İtalyan Mutfağı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İtalyan Mutfağı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Şubat, 2019

PANNA COTTA

Panna cotta İtalyan mutfağından dünyaya yayılmış, tiramusu kadar olmasa da bilinen ve yapılan bir tatlı. Panna krema, cotta pişmiş demek ve aslında tatlımız kremanın şeker, jelatin (veya agar agar) ile pişirilmiş hali. İsmi ve görüntüsü hiç korkutmasın yapması çok kolay, yemesi çok zevkli bir lezzet. İtalya'nın Piemonte bölgesi tarafından tescil edilmiş olan bir puding olan tatlı aslında  krem brüle ile de akraba sayılabilir. Çünkü temelde krema, şeker ve vanilya olan karışıma kıvam vermek için birinde yumurta sarısı kullanılırken, bu tarifde jelatin kullanılmaktadır. Fikrimi sorarsanız her ikisi de çok lezzetli olmakla birlikte, panna cotta daha hafif ve yapması biraz daha kolay bir tatlıdır. Bu nedenle bu tarifi mutfağınıza dahil etmenizi tavsiye ederim.


 Ekranlarınızda gördüğünüz üzere, ben tarifi sade, çikolatalı, matchalı ve mavi kelebek sarmaşığı çiçeği (blue butterfly pea flower) ile hazırlayıp, servis bardaklarında iki renkli olarak hazırlayıp, havalı bir görüntü yaptım.  Zamanınız varsa bu şekilde  yapabilirsiniz, çikolatalı ve sade de nefis bir görüntü ve tat için yeterli. Tarife geçmeden önce ben tarifimi yaprak jelatin ile yaptım ama daha önce toz jelatin ve agar agar ile de yapmıştım. Hayvansal ürün ile sıkıntınız yok ise yaprak jelatin en kolay kullanılanı, toz da kullabilirsiniz ama granüllerin iyi çözülmesine ve süzme aşamasını atlamamaya özen gösterin. Eğer bitkisel kıvam verici istiyorsanız agar agarı kullanın ancak yapım aşamasında jelatin soğuk su veya süt ile çözdürülüp yumuşatılırken, agar agar sıcak sıvı ile hazırlanır. Agar agar ile panna cotta yaparken kremanın içine baştan koyabilirsiniz. Bir önemli bilgi olarak matchanın kendine has tadı tatlıya geçse de, blue butterfly pea flower'ın sadece rengi geçiyor, herhangi bir lezzet farkı oluşturmuyor. Bu güzel ürün maalesef yurtdışında satılıyor, umarım burada da satılmaya başlar.  Gelelim tarife;


Malzemeler: ( 6 kişilik)

- 600 ml krema
- 3 yaprak jelatin veya 2 tatlı kaşığı toz jelatin veya 2 yemek kaşığı agar agar (bitkisel jelleştirici)
- 1 çubuk vanilya veya 1 tatlı kaşığı vanilya özütü
- 4 yemek kaşığı şeker
- 80 gr bitter çikolata
- 10 adet mavi kelebek sarmaşığı çiçeği
- 1 çay kaşığı matcha

Yapılışı:

Bir sos tenceresine krema, şeker ve vanilyamızı koyup, kaynama noktasına gelene kadar ısıtıyoruz. Kaynama başlayınca ocaktan alıyoruz. Bu arada 2-3 dakika soğuk su içinde bir kasede bekleyen yaprak jelatinimizi elimizle sıkarak iyice süzdükten sonra kremanın içine ekliyoruz ve hızlıca karıştırarak jelatinin eriyip homojenleşmesini sağlıyoruz ve süzerek herhangi bir parça kalmasını önlüyoruz, özelikle agar agar ve toz jelatin kullanıyorsak. Servis yapmak istediğimiz bardaklara eğik şekilde ağız kısmına gelecek kadar doldurup, bir muffin tepsisine veya aynı eğime sahip bir kaseye fotoğrafta gördüğünüz gibi yerleştirip, soğumaya bırakıyoruz. İlk sıcaklığı geçince buzdolabına kaldırıp kıvam almasını sağlıyoruz, yaklaşık 2 saat sonra bu gerçekleşecektir. 

Kalan karışımımızı kullanacağımız çeşitlere göre bölüyoruz, eğer benim yaptığım gibi 3 çeşit yapacaksanız 3'e bölüyoruz. Bunun içim ml gösteren bir kabınız var ise işiniz daha kolay olacaktır. Bir parçasına çikolatamızı koyup karıştırarak erimesini sağlıyoruz. 2. parça için 1/5 çay bardağı sıcak suda beklemiş olan mavi çiçeklerimizin suyunu (veya süt ile de demleyip rengini çıkarabilirsiniz) ekleyip karıştıryoruz. 3. parça için yine çok az su veya süt (soğuk) ile karıştırdığımız matchayı ekliyoruz.

