29 Eylül 2009 Salı
24 Eylül 2009 Perşembe
..
iki kadından..
esatir-i evvelden ve yakın tarihten..
ve zamanımızın kadınları için.. onlar hakkında yapılan çalışmalardan bahsedelim mi..
hadi..
özlemediniz mi benimle zıplamayı..
düşünce trampolininde..
ilk kadın..
isa'dan hemen iki yüzyıl sonra.. perge şehrinin ileri gelenlerinden bir senatör ile..
artemis tapınak rahibesi bir prensesin kızı..
şehir yöneticisi..
hamisi.. plancia magna..
pergeyi geliştirip güzelleştiren "imar eden" kadın..
o aralar başlayan "panhelenya şenliklerine" katılabilmek için..
birçok başka anadolu kenti gibi..
perge de..yunan hayranı romalı imparator hadrian'ı yunan soyundan geldiğine inandırmaya çalışıyormuş..
bu yüzden muhteşem heykeller salonlar anıtlar da dikilmiş kente..
hehe AB'ye girme yolunda "perge" serbest çağırışımı çınladı içimde .. neden bilmem =P..
ilginç olan.. dikilen ..
yedi mitolojik..yedi güncel.. güncel dediysek isadan sonra ikinci yüzyılda.. güncel..
toplam ondört kahraman heykelinden ..
yedi güncel kahraman heykelin dört tanesinin kadın olması..
yani heykellerin çoğunluğu kadın..
arkeologlar antik çağda anadoludaki kadınları öve öve bitiremiyor..
"Döneme bakıldığında Plancia Magna gibi daha birçok kadının hem üst düzey yönetimlerde yer aldığı hem de velinimet görevleri üstlendiği görülüyor. Kral soyundan gelen kadınların yerel kadınlar tarafından örnek alındığı da ayrı bir gerçek. Böylece Plancia Magna, Perge'nin bir şehir olarak adını, kültürünü, saygın kimliğini yerleştiren ve pekiştiren önemli kişiliklerden biri olarak çıkıyor karşımıza. "
anadolu'da .. kadın olmak önemli ve saygın bir işmiş......
bu antik şehrin ilk kazıları elbette..
soygun şeklinde.. gerçekleşmiş.. yabancılar tarafından..
buluntular yurt dışına kaçırılmış..
sonra..
ikinci kadın geliyor..
jale inan .. geliyor.. tam geliyor..
1914 doğumlu jale hanım..
almanyada savaş yıllarında arkeoloji eğitimi almış..
sonra da pergeyi kazmış..
ilginç bir kadın..
sorun gugl'a..
bir bilim adamının karısı..( o. aralın yazdığı kitaba kahraman olan)
ve güçlü bir kadın..
"Jale İnan 1980 yılında Perge'de bir Herakles heykelinin parçasını bulur. Ama heykelin belden yukarısı yoktur. Bugün belden aşağısı Antalya Müzesi'nde sergilenen heykelin üst bölümünün ABD'ye kaçırıldığı söylentileri dolaşır. Jale İnan, bir dedektif gibi çalışmaya başlar ve izini bulur. Konuyla ilgili olarak yazdığı makaleyle de bu iki parçanın birbirine ait olduğunu öne sürer. Yıllar süren ısrarlı çalışmaları sonunda bu iddiasını kanıtlama fırsatı da bulur. 1990 yılında Boston Mitropolitan Müzesi'nda bir alçı kopyayla iki parçanın birbirine ait olduğunu kanıtlar. "
şimdi bizde imiş heykel..
türkiye cumhuriyetinde kadın olmak.. önemli ve saygın bir işmiş..
....
bunlar gün boyu aklımı oyalayanlar..
iş arasında..
bir de..
akşam dönerken dinlediğim radyo programının şakacı sunucusu sayesinde akşam okuduklarımla birleşiverdi..
o da ne derseniz..
sayın bilim adamları boş durmamış gene ve üçbin onsekiz ile elli yaş arası ingiliz kadınına seks hayatları ile ilgili sorular sormuş..
buna göre ortalama bir ingiliz kadının .. ortalama sekiz erkekle ilişkisi oluyormuş..
ve kadınlar bunların beşi ile alkollüyken beraber olmuşlar..
şunu açalım..
ilk kez birlikte olmaktan söz ediyorum..
bazı kadınlar.. biraz fazla alkole gerek duyuyormuş..
hatta en az iki tanesinin adını bile hatırlamıyormuş ertesi günü =P..
nedeni.. basit..
kadınların bedenleri ile ilgili öz güven eksikliği ..diyor çalışma..
hmm
ama ilginç olan kadınların dörtte üçü..alkollü iken daha az seçici daha az huysuz olduklarını söylüyormuş..
yüzde yetmişbeşi eşi ya da uzun süreli erkek arkadaşı ile birlikte olmadan önce de..
bir iki tek atıyormuş..
yarısı daha keyifli oluyor diyormuş..
bu kadınların yüzde altısı hayatında hiç...
alkol almadan seks yapmamış..
