dün akşam.. kuzuların sessizliği kostümü diktim ben..
ama baştan başlayayım.. uzun yazayım ne olsa epeydir yazmadım gene..
kışa ait bir hareket yavaşlaması olsa da yaşantımda.. bahar geldi..uçanı kaçanı yakalayacağım diye uğraşıyorum.. doğada neler oluyor.. hep görmek istediğim yeri de görsem mi.. ve şehir kadını atalet nelerden faydalanabilir gibi soru ve sorunların peşindeyim..
bi de okuyorum..hatta beş çift gözüm olsun istiyorum..
bir yandan da üretiyorum..yazı.. el işi.. takı ne olursa.. hatta beş çift elim olsun istiyorum..
ama öyle insanların geniş geniş yaptığı gibi değil benim işler..
akşam tevede bulursam bir fransız italyan ispanyol filmi.. ya da bir devede.. izlerken başlıyorum.. elime geçen o çiçekten kalan kurdele bu böcekten kalan boncuk.. eski kolyenin zinciri.. hediye paketinin danteli..
kıvırıp tutturup.. pilav yapar gibi..aldığı kadar su.. göz kararı ..el kararı der gibi.. ilerledikçe kendini şekillendiren şeyler yapıyorum..
bir yandan kulağım izlediğimde.. yanımda not defter..lerim..not defteri de yetmiyor bana.. aklıma gelen herşey için bi sayfa ayırmak da yetmeyince defter ayırmam gerekti..ama o da dağınık olunca..
diz altından miniye çevirdiğim bir etekten kalan kadife.. elbet mor.. bir not defteri kabına dönüştü.. bir fransız filmi karşısında..biri kareli biri çizgili not defterleri yerleşti içine..sayfa ayıraçları ile bölündü..
kareli çizimli tasarımlar için.. ev ve ben ..olarak ikiye bölündü..çizgili olan ise.. izlediklerim okuduklarım ve düşündüklerim olmak üzere üçe..
pratik.. iyi .. arayınca da bulabileceğim artık..geliştirilmesi gerek biraz ama.. kestiklerimi topladıklarımı koyacağım bir cep olmalı.. bir de kalemleri yerinde tutacak bir sistem..
neyse işte o defterlerim yanımda.. her an kayıt alarak..yaşıyorum.. geziyorum.. gözlüyorum..
dün de bir heykel sergisinin açılış ve kokteyline davetliymişim.. gittim..hayran kalarak..izledim..
özyaşam öyküsünü de bildiğim bir kadın heykeltraşın.. “adı kadın” sergisi..renkler ve kıvrımlar.. seçilmiş objeler.. inanılmaz etkiledi beni..
algıda seçicilikle bir liste oluştu not defterimde..heykel adlarıyla.. kadın figürleri arasında.. çıkardım not defterimi.. ataletografik yöntemle yazdım..fikirlerimi..
sanatın bilinçaltı psikolojisi konusunda bilgili biriyle dolaşmak farklı bi pencere açtı ama aynı eserlere..
bir figürün türlü türlü okunuşu var..
algıdan kaynaklanan seçicilik.. bilgiden kaynaklanan seçicilik.. yaşanandan kaynaklanan seçicilik..hepsi birbirine geçti.. korkular ümitler hayatta kalışlar birer birer objeleşti.. herkes bişeyleri şekillendiriyor.. dışavurmak için.. içinde birşey varsa.. ben sözcükleri kullanıyorum.. şekillendirmek için.. kendimi duygularımı.. bazen kumaşları boncukları bazen boyaları ..
eserim diyebileceğim birşeyler üretemiyorum elbet.. kaçak zamanlarda üretilince olmuyor.. sanat..
ama eskizlerim diyebilirim .. rahatlıkla.. çünkü ürettiğim her ne ise.. benimle konuşarak çizer yolunu..bulur şeklini.. ve daima gelişir.. değişir.. dönüşür bazen de..