İlk yaptığımız buzdolabında dinlenen panna cottalarımız kıvam alırken renkli karışımlarımızın da kıvamı biraz yoğunlaşacaktır, benmari kurarak kıvamını tekrar ilk haline getirebiliriz. Kıvamını almış olan sade panna cottalarımınız üzerine bardağımızı bu defa ters yöne yatırarak yine bardağın ağzına kadar gelecek şekilde dolduruyoruz. Bu şekilde 2 çikolata, 2 matcha ve 2 de mavili tatlımız olacak. Bu şekilde de 2 saat kadar buzdolabında beklettiğimiz panna cotta artık servise hazır. Ben ayrıca burada yazan ölçüden ayrı olarak 200 ml ile hazırlayıp, tamamen sade ve çikolatalı olarak da hazırladım. Sade yaptığımı minik yuvarlak bir kalıba koydum ve soğuyup, sertleştikten sonra, servis tabağına ters çevirerek, üzerine böğürtlen ve yaban mersini ile hazırladığım sos ile süsledim. (Sosu yapmak için küçük bir sos tenceresinde, bir avuç böğürtlen ve yaban mersinini 1 tatlı kaşığı şeker ile kısık ateşte karıştırarak pişirdim) Tatlının kıvamını görmeniz için de bir fotoğraf ekledim. Ne çok sert ne de alışık olduğumuz pudingler gibi olmalı, kaşığa tam parça olarak gelmeli.


Panna cotta sade ve yukarıdaki hafif sosla hazırlanabileceği gibi, çok farklı aromalarla da yapılabilir. Portakal, çilek, balkabağı, kahve gibi. Aynı tarifi baz alarak yapabilirsiniz. Afiyet olsun...





Devamını Oku...

26 Ocak, 2015

ZUCCOTTO Dİ PANETTONE VE 2014 NASIL GEÇTİ



2015 yılı soğuk ve karlı günlerle başladı. Uzun bir süredir "let it snow" diye dolaşan bizlere bu kadar soğuk fazla geldi. Evlerimize kapandık, sıcak ve tatlı arayışına girdik. Ben de tatlı arayışı için bir öneri ile geri döndüm. (Bu yazı neden böyle başlıyor diye merak edenlere açıklama; yazıyı yazmaya karlı yılbaşı sonrası günlerinde başlamıştım. Yayınlamak bu güne kısmet olabildi.)
Önemli Not:) Blog yazılarım pek sık olmasa da instagram hesabımda mutfağımdan ve hayatımdan gelişmeleri paylaşıyorum.

2015 yılına girerken ailemizde geleneksel hale gelen konulardan biri dolgulu panettone diyebileceğimiz "zucotto di panettone" isimli italyan tatlısının yapılmasıydı. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da tatlımızı sevdiklerimizle birlikte yedık.

Geçen yıl ki tatlımızı two gredy italians serisindeki Antonio Carluccious tarifine birebir sadık kalarak hazırlamıştım, ama bu yıl ki tatlımızda krema malzemesi ve tatlının görünümde "nesloş" usulü çalıştım. Öncelikle bu defa baton kalıp kullandım. Geçen sene pandora keki kullanmıştım, bu yıl panettone keki kullandım.(Bu keklerle ilgili bilgileri geçen yılki yazımda bulabilirsiniz) İç kremasında da ricotta peyniri yerine mascarpone peyniri kullandım. Yine iki kat hazırladığım tatlının bir katını çikolatalı bir katını sade yaptım. Çikolatalı kremaya yılbaşı nedeniyle kestane şekeri, sade kremaya ise antep fıstığı ekleyerek, bir hayli yoğun lezzetli bomba gibi bir tatlı yapmış oldum:)

Malzemeler:

- 800 gr mascarpone peyniri
- 140gr pudra şekeri
- 1 portakal kabuğu rendesi
- 1 limon kabuğu rendesi
- 12 adet kestane şekeri
- 40gr antep fıstığı
- 50gr kıyılmış bitter çikolata veya damla çikolata
- 1 yemek kaşığı kakao
- 600gr panettone veya pandoro keki
- 175ml vin santo veya başka bir tatlı şarap



Yapılışı:

Öncelikle tatlımızın dolgu kremasını hazırlıyoruz. Bunun için mascarpone peynirimizi 400 gr'lık iki parça halinde iki ayrı kaseye boşaltıyoruz. Antep fıstığını, limon ve portakal kabuğu rendesini, pudra şekerinin yarısını karıştırıyoruz. Ayrı bir kapta kalan peynir ve pudra şekeri ile kakao, çikolata ve ufak parçalara böldüğümüz kestane şekerini karıştırıyoruz ve homogen kremalar elde ediyoruz. Daha sonra kekimizi 2 cm kalınlığında dilimliyoruz ve tatlımızı yapacağımız, streç film ile kapladığımız kalıbımızın tabanına diziyoruz. Üzerine fırça yardımıyla şarabımızı sürüyoruz, sonra beyaz olan krema karışımımızın tamamını kekimizin üzerine sürüyoruz kalın bir katman halinde. Sonra dilimlediğimiz kekle üzerini kapatıyoruz ve yine şarabımızdan sürüyoruz. İkinci katın üzerine kakaolu olan krema karışımını boşaltıp en üst katı yine kek dilimleriyle yapıyoruz ve üstüne yine şarap sürüp kalan şarabı da üzerine döküyoruz ve sıkıca streç film ile kapatıp buzdolabına kaldırıyoruz. Ertesi gün üst kısmındaki streci kaldırıp servis tabağına alarak büyük bir bıçakla (varsa şef bıçağı) dilimleyerek servis yapıyoruz. Afiyet olsun...

2015'e güzel geçmesi için tatlı yiyerek başladık, aşağıda ise 2014'ün ufak bir özeti var.



2014 yılında katılmış olduğum keyifli etkinliklerden görüntüler....Sofra Dergisi, MSA, Culinary Institute İstanbul, Arçelik, Siemens, Gaggenau, Doors Akademi, Kitchen 24 gibi özel markalarla, çok keyifli etkinliklerde Tom Aikens, Gabriele Sponza, Refika Birgül gibi şeflerle tanışma ve yemek yapma fırsatım oldu.


2014 yılında ilk defa gördüğüm çok güzel şehir ve tatil yerlerinde yediğim güzel lezzetlerden bazıları...

2014 yılında blogunum 7. yaşgününü, evliliğimin 10. yıl dönümünü ve kızım Yağmur'un 3. yaşgününü kutladık.



Yıl içerisinde iki kez MC Televizyonu'nda yayınlanan "Hayata Dair" programında canlı yayında yemek tarifleri paylaştım. Çok güzel ve heyecanlı bir deneyim yaşadım uzun aradan sonra. İlk yayının yazısına buradan ulaşabilirsiniz. Diğeri ise gelecek yazıda olacak.


2014'ün güzelliklerini paylaştım bu yazıda ama elbette herkes gibi bende sıkıntılı, mutsuz ve hasta günler geçirdim, kimi geçti, kimi geçiyor, 2015'e girerken hazırladığım yılbaşı ağacının beyaz çiçeği yeni ve umutlu başlangıçları temsil ediyor. Dilerim 2015 hepimiz için sağlık dolu, eğlenceli ve güzel geçer....
Devamını Oku...

14 Şubat, 2014

RİCOTTA PUDİNG DOLGULU PANETTONE


Elimde kahve fincanımla, kahveye çok güzel eşlik edecek değişik bir tatlı tarifi vermek istiyorum bugün. Bu tatlı son dönemdeki keyif zamanlarımı oluşturan bir programdan, "Two Greedy Italian" serisinden. BBC'nin iki ünlü İtalyan şefe yaptırmış olduğu bu keyifli programı ülkemizde Bloomberg HT kanalı pazar günleri akşam yayınlıyor. Program 2011-2012 yapımı ama tekrar bile olsa çok keyifle izleniyor. Ülkemizde de restoranı olan Antonio Carluccio ve Genaro Contaldo birlikte yapıyorlar programı ve her bölümde memleketleri olan İtalya'nın farklı bir bölgesine gidip, orada değişen hayatı ve mutfak kültürünü anlatarak tarifler veriyorlar. Eski iki dost olan şefler programda birbirleriyle şakalaşıp, İtalyan mutfağını anlatıp, deneyimlerini de paylaşıyorlar. Benim gibi mutfak sevdalısı için çok güzel bir program ve son bir ay içinde 3 tariflerini uyguladım, 3'ü de tam not aldı. Diğer tariflerini de zaman içinde paylaşmayı düşünüyorum ama ilk sırayı bu tarife veriyorum.