şimdi ingiliz erkekleri için üzülmeye başlayacağım.. neredeyse..
düşünsenize ..bu çalışmadan sonra..
kesin onların da..özgüveni zedelendi.. kesin...
sarhoş olmadan sevişilmeyen erkek olmak da zor olsa gerek...=D
ha bi konu daha var..
o da kadınların erkeklerin hoşuna gitmek için yaptıkları ve işe yaramayan beş şey..
"yıllardır kadınların erkeklerin dikkatini çekme çabaları ile ilgili bi takım çalışmalar yayınlanır da..
esas biz erkekler bir kadının dikkatini çekmeye öyle odaklanırız ki..
hiç bişey dikkatimizi çekmez.. onu gözden kaçırıyorlar bu çalışmacılar " dedi sunucu listeyi saydıktan sonra....
sahi yazının başında ne demiştik..
antik çağda anadoluda.. erken cumhuriyetimizde ülkemde kadın olmak..
e bu teknoloji çağında.. şimdiki zamanda.. neden nasıl.. böyle bir durum oluştu..
dış görünüşe takılmış bir insan kitlesi oluştu...
ne zaman bilmek öğrenmek var olmak arka plana atıldı da..
sadece bedene indirgendi.. kadın ..
hani bedenim benimdir diyordu bi ara..ne güzel..
zaten kendinin olanı yeniden kazanmaya çalışıyordu..
var olmaya..
neden böyle bir sürü duygusu oluştu ne zaman..
ay yok herkes öyle değil.. biliyorum..
ama giderek daha fazlası öyle..
meta edildiği konulara bak kadınların..
ilişki ilişki ilişki.. aşk sevgi..
üffff....
metayız evet..
akıllı ve güzel kadının zaten umuru olmayabilir bu çalışmalar..
o işine bakıyor..
hayatına..
keyfine..
yazdığına okuduğuna..
ama elbet o da..
arada erkeklere de bakmak istiyor..
işte o zaman basıyor feryadı..
erkek yok ..
ortak şikayet..bu..
neden??
çünkü bu tuhaf çalışmalardaki kadını arıyor erkekler sanırım..
aklıyla değil.. benliği ile değil..
duyguları hormaonları feromonları kokruları acizlikleri ile dolaşanları..
barbi bebeksi.. şaşkın.. hayret ifadeli yüzleri ve illa ki ..uzunluk katsayısı ile..
kalkıklık katsayıları üç olan hatunları arıyor olabilirler..
her ne oluyor ise oluyor..olmuş
ne zaman olmuşsa olmuş..
ama erkek çıtayı düşürüyor.. düşürmüş..
erkek o yüzden belki..
artık daha kaba.. kırıcı.. daha saldırgan..
daha rahat.. davranıyor..
ne olsa..
ortalıkta ilişkiyi sürdürmek için çaba gösteren kadın örneği çok..
hatta birçok kadının aynı erkeği paylaşmakla da ilgili sorunu kalmadı toplumda..
eh bu durumda..
kadının "her ne yaparsan kabulümdür".. kavramı içinde..
alkolü çekerim beraber olmak için..
kendimi deönüştürürüm.. dikkati çekmek ve tutmak için.. durumundan fayda....
erkek artık "doğal ortamındaki gibi"..bu da.. tüm çekiciliğini yok ediyor....
peki ya kadın???
içinde bi yerlerde...
antik çağda.. ya da 80 yıl öncede yaşayan ..
kendisinden daha çağdaş kadınları özlemiyor mu??
ben özlüyorum..
esatir-i evvelden ve yakın tarihten..
ve zamanımızın kadınları için.. onlar hakkında yapılan çalışmalardan bahsedelim mi..
hadi..
özlemediniz mi benimle zıplamayı..
düşünce trampolininde..
ilk kadın..
isa'dan hemen iki yüzyıl sonra.. perge şehrinin ileri gelenlerinden bir senatör ile..
artemis tapınak rahibesi bir prensesin kızı..
şehir yöneticisi..
hamisi.. plancia magna..
pergeyi geliştirip güzelleştiren "imar eden" kadın..
o aralar başlayan "panhelenya şenliklerine" katılabilmek için..
birçok başka anadolu kenti gibi..
perge de..yunan hayranı romalı imparator hadrian'ı yunan soyundan geldiğine inandırmaya çalışıyormuş..
bu yüzden muhteşem heykeller salonlar anıtlar da dikilmiş kente..
hehe AB'ye girme yolunda "perge" serbest çağırışımı çınladı içimde .. neden bilmem =P..
ilginç olan.. dikilen ..
yedi mitolojik..yedi güncel.. güncel dediysek isadan sonra ikinci yüzyılda.. güncel..
toplam ondört kahraman heykelinden ..
yedi güncel kahraman heykelin dört tanesinin kadın olması..
yani heykellerin çoğunluğu kadın..
arkeologlar antik çağda anadoludaki kadınları öve öve bitiremiyor..
