dün aniden glişti kndimi son dakika biletiyle dot tiyatroda oyun izler buldum..
dot alternatif bir alternatif tiyatro..
son dakika girince..
üç kişiydik biz..
her birimizi ayrı oturtabildiler..
karanlıkta yalnız..
oyun başlamadan elimize birer cihaz verdiler..
uzaktan kumanda gibi.. ve ..
her aşamada oylama yapmamızı istediler..
barkovizyonda seçenekler görünüyor..
ve secenekleri oyluyorsun..
birkaç seçeneğe kendini yakın buluyorsan..
en yakın bulduğunu oyluyorsun..
önce cinsiyet ve yaş ve gelir düzeyi ve medeni halimizi oyladık..
salonda kadın sayısı fazla.. evli olanlar fazla..
ve ayrıca.. orta gelir düzeyi fazla ve 35 yaş civarı fazla imiş onu gördük..
sonra beş kişi çıktı ortaya..
iki kadın üç erkek..
onlar oyle durdu ortada..
bu kişilerden birini seçin dediler..
neye göre..
neye istiyosanız ona göre..
ben de birini seçtim herkes gibi
ve benim seçtiğim aday ..
en yüksek oyu almadı..
en yüksek oyu alanı görünce şaşırdım mı hayır.. belki de ben onu tam da ondan seçmemiştim..
adayım.. kadındı otuzlarındaydı hoştu..
sonra adaylar kendileriyle ilgili konuştular..
sırasıyla..
biri mağdur oldu biri genç ve hırslı..ve güven veren yenilikçi..
ben adayımın ilk tur sonunda yaptığı konuşmaları pek beğendim..
özgürlükçüydü..
sıradan değildi..
sonra başka sorular seçmeler oldu..
bizler neyi en uzak buluyorsak kendimize veya neyi yakın onu seçtik..
aynı sorular adaylara daha önce sorulmuş..
her aşamada adayları tekrar tekrar oyladık..
giden adayların bizim verdiğimiz cevaplara uyumunu gördük..
amalı sorular vardı..
güçlü ama öfkeli.. ve dürüst ama kibirli gibi ikili seçenekleri gördük..
ve amadan ne kadar nefret ettiğimi bir kez daha ..
paketlerde yutturulan kötülüklerden ne kadar bıktığımı..
istediğim tek şeyin düzgün dürüst güçlü insancıl vasıflara sahip bir kişi olamayıp..
ille yanında bir negatiflik dayatılmasının artık içimde isyan kabarttığını gördüm ..
bu arada ben..
gözü kapalı seçtiğim adayın ..
benim kendimi yakın bulduğum konulara yakın..
uzak bulduğum konulara uzak olduğunu izleyerek bir ego patlaması yaşadım..
heytt nasıl da biliyorum insan sarrafı filan mıyım diye..
sevindim..
bir aşamada koalisyon da yapılabildiğini anladık adayların aralarında ve bir anda..
az kalsın benim aday elenecekken elenmedi...
daha bir sahip çıkasım geldi adayıma..
bu aşamada ..
bir baktık az önce en çok oyu almış olan gidivermiş..
sonra genç adayın bir atağı oldu..
sorular diyaloglar seçimler derken..
sunucu rolündeki oyuncudan bir sürpriz atak yaşanınca..
değişti oyunun dengesi..
ve sonda ben o hala beğendiğim kendi adayıma karşı kalan..
ve baştan beri en hoşlanmadığım tarz tip davranış konuşma içindeki adayın..
lütfen..
oy vermeyin..
ne bana ne kimseye
çünkü oy vermek çarpık düzeni desteklemektir demesiyle
bir tereddüt yaşadım..
yalvarıyordu..
oy vermeyin cihazları verin diye..
ben düşünüyordum..
adayım ise..
oy vermek bir haktır diyordu..
evet..
biri kaybedeceğini gördüğü için son anda ayak oyunu yapıyordu görüyordum..
ama tek adaya indirgemek..
birinin seçimden çekilmesine rağmen seçimi devam ettirmek de benim adayıma yakışmıyordu ki..
bazıları iade etti gerçekten cihazları..
gelin şöyle sahneye yerleşin dediler onlara..
hala şimdi ne olacak sorusu ve bir yandan da bir tedirginlik hali içindeydim..
derken hayretler içinde oyunun renginin değiştiğini hissettim bir sonraki aşamada..
ben de oy vermeyi reddettim..
ve gidip sahneye dikildim..
böyle devam ettik.. ani değişi,kliklerle..
oyunun sonunu söylemiyorum..
bu anlattıklarımsa..
spoiler filan değil..
inanın..
çünkü oyun..
tamamen seyircinin oyuna göre akıyor..
yanı her gece aynı oyun sergilenebilemiyor..
sahneye dikilip sonra dışarı çıkıp en sonunda koltuğuma geri döndüğümde..
yanımda oturan yaşlı bir kadın bana..
cesaretiniz için tebrikler dedi..
gülümsedim..
dürüst olmak..