Malzemeleri temin ettikten sonra biraz zaman alsa da keyifle yapılan bir tarif, ben de mutfağa Yağmur'la beraber girdim, belki merak belki özenme nedeniyle kızım da mutfağa ilgili, ben malzemeleri hazırlarken tek tek sorup, kremayı çırpmama da yardım etti:) Orjinal tarif burada, ben sadece panettone bulamadığım için pandoro keki kullandım ve badem yerine cevizi tercih ettim. (Panettone de pandoro da mayalandırılarak yapılan genelde noel zamanı bol olan birer İtalyan kek, panettonenin içinde kurutulmuş meyveler mevcut ve yuvarlak, pandoro ise sade ve yıldız şeklinde)


Malzemeler:

- 1 kg ricotta peyniri
- 140gr pudra şekeri
- 70gr meyve şekerlemesi
- 40gr iri kıyılmış ceviz
- 50gr kıyılmış bitter çikolata veya damla çikolata
- 1 yemek kaşığı kakao
- 600gr panettone veya pandoro keki
- 175ml vin santo veya başka bir tatlı şarap


Yapılışı:

Öncelikle ricotta pudinglerimizi yani tatlımızın dolgu kremasını hazırlıyoruz. Bunun için ricotta peynirimizi 500 gr'lık iki parça halinde iki ayrı kaseye boşaltıyoruz. (ben 500 gr'lık 2 adet hazır paket kullandım) kıyılmış ceviz ve meyve şekerlemelerini, çikolatayı ve pudra şekerini iki eşit parça halinde kaselerimize paylaştırıyoruz. Kaselerden birine ayrıca kakaomuzu ilave edip, her iki kaseyide karıştırarak homogen kremalar elde ediyoruz. Daha sonra kekimizi 2 cm kalınlığında dilimliyoruz ve tatlımızı yapacağımız, streç film ile kapladığımız kasenin tabanına kolajda görebileceğiniz gibi diziyoruz. Üzerine fırça yardımıyla şarabımızı sürüyoruz, sonra beyaz olan ricotta peyniri karışımımızın tamamını kekimizin üzerine sürüyoruz kalın bir katman halinde. Sonra dilimlediğimiz kekle üzerini kapatıyoruz ve yine şarabımızdan sürüyoruz. İkinci katın üzerine kakaolu olan ricotta peyniri karışımını boşaltıp en üst katı yine kek dilimleriyle yapıyoruz ve üstüne yine şarap sürüp kalan şarabı da üzerine döküyoruz ve sıkıca streç film ile kapatıp buzdolabına kaldırıyoruz. Tarifte minimum 6 saat dinlendirilmesi söyleniyor ben 1 gece beklettim. Ertesi gün üst kısmındaki streci kaldırıp servis tabağına alarak büyük bir bıçakla (varsa şef bıçağı) dilimleyerek servis yapıyoruz. Afiyet olsun...

Not: Kasenin altına koyduğumuz streç, tatlımızın kolay çıkmasını ve hava almadan dinlenmesini sağlıyor. Bir kutu kekden 1-2 dilim kalıyor, kasenin derin ve büyükse tam yetecektir. Ricotta peyniri bizdeki lor peynirine yakın bir peynir, pahalı olan bu ürün yerine kendi yaptığınız veya hazır aldığınız lor peynirini de kullanabilirsiniz.

Ayrıca bugüne özel "sevgililer günüzün kutlu olsun"....

Devamını Oku...

31 Mayıs, 2013

TİRAMİSU ve ZABAGLIONE KREMASI

Tiramisu.... Yani beni neşelendir, daha iyi hissettir. İtalyan klasiği olan bu tatlının tam kelime karşılığı "beni yukarı çek", pek çok tatlı gibi insanı mutlu etmesi beklenen, bu amaçla yediğimiz bir lezzet. Blogda yeralan daha eski tiramisu tariflerinde bundan ve tiramisunun çıkışından bahsetmiştim. En son tarifi 2008'de yayınladığımı farkedince, tiramisunun tarihçesine bu yazıda da yervermeye karar verdim.

En yaygın hikayeye göre, tiramisu ilk kez 17'nci yüzyılın sonlarında yapılmaya başlanmıştır, bu tatlı, Toscana Dükü III. Cosimo De Medici'nin birkaç günlüğüne taşınmaya karar verdiği Siena şehrinde doğar. Sienalı pastacılar dükün onuruna, asaleti temsil eden özellikler taşıyan bir tatlı hazırlamayı kararlaştırırlar. Bu, içinde basit ama lezzetli malzemeler bulunan, asiller hayatın tatlarını çok sevdiğinden aynı zamanda gösterişli ve afrodizyak bir tatlı olmalıdır. Böylece o zamanlar dükün onuruna yapıldığından "dükün tatlısı" adı verilen ve şimdi tiramisu denilen tatlı ortaya çıkar. Dük, Sienalı pastacıların el becerilerine ve tatlının lezzetine hayran kalınca, tarifi Floransa'ya götürür. Böylece "dükün tatlısı" iyice ünlenir, hatta şöhreti Toscana sınırlarını aşıp Venedik'e, oradan da tüm İtalya'ya yayılır. Asırlar geçtikçe de oradan tüm dünyaya...

