29 Ekim 2008 Çarşamba
çağlardan moleskine.. hemingveyden bloglara..
"At the Closerie des Lilas I sat in a corner with the afternoon light coming in over my shoulder and wrote in my notebook. The waiter brought me a café crème."
~ Ernest Hemingway
geçenlerde devere'de dolaşıyodum..
moleskin defterlere ilişti gözüm..
nasıl birşeydir biliyosunuz di mi..
karıştırırken arasındaki reklam dikkatimi çekti..
moleskin.. pikassonun hemingveyin ve çetvinin defteriydi..
bu cepdefteri ile yaratıcılığınızı özgür bırakın.. diyordu..
ilginç deyip not almıştım ceptelin notbukuna..
sonra buduar jartiyer derken.. unuttum.. hem konu sıkıntısı da çekmedik hiç..=)
moleskin.. sayfasında çok özel yazılar var bu konuda..
mesela jan pol sartr.. bulantı adlı eserini ona not almış..
arada üzerini çizmiş.. değişiklikler yapmış.. böylece.. aslında nerden nereye gelişmiş.. eseri son haline gelmeden önce .. görebiliyoruz..
picasso.. defterinin içini dışını donatmış..
böylece görsel sanatçının zevk bütünlüğünü de kanıtlamış..
iki yüz yıl adsız sansız"not defteri olarak üretilmiş.. satılmış.. fransada.. sonunda da kapanmış imalatçısı.. çedvik.. elde kalan bütün not defterlerini satın almış.. ama yetmemiş .. ona..
o takmış zaten not defterine moleskin adını.. sonra da.. 1986da yeniden üretilmeye başlamış.. bu sefer özel adıyla..
moleskin bir dünya klasiği bir efsane olmuş...
müzesi bile var.. bence siz de bir göz atın şu adrese..
http://www.moleskine.com/eng/_interni/storie/immagini.htm
bugün çağlarımın bilirimin yazısı ve yorumaltlarını okudum.. da..
evet döndü tabii çağlar ve direklere paradigmalara.. bizi dürtmeye devam ediyor..
işte onu okurken kara kaplı defter yorumu ile.. aklıma geldi moleskin..
bildiğin ufak cep defteri.. siyah deri kaplı..
arka kapaktan çıkan bi lastik.. ön kapağın üzerinden geçirilince.. açılması engellenmiş oluyor..
dünyanın en basit düzeneği..
hani tasarımculara soruyorlar.. dünyanın en iyi tasarımı sizce nedir diye..
cevap ya kola şişesi.. ya da campbıl domates çorbası kutusu oluyor..=)
yüz yıldır değişmeyen.. klasik..
moleskin de ööle..
basit.. ayrıntısız..
onu .. reklamdaki "efsanevi" hale getiren..
aslında kullananlar..
adamların yazası çizesi varmış..
moleskinden başka bişi de yokmuş ellerinde..
yazmışlar..
aslında aslolan beyin içindekileri geliştirmek..
ve o gelişenleri unutmamak için kaydetmek..
neden kaydediyoruz..
birilerine okutturmak için mi??
aferin alalım diye mi??
hayır aslında üzerine bişeyler inşa etmek için..
18lik büyürken iki kez böyle defter önerildi ..
birinde.. resim becerisi için..
minicik bir cep resim defteri..
bir şey gelince aklına hemen çizebilsin diye..unutmasın diye.. ya da olmadık bir kaıda çizip de.. kaybolup gitmesin diye..
bir de psikologla çalışma yaparlarken gerekti..
hafta dolup da seansa gelene kadar.. çalıştıkları konuda neler yaşadı.. onları not alsın diye..
üzerinde çalışabilecekleri"ril layf ve ril taym" olayları tesbit etsin diye..
hafıza uçucudur zira..
işte..
esas budur.. diyeceğim..
yazasın varsa..
bir fikir.. iş.. duygu.. bişey üretiyorsun demektir..
üretmeye devam edip.. bunu daha iyi yapabilmek için tutarsın o notu..
yoksa ne tutacaksın..
bloglarımız gibi..
