dürüst blogculuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dürüst blogculuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ekim 2012 Cuma

makrolar.. elektron mikroskopları mor balıklar sinirler ve zihniyetler ve diğerleri hakkında..


kaynak

bu sağlık bakanlığı toplu hemşire ve sağlık memuru alımlarına başladı başlayalı..
durum vahim..
kadro sürekli değişiyor..
daha üçüncü sınıfta iken kpssye girbiliyorlarmış..
ve iki yıl süre ile geçerli oluyormuş puanları..
daha mezun olur olmaz.. atamaları yapılıyor..
bu durumda tüm kurumlarda .. özel olanlarda bir personel eksikliği oluşuyor..

bu yüzden değişip duruyor kadrolar..
hatta neredeyse memnun kalsınlar diye pohpohlayacağız.. (inanma sakın)..

neyse işte vizitte dedim ki yeni ekibe..
farkında mısınız burada her vizitte ne öğrendiğinizin..
memnun olmayı..
susadım. aa ne iyi farkettim susadığımı.. ve hatta suyun yerini de biliyorum ..
oraya kadar gidebilme.. suyu olduğu yerden çıkarabilme.. bardağa koyma içme ve susuzluğumun giderildiğini farkedebilme yetisine sahibim bugün..
memnunum..
demiyorsanız eğer..
o zaman anlamadınız demektir dersiz.. bir kez daha dolaşalım viziti..

ben hergün birkaç kere bunu anımsamaya çalışırım..
bu beni biraz iyi biraz kötü etkiler..
çok fazla beklentim olmadan ..
minik şeylerle güzelleştirebilirim bireysel yaşamımı bu iyi birşey..
ama bazen de insanın motivasyonunu azaltan birşey..

bu sabah yolda giderken monet.. empresyonizm babası istanbulda sergisinin afişini gördüm yine..
hala bakmadım gerçi..
ama monet acaba diğer empresyonistlerden yaşlı mıydı.. yoksa diye düşündüm..
çünkü artık monenin kataraktı olduğunu ve gerçekten de etrafını öyle gördüğünü biliyoruz..
gördüğünü çizmiş adam.. aslında.. yeni bir teknik ve akım geliştirmek değilmiş amacı..
ona bakarsanız van gogh da dijital kullanırmış.. ve dijital zehirlenmesi nedeniyle sarı görürmüş.. etrafı..
sarı yoğunluklu resimler çizmeye başlaması o yüzden ama her ne nedenle olursa olsun..
uzaklara baktığüımızda gördüğümüz gibi çizmeyi başarmışlar ve bir devir akım başlamış..
belirsiz ve flu görüntüler devri..

şimdilerde fotoğraf sanatı aldı başını gidiyor.. daha net daha net daha büyük daha yakın çekme konusunda bir telaş var etrafta..
yakın net ve büyük..
çiçekler ne güzel.. ne gerçekçi noktasından..
çiçeklerin pistili püstülü üzerindeki toz zerresini tartışır hale geldik..

hep şu şiir geliyor aklıma..
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve orman gibi kardeşçesine..
insanın iki özlemini de dile getirmiyor mu??..
hem ait olacaksın bütüne.. hem az uzak ve farklı olacaksın..
hem genel bakışı görecek tadını çıkaracak hem her deliğin içine burnunu sokacaksın..

bak bergama şehri geldi aklıma tepede dümdüz ovaya 360 derece bakan antik şehir..
ilk kez o zaman içselleştirmiştim tepede olmanın kartal yuvasından etrafa bakmanın verdiği güveni..
ta ufukta bir toz bulutu olsa..
hemen hazırsız.. sürpriz yok..

ve elbet ilk maydanoz çiçeği makro fotoğraf çekimimi anımsadım sonra.. 
hele o minicik kır çiçeklerini hani iki milimlikler ama herşeyleri var diyebilmeyi..

bi yakından bak.. bence yaşama.. sonra uzaklaş bi de ordan bak.. 
bi uzaktan bakmaya başladıysan eğer. hadi bir de dibinden bak.. 

tekilin bireyin katkısını .. bütünün uyumunun güzelliğini seç.. seçebilirsen hangisi daha önemli.. daha etkili.. ve özel..
işte sabah bunları düşünerek geldim.. yolda.. ve baktım.. bir eski dost taze blogcu da bahsetmiş bu uzak yakın ilişkisinden.. 

