sadece şirin bişeydi..
charlie brown..
saint valentine takıntılı çocuk..
snoopy'nin ondan fazla sen valentin kartı almasına üzülen ve her yıl iyi niyetle yeniden kart beklentisine giren çocuk..
işte kitaplarımı çıkardım..
belirli bir snoopy'ly saint valentine karikatürü peşindeydim..
o günlere gittim..
gittim..
ise sonları üniversitenin ilk yılları..
abimin getirdiği snoopyler..
hem ingilizceyi ilerletmeme yol açmışlardı..
hem de..
ne çok yeni şeye..
biri de sen valentin..
neydi bu..
bir kart gönderme günü..
işin içinde kalplar de vardı ..
sevgiyle ilgili birşeydi ama neydi ki..
sonra cold cereal.. neydi o..
tasa döküp üzerine süt döküyordun onu anlamıştım..
ama nasıl oluyor da soggy oluyordu..
neydi o sözlük anlamı tahıl olan iey..
hem tahıl nasıl soggy oluyordu..
ophtalmatologist sözcüğünü..
ordan öğrenmiştim..
televizyonda kanal değiştirirlerdi mesela..
nasıl birşeydi ki..
hem bir de şişe çevirme vardı..
o da neydi..
dünya büyüdü..
evrenselleşti..
ve bunda..
televizyonun..
sinemanın edebiyatın ve iletişimin çok payı oldu..
internet sayesinde..
ışık hzıyla öğrendik..
evrenselleştik.. küreselleştik..
kelebek etkisileştik..
diye düşünür ve aradığım o belli karikatürü henüz bulamamışken..
bunu buldum..
saime hanımın biliyorsunuz..
bende hiç el yazısı yok..
sadece bir dmc nakış ipliği kutusu üzerinde..
arkadaşı nurtene yazdığı not..
sarıları al.. morları ver diye..
bana mecburi hizmette gönderdiği bir paketin içine yazdığı notu..
bir snoopy kitabının arasına saklamışım..
ne iyi etmişim..
sitemkar kişiliği ön planda..
"yazışmak istemeyen doktor" diye başlamış..
demek bi süredir yazmamışım..
"umarım paket seni memnun eder"
"terlikler için söylemen gerekeni biliyorsun.."
hayır bilmiyorum.. aslında...
"büyükler senin .. beğenmezsen sabire hanıma ver..
sütü üşümesin.."
sabire diğer doktorun eşiydi.. yeni doğum yapmıştı..
ben gittiğimde..
üçüncü çocuğunu doğurmuştu..
demek bebeğe patik göndermiş örüp ve bir çift daha büyük örmüş ben çetik giymem asla.. ama o beni soğuktan korumak istemiş olsa gerek sobalı evde..
ısrar ediyor gibi olmasın diye de.. beğenmezsen ver diyor.. hehe..
"torbaları uygun yerden kesip hemen kumunu doldur ki.. evin sıcak olsun" diyor..
demek kapı altı kum torbaları dikip göndermiş bana..
hiç birini anımsamıyorum..
ne torbaları ne patikleri..
"Fatoş geldi mi"
yoksa hala yalnız mısın.. tek başına oralarda mısın demek bunun açılımı..
fatoş üç elma boyunda bir hemşire.. ama o olunca lojmanda ben güvendeyim..
yalnız değilim.. demek..
saime hanım için..
"pantalonları bitince gönderirim.."
imzası var..
keyifli olduğunda saime yazan imzada s'nin kıvrımına bir küçük gaga eklerdi.. harfin sonunu da yukarı kıvırıp kanada..
kuşa benzerdi..
imza kuş gibi.. keyifliymiş demek..
bu sene sevgililer günüm özel oldu..
saime hanımdan bana keyifli bir not getirdi..
biraz sitemkar..
ama dozunda sitem sevgiye yakışır..