üzerinde bir daha düşünmek.. daha da ayrıntı eklemek için..
ve..
ilk blogcu olduum zamanlar geldi aklıma..
etik blogculuk diye bir yazı okumuştum..
neyin resmini koyabilirsin.. diyordu..
cevap kendi çektiğin herşeyin..
"herşey" deyince de.. diyelim bir mağazanın içinde birşeyin değil..
önünde belki ya da vitrininde..
zira rafındaki.. onun özel ilgi alanı..
alıntı resim için de.. mutlaka sahibini bildirin diyordu..
blou anı defteri ile özdeşleştirirsek eğer..
anı defterinin arasına ne koyarsın..
sevgilinin sana verdiği gülü.. yerden aldığın yaprağı.. ya da..
kendine ait bir resmi..
ama kalkıp da.. x birinin evinden aşırdığın bir resmi koyarsan..
o da senin defterin arasında onu görürse..
hesap sorar..
bu benim dedemin resmi der.. ne işi var senin defterin içinde..
he diyelim yolda buldun..
koydun resmi..
şarap içmeye gelen ahmet de..
defterin arasından çıkmış resmi gördü..
bu benim dedemin kayıp resmi dedi.. e ne güzel..
ben de yolda bulmuştum.. al kardeşim .. dersin..
bloa dönersek..
resim ya da videonun..
alıntılanınca.. mutlaka alındığı yeri bildirmek gerek..
yeri bilmiyor.. hatırlamıyor isek de onu bildirmemiz gerek..
yabancı bloglarda bu hep böyle..
avustralyada çölün dibinde.. tam da hiçbiyerin ortasındaki..
5 çocuklu.. evde el işi yapan bunları da hem al hem sat gibi bi yerde satarak üçbuçuk evv harçlığı denkleştiren ev kadını kadın da..
brezilyadaki dağın yamacında yaşayan gündüzleri fotoğraf çekip.. geyik kovalayıp /lama da olur/ akşamları da blounda inziva yaşam yazıları ekleyen serseri ruhlu adam da.. buna dikkat ediyor..
neden çünkü eserleri koruma ve telif hakkı yasası var ve yüklü ceza ve buna denk gelmek istemiyor..
ayrıca kendine aynı şeyin yapılmasını istemiyor..
peki... döndüm sonra bizim bloglara..
ayşe kabak yemeği pişirmiş.. pek güzel olmuş.. afiyetle yemişler..
sonra bloa tarif koyayım demiş..
,ama resim çekecek dolma kalmamıııışşş..
soruyor gugla..
kabak dolması..
beğeniyor bir resim ekliyor.. yazısına..
fatma.. resimli kabak dolması yazısından pek memnun..
bakiim diyor.. başka kimlerde var bu tarif.. soruyor gugla..
yolu düşüyor ayşenin bloaaa...
bir bakıyor kendi resmi.. işte güllü tabağı.. kenarında da ufak oğlunun yaptığı çatlağı ile tam karşısında..
bu benim resmim diyor ayşeye.. sormadan nasıl alıp kullanırsın..
ayşenin tepkisi ne??
aman ne kıymetli resmin varmış..
al başına çal..
işte bence.. bizlerin neden??? diye sorduğu bütün soruların cevabı..
bunda saklı..
neden bir ileri akıllı.. sırf yapabiliyor olduğu için.. bir başkasına ait bir malı.. üstelik satılarak kar elde edilen bir ticari metayı.. bedavadan sitesine yükler..
neden buna tanık olanlar onu uyarıp.. yapma kardeşim yasa dışı diyeceğine..
benim param yok.. izleyemiyodum iyi oldu saol kardeş der..
ve sonra neden bu insanlara bir yasa uygulaması yapılınca.. diğer kişiler de mağdur olarak.. yasa uygulayıcıya kızar..
neden.. nasıl.. çözeceğiz bunu..
eğer kendimizi denetlemezsek.. eğer kendimiz bir çözüm üretmezsek..
ben mi...ben oldum olası buna dikkat ettim..
ama bazen atlamış olabilirim.. eskilerin deyişi ile "sehven" olmuştur..
ya resmin üzerine tıklanınca alıntı adrese gidecek şekilde..
ya da.. yazının altına adresi vererek.. eserlere saygı göstermeye çalıştım..
psisye kaydederken adresini de kaydetmeye çalışıyorum ama bazen dalıyorum olmuyor o zaman da bi daha bulamıyorum ..
tüm bunlardan özür..
bazen de linkler bir şekilde kırılıyor.. eski yazılarımda.. tıklanınca gidilmiyor o linklere..
ama bundan sonra daha da dikkatli olacağım söz..
siz??
moleskini nasıl buldunzu??
bir defterciğiniz var mı kenarda köşede??
elinizin altında..??
benim var..