"Döneme bakıldığında Plancia Magna gibi daha birçok kadının hem üst düzey yönetimlerde yer aldığı hem de velinimet görevleri üstlendiği görülüyor. Kral soyundan gelen kadınların yerel kadınlar tarafından örnek alındığı da ayrı bir gerçek. Böylece Plancia Magna, Perge'nin bir şehir olarak adını, kültürünü, saygın kimliğini yerleştiren ve pekiştiren önemli kişiliklerden biri olarak çıkıyor karşımıza. "
anadolu'da .. kadın olmak önemli ve saygın bir işmiş......
bu antik şehrin ilk kazıları elbette..
soygun şeklinde.. gerçekleşmiş.. yabancılar tarafından..
buluntular yurt dışına kaçırılmış..
sonra..
ikinci kadın geliyor..
jale inan .. geliyor.. tam geliyor..
1914 doğumlu jale hanım..
almanyada savaş yıllarında arkeoloji eğitimi almış..
sonra da pergeyi kazmış..
ilginç bir kadın..
sorun gugl'a..
bir bilim adamının karısı..( o. aralın yazdığı kitaba kahraman olan)
ve güçlü bir kadın..
"Jale İnan 1980 yılında Perge'de bir Herakles heykelinin parçasını bulur. Ama heykelin belden yukarısı yoktur. Bugün belden aşağısı Antalya Müzesi'nde sergilenen heykelin üst bölümünün ABD'ye kaçırıldığı söylentileri dolaşır. Jale İnan, bir dedektif gibi çalışmaya başlar ve izini bulur. Konuyla ilgili olarak yazdığı makaleyle de bu iki parçanın birbirine ait olduğunu öne sürer. Yıllar süren ısrarlı çalışmaları sonunda bu iddiasını kanıtlama fırsatı da bulur. 1990 yılında Boston Mitropolitan Müzesi'nda bir alçı kopyayla iki parçanın birbirine ait olduğunu kanıtlar. "
şimdi bizde imiş heykel..
türkiye cumhuriyetinde kadın olmak.. önemli ve saygın bir işmiş..
....
bunlar gün boyu aklımı oyalayanlar..
iş arasında..
bir de..
akşam dönerken dinlediğim radyo programının şakacı sunucusu sayesinde akşam okuduklarımla birleşiverdi..
o da ne derseniz..
sayın bilim adamları boş durmamış gene ve üçbin onsekiz ile elli yaş arası ingiliz kadınına seks hayatları ile ilgili sorular sormuş..
buna göre ortalama bir ingiliz kadının .. ortalama sekiz erkekle ilişkisi oluyormuş..
ve kadınlar bunların beşi ile alkollüyken beraber olmuşlar..
şunu açalım..
ilk kez birlikte olmaktan söz ediyorum..
bazı kadınlar.. biraz fazla alkole gerek duyuyormuş..
hatta en az iki tanesinin adını bile hatırlamıyormuş ertesi günü =P..
nedeni.. basit..
kadınların bedenleri ile ilgili öz güven eksikliği ..diyor çalışma..
hmm
ama ilginç olan kadınların dörtte üçü..alkollü iken daha az seçici daha az huysuz olduklarını söylüyormuş..
yüzde yetmişbeşi eşi ya da uzun süreli erkek arkadaşı ile birlikte olmadan önce de..
bir iki tek atıyormuş..
yarısı daha keyifli oluyor diyormuş..
bu kadınların yüzde altısı hayatında hiç...
alkol almadan seks yapmamış..
şimdi ingiliz erkekleri için üzülmeye başlayacağım.. neredeyse..
düşünsenize ..bu çalışmadan sonra..
kesin onların da..özgüveni zedelendi.. kesin...
sarhoş olmadan sevişilmeyen erkek olmak da zor olsa gerek...=D
ha bi konu daha var..
o da kadınların erkeklerin hoşuna gitmek için yaptıkları ve işe yaramayan beş şey..
"yıllardır kadınların erkeklerin dikkatini çekme çabaları ile ilgili bi takım çalışmalar yayınlanır da..
esas biz erkekler bir kadının dikkatini çekmeye öyle odaklanırız ki..
hiç bişey dikkatimizi çekmez.. onu gözden kaçırıyorlar bu çalışmacılar " dedi sunucu listeyi saydıktan sonra....
sahi yazının başında ne demiştik..
antik çağda anadoluda.. erken cumhuriyetimizde ülkemde kadın olmak..
e bu teknoloji çağında.. şimdiki zamanda.. neden nasıl.. böyle bir durum oluştu..
dış görünüşe takılmış bir insan kitlesi oluştu...
ne zaman bilmek öğrenmek var olmak arka plana atıldı da..
sadece bedene indirgendi.. kadın ..
hani bedenim benimdir diyordu bi ara..ne güzel..
zaten kendinin olanı yeniden kazanmaya çalışıyordu..
var olmaya..
neden böyle bir sürü duygusu oluştu ne zaman..
ay yok herkes öyle değil.. biliyorum..
ama giderek daha fazlası öyle..
meta edildiği konulara bak kadınların..
ilişki ilişki ilişki.. aşk sevgi..
üffff....
metayız evet..
akıllı ve güzel kadının zaten umuru olmayabilir bu çalışmalar..
o işine bakıyor..
hayatına..
keyfine..
yazdığına okuduğuna..
ama elbet o da..
arada erkeklere de bakmak istiyor..
işte o zaman basıyor feryadı..
erkek yok ..
ortak şikayet..bu..
neden??
