28 Haziran 2016 Salı
güller hakkında.. ama küçük prense dair değil.. barbaros bulvarında.. gülhane parkında değil..
16 Haziran 2016 Perşembe
limanı yakmak.. gemiyi beklemek.. canıtın rebeka prévert ve vircinya da kızardı.. kavram ve bağlamında..
12 Haziran 2016 Pazar
domates.. mas.. duvar kâğıdı.. barkod.. pazar.. ve pluton.. diğerleri de var..
bir ceviz kütüğü bulmuş..
dilimletmiş.. sevdiğim bir kadın dostum..
bir zeytin kütüğünden gelen plutonum da var..
bir başka dosttan da gelen çam kütüğü dilimi var..
penceremin önündeki minik domatesleri koparıp
âğactan limonu da ..
yarıma kesmek için ceviz dilminin üzerne koydum..
ne domatesi ne limonu ben almadım dikmedim..
sonra baktim..
mdf üzeri laminat kaplamalı ..
tezgâhı akrilik mutfağımdaki doğa parçalarına..
blr duvar kâğidı firması var..
yıllarca denizden gelen tuzlu nemli rüzgârların..
güneş ışğının yıprattığı balıkçı kulübelerinin ahşaplarına benzer..
yıpranmış solmuş eskimiş ahşapların desenını bastırmış satıyor..
insanlar bunları alip mutfak dolaplarını kaplıyorlar..
mdf üzeri plastik üzeri kağit üzeri ahşap desenli dolaplar..
toki evlerinin yepyeni daireleri..
böyle mutfaklara kavuşuyor..
farklılık yaratıyoruz derken..
hepsi birbirinin aynı mutfaklar çıkıyor ortaya..
ingilterede yol boyunca rosemaryler ekili..
kimse koparip yemiyor..
şehirli olmayı biliyorlar bilmesine de nedeni başka..
çevreye yayılan bütün kötü gazları emiyor rosemaryler..
kimse salatasindan çevre yolu geçsin istemez..
kırsalda yetişmiş rosemaryler alıyorlar marketlerden..
havası en kirli şehirlerden birinde yaşıyoruz..
pencere önünde teraslarda tüm o gazları emmiş domatesler biberler yetiştiriyoruz..
ağac dilimleri koyuyoruz peynirimizin ekmeğimizin altına..
mutfaklarımıza..
zeytinyağının..
sızması bitti şimdi ilk damla.. zeytin sütü.. filan etiketli yağlar alıyoruz..
en safına en ilkeline dönesimiz var..
barkodlu şişelerde..
soğuk sıkma yazıyor..
biz iki taş arasında ezilen zeytinlerin kokusunu..
dönen taşların gıcırtısını duyar gibi oluyoruz..
kendimizi kandırıyoruz..
en yüzde yüz pamuklari istiyoruz..
serbest gezen tavuk diyoruz..
önüne yemi sanki biz fırlatıyoruz..
hepsini hayal ediyoruz..
kocaman bir yalan..
kendi ellerimizle yok ettik.. daha az ütü isteyen kumaş.. daha kolay leke çıkaran deterjan..
daha kolay pişiren tencere..
daha kolay gemizlenen mutfak dolabı..
arayışımızla..
çünkü o balıkçı evı doğramasını sarı bezle silip geçmek öyle kolay değil..
fırçalaman gerek epeyi dirsek yağı gerek..
tamam mantığı anlıyorum da..
zaman kazanmak..
o kazandığımız zamanlarda ne üretiyoruz..
insan ilişkisi.. okuma saatleri.. yardim faaliyetleri evde örülmüs dikilmiş giysiler..
ne ..
yok..
o saatlerden genel olarak..
teve karşısında öldürülen saatler..
sağduyular.. ahlâk ve vicdan elde ettik..
zombilere dönüstük..
epidemilere açık zombilere..
kürk mantolu madonna epidemisi..
krtlar vadisi ya da kısmetse olur epidemisi..
emaye epidemisi.. puantiye epidemisi.. doğal gıda epidemisi..
kinoa ve mas fasulyesi.. ve kolesterol versus kalsiyum epidemisi..
Haa..
mas fasulyesi hasladim evet aksama piyazını yapacağım..
o duvar kâğıdını tam sipariş ediyordum durdurdum kendimi..
başım ağrıyor zaten..
huysuzum biraz..