ve bir de sonra bişeye sinirlendim o yüzden bu düşündüklerimden önce onu yazdım buduarda.. 

ama yolsa en son aklımdan geçen..
makro can'sa..
elektron mikroskobu sanatın piri midir.. di.. bakın bakalım da siz karar verin..

pese.. hiç yazıyla alakasız ama gayet ataletçe.. bu dostun denizaltı fotoğraflarına bakarken bir mor balık gördüm.. 
incelerken zebra gibi siyah beyaz çizgili beden üzerinde mor baş ve omuzları (???) olduğunu farkettim..
anla işte omuz dediğim solungaçlar civarına kadar olan yeri..
düşündüm.. bir siyah beyaz dapdaracık etek ya da sigara pantalon edinesim geldi üzerine mor bir kazakla giymek için..

bunlar sabah ve güne başlarke olanlardı.. 
ama sonra  bunca tıktık heveslisi miyim ki.. her yere bağlantı kaynak ekliyorum..
nasıl bir saygısızlıktır diye sinirlendiğimden önce şu yazıyı yazdım buduarda.. 
bence tepkiler önemlidir..
ne kadar önemsiz konuda da olsa.. 
he bir bardak suda fırtına koparıyorum değil mi.. eh ama bu bardak  değil 
mantalite .. 
zihniyet.. 
yaklaşım ..
öyle yani..




Image Hosted by ImageShack.us

7 Temmuz 2012 Cumartesi

çiviler çengeller.. çekirdekler.. martılar ve diğerleri hakkında..

redırım dolmuş gene..
bi ucundan bakıyorum hızlı hızlı..
bahçe blogları listemdekilerden birinde ki fotoğrafa takıldım sonra yazıyı okudum ordan verdiği linke gittim ve..
bir kurbağa kavgası..

erkek kurbağa üç yaşında döl verecek hale gelip..
kavgaya çıkar..
klanın en baba erkek kurbağasıyla kapışır..
dayağını yer..
kaçar..
dişi kurbağa da kaçar..
=P..
kazanan yalnızdır..
kendi kendine övünür yüksek sesle..
..

bahçevan kadın..
heryıl.. bu mevsimde çıldırır..
bahçelerin dağınık zamanında..
dünya zaman dilişmi farkı nedeniyle geç gelen ilkbaharından yazıyor.. ben ise yaz ortasından okuyorum..
bu mevsimde diyor..
komşunun çim biçme aletini alıp.. herşeyi dümdüz etmek istiyorum..
her yerde saksılar ekintiler..

sonra daha bilge bahçevan dostuyla konuşuyor..
en azından alfabetik düzene koysam çiçeklerimi bari.. kendimi çengelden kurtarırdım diyor..
çengel yok diye cevap veriyor.. bilge bahçevan..
çengeli sen yaratıyorsun..

çengeli ben yarattım..
sev ama özgür bırak çengelini..
yaşamda bir kez genç olunur.. renkli geçsin ama güvenlik altında olsun çengelini de..
he-anne çengelini ben yarattım..
uyumaz gece üçbuçukta toplar taksimden ..
zira taksim güvenlidir.. ama yol değildir..
bu çengeli de..
sıkmayan ve destek veren çengelini de ben yarattım..
ilişkide aşağıdan yukarıyalık yok.. bana tai olmak yok çengelini de ben yarattım..

o zaman o çengelden kendimi kendim indirmeliyim..
daha doğrusu o çengele kendimi kendim astıysam..
unu hatırlamalı ve rahat olmalıyım..

ben sıcak italyan sofraları sadece filmlerde sevdim..
sıcak italyan sofrası diye bir şey olmadığına inanan biriyim..
nerde çokluk orda b.. luka gönülden inanan biriyim..
sevgi sözcükleri ve davranışlarını da pek sevmem..
hafif tertip huzursuz olurum..
iki yaşında çocuğa"çocuk musun" diyebilen biriyim..
kendi alanlarımı zamanlarımı belirleyen biriyim..
hiç ir ilişki içinde yoğrulmayı.. karnımı göbeğimi açıp sevdirmeyi sevmeyen biriyim..
e noluyo bana..

biliyorum ne olduğunu..
yorgunum..
ve yorgunken bir ergenin isteklerini yerine getiriyorum başka şeye enerjim kalmıyor..
o zaman da başka şeyleri yapmak isteyenlere mazeret diziyorum..
çekirdek bıdı bıdı.. yirmibirlik ıbı dıbı.. bunun iki sonucu oluyor..
öncelikle anlattıklarım kendime fazla geliyor..
ve şikayetleniyorum..
sonralıkla.. mazeret gösterdiklerim.. bana "ama sen onları kısıtla sınırla.. alanını geri al " diyorlar.. savunmaya başlıyorum bu beni daha fazla yoruyor..

o zaman kendimi..
düşkün ve düşkün olunan anne çengelinden indirmeliyim..
hem ben değil miydim büyüsünler ve aynen yuvadan dışarı.. diyen..