çünkü bu tuhaf çalışmalardaki kadını arıyor erkekler sanırım..
aklıyla değil.. benliği ile değil..
duyguları hormaonları feromonları kokruları acizlikleri ile dolaşanları..
barbi bebeksi.. şaşkın.. hayret ifadeli yüzleri ve illa ki ..uzunluk katsayısı ile..
kalkıklık katsayıları üç olan hatunları arıyor olabilirler..
her ne oluyor ise oluyor..olmuş
ne zaman olmuşsa olmuş..
ama erkek çıtayı düşürüyor.. düşürmüş..
erkek o yüzden belki..
artık daha kaba.. kırıcı.. daha saldırgan..
daha rahat.. davranıyor..
ne olsa..
ortalıkta ilişkiyi sürdürmek için çaba gösteren kadın örneği çok..
hatta birçok kadının aynı erkeği paylaşmakla da ilgili sorunu kalmadı toplumda..
eh bu durumda..
kadının "her ne yaparsan kabulümdür".. kavramı içinde..
alkolü çekerim beraber olmak için..
kendimi deönüştürürüm.. dikkati çekmek ve tutmak için.. durumundan fayda....
erkek artık "doğal ortamındaki gibi"..bu da.. tüm çekiciliğini yok ediyor....
peki ya kadın???
içinde bi yerlerde...
antik çağda.. ya da 80 yıl öncede yaşayan ..
kendisinden daha çağdaş kadınları özlemiyor mu??
ben özlüyorum..
15 Eylül 2009 Salı
..
şu "tarih" dergisini seviyorum..
benim sevdiğim gibi..ayrıntılarla uğraşıyor..
maraşta..
ki geçmişimde anımsamadığım bir dönemde yaklaşık iki yıl havasından suyundan ve tarhanasından bir de ayşesinden ve onun sevecenliğinden doyasıya faydalanmışım...
işte o maraşta..
on altı bin yıl önce..
ne yapacaklarını biliyorlarmış..
=)
ne mi??
ana tanrıçaya inanmışlar..
ve hatta onun heykelini bile yapmışlar..
daha önce hep batıda çıkmış tanrıça heykelleri..
venüs heykeli denilen şekilde..
bu buluntu ile..
ilk kez o tarihlerden daha bile öncesinde..
doğuda da tanrıçanın önemi saptanmış..
kibele bronz çağından kalma..
isadan önce altıbin...
dikilili hatun.. onaltıbin....
neden alışıldığınca milattan değil de isa dan dedim.. zeusa gönderme olmalı beynimde...
ceviz kadarmış.. / üç santim /.. topraktan yapılıp ısıyla sertleştirilmiş..
üçgenimsi bir oval..
tepede.. kilin üzerine çizilmiş göz ve ağız..
ve sonradan eklenmiş iki meme çıkıntısı...
kalçaları geniş.. pek öyle beyaz rus gibi değil.. doğurgan ve üretici olması yeterli.. tanrıça olması için..
kolu bacağı yok
hiç olmamış.. dolaşması da önemli değil belki de.. kol sarılmak ve şefkat çağırıştırıyor bende.. o yüzden eksik buldum simge olarak.. ayıp onaltı bin yıl öncesindeki doğru şeye inanan ama becerisini eksik bırakan soydaş inan'daşlarıma..
bu kadar küçük olması..
belki de bir sunakta filan değil de..
tepeden bakan .. uzak duran değil de..
yakınlarında hissetmek içindir..tanrıçayı..
taşınabilir tanrıça..
stres topu niyetine..
cep tanrıçası..=P
o zamanlar cep var mıymış bilmem..
adını diklili hatun koyuvermişler..
benim rhea isis ishtar innanha kybeleden sonra bir de
"dikilili hatun" demem gerekecek boynumda asılı duran kolyeyi soranlara.. =)
mısırda örneğin.. ana tanrıça isisin bir çok adı var..
ama en önemlisi vasıfları..
"From what has been said above it is manifestly impossible to limit the attributes of Isis, for we have seen that she possesses the powers of a water goddess, an earth goddess, a corn goddess, a star goddess, a queen of the Underworld, and a woman, and that she united in herself one or more of the attributes of all the goddesses of Egypt known to us."
isisin vasıflarını sınırlamak mümkün değil.. su tanrıçalarının.. toprak tanrıçalarının..mısır tanrıçalarının..yıldız tanrıçalarının.. yeraltı tanrıçalarının gücüne sahip.. ve bir kadın.. ve bilinen tn tanrıça güçlerine sahip..
"Of course, Cybele was a powerful goddess who had existed long before the "birth" of Zeus, and she would have been worshipped in that area from antiquity"
diyor ki...
elbette kibele..
zeus doğmadan çok uzun zaman önce...
güçlü bir tanrıça olarak varlığını sürdürürdü...
burada elbetteye dikkat çekmek isterim..
doğunun kadını yok saymaya çalışması ..
yok gösterme takıntısının gizi..
buralarda bi yerlerde saklı olmalı.....
déessiste
benim sevdiğim gibi..ayrıntılarla uğraşıyor..
maraşta..
ki geçmişimde anımsamadığım bir dönemde yaklaşık iki yıl havasından suyundan ve tarhanasından bir de ayşesinden ve onun sevecenliğinden doyasıya faydalanmışım...
işte o maraşta..
on altı bin yıl önce..
ne yapacaklarını biliyorlarmış..