Tabi bu yayıylamalar sırasında tarif de farklılıklar göstererek, değişik şekillerde yapılmaya başlanmış. Ama sanıyorum ki, tüm farklı yorumlara rağmen klasik tiramisu hiç bir zaman tahtından inmeyecek:) Ben de daha önce pandispanyalı, çilekli versiyonlarını yapmıştım, ama restoranlarda yediğimiz lezzetteki bir tiramisuyu yapmayı da hep istedim. Son yazdığım, buradan ulaşabileceğiniz tarif de bu lezzete çok yakındı. Bugün paylaştığım tarifle krema hazırlama süreci dışında oldukça benzerlik gösteriyor. Bugünkü kremanın adı "zabaglione". Zabalione yumurta sarısı, şeker, marsala şarabı (tatlı bir şarap çeşidi, yurtdışından almıştım, yerine rom veya tatlı bir şarap veya likör kullanabilirsiniz) ve süt kremasından oluşan bir tarif. Bazı kaynaklarda limon kabuğu rendesi de kullanılıyor. Benmari yöntemi ile hazırlanan pürüzsüz kıvamı ile hem pratik, hem de lezzetli bir krema olduğunu söyleyebilirim. Bu tarife mascarpone peyniri ekleyince tiramisu için harika bir krema oluyor. Peynirsiz hazırlayarak (peynirli de tercih edilebilir tabi) pek çok tatlı için, özellikle meyveliler için kullanabilirsiniz. Tarifimiz gelince;

Malzemeler: (8 kişilik)

Zabaglione Kreması için:

- 6 adet yumurta sarısı
- 2/3 su bardağı toz şeker
- 1/2 su bardağı marsala şarabı
- 200ml süt kreması (1 kutu)

Tiramisu için:

- 2 fincan espresso
- 1 yemek kaşığı şeker
- 1 su bardağı sıcak su
- 300 gr kedi dili bisküvi (savoiardi)
- 500 gr mascarpone peyniri
- 1/2 çay bardağı kahve likörü veya viski
- 1 yemek kaşığı kakao
- Süslemek için beyaz pul çikolata, nane yaprağı


Yapılışı:

Öncelikle kremamızı hazırlıyoruz. Bunun için yumurta sarılarımızı iyice köpürüp, kabarana kadar çırpıyoruz. Sonra şekerimizi ve şarabımızı ekliyoruz. Bir benmari kurarak (derin bir tencereye kaynamış su koyup, ocakta altı açık tutuyoruz ve kabımızı tencerenin üzerine sıcak suya direkt temas etmeyecek şekilde yerleştiriyoruz) kremamızı, koyulaşıp kıvam alana kadar karıştırarak (karıştırma işleminde tahta veya silikon bir spatula kullanıyoruz) pişiriyoruz. Kaynamaya başlayınca ocaktan alıyoruz ve peynirimizi ekleyip, karıştırmaya devam ediyoruz. Ayrı bir kapta kremamızı köpürüp, kabarana kadar çırpıyoruz. Ilınmış olan peynirli kremamıza, çırpılmış süt kremamızı da ekliyoruz ve homojenleşene kadar karıştırıyoruz. 

Derin bir kaseye espresso, şeker ve sıcak suyu ve tercihimize göre likör veya viskimizi ekliyoruz. (İsteğinize göre alkolsüzde hazırlayabilirsiniz.) Tatlımızı hazırlayacağımız kaba kremadan 1-2 yemek kaşığı koyup, üzerine hazırladığımız kahveli karışıma  batırıp çıkarttığımız kedidili bisküvilerden diziyoruz. Krema, kedidili sıralamasını tekrarlayarak kabımızı dolduruyoruz, en üst tabaka krema olacak şekilde. Tatlımızı hazırlayınca üzerine kakaomuzu da serpiştirip, buzdolabında 4-5 saat dinlendirdikten sonra servise çıkarıyoruz. Servis öncesi benim yaptığım gibi beyaz çikolata ve nane yapraklarıyla süsleyebilirsiniz. Tatlıyı ayrıca porsiyonluk kaplarda, tek tek de hazırlayabilirsiniz. Afiyet olsun....


Bu fotoğrafta tatlının en final hali....
Devamını Oku...