özgür bırakan anne çengeline bir güzel yapışmalıyım..
beni aniden endişelendiren huzurumu kaçıran şeyleri bulup onlardan kurtulmalıyım esas..

dün mesaj attım.. 21liğe..
ben üç yaşında bir oğlan gördüm.. aynı sana benzeyen..
bir de filmde bir oğlan vardı pazen pijamalarıyla aynı sana benzeyen..
merak ediyorum.. nerde benim oğlum ben oğlumu özledim diye..
cevap geldi oğlun büyüdü..

bu mesajı atarken ne kadar kendimi haklı görüyordum.. neredeyse ağlayacaktım..
cevap üzerine durdum düşündüm.. biliyorum dedim.. ama benim o oğlumu özlememe engel değil..
seninle daha çok ilgilenirim dedi bana..
bu muydu derdim..
benimle ilgilenmesi mi.. peki ben ne kadar tahammül edebilirim ilgiye.. sıkılmaz mıyım.. ilişkimizin doğasında ilgilenmek varsa.. bu benim onunla ilgilenmem şeklinde oldu olacak.. o da zaten tam gerektiği kadar.. olacak.. asla bezi elinden alıp silen.. bağcığı elinden alıp bağlayan.. kaşığı elinden alıp yediren olmadım ki.. on yaşında antibiyotiğini eline verip.. sabah akşam yutacaksın diyen de bendim..

uff..
amacım ilgi toplamak değil.. sadece bil istedim dedim..
ok dedi mucuk..

kızdım kendime..
bir gün önce multimedia eki gnderen.. eke tıkladığımda facebooktaki, kendi gülen fotolarımdan birini görüp şaşırdığım sonra da mesaja.. seni sevi,yorum kadın diye yazan oğlana benim bu ağlak annelik modundan çıkmam gerek..

bacaklarını bağdaş edip..
herir muzurluğunu anlatan çekirdeğe de..
havanda su dövülecek şeylerle ilgileniyorsa o kadarcık anlatacağı vardır.. ne yapsın schroedingerin kedisinden mi söz etsin..

demek ki neymiş..
sağa sola bakmayacakmışsın..
hedefin en hızlı bağımsız çocuğu yetiştirmek ise.. kalkıp ondan..
tepesinde kabuğuyla dolaşan civciv olmasını beklemeyecekmişsin..
kendimi "duygulu düşkün endişeli" anne çivisinden indirdim..
ben öyle olmamaya çalıştım.. böyle  bir çivi çakmadım..
ben hatasını yapıp arkasını toplamayı olmadı bedelini ödemesini bilen insanlar olsunlar istedim..
sorunlarını çözmeyi öğrensinler istedim..
bağımsız olsunlar istedim..


şimdi buna ulaştım..
sadece uzun sürdü..
o arada ben unuttum ..


istediklerinde şımartılabilecekleri bir yer olsun istedim..
onun için hep onlar istiyorum ve ben de veriyorum gibi görünüyor..
bana bile..

kendi çivimi yeniden buldum.. ana en uygun çiviyi..
iyi olsun hoş olsun .. bütün ödül budur çivisi..

demek kineymiş..
1- çocuklardan fazla söz edilmeyecekmiş.
2- çocuk söz konusu olunca duygusal olunmayacakmış..
3- yorgunum ve istemiyorum mazereti olarak çocuks kullanılmayacakmış.. ille gerekirse  sevgiliden yorgunum mazereti elde yoksa.. yalanı  daha iyiymiş.. 



Image Hosted by ImageShack.us

29 Ekim 2008 Çarşamba

çağlardan moleskine.. hemingveyden bloglara..






"At the Closerie des Lilas I sat in a corner with the afternoon light coming in over my shoulder and wrote in my notebook. The waiter brought me a café crème."