=)
ne mi??
ana tanrıçaya inanmışlar..
ve hatta onun heykelini bile yapmışlar..
daha önce hep batıda çıkmış tanrıça heykelleri..
venüs heykeli denilen şekilde..
bu buluntu ile..
ilk kez o tarihlerden daha bile öncesinde..
doğuda da tanrıçanın önemi saptanmış..
kibele bronz çağından kalma..
isadan önce altıbin...
dikilili hatun.. onaltıbin....
neden alışıldığınca milattan değil de isa dan dedim.. zeusa gönderme olmalı beynimde...
ceviz kadarmış.. / üç santim /.. topraktan yapılıp ısıyla sertleştirilmiş..
üçgenimsi bir oval..
tepede.. kilin üzerine çizilmiş göz ve ağız..
ve sonradan eklenmiş iki meme çıkıntısı...
kalçaları geniş.. pek öyle beyaz rus gibi değil.. doğurgan ve üretici olması yeterli.. tanrıça olması için..
kolu bacağı yok
hiç olmamış.. dolaşması da önemli değil belki de.. kol sarılmak ve şefkat çağırıştırıyor bende.. o yüzden eksik buldum simge olarak.. ayıp onaltı bin yıl öncesindeki doğru şeye inanan ama becerisini eksik bırakan soydaş inan'daşlarıma..
bu kadar küçük olması..
belki de bir sunakta filan değil de..
tepeden bakan .. uzak duran değil de..
yakınlarında hissetmek içindir..tanrıçayı..
taşınabilir tanrıça..
stres topu niyetine..
cep tanrıçası..=P
o zamanlar cep var mıymış bilmem..
adını diklili hatun koyuvermişler..
benim rhea isis ishtar innanha kybeleden sonra bir de
"dikilili hatun" demem gerekecek boynumda asılı duran kolyeyi soranlara.. =)
mısırda örneğin.. ana tanrıça isisin bir çok adı var..
ama en önemlisi vasıfları..
"From what has been said above it is manifestly impossible to limit the attributes of Isis, for we have seen that she possesses the powers of a water goddess, an earth goddess, a corn goddess, a star goddess, a queen of the Underworld, and a woman, and that she united in herself one or more of the attributes of all the goddesses of Egypt known to us."
isisin vasıflarını sınırlamak mümkün değil.. su tanrıçalarının.. toprak tanrıçalarının..mısır tanrıçalarının..yıldız tanrıçalarının.. yeraltı tanrıçalarının gücüne sahip.. ve bir kadın.. ve bilinen tn tanrıça güçlerine sahip..
"Of course, Cybele was a powerful goddess who had existed long before the "birth" of Zeus, and she would have been worshipped in that area from antiquity"
diyor ki...
elbette kibele..
zeus doğmadan çok uzun zaman önce...
güçlü bir tanrıça olarak varlığını sürdürürdü...
burada elbetteye dikkat çekmek isterim..
doğunun kadını yok saymaya çalışması ..
yok gösterme takıntısının gizi..
buralarda bi yerlerde saklı olmalı.....
déessiste
7 Eylül 2009 Pazartesi
...
asabiyim evet.. ya da asabiydim..
saman alevi gibi.. birden kontrolsüz sinirlenir..
hemen kendime gelirdim..
baktım beni çok üzüyor sonrasında yaptığım dediğim..
kontrol etmeyi öğrendim..
neye yaradı.. hiç..
daha çok kızdırılma dürtüsü verdim etrafa..
daha çok kontrol çabası harcadım..
pasif agresifim evet.. dim.. daha doğrusu..
baktım öfkem hedefimi etkileyemeyecek .. etrafa sıçratırdım..
ama hem rahatlamıyorum hem de sonrasında gene kendime üzüntü çıkarıyorum..
vazgeçtim..
şimdi öfkeme neden olan kişi ortalıktan tüyünce.. lafı sokup..
laf kalıyor bende.. içimde..
yani neye yaradı.. hiç.. daha çok kızdırılma dürtüsü uyandırdım çevreye karşı..
tahammülsüzüm evet.. düm daha doğrusu..
deneme tahtası gibi.. bakalım ne zaman tepki verecek diye test edilmeye dayanamazdım..
ama sonra bunların sadece çatışma olduğuna..
savaşın daha uzun soluklu olduğuna karar verdim..
ve dayandım.. sessiz sakin tepkisiz.. tam yeri gelene kadar..
ne oldu.. hiç.. çabuk çözdü insan oğlu/kızı..
ve savaşa meydan vermeden çete çatışmasına döndü özel yaşamım..
kolay doldurulurum evet..
dum daha doğrusu.. yargılamasam da.. hızla etiket oluştururdum..
ama sonra baktım insan oğlu/kızı değişebiliyor.. dönüşebiliyor..
vazgeçtim..
etiketlemekten..
e nooldu.. hiç..
benim değişmesini beklediklerim değişmedi.. sratıma gülerek sürdürdüler densizliklerini..
sonuç..
yeniden öfkeli pasif agresif.. kolay etiketleyen ve anlık laf sokmalarla yaşayan biri olmanın manası yok..