çok zor bir zanaat..
gerçekten cesaret istiyor...
bazen kendinden vazgeçiş de gerektiriyor..
ama oyundan bile olsa o sunulan seçeneklerden hiç birine razı olamazdım..
çünkü aslolan kendine dürüst olmak..
aslında yaptığım her seçimde..
kendime en uygun olanı seçtiğime göre..
benim de pek sütten çıkmış ak kaşık halim yok..
iyi de neye göre yaparız ki seçimlerimizi..
var olan hiç bir şeye zarar vermediği gibi..
yararı da olacak bir süper durum kişi olay var mı..
varsa bile acaba bu benim seçtiğim mi..
amacım iyi.. niyetim iyi olunca..
ben kendim ve herkesin yararına bir seçim mi yapmış oluyorum..
iyice karıştım ..
karmakarışık oldum..
yine de bazı şeyleri anladım..
ben birilerini işaret eden bir parmak belirince..
o parmaktan yana olamayacağımı anladım..
olabilecekleri engelleyemeyecek bile olsam en azından ..
baskı ile bile ..
olacakları kolaylaştıracak hiç bir harekete katılmaya zorlanamayacaktım..
kurgusal olarak ..
bunu hep düşünürdüm..
yapmam gibi gelirdi bana..
özel hayatımda böyle bir karar vermeye iki kez zorlandım..
kendi çıkarım ve yastığa koyunca uykuya dalabilecek başım arasında..
seçim yapma zorunda kaldım..
oy verme.. fikir beyan etme zorunda bırakılmaya itiraz ettim her ikisinde de..
oy vermediğim yan seçmediğim için kaybettiklerim oldu..
kaybedenden yana tavır almamış olmak da kurtarmıyor bazen insanı..
en azından huzuru seçmiş oldum..
ağırıma gidense..
davranışını doğru bulmasam da..
hak görülen cezasını da doğru bulmadığımı beyan ettiğim için kaybettiklerim değildi..
hakkında fikrim sorulan kişilerin.. tam gaz ileri devam etmiş olmalarıydı hayatlarına..
çıkarlarına..
hedeflerine..
sanki cezalandırılmak istenen onlar değil benmişim gibi seyretmişti herşey..
oyunun hızlı temposunda refleks olarak..
yine aynı davranışı sergiliyor olmaktan hafif bir rahatlama duydum..
hem bir salaklık hali var üzerimde onu farkettim..
oyunun sonunda..
o akşamki seyirci profili yayınlanıyordu..
bizi bu noktaya..
kararları ve verdikleri desteklerle getiren..
orta üst gelir düzeyinde..
evli.. 35 yaş civarı kadınlardı..
beşinci özellikleri de kendileri gibi olmayanların gitmesini istemeleriydi..
ötekileştirmenin ne kadar zararlı olabileceğini buncacık gördük işte..
önce koltuğumu sonra da salonu terk etmek zorunda kalırken ben..
güzel ve aydınlık bir adaya oy verip onu hep destekleyip..
sonunda yine onun tarafından bir soruda diskalifiye edilirken..
birilerine haksızlık yapılabilme olasılığı var..
ve buna alet olmak istemiyorum o yüzden protesto ediyorum..
diye çıktığım noktadan uzaklaştırılırken..
içimin çok acımasının nedeni..
yaşadığımız hal ve gidişin kalıcı deformasyon etkisidir sanırım..
oyunken acıtması..
iç ezikliği ruh üşümesi..
geçmiş zaman travmaları..
dota gidin..
çaresiz olduğunuzu..
çare gibi görünenlerin ne kadar yanıltıcı olduğunu ..
seçim denilen şeylerin ne kadar iki yüzlü olduğunu..
her seçimin aslından insanı kendinden yabancılaştırdığını..
hem ne kadar önemli hem de etkisiz elemanlığı bir deneyimleyin
sistemin aslında hep bireyin kaybetmesi üzerine kurulduğunu bir yaşayın derim..
daha da demem birşey..
dünden beri verdiğim her cevap.. söylediğim her söz ve verdiğim her kararın..
dayanılmaz ağırlığını hissediyorum..
bir tarih ve toplumsal sorumluluk bükücü durumunda ruhum..
çok şey hissettim de pek bişey düşünemedim..
usum durdu sanki..
giden varsa yazışalım.. aydınlanalım..
yoksa gidin yazışalım..aydınlanalım..
pese.. atalet tarihinin yine zor zamanlarından birini yaşıyorum..
en sevdiğim ciğerparemlerden biriyle ilgili karar ve yetkisel değil..
destek ve anlayışsal zorlanmalar..
kendini serinletme ile.. aman sakın serinleme uyanıkol..lar arasında
bi yatsam da yorganı kafama çekip..
ölsem ile..
iki kirpiğim birbirine değmeden sabahlar oluyor durumu..
kafamın tepesinden..türkçemin her hecesine sinmiş bir korku endişe huzursuzluk..
hayat bazen ne kadar yoruyorsun..
ve hep aynı kişiye zor yerden soruyorsun...