~ Ernest Hemingway


geçenlerde devere'de dolaşıyodum..
moleskin defterlere ilişti gözüm..
nasıl birşeydir biliyosunuz di mi..
karıştırırken arasındaki reklam dikkatimi çekti..

moleskin.. pikassonun hemingveyin ve çetvinin defteriydi..
bu cepdefteri ile yaratıcılığınızı özgür bırakın.. diyordu..
ilginç deyip not almıştım ceptelin notbukuna..
sonra buduar jartiyer derken.. unuttum.. hem konu sıkıntısı da çekmedik hiç..=)



moleskin.. sayfasında çok özel yazılar var bu konuda..
mesela jan pol sartr.. bulantı adlı eserini ona not almış..
arada üzerini çizmiş.. değişiklikler yapmış.. böylece.. aslında nerden nereye gelişmiş.. eseri son haline gelmeden önce .. görebiliyoruz..





picasso.. defterinin içini dışını donatmış..
böylece görsel sanatçının zevk bütünlüğünü de kanıtlamış..



iki yüz yıl adsız sansız"not defteri olarak üretilmiş.. satılmış.. fransada.. sonunda da kapanmış imalatçısı.. çedvik.. elde kalan bütün not defterlerini satın almış.. ama yetmemiş .. ona..
o takmış zaten not defterine moleskin adını.. sonra da.. 1986da yeniden üretilmeye başlamış.. bu sefer özel adıyla..

moleskin bir dünya klasiği bir efsane olmuş...
müzesi bile var.. bence siz de bir göz atın şu adrese..
http://www.moleskine.com/eng/_interni/storie/immagini.htm

bugün çağlarımın bilirimin yazısı ve yorumaltlarını okudum.. da..
evet döndü tabii çağlar ve direklere paradigmalara.. bizi dürtmeye devam ediyor..
işte onu okurken kara kaplı defter yorumu ile.. aklıma geldi moleskin..

bildiğin ufak cep defteri.. siyah deri kaplı..
arka kapaktan çıkan bi lastik.. ön kapağın üzerinden geçirilince.. açılması engellenmiş oluyor..
dünyanın en basit düzeneği..
hani tasarımculara soruyorlar.. dünyanın en iyi tasarımı sizce nedir diye..
cevap ya kola şişesi.. ya da campbıl domates çorbası kutusu oluyor..=)
yüz yıldır değişmeyen.. klasik..
moleskin de ööle..
basit.. ayrıntısız..

onu .. reklamdaki "efsanevi" hale getiren..
aslında kullananlar..
adamların yazası çizesi varmış..
moleskinden başka bişi de yokmuş ellerinde..
yazmışlar..

aslında aslolan beyin içindekileri geliştirmek..
ve o gelişenleri unutmamak için kaydetmek..
neden kaydediyoruz..
birilerine okutturmak için mi??
aferin alalım diye mi??

hayır aslında üzerine bişeyler inşa etmek için..

18lik büyürken iki kez böyle defter önerildi ..
birinde.. resim becerisi için..
minicik bir cep resim defteri..
bir şey gelince aklına hemen çizebilsin diye..unutmasın diye.. ya da olmadık bir kaıda çizip de.. kaybolup gitmesin diye..

bir de psikologla çalışma yaparlarken gerekti..
hafta dolup da seansa gelene kadar.. çalıştıkları konuda neler yaşadı.. onları not alsın diye..
üzerinde çalışabilecekleri"ril layf ve ril taym" olayları tesbit etsin diye..
hafıza uçucudur zira..

işte..
esas budur.. diyeceğim..
yazasın varsa..
bir fikir.. iş.. duygu.. bişey üretiyorsun demektir..
üretmeye devam edip.. bunu daha iyi yapabilmek için tutarsın o notu..
yoksa ne tutacaksın..

bloglarımız gibi..
üzerinde bir daha düşünmek.. daha da ayrıntı eklemek için..
ve..
ilk blogcu olduum zamanlar geldi aklıma..
etik blogculuk diye bir yazı okumuştum..
neyin resmini koyabilirsin.. diyordu..
cevap kendi çektiğin herşeyin..
"herşey" deyince de.. diyelim bir mağazanın içinde birşeyin değil..
önünde belki ya da vitrininde..
zira rafındaki.. onun özel ilgi alanı..
alıntı resim için de.. mutlaka sahibini bildirin diyordu..
blou anı defteri ile özdeşleştirirsek eğer..
anı defterinin arasına ne koyarsın..
sevgilinin sana verdiği gülü.. yerden aldığın yaprağı.. ya da..
kendine ait bir resmi..
ama kalkıp da.. x birinin evinden aşırdığın bir resmi koyarsan..
o da senin defterin arasında onu görürse..
hesap sorar..
bu benim dedemin resmi der.. ne işi var senin defterin içinde..