yazılarım da evet.. notlar eklerim üzerlerine.. o tarihte öyle demişim ama şimdi derim.. ünlemlerle bezerim..
o yüzden sipariş çalışması yapamam mesela ben.. =) o yüzden hep kendimdedir yaptıklarım..
not defterlerimde öyle eskizler de var..
bir araya getirip.. birlikte kullanmak üzere ayrı ayrı kutuladığım .. dosyaladığım.. şeyler var..
kocaman kaotik kutularım evrak kutularım da var..
birkilkte kutuladıklarımı kullanırken bazen birden başka kutulara bazen kaotik kutulara da dalarım.. bu yüzden büyücü gibi hissederim kendimi bazen .. birşeyler üretirken..
neyse ana konuya döneyim.. sergi.. beyaz şarap.. peynirler..sonra sohbet.. yine beyaz şarap.. falafel elma dilim patates.. aerken ilerledi akşam..
ama aklımın dibinde kalan bişey vardı akşam boyunca..ferhanın tabiriyle..”yumurta popodan çıkıp havada uçarken folluk arama durumu” vardı..
konsept fotosu çekilecekmiş yirmiliğin okulunda.. şöyle şapkasıyla maykıl ceksın .. elinde elmasıyla nuyvton filan olamazdı elbet..
“ben haniballekter olucam dedi.. bana deli gömleği bul..”
haha bu sayede öğrendim.. deli gömleklerinin artık kullanılmadığını.. bulamadık yani..”dikerim dedim kolay bişey”.. ama dikmedim.. söylemiştim prokrastineyşınım var..maskeyi de petşoptan alacaktı bizimki..testi var onun da.. dersi kursu var..=D..
derken dün mesaj geldi.. lekter kostümü yarına lazım…ınınının..
evde beyaz çarşaf var.. makas var.. iplik var.. hallederiz dedim.. ama turuncu bir tulum da olabilir dedi.. daha da iyi olabilir..
iş giysileri satan mağaza kliniğin karşısında..ama bahçıvan pantalonları varmış sadece.. kollu bacaklı tulum yokmuş..dı gardınır filminin canisi ol dedim.. olmaz dedi.. =(..
yemek sonrası üçüncü şarapta hanibal kostümü dikicem dedim artık kalkayım.. alıştı artık herkes benim tuhaf şeyler yapan bi kadın olmama.. kimse manyak mısın demedi.. sadece.. enerjik buldular beni.. ancak giysiden pijamaya transfer.. makyajdan kurtulma.. evdekilere meraba deme ve tumba yatma enerjileri kalmış onların.. hatta biri makyajı da silmeden meraba da demeden giysi değişimi ve tumba yapacağını söyledi..
eve geldim.. saat onbir itibarıyle..
fırfırlı beyaz şifon gömleğim dantel kolyem hala üstümde olarak.. beyaz çarşaf yırtıldı.. yirmiliğin etrafına sarıldı.. saime hanımın toplu iğneleriyle kalıplandı.. dikiş makinesinin ayarı nasıl yapılıyormuş hatırlanmaya çalışıldı.. süper oldu giysi..
yirmiliğin şüphe ile dolu ifadesi.. yumuşadı giderek.. mutlu bir ifadeye döndü..
bana ilk söylediği gün.. deli gömleğiyle bağladığında.. dikkat et.. iterlerse düşersin korunamazsın ve kolunu boynunu kırarsın demiştim.. mesleki paranoyamın dürtüsü ile..biz de ana okulu çocuğuyuz ya diye karşı çıkmıştı..
akşam çb de aynı şeyi söyledi.. “iterler düşersin..” yirmilik de “kocaman insanlar itmez kimse” dedi.. o arada çekirdek fidan neydi.. o işte.. itiyordu zaten onu.. habire.. o da dengede kalmaya çaılışıyordu.. farkında değildi ama durumunun..