11 Mayıs, 2011

İTALYAN TRİFLE (ITALIAN TRIFLE)

İtalyan trifle

Sayfamın takipçileri İtalyanca grubumla olan buluşmalarımızdan haberdar, blogger grubum kadar düzenli olmasa da bu grubumla da mümkün olduğunca görüşmeye çalışıyoruz. Bazen bir eğlence mekanın da, bazen bir etkinlikte, bazen de içimizden birinin evinde toplanıyoruz. Bizim evde gerçekleşen daveti yazmıştım burada, bu buluşmadan sonra bir kahvaltı buluşması yaptık, Sena ve Kurtça'nın evinde ve daha düzenli buluşalım diye hemen o gün bir sonraki buluşmayı kararlaştırdık. 1 Mayıs günü Tanju ve Kerem'in hazırladığı harika yemek masasının etrafında buluştuk. Çok eğlendik, çok yedik, çok keyifle geçen o günün esprisi "en güzel işçi bayramı kutlaması" idi aramızda.

İtalyanca-01.05.2011

Keyifli soframızın ufak bir kolajı yukarıda. Ufak diyorum çünkü, yeyip, gülmekten deniz ürünleri ağırlıklı menünün diğer yemeklerini (ıspanaklı ve somonlu penne makarna, fırında balık, kremalı fırın patates, limonlu sorbe) çekememişim. Tabi masada en çok puanı çok pratik olmasına rağmen ızgara kabaklar aldı, hatta yemeğe gecikenlere bırakmayı bile düşünmeden bitiriverdik:) Azizeciğimin sardığı yaprakları da unutmamak gerek, özel istekti, ellerine sağlık:)

Ben de genelde yaptığım gibi buluşmaya bir tatlı ile gittim; İtalyan trifle...

Trifle krema, meyve, sünger kek ve krem şanti (veya çırpılmış krema) ile hazırlanan bir tatlı, benim yaptığımı İtalyan yapan ise Marsala şarabı ile hazırlanan bir şurubun kullanılması ki bu şarap tiramisuda da kullanılan şaraptır. Trifle çok farklı şekillerde hazırlanmaya uygun, değişik meyveler, değişik aromalarda şuruplar ve keklerle, üzerine kremşanti, dondurma gibi eklemelerle, görselliği ve lezzeti zenginleştirilebilecek bir tatlı. Tabi bu görsellik için benim kullandığım gibi ayaklı olmasa bile şeffaf camdan derin bir kase seçmenizi öneririm. Ben tatlıyı hazırlarken üzerine ayrıca krem şanti eklemedim, vaktim azalmıştı ve kalorisini arttırıp, ağırlaştırmak istemedim. Bir dahaki sefere süsleme için az miktarda yapmak niyetindeyim. Tarif kaynağından farklı olarak bir de evde bulunmasına rağmen şurubumu Marsala şarabı yerine yine tatlı bir İtalyan şarabı olan İl santo ile hazırladım. Orjinal tarif buradan, ben bazı farklılıklarla uyguladım ve tarifim şöyle;

Malzemeler (8-10 kişilik):

Kreması için:

-1 litre süt
-4 yumurta sarısı
-1,5 su bardağı toz şeker
-1/3 su bardağı mısır nişastası
-1 çay kaşığı vanilya özütü*

Şurubu için:

-1/3 su bardağı toz şeker
-2 adet portakalın kabuk rendesi (ince rendelenmiş)
-1 su bardağı portakal suyu
-1/2 su bardağı il santo veya marsala şarabı*

Kek ve süsleme için:

- 1 adet sade veya kakaolu hazır pastaban*
-8-10 adet çilek
-Beyaz çikolata rendesi
-Taze nane yaprakları

* Vanilya özütü yerine 1 vanilya çubuğunu uzunlamasına 2'ye kesip içini çıkararak sütü ısıtırken ekleyip, daha sonra süzebilirsiniz.

*Şarap olarak marsala veya il santo yerine aynı miktarda bir tatlı şarap veya yarısı kadar portakal likörü kullanabilirsiniz. Alkol istemezseniz koymayabilirsiniz.

*Kek olarak hazır kek yerine kendi yapacağınız bir sünger keki veya kedidili bisküvilerini kullanabilirsiniz.

Yapılışı:

Trifle yapımına kremamızı pişirerek başlıyoruz. Derin bir tencerede sütümüze, yarım su bardağı şekerimizi ve vanilya özümüzü ekleyip şeker eriyene kadar orta ateşte ısıtıp ocaktan alıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. (Vanilya çubuğu kullanmışsak, sütümüz tekrar oda sıcaklığına gelince vanilya tohumlarını süzerek çıkarıyoruz)

Ayrı bir karıştırma kabında yumurta sarılarını, nişastamızı ve kalan şekerimizi mikser ile çırpıyoruz, süt karışımımızdan 1 su bardağı alıp, yumurtalı karışıma ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. Daha sonra bu karışımı tenceredeki süt karşımına ekleyip, sürekli karıştırarak pişiriyoruz. Kremamız kıvam alıncaya kadar pişirip ocaktan alıyoruz ve ısıya dayanıklı bir kaba alıp soğumaya bırakıyoruz. (Tencerede bırakmıyoruz pişmeye devam etmemesi için) Üzerinin kabuk tutmaması için ise streç filmi direkt kremanın üzerine koyup, en az 3 saat vakit varsa 1 gece buzdolabında dinlendiriyoruz.