he diyelim yolda buldun..
koydun resmi..
şarap içmeye gelen ahmet de..
defterin arasından çıkmış resmi gördü..
bu benim dedemin kayıp resmi dedi.. e ne güzel..
ben de yolda bulmuştum.. al kardeşim .. dersin..

bloa dönersek..
resim ya da videonun..
alıntılanınca.. mutlaka alındığı yeri bildirmek gerek..
yeri bilmiyor.. hatırlamıyor isek de onu bildirmemiz gerek..

yabancı bloglarda bu hep böyle..
avustralyada çölün dibinde.. tam da hiçbiyerin ortasındaki..
5 çocuklu.. evde el işi yapan bunları da hem al hem sat gibi bi yerde satarak üçbuçuk evv harçlığı denkleştiren ev kadını kadın da..
brezilyadaki dağın yamacında yaşayan gündüzleri fotoğraf çekip.. geyik kovalayıp /lama da olur/ akşamları da blounda inziva yaşam yazıları ekleyen serseri ruhlu adam da.. buna dikkat ediyor..
neden çünkü eserleri koruma ve telif hakkı yasası var ve yüklü ceza ve buna denk gelmek istemiyor..
ayrıca kendine aynı şeyin yapılmasını istemiyor..

peki... döndüm sonra bizim bloglara..
ayşe kabak yemeği pişirmiş.. pek güzel olmuş.. afiyetle yemişler..
sonra bloa tarif koyayım demiş..
,ama resim çekecek dolma kalmamıııışşş..
soruyor gugla..
kabak dolması..
beğeniyor bir resim ekliyor.. yazısına..

fatma.. resimli kabak dolması yazısından pek memnun..
bakiim diyor.. başka kimlerde var bu tarif.. soruyor gugla..
yolu düşüyor ayşenin bloaaa...
bir bakıyor kendi resmi.. işte güllü tabağı.. kenarında da ufak oğlunun yaptığı çatlağı ile tam karşısında..
bu benim resmim diyor ayşeye.. sormadan nasıl alıp kullanırsın..
ayşenin tepkisi ne??
aman ne kıymetli resmin varmış..
al başına çal..

işte bence.. bizlerin neden??? diye sorduğu bütün soruların cevabı..
bunda saklı..
neden bir ileri akıllı.. sırf yapabiliyor olduğu için.. bir başkasına ait bir malı.. üstelik satılarak kar elde edilen bir ticari metayı.. bedavadan sitesine yükler..
neden buna tanık olanlar onu uyarıp.. yapma kardeşim yasa dışı diyeceğine..
benim param yok.. izleyemiyodum iyi oldu saol kardeş der..
ve sonra neden bu insanlara bir yasa uygulaması yapılınca.. diğer kişiler de mağdur olarak.. yasa uygulayıcıya kızar..
neden.. nasıl.. çözeceğiz bunu..
eğer kendimizi denetlemezsek.. eğer kendimiz bir çözüm üretmezsek..

ben mi...ben oldum olası buna dikkat ettim..
ama bazen atlamış olabilirim.. eskilerin deyişi ile "sehven" olmuştur..
ya resmin üzerine tıklanınca alıntı adrese gidecek şekilde..
ya da.. yazının altına adresi vererek.. eserlere saygı göstermeye çalıştım..
psisye kaydederken adresini de kaydetmeye çalışıyorum ama bazen dalıyorum olmuyor o zaman da bi daha bulamıyorum ..
tüm bunlardan özür..
bazen de linkler bir şekilde kırılıyor.. eski yazılarımda.. tıklanınca gidilmiyor o linklere..

ama bundan sonra daha da dikkatli olacağım söz..
siz??
moleskini nasıl buldunzu??
bir defterciğiniz var mı kenarda köşede??
elinizin altında..??
benim var..
üzerinde kolajı ile.. secrets yazıyor altında.. ama sır kitabıyla ilgisi yok.. benim sırlarımı taşıyor içinde..
iç kapağında da..
bir dışa vurumum var.. bir çok derin sırrım.. görünce beni gülümseten..=P

hani derler ya..
bilgi olmadan fikir olmaz..
bu nedenle.. fikir gelince onun da altını bilgiyle desteklemeye yarıyor bu deftercikler..

