lazım..
yok kuru temizleme efenim..
lağundride temizlenmez o pankreas..
kirlenir..
seni şeker hastası yapar..
(çamaşır makinesinin kalgonsuz halini düşün okur .. ne fecidir )
sonra sen uygun birini bulup da açtırmazsan temizletmezsen..
aman aman..
şekerin kalıcı olur da..
sen şimdi önce pankreasını temizlettirecek birini bul..
sonra..
şeker ilaçlarını kes.. ki kolayca giresin komaya..
düşesin yollarda..
neyse..
ben pankreasımı kibeleye emanet ettim..
yüksek yerlerde inandıklarım var benim organlarım tertemiz..
bi tek ayak çakralarımı unutmuşuz..
eh o kadar kusur olur..
onu da keşfettik zaten..
vurucaz ayakları yere..
patapatapata.. hani
avemelerde.. bişey isteyip de alınmayan çocukların kendini karın üstü yere atmasından bir önceki tepinme hareketlerini yapıcaz...
kapı açık dursun diye taktı..
gerçekten taktı..
beş gün önce.. laf arasında söyledi..
üç gün önce..
elinde mor bir sümbülle söyledi..
bugün.. beş kişinin önünde..
takar ya patron..
neymiş aksaklıkları görürmüşüm..
ne gözse benimki..
kapının kenarından dışarı 90ar derece.. kuzey doğu- güney batı yönlerinde görüş açısı var..
ayrıca koridordaki on küsur odanın kapılarından içeri alt kattaki tedavi odalarından içeri de bakıcak sanki ..
oda kapısı açık olunca..
bilmiyor..
ayak çakralarım kapalı benim..
yok haksız demiyorum aslında..
zaten ben de..
tepinip.. ayak çakralarımı açmıştım..
yapılan hata nedeniyle..
hata dediysem. tedavide uygulamada filan değil ha..
sadece zamanlamayla ilgili bişey..
haksız demiyorum..
hatta terör estiriyorum ama..
açık kapının..
etkili olamayacağı bir konu..
o yüzden taktı diyorum..
neyse kapı açık şimdi..
ama ben odada yokum tabii..
zira onbeş dakikada.. pes ettim..
hayır fıstık atcaklar nerdeyse..
kafeste maymun gibiyim..
bir de bizim insanımız..
telefonda konuşanın aynı anda kendisini
dinleyip cevaplayabileceğini sanır..
yazı yazmanın..
tedavi düzenlemenin..
kaşınmak gibi otomatik bişey olduğunu o arada beynin hiç kullanılmadığını..
dolayısıyla..
akıllarına gelen abi gubi her türlü soruya cevap verebileceğinizi sanır..
o yüzden..
kapıyı açıp arkasına dayayıp çıkıyorum..
ayak çakralarımın açılması gerek..
bunun da en iyi yürümekle açıldığı biliniyor..
ne var.. ben biliyorum işte siz niye bilmiyosunuz da..
gerçi çıplak ayak çimende ya da toprakta diyor ama..
çimeni kim bulcak..
ben de ayakkabı tabanıma koyarım birer avuç toprak..
avrupa gezisine çıkan osmanlı sultanı gibi..
yürürüm..
işte yürürken ..
ortak odaya düştü yolum..
baktım teve açık..
kimse yok..
kapatayım derken gözüm bir iliştiyse..
programda birileri birilerinin evini restore ediyor..
en sevdiğim..
azcık baktım..
eh odadan çıkarmayacaklardı beni.
sorumluluk onların..
çokucuk da bakardım..
ama azcık baktım..
çünkü spiker..
anlatıyordu..
"matkapla delindi"..
görüntüde usta matkapla delik açıyo..
"şarjlı tornavida ile vidalandı"..
görüntüde.. usta vida sıkıyor..
ama en son ..
"duş başlığı yerine kontrol kalemi ile vidalandı"..
deyince..
bi durdum şööle..
baktım gerçekten usta..
tornavida yerine kontrol kalemi kullanıyor..
ben de yaparım..
mutfak çekmecesinde bir kontrol kalemi bulundururum..
ucunun kalınlığı pek yarayışlıdır..
bir çok vidaya hatta nerdeyse yıldız tornavida gerektiren vidalara bile uyar..
hem de elektriği kontrol eder..
şimdi desem ki..
usta elektrikli alet monte ediyor da ondan kontrol kalemi kullanıyor..
hani elektrik çarpmasın filan diye.
yok..
duş başlığı takıyor..
yani aslında o kontrol kaleminin ağzını uygun bulmuş.. ince başlı tornavida aramaya zahmet etmemiş..
onu kullanmış..
yani istersen bıçak kenarıyla da yapabilirsin aynı işi..
yani demem o ki..
kontrol kaleminin ustayı çarpma olasılığını teşhis eden.. sistemdeki kaçak elektriği algılama işlevi..
o vidanın yarığına oturtulup çevrilme işine ayrıca bir özellik katmıyor..
yani demem o ki..
vidanın kontrol marifetiyle çevrildiğinin bilinmesi gerekmiyor..
program devam etmiş olabilir..
ama ben izlemedim..
zira..
salaklık hanem zaten dolmuştu..
depom tamdı..
ayak çakralarımı vura vura yürüdüm gittim..
ve düşündüm.
odadaki toplantıyı da düşündüm evet..
aynı şeydi..
sadece itiraz edecek bir cümle bulmuş olmak onu kullanmayı gerektirmiyor..
yani..
aynen yapabildiğin her şeyi ille de yapman gerekmediği gibi..
her teze bir antitez..
her yürütmeye bir itiraz kararı çıkartman gerekmiyor..
hiç durmadan cümle kurup..
havayı hareket ettirmeye gerek yok.
aslında..
ille de kuracaksan ..
bir cümle anlamı olsun..
dahası eminim bir sürü insan oturup bunu izliyordur..
ve eminim hiç kimse o cümleye takılmamıştır..