Kremamız soğuyup, dinlenirken eğer hazır kek kullanmayacaksak keki hazırlayabiliriz. (Yakın zamanda sayfayı sünger kek tarifi ekleyeceğim, bu tarifi kullanabilirsiniz)

Tatlımızın şurubu için tüm malzemeleri bir sos tenceresinde şeker eriyip, şurup kaynayana kadar pişiriyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Nefis portakal kokulu ve lezzetli bir şurup oluyor, bu tarif dışında da pek çok tatlıya uygulanabilir. (şurubun kıvam almasına gerek yok, normal sıvı kıvamında olması yeterli)

Trifle tatlımızı bir araya getirmek için, kekimizi 3'er santimlik kareler halinde kesip, hazırlıyoruz. Derin bir cam kaseye önce az miktarda kremamızdan koyuyoruz üzerine şurubumuza batırdığımız kek karelerimizden 3-4 adet koyup, bu şekilde malzemelerimiz bitene kadar en üst kat kremadan oluşacak şekilde devam ediyoruz. Üzerini dilimlenmiş çilekler (sap kısmı kesilmeden), beyaz çikolata kırıntıları ve nane yapraklarıyla süsleyip, soğumaya bırakıyoruz. Kaselerle servis ediyoruz. Afiyet olsun...

Not: Bu tatlıyı, 1 porsiyonluk ufak cam kaseler veya ayaklı uygun bardaklarla da hazırlayıp, servis yapabilirsiniz. Büyük kase kullanacaksanız, keki kasenin çapında kesip, kat kat olacak şekilde hazırlayabilirsiniz, ayrıca çilek yerine başka meyveleri (muz, böğürtlen, frambuaz gibi) tercih edebilir ve meyveleri de tatlının katları arasına koyabilirsiniz. Üzerini süslemek için de çırpılmış kremanın yanısıra, hindistan cevizi, kakao, bitter çikolata rendesi, file badem veya fındık da kullanabilirsiniz.
Fotoğraflarda cam kase buğulu çünkü buzdolabından çıkarıp çektim, masada bekleyenler olduğu için etrafını silmeye fırsatım olmadı:)

İtalyan trifle
Devamını Oku...

13 Ekim, 2010

ISPANAKLI VE PEYNİRLİ KANELONİ (CANNELONİ)

ıspanaklı ve peynirli kanolini

Nerden başlasam bilemiyorum. Geçen zamanın açıklaması hem yok, hem çok. Birbirini kovalayan günlerde kimi güzel, kimi sıkıntılı zamanlar geçirdim. Blogum hep aklımda, hayatımda, ama bilgisayar başında geçen onca saate rağmen yazamadım. Geçen sürede, bir yurtdışı, 4 yurtiçi seyahat yaptım. Güzel yemekler yedim, kendimin veya başkalarının yaptığı. Çok sevdiğim blog dostlarımla buluştum. Kahkahalar attım, ağladım kısaca hepimiz gibi yaşadım. Kendi yoğunluğunda geçen günlerde çok planlasam da yazamadım.
Neyse geçmiş için üzülmenin faydası olmadığının bilinciyle, yeni bir tarife geçiyorum.

Ispanakla peynir çok yakışıyor, bir de yanında lezzet arttıran nefis bir domates sos varsa. Kaneloniyi bu şekilde Venedik gezimiz sırasında gitmiş olduğumuz Verona'da büyük meydanda, Romeo ve Juliet'in aşkının yaşandığı evde, Juliet'in penceresinden eşimin elindeki objektife el salladıktan sonra yemiştim. Evde de aynı şekilde hazırlamaya hemen karar vermiştim ama uygulama biraz geç oldu.
Kaneloni italyan mutfağından bir lezzet. Aslında rulo lazanya da diyebiliriz kendisine, sunum şıklığı ve servis kolaylığı, hamur kısmının azlığı nedeniyle lazanyadan daha hafif olmasına rağmen. Kaneloni, "canneloni" diye yazılıyor ve marketlerde orjinal yazılışıyla bulabilirsiniz. Kaneloni için haşlama istemeyen ürünleri daha pratik olması nedeniyle tercih etmenizi öneririm ama isterseniz haşlanan ürünlerle de aynı tarifi uygulayabilirsiniz. (Haşlama işlemini gerçekleştirdikten sonra)
Ben ıspanak ve peynir birleşince yanına pastırmayı da çok yakıştırıyorum. Tarifimde yok ama isterseniz ekleyebilirsiniz. Ayrıca aynı tarifi, kabaklı peynirli, patlıcanlı fesleğenli, kıymalı, patatesli kaşarlı, sadece peynirli gibi çeşitlendirerek hem yemek gibi, hem börek gibi hazırlayabilirsiniz. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