*********
merak edenlere...
kadınlar da kullanmış moleskini evet..
gertrud stayn ve emili souden .. defterciklere kendi ruhlarını katmışlar arasına resim .. andaç bişeyler sıkıştırmışlar notlar almışlar ..

bir de tanıdığım blogcu var norveçli.. şu anda hindistanda..
önce kamerasını ve not defterini koyuyor.. bavuluna.. ona da burdan selam =)

****************
tüm resimler..
http://www.moleskine.com dan

Image Hosted by ImageShack.us

28 Ekim 2008 Salı

arka kapı





işte gene burdayız..
ama yazı eklemek için arka kapıdan..geliyoruz..
sahne kapısı yani..

siz izleyicilere giriş serbest.. hatta yakışıklı yer göstericiler de var.. dileyene..

biz zavallı sanatçılar..
arka sokaktan...
zor açılan ağııır kapıçekli bir demir kapıdan gelip gidiyoruz..

ama karşılıklı elbet..
biz de size geliriz.. =P
yer göstericim sürmeli olmazsa.. fena kızarım ona göre..
hem mor kadife koltuklu salon isterim..
geç saatte gelirsen şampanya servisi isterimmm =)..
çok biliyosun atalet.. sen koy bize servis o zaman.. derseniz.. 

demezsiniz.. demezsiniz...

ne suni oluyo bu iş..
emanet.. blog gibi..
emanet sevgili gibi..=P..


resim...  http://adriftonthelake.blogspot.com/2012/03/keep-calm-and-blog-on.html



Image Hosted by ImageShack.us

24 Ekim 2008 Cuma

kaç gündür diyecektim........

sevgili günlük.. bu sana ders.. olmayan kulağına küpe..
ve bana da hatırlatma notu olsun..
*************
öyle ya da böyle..
acık tepkim olunca gelip içimi döktüğüm yer burası..
gayya kuyusu..
birçoğu için iş saatleri..
sevdiklerimize.. sıkılıp da söylenmeyenleri boşaltmak için..
bulunduğumuz yer..
anı defteri..
not defteri..
paylaşım yeri..
epeydir aklımda dediğim..
imeem gitti..
başka bazı yükleme siteleri de ..
sentüb gitti..
başka daha farkettiğim.. bir çoğu.. jeositi gitti..
arada gugl burda bilgi var dediğinde.. ulaşamadığım bir çok toplu kullanım alanı var..
işte bloggır gitti..
yarın tayped gider.. ya da başkaları..
kuşatılma altında ne yapılır..
direnilir elbet..
işte son yazımızda.. güç..
başa gelenlere direnmek olarak..
tanımlandı..
di mi..
buyrun..
direnin..
direneceğim..
hapırsa da köpürse de yazacağım..
kağıda duvara..
nasıldı o..
Okul defterlerime
Sırama ağaçlara
Kumlar kar üstüne
Yazarım adını
Okunmuş yapraklara
Bembeyaz sayfalara
Taş, kan, kağıt veya kül
Yazarım adını
Yaldızlı tasvirlere
Toplara tüfeklere
Kralların tacına
Yazarım adını
Ormanlara ve çöle
Yuvalara çiğdeme
Çın çın çocuk sesime
Yazarım adını
En güzel gecelere
Günlerin ak ekmeğine
Nişanlı mevsimlere
Yazarım adını
Gök kırpıntılarıma
Güneş küfü havuza
Ay dirisi göllere
Yazarım adını
Tarlalara ve ufka
Kuşların kanadına
Gölge değirmenine
Yazarım adını
Fecrin her soluğuna
Denize vapurlara
Azgın dağın üstüne
Yazarım adını
Bulutun yosununa
Kasırganın terine
Tatsız kaba yağmura
Yazarım adını
Parlayan şekillere
Renklerin çanlarına
Fizik gerçek üstüne
Yazarım adını
Uyanmış patikaya
Serilip giden yola
Hınca hınç meydanlara
Yazarım adını
Yanan lamba üstüne
Sönen lamba üstüne
Birleşmiş evlerime
Yazarım adını
İki parça meyveye
Odama ve aynaya
Boş kabuk yatağıma
Yazarım adını
Obur köpekçiğime
Dimdik kulaklarına
Acemi pençesine
Yazarım adını
Kapımın eşiğine
Kabıma, kacağıma
İçimdeki aleve
Yazarım adını
Camların oyununa
Uyanık dudaklara
Sükutun ötesine
Yazarım adını
Yıkılmış evlerime
Sönmüş fenerlerime
Derdimin duvarına
Yazarım adını
Arzu duymaz yokluğa
Çırçıplak yalnızlığa
Ölüm basamağına
Yazarım adını
Geri gelen sağlığa
Kaybolan tehlikeye
Hatırasız ümide
Yazarım adını
Bir tek sözün şevkiyle
Dönüyorum hayata
Senin için doğmuşum
Seni haykırmaya
ey özgürlük