“kardeşin itiyor” dedi çb.. en yakın ve en ağırkanlı arkadaşını badigard olarak tutmasını söyledim.. gülüştük..
sonra “maske”.. dedim..
unutmuş.. üzüldü.. çok.. evden boya yaptığım zamanlardan kalma bir maske buldum.. idare eder mi dedim.. üzgün .. olur dedi..
saat oniki bişi olmuştu..
guglda yakın plan resmini bulduk haniballekterin..hiç benzemiyor bizim maskeye.. hanibalden çok.. kimyasal saldırı altında bir tımarhane kaçkınına benzeyecek yirmilik.. bence bu da konsepte uyabilir....
yirmilik test başına.. diğerleri yatmaya gittiler..
çiçekçilerin kullandığı tüller var hani sert dokulu.. onu aldım elime en kırmızısından.. yeterince sertlik veriyor mu diye… veriyomuş..sonra.. onu kendi yüzümde şekillenirdim.. kıvıra dike deneye kıvıra dike kese .. sonra üzerine şu ambalaj kağıdı renginde bandlar var hani.. koli bandı değil de kağıt olanlardan..onu aldım.. kes yapıştıra başladım.. kes yapıştır bi kat daha dene.. kes yapıştır.. şekil ortaya çıkınca bir de yirmiliğin yüzünde prova yaptım.. ehhhh..
kes yapıştır .. şekillendir kalınlaştır.. içini dışını..
ağız deliği aç.. ağız yerinde tel çubuklar var hanibal ısırmasın diye..yerine çengelli iğneler takmaya çalış..başka yöntem dene.. görüntü iyi ama iterler.. batar .. üzerini kes yapıştır kes yapıştır..
sonuç..
bence süper..
yirmilik.. sadece baktı..gülümsedi ve öptü .. saime hanım da böyle bakar ve glümserdi.. abim de bakar güler ve gerizekalı derdi.. =P.. iyi bişi yapınca.. sadece bakıp gülümserse karşımdaki bana yeter yani.. öpücük kaymak olur..
son bir düzeltme yaptığımda.. oldu mu diye sorduğumda..
“her eser daha da mükemmel hale getirilebilir” dedi yirmilik.. “mükemmelin sonu yoktur aslında.. sanatçı üzerinde çalışmaktan bıktığı için bu eser bitti der”..
ben çok sevdim bu cümleyi.. geceyi.. ellerimi kullanmayı.. yirmiliğimi.. düşünmemeyi..algıda seçici olmamayı..
“beni seviyor musun” dedi bi de..baktım sadece “soru mu bu” der gibi.okudu bakışımı... “anne olarak değil” dedi.. “insan olarak.. benim gibi birinden hoşlanır mıydın..”
“aşık olurdum” dedim.. “yok” dedim sonra.. “çok iyi dostun olurdum.. yapışırdım.. çıkmazdım..” güldü.. testine döndü sonra..
saat ikiyi geçmiş idi..
yattım sonra.. dört saat sonra kalkmak üzere..
******
sergideki sohbetten…
“-sanatçı bilinçli yapıyorum derken aslında biliçaltını mı yansıtır yani??
-sanat.. tamamen ve sadece bilinçaltının yansımasıdır..”..
******
PS.. yirmilik başlı baına bi yazı haketmekte bu aralar..
******
turuncu bahçıvan tulumu otuz liraymış sadece.. sonradan hayıflandım.. neden kendime almadım diye..
******
PS'2.. tutunayacak birini gördüğümüzde gerçekten düşer mi ki diye merak etme ve itme içgüdüsü var insanların..
******
izlediğim filmden..
"I never saw a wild thing sorry for itself.
A small bird will drop frozen dead from a bough
without ever having felt sorry for itself"
vahşi bir şeyin kendine acıdığını hiç görmedim.. bir kuş konduğu çalıda donarak düşer ölür ama kendine hiç acımaz..di eyç lovrens