- 1 paket kaneloni (ben haşlama gerektirmeyenlerden kullandım)
- Yarım kilo ayıklanmış ve doğranmış ıspanak
- 250 gr lor peyniri
- 2 adet soğan
- 2-3 diş sarımsak
- 1 yemek kaşığı dolmalık fıstık
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- Tuz ve karabiber

Beşamel sos:

- 2 bardak süt
- 1 yemek kaşığ tereyağ
- 2 yemek kaşığı un
- Tuz

Üzeri için:

- 3-4 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri veya parmesan peyniri


Domates Sos:

-3-4 adet olgun domates
- 2 yemek kaşığı zeytinyağı
- 3 diş sarımsak
- 1 yemek kaşığı elma sirkesi
- Tuz ve karabiber


Yapılışı:

Kanelonimizin içini hazırlamak için öncelikle zeytinyağımızda soğan ve sarımsağımızı soteliyoruz. Daha sonra dolmalık fıstığımızı ekliyoruz. Bunlar da kavrulunca ıspanaklarımızı ilave ediyoruz. Ispanaklarımız sönüp, hafifçe renk değiştirince lor peynirimizi, tuz ve karabiberini ekleyip, ocaktan alıyoruz.
İç harcımız beklerken, beşamel sosumuzu hazırlayabiliriz. Bunun için unu tereyağda kavurup sütü ekleyip, koyulaşana kadar pişiriyoruz ve tatlandırmak için tuzumuzu, isteğe bağlı olarak da muskat rendemizi ilave ediyoruz.
Kanelonilerimiz her birinin içini dikkatlice, kırılmalarını ve elimizin yanmasını önleyerek, çok fazla olmamak üzere, ıspanaklı harcımız ile dolduruyoruz ve bir fırın tepsisine diziyoruz. Doldurma işlemi bittikten sonra, üzerine beşamel sosumuzu döküyoruz ve kaşar peyniri veya parmesan rendesi serpiştirdikten sonra ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar (20-25 dakika kadar)pişiriyoruz.
Domates sosunu mümkünse önceden hazırlamanızı tavsiye ederim çünkü pişme süresi uzun. Eğer önceden hazırlayamadıysanız, yemek pişirme işlemine sosdan başlamak daha doğru olur, böylece sos pişerken yemek hazırlıkları tamamlanabilir. Bir diğer tavsiyem de bu çok lezzetli sosu fazla miktarda yapıp, kavanozda, üzerini zeytinyağı ile kapatarak buzdolabında saklamanız olacak. Böylece daha sonraki seferlerde kullanabilirsiniz, ayrıca sosu, kekik, fesleğen veya maydanoz ilavesi ile makarna sosu olarak da kullanabilirsiniz.
Sosumuz için ince kıydığımız sarımsaklarımızı zeytinyağında hafifçe aroması çıkana kadar kavurup, rendelenmiş domateslerimi, sirkemizi ve tuz ve karabiberimizi ekleyip, kaynama noktasına gelinceye kadar yüksek ateşte, kaynadıktan sonra kısık ateşte, suyu azalıp, sos kıvamını alıncaya kadar pişiriyoruz.
Kanelonimiz biraz ılıyınca, servis tabağına alıp, yanında domates sosu ve frenk maydanozu ile birlikte servis yapıyoruz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

16 Kasım, 2007

PRATİK TİRAMİSU

Yan tarafta birkaç haftadır boy gösteren tiramisunun tarifini nihayet yazabiliyorum. Bu tiramisuyu arkadaşım Selda yaptı. Seldalara gittiğimizde bize harika bir boşnak böreği ile bu nefis tiramisuyu ikram etti. Farklı bir tiramisu tarifi daha önce vermiştim ve bu tatlı hakkında düşüncelerimi ve kelime anlamını paylaşmıştım. Selda'nın tarifi ise bana biraz daha pratik geldi. Kedidilleri yerine pandispanya kullanmıştı ve bol peynirli, çok güzel bir tatlı olmuştu. Tarif şöyle;


Malzemeler:


-3 katