Durmadan okuyorum, durmadan yürüyorum. Her yerde yürüyorum. Koruda, Üsküdar Sahilde, Moda Sahilde, Gülhane Parkında...Yürümek ve okumak iyi geliyor.
Kendi hedefimdeki km yi yürüdükten sonra oturup kitabımı okuyorum. Eşim iki tur daha atıyor. Benim hedefim; altı bin adım ama genelde yedi bini geçiyor.Telefonumdaki bu programı kullanıyorum.
Aşağıdaki foto, Gülhane Parkında... Erken saatlerde,kimseler yokken gidip laleler arasında yürümenizi ve Kaplumbağa Terbiyecisi maketini görmenizi tavsiye ederim.
Fethi Paşa Korusu'nda erguvan zamanını da kaçırmayın. Tartan pistte yürüyebilir, aletli cimnastik yapabilir ve aşağıdaki köşklerde yemek yiyip, bir şeyler içebilirsiniz.
Bu arada eşimin sağ omuz atar damarına stent takıldı. Bu yaşam stilimizi, yeme alışkanlıklarımızı tamamen değiştirdi.Her şerden bir hayır çıkar misali, daha farkındayız yaşamın. Yürüyüşlerimiz artık daha düzenli mesela. Yoğurdumuzu ve ekmeğimizi de kendim yapıyorum. Artık sadece sızma yağ kullanıyoruz. Balık,(özellikle somon) sebze ağırlıklı besleniyoruz. Yemeklerimiz de genelde fırında pişiyor. Tanrı insana bir ders verirmiş, eğer dersi almazsan alana kadar dersi vermeye devam edermiş,geçen ay ki kitap kulübü toplantımızda; Timsal Karabekir söylemişti, bu sözü. Ne kadar doğru, kulağımıza küpe ettik biz.
Aşağıdaki fotoda gördüğünüz Karadeniz'e özgü bir ot olan, melocan. Fakat semt pazarlarında da bulunuyor. Ben, bizim pazardan aldım mesela... Hafif haşlayıp, süzüp biraz soğuk suda beklettikten sonra bol soğanla kavurup, yumurta kırın. Yanına da çay demleyin. :)
Bu sene kendime yaptığım en büyük iyilik koro çalışmalarına katılmamdı. En azından 25 adet TSM şarkısı öğrendim.Konserimize de çok az bir zaman kaldı.
Hangi kitaplardan söz ettiğimi unuttum ama en son bu kitaplar var...