şarkı söyler gibi okudunuz di mi.. eluarın şiiri artık.. kendi ülkesinde böyle bizdeki gibi anlam taşımıyor ne yazık..
inadına bağırarak okuyun..
sakın biliyorum ay ben bunu deyip paragrafı atlamayın..
atladıysanız da hemen geri dönün..
her sözcüğü..
sindirerek ve kendinizi inandırarak okuyun bi daha..
evet ..
yazacağım..
hatta gerekirse ozalitle..
elden ele dolaştırılmaya..
bi halt olduğu için değil..
sadece yazma özgürlüğüm..
konuşma özgürlüğüm kısıtlanmasın diye..
sakın duymayım.. ne yapıcaz yok..
yazacağız..
tadımız mı kaçtı..
kaçmayacak..
yazacağız..
incir çekirdeğine eziyet için..
inat için..
birbirimizi bulduk seviyoruz.. ve birbirimizsiz yapamayacağımız için..
yazacağız..
sevgiler herkese süper bi hafta sonunuz olsun..
inadına.. olsun hem de...
***************************
Image Hosted by ImageShack.us

6 Ekim 2008 Pazartesi

iç çamaşırsız kadınlar...


son yazıya..
genel tepki..
iç çamaşırı işkencesine son..
olmuş..
pekii..
buyrun..
iç çamaşırsız..
xxller.. neye benziyormuş =P..

oysa.. o gergin hocamın aşağıladığı..
paçalı don bile.. neler katıyor insankızına..=P
bu da ona bir örnektir..
drawstring bloomer
tercihlerinizi buna göre yapın bence..
********************
tarihçesini merak ettim açıkçası şu iç çamaşırı işinin..
önce bi tahminde bulunayım.. sonra gugla sorarım..
eski çağdaki giysiler çok pahalı imiş.. altın sırma gerçek taşlar dantel işçilik.. temizlemesi de bir o kadar zor imiş..
sanırım onları kirden korumak için yapılmış olsa gerek..  ama eğer gugl derse ki.. daha eğlenceli bi öykü var.. eh o zaman da onu anlatırız.. =P
*******************
durum.. sanırım keyifli bi hafta olacak..
sanırım.. epeyce dedikodu olacak..
başım sanki daha iyi..
inanılmaz ama perşembeden beri çok kısa süre ile.. bir iki kere geldi..
düzeldim mi ne..
********************
durum.. sk karasudan sağ salim döndü.. ama eskici meskici hediyesi yok..
muş..
ne getirdin dedim.. haraç niyetine istedim ya.. israrım ondan..
sanmayın habire bana ne getirdin diyenlerdenim.. self servisi severim ben.. =) .. bilmem artık blounda ne yazacak =P.. gene.. aa gerçekten öyleyim..=P
inanırım da.. öpücük dedi.. =P
o zaten gelecekti dedim.. eskici ??
eskici yokmuş.. zaten bi b.k yokmuş..
bana ne.. dedim.. insan çerden çöpten bişi bulur.. ben istanbuldan bulurum sana çöpten bişi dedi =P..
hakkate mi bişi yok dedim.. yok dedi.. kendimi getiridim işte..
e hadi trafik canavarı ellemedi diye sevinelim bari..
ama sen bensiz gittin ondan bulamadın bişi dedim..ben göstermeyince.. kapı kenarı pencere mandalı.. yerdeki mozaik.. denizin dalgası.. görememişin.. evet dedi.. senle de gidelim..=P..
**********************
resimler..
1-avigon kadınları.. pikasso.. http://www.biltek.tubitak.gov.tr
2-http://www.fairefroufrou.com

4 Ekim 2008 Cumartesi

kampanya mı başlatmalı..

 sinful apple bela's dead forbidden fruit glamorousamous
aslında birçok insan sosyalleşmek için ve "bazı anıları"tarihe geçsin istediği  için blog yazıyor..
yani gizli çekmecedeki kilitli anı defterinden daha bi derli toplu.. bloglarımız..
akşam herifle kavga ettik..kafasına geçiriverdim oklavayıe o da durmadı tabii.. elinin tersiyle..diye yazmıyor pek insanlar..

ben mesela skya gıcık oldum..dün ben çalışırken telefon etti..karasuya gidiyorum arkadaşımla ..pazar günü döneceğim dedi..ben de sadece.. ordaki eskiciden bana bi hediye getirmezsen dönme dedim .. başka tepki vermeyi kendime yakıştıramadım.. diye anlattım mı size dün..hayır di mi..
ya da.. iş yeri battı çocuklar aç.. diye yazmıyoruz..
hatta kötü şeyler yaşayınca.. veda notu bırakıp ya da bırakmayıp.. kapatıyoruz.. blogları..
okuduğum onca blog arasında..açık seçik yazan bir tek kişi var..onun da aslında bunları yaşamayıp sadece uydurduğunu düşünüyorum.. ruz.. dimi jido =P..
neyse..dünya ekonomik krizde ya..okuduğum insanlar..önlerindeki çok bayramlı dönemi.. nasıl atlatacaklarını konuşuyorlar..
tüket tüket tüket ekonomisinin sahibi insanlar şimdi yeniden kullan.. yeniden  değerlendir.. yeniden şekillendir.. ekonomisi olmaya çalışıyorlar..
gerçi benim okuduklarım ben gibi çılgınlar..onlar çöpün yanına bırakılmış şeyleri alıp ..eskici didikleyip..sıkıldıklarını kaplayıp boyayıp kullanan tipler..
ama..gene de.. gelen yılbaşı dönemi.. tün dünyanın bir tüketme çılgınlığı dönemi diye.. birbirlerini uyarıp duruyorlar..ve.. gerçekten düşmüş alışverişler..
son 3 aydır onlayn satışlarda da düşmeler olmuş..sadece..
iç çamaşırları satışı artmış..
bir gazetenin yorumuna  göre..
hisse değerleri her düştüğünde altlarını ıslatan borsa ve banka personelinin yeni temiz iç çamaşırı gereksinimi olabilirmiş.. bunun nedeni..
bir iç çamaşırı moda blou da..ekonomi yapmanın ipuçları arasında..yemek ve sinema gecesini iplat et.. seksi iç çamaşırlarınla evde bir gece geçir..hem sana hem sevgiline iyi gelsin diyor..
bir diğer öneri de..gardrop yenileyecek durumun yoksa..o zaman yeni iç çamaşırları al.. moralin yüksek olur.. diyor..paran olsun olmasın.. eğer bi bozulduğun şey varsa hayatta..güzel iç çamaşırının insana iyi geldiği kesin..deneyimle sabit..=D..
bir de..zamanında bir sorunları nedeniyle yunanistana yardım etmişiz biz..hatırlamıyorum nedenini ama burdan gemilerle yardım malzemesi gitmiş..yazık şimdi uzo bulamazlar diye.. rakı..yazık şimdi balık bulamazlar diye lakerdalar eklemiş güzel insanım.. gemilere..
biz de..iç çamaşırı kampanyası mı başlatsak..kriz yardım paketi diye.. dedim =P..işsiz evsiz kalana iflas edene jartiyer..
tabii.. şimdi de sıkı yönetim zamanlarında.. ve elektrik kısıtlaması zamanlarında.. nüfus patlaması yaşayan canım yurdum geldi aklıma.. acaba o zamanlar iç çamaşırı satışları ne durumdaydı ki..??..=P
şaka bi yana ufak da olsa tüketmeye devam edin..
hani çinlinin dediği gibi..
iki liram varsa.. biriyle ekmek .. diğeriyle de ruhumu beslemek için menekşe alırım.. demiş ya..
hem tüketimi birden frenlersek.... malını satamayanlar da.. bu ekonomi dengesizliği trenine binecek.. en azından atalete yılbaşı hediyesi alınacak diye ekleyin aralık ayının ilk haftasına =P..
maksat ticaret sürsün..
tamam tamam uzatmıyorum..
iyi hafta sonunuz olsun..
**********
resim seçimindeki özene dikkat..
üzerinde elma var.. zaten koleksiyonun adı da..
yasak meyva  koleksiyonu..
***********
resim... http://www.glamorousamorous.com/
durum .. muzur hafta sonu durumu..
Follow my blog with Bloglovin