çevredekiler yüzünden..
dozu yok insanların çünkü.. o yüzden bir formülü yok bunun..
o zaman .. sanırım şimdi.. umursamaz diyebilirsiniz bana..
beklentisiz bir umursamazım..
fikir bile yürütmüyorum haklarında..
hoş .. güzel bişi yaşatırlarsa..
kendi kendime yaşatabildiklerime ek olarak..
iyi bişi..
yok eğer can sıkmaya kararlılar ise..
ben değiştiremem uğraşamam..
zaten uğraşsam ne oluyor ki..
hem dışa vurduğumdan daha fazla zarar veriyor bana.. sonradan o tepkimin gerginliği..
düşünmek bile istemiyorum..
neden dedi.. nasıl dedi.. neden yaptı.. bu ne cesaret.. sen ha ban ha.. filan..
der.. yapar.. bana da ona da sana da..
o da bu da şu da..
böyle artık insanlar..
o yüzden hah şaşkın.. der ve geçer atalet.. ve ben de.. ataleti yazan kadın yani..
yeryüzündeki misyonum mu..
insanlara yaklaşımım mı..
vermek istediğim mesaj mı..
yok öyle birşey.. ve olmaması için sıkı önlemler aldım..
umursamazım ben.. ve fütursuz.. ve duyarsız evet..
vaktim yok zira..
bunlarla uğraşmaya..
kendimi eğlemek.. hoş tutmak .. benim amacım..
okuduklarım yazdıklarım öğrenmem .. yaptığım herşeyde..
doğru ya da yanlış..
kendi kimyamı sabit tutmak..
o yüzden sinirlenmekten kaçınmam..
ve kişiselleşen itişmelere
girmemem..
orda burda şurda ve her yerde..
bilgelikten.. âkillikten ya da.. becerememekten değil..
umurumda olmadığından...
saman alevi gibi.. birden kontrolsüz sinirlenir..
hemen kendime gelirdim..
baktım beni çok üzüyor sonrasında yaptığım dediğim..
kontrol etmeyi öğrendim..
neye yaradı.. hiç..
daha çok kızdırılma dürtüsü verdim etrafa..
daha çok kontrol çabası harcadım..
pasif agresifim evet.. dim.. daha doğrusu..
baktım öfkem hedefimi etkileyemeyecek .. etrafa sıçratırdım..
ama hem rahatlamıyorum hem de sonrasında gene kendime üzüntü çıkarıyorum..
vazgeçtim..
şimdi öfkeme neden olan kişi ortalıktan tüyünce.. lafı sokup..
laf kalıyor bende.. içimde..
yani neye yaradı.. hiç.. daha çok kızdırılma dürtüsü uyandırdım çevreye karşı..
tahammülsüzüm evet.. düm daha doğrusu..
deneme tahtası gibi.. bakalım ne zaman tepki verecek diye test edilmeye dayanamazdım..
ama sonra bunların sadece çatışma olduğuna..
savaşın daha uzun soluklu olduğuna karar verdim..
ve dayandım.. sessiz sakin tepkisiz.. tam yeri gelene kadar..
ne oldu.. hiç.. çabuk çözdü insan oğlu/kızı..
ve savaşa meydan vermeden çete çatışmasına döndü özel yaşamım..
kolay doldurulurum evet..
dum daha doğrusu.. yargılamasam da.. hızla etiket oluştururdum..
ama sonra baktım insan oğlu/kızı değişebiliyor.. dönüşebiliyor..
vazgeçtim..
etiketlemekten..
e nooldu.. hiç..
benim değişmesini beklediklerim değişmedi.. sratıma gülerek sürdürdüler densizliklerini..
sonuç..
yeniden öfkeli pasif agresif.. kolay etiketleyen ve anlık laf sokmalarla yaşayan biri olmanın manası yok..
çevredekiler yüzünden..
dozu yok insanların çünkü.. o yüzden bir formülü yok bunun..
o zaman .. sanırım şimdi.. umursamaz diyebilirsiniz bana..
beklentisiz bir umursamazım..
fikir bile yürütmüyorum haklarında..
hoş .. güzel bişi yaşatırlarsa..
kendi kendime yaşatabildiklerime ek olarak..
iyi bişi..
yok eğer can sıkmaya kararlılar ise..
ben değiştiremem uğraşamam..
zaten uğraşsam ne oluyor ki..
hem dışa vurduğumdan daha fazla zarar veriyor bana.. sonradan o tepkimin gerginliği..
düşünmek bile istemiyorum..
neden dedi.. nasıl dedi.. neden yaptı.. bu ne cesaret.. sen ha ban ha.. filan..
der.. yapar.. bana da ona da sana da..
o da bu da şu da..
böyle artık insanlar..
o yüzden hah şaşkın.. der ve geçer atalet.. ve ben de.. ataleti yazan kadın yani..
yeryüzündeki misyonum mu..
insanlara yaklaşımım mı..
vermek istediğim mesaj mı..
yok öyle birşey.. ve olmaması için sıkı önlemler aldım..
umursamazım ben.. ve fütursuz.. ve duyarsız evet..
vaktim yok zira..
bunlarla uğraşmaya..
kendimi eğlemek.. hoş tutmak .. benim amacım..
okuduklarım yazdıklarım öğrenmem .. yaptığım herşeyde..
doğru ya da yanlış..
kendi kimyamı sabit tutmak..
o yüzden sinirlenmekten kaçınmam..
ve kişiselleşen itişmelere
girmemem..
orda burda şurda ve her yerde..
bilgelikten.. âkillikten ya da.. becerememekten değil..
umurumda olmadığından...
4 Eylül 2009 Cuma
hadi siz ..
gözlerinizi kapatın..
daaaa..dadadada..da..da..dasdadaa..da..dadadada…
kankan müziği eşliğinde…
piyuvvvvvvvvvvvv
ıslık ve çıklıkları arasında..
rengarenk ve pırıl pırıl bir dans gösterisi hayalleyin..
sentüpten bulup..
the french cancan filminin kankan sahnesini düşünün mesela ama
okul gösterilerinde oynananı değil..
balkonlardan kayarak inen
30lu 40lı diziler halinde dönen..
gerçek gösteriyi..
ve coşkuyu..
işte öyle bi coşku .. bi videosunu..
hatta arşivlerimde olucak bi kere vermiştim onu bulun ne biliim..,işte..
..
ister..seniz dansa..
ister şarkıya eşlik edin
sormayınnnnnnnnnn
atalet….
2 Eylül 2009 Çarşamba
=)
tam da böyle....
foto kutür keri ve karikatür..
radikal gazeteye ve agent provocateur iç çamaşırı dizaynırlarına teşekkürlerimizle efendim..
1 Eylül 2009 Salı
...
kafam fena atık bugün..
nedeni saçma gelebilir..
de..
sistemin acısını çeken veli filan olasımda yok..
aysbergin ucu durumu..
her sinirim tepemde.. kıvrım kıvrım..
çekirdeğin puanının orta karar olması
okul sorunsalının hala sürmesi
sistem
bunun iki veli olması gereken biz ebeveynler arasında..
iki hasım şeklinde konuşulması..
ben sana kursa gönderme gerek yok demiştim..
cümlesi..
benim..
anne hadi ben çocuktum yapmam diyodum sen beni bir kursa bile göndermedin diye suçlanmak istemiyordum..
savunma cümlem..
altı ay öncesinde kalması gereken cümlelerin hala "ne yapacağız?? nereye göndereceğiz??"
konularından önce değerli zamanı boşa harcama cümleleri olarak kullanılmaları..
daha önemlisi torbaya tıkılmış kediler gibi..
iki sorunum kuyruk kuyruğa dolanmış olması..
birinden nefes alsam diğerinden ..
diğerinden kurtulsan birinden kurtulamamam..
her ikisinden de kurtul gelmiş olması
ama "önce görev" mantığımın beni esir alması..
listede habire ensemden tutup yukarı çektiğim kendimin..
giderek sırtına basılıp aşağı itilmesi..
iki hamlemden birinde pişti..
diğerinde hüsran olmam..
dövesim varken gülümseme..
gidesim gönderesim varken..asayiş sürdürme durumları..
uzar gider..
demem o ki
bana en iyi gelen şey hipnotik oyunlar..
sohbet..
biraz flört..
şarap ritm
yazı..
hipnotik oyunlar derken...
tetris ve türevleri..
ama feysde bi oyun buldum..
işte bugün bu yazı o sayede eklendi..
bi hayvan yaratıp onu büyütüyorsun..
yarattık bi morcuk hayvancık..
bi evi var..
iki oda bi bahçe..
hayvanı yedirip.. şefkat gösterip.. temiz tutarak.. büyütüyorsun..
aynı yaşam gibi..
ne var ki.. burda para kazanıyorsun bunları yapınca..
sonra gidip gene hayvancık için harcıyorsun..
para kazanma yaşam gibi olmasa da.. harcama..
aynı yaşam gibi.. =P
büyüyüp gelişmek için sosyal olması gerekiyor..
arkadaşlarının hayvancıkları ile..
görüştürüyorsun..
öpebiliyor.. sarılabiliyor fıkra anlatıp dans edebiliyorsun ..
aynı yaşam gibi..
o arkadaşlarının evine gittiğinde o hayvancığı kirli..
aç ya da.. mutsuz bulursan..
okşamak.. yıkamak.. doyurmak .. sana hem iyi davranış puanı hem de.. para kazandırıyor..
parayı bilmem de puan kazanmak..
aynı yaşam gibi..
bir de sosyal ortamlarda..
sokakta kahve dükkanında yabancı hayvancıklarla kesişiyor yolun..
onlara da sarılıp öpmek..
dans etmek.. gülüp eğlendirmek sana puan kazandırıyor..
hem de yakın çevrene gösterdiğin iyi davranışlardan kazandığından daha çok..
aynı yaşam gibi..
ne kadar çok yabancıyla öpüşür koklaşırsan oyun sana o kadar ödül.. o kadar.. bonpuan veriyor..
aynı yaşam gibi..
bu yabancıların ya da dostların evlerine gittiğinde eğer o hayvancığı pis kötü kokulu ve sinekli bulursan onu önce sarılıp öpmeden yıkayamıyorsun ama..
önce hatasına rağmen sevip koklayacaksın..
sonra yıkayacaksın düzelteceksin.. deneyeceksin..
dikkat ettim bazı hayvanlar yıkanmamak için sanki direniyor..
hatamla sev kötü kokumu içine çek der gibiler..
yani keçiboynuzu gibi bile değil..
aynı yaşam gibi..
aynı yaşam gibi..
sonra da düşündüm..
eh aynı yaşam gibiyse ne işim var ki.. dedim..
ama..
ahh şu tto olmasa..=P..
bir de..
merak etmesem en çok ne kadar büyütebileceğim diye..
aynı yaşam gibi..
demiştim değil mi..
nedeni saçma gelebilir..
de..
sistemin acısını çeken veli filan olasımda yok..
aysbergin ucu durumu..
her sinirim tepemde.. kıvrım kıvrım..
çekirdeğin puanının orta karar olması
okul sorunsalının hala sürmesi
sistem
bunun iki veli olması gereken biz ebeveynler arasında..
iki hasım şeklinde konuşulması..
ben sana kursa gönderme gerek yok demiştim..
cümlesi..
benim..
anne hadi ben çocuktum yapmam diyodum sen beni bir kursa bile göndermedin diye suçlanmak istemiyordum..
savunma cümlem..
altı ay öncesinde kalması gereken cümlelerin hala "ne yapacağız?? nereye göndereceğiz??"
konularından önce değerli zamanı boşa harcama cümleleri olarak kullanılmaları..
daha önemlisi torbaya tıkılmış kediler gibi..
iki sorunum kuyruk kuyruğa dolanmış olması..
birinden nefes alsam diğerinden ..
diğerinden kurtulsan birinden kurtulamamam..
her ikisinden de kurtul gelmiş olması
ama "önce görev" mantığımın beni esir alması..
listede habire ensemden tutup yukarı çektiğim kendimin..
giderek sırtına basılıp aşağı itilmesi..
iki hamlemden birinde pişti..
diğerinde hüsran olmam..
dövesim varken gülümseme..
gidesim gönderesim varken..asayiş sürdürme durumları..
uzar gider..
demem o ki
bana en iyi gelen şey hipnotik oyunlar..
sohbet..
biraz flört..
şarap ritm
yazı..
hipnotik oyunlar derken...
tetris ve türevleri..
ama feysde bi oyun buldum..
işte bugün bu yazı o sayede eklendi..
bi hayvan yaratıp onu büyütüyorsun..
yarattık bi morcuk hayvancık..
bi evi var..
iki oda bi bahçe..
hayvanı yedirip.. şefkat gösterip.. temiz tutarak.. büyütüyorsun..
aynı yaşam gibi..
ne var ki.. burda para kazanıyorsun bunları yapınca..
sonra gidip gene hayvancık için harcıyorsun..
para kazanma yaşam gibi olmasa da.. harcama..
aynı yaşam gibi.. =P
büyüyüp gelişmek için sosyal olması gerekiyor..
arkadaşlarının hayvancıkları ile..
görüştürüyorsun..
öpebiliyor.. sarılabiliyor fıkra anlatıp dans edebiliyorsun ..
aynı yaşam gibi..
o arkadaşlarının evine gittiğinde o hayvancığı kirli..
aç ya da.. mutsuz bulursan..
okşamak.. yıkamak.. doyurmak .. sana hem iyi davranış puanı hem de.. para kazandırıyor..
parayı bilmem de puan kazanmak..
aynı yaşam gibi..
bir de sosyal ortamlarda..
sokakta kahve dükkanında yabancı hayvancıklarla kesişiyor yolun..
onlara da sarılıp öpmek..
dans etmek.. gülüp eğlendirmek sana puan kazandırıyor..
hem de yakın çevrene gösterdiğin iyi davranışlardan kazandığından daha çok..
aynı yaşam gibi..
ne kadar çok yabancıyla öpüşür koklaşırsan oyun sana o kadar ödül.. o kadar.. bonpuan veriyor..
aynı yaşam gibi..
bu yabancıların ya da dostların evlerine gittiğinde eğer o hayvancığı pis kötü kokulu ve sinekli bulursan onu önce sarılıp öpmeden yıkayamıyorsun ama..
önce hatasına rağmen sevip koklayacaksın..
sonra yıkayacaksın düzelteceksin.. deneyeceksin..
dikkat ettim bazı hayvanlar yıkanmamak için sanki direniyor..
hatamla sev kötü kokumu içine çek der gibiler..
yani keçiboynuzu gibi bile değil..
aynı yaşam gibi..
aynı yaşam gibi..
sonra da düşündüm..
eh aynı yaşam gibiyse ne işim var ki.. dedim..
ama..
ahh şu tto olmasa..=P..
bir de..
merak etmesem en çok ne kadar büyütebileceğim diye..
aynı yaşam gibi..
demiştim değil mi..
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)