üzerinde kolajı ile.. secrets yazıyor altında.. ama sır kitabıyla ilgisi yok.. benim sırlarımı taşıyor içinde..
iç kapağında da..
bir dışa vurumum var.. bir çok derin sırrım.. görünce beni gülümseten..=P
hani derler ya..
bilgi olmadan fikir olmaz..
bu nedenle.. fikir gelince onun da altını bilgiyle desteklemeye yarıyor bu deftercikler..
*********
merak edenlere...
kadınlar da kullanmış moleskini evet..
gertrud stayn ve emili souden .. defterciklere kendi ruhlarını katmışlar arasına resim .. andaç bişeyler sıkıştırmışlar notlar almışlar ..
bir de tanıdığım blogcu var norveçli.. şu anda hindistanda..
önce kamerasını ve not defterini koyuyor.. bavuluna.. ona da burdan selam =)
****************
tüm resimler..
http://www.moleskine.com dan
Etiketler:
altı çizili satırlar
,
dürüst blogculuk
,
efemer
,
kırtasiye
,
kuş kondur
Gönderen
ATALET
zaman:
13:01
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
2 yorum :
İlkokula başlarken, babam minicik bir ajanda vermişti bana.Hani eskiden bankaların verdiklerinden..Bir sayfada iki gün.."okulda notlarını yazarsın"demişti. İşte o yıllardan beri tutarım defter. Bazen aynı yıl içinde 3 tane. İşle ilgili,evle ilgili ve özel notlar için,çantada..Gece uykudan uyanıp, çizim yaptığım çok olmuştur meselâ.Kafamın içinde pıt diye bir ampulün yanmasıyla...
Olmazsa olmazlarımdandır.Hangi yıl, hangi gün dolar kaç paraymış, o bile yazardı.Son 5 yılın defterleri hâlâ duruyor, elenmeyi bekliyor..Çantadakine bir gün vapurla geçerken bir not almışım, sonradan okuduğumda, 'ben normal değilim' diye düşünüp çok gülmüştüm:))
Başka yerlerden alıp resim koyuyorum ben.Beğendiğim bir çok resmi dosyalarıma aktarmışım vaktiyle.Artık not alıyorum hangi resim kimden,hatırlamak için. Yavaş yavaş acemiliği üzerimden atıyorum.Hırsızlama değil, toyluktan benimki..
Ben bugün senden bir şey daha öğrendim(moleskin).Teşekkür ederim..
Sevgiler
yanında sürekli not defteri bulunduran biriyim ben. zaten okuma yazmayı söktüğüm günden beri günlük tutardım hep... özellikle yurtdışındayken çok önem verirdim not defterimle dolaşıyor olmaya. bir keresinde unuttuğumu fark edip önümdeki peçeteleri not defteri niyetine kullandığımı hatırlıyorum... defterler bitince atmayada kıyamıyorum hiç. öyle birikip kalıyor yıllarca bir köşede
dün mustafa filmini seyrederken atatürkün ölene kadar hep not defterlerine yazdığını öğrendim. hiç yeri yurdu, kurulu bir düzeni olmayan birinin o not defterlerini herşeye rağmen saklayıp pek çoğunu günümüze ulaştırabilmiş olmasını taktir ettim... benim hayatımı yazacak zamanım yok diyen atatürkün küçük not defterlerine yazdığı yazıları sayesinde kendisine dair çok fazla şey öğrenmiş oldum...
evet defterin boyutu küçük ama anlamının çok büyük olduğu tartışılmaz bir gerçek :)
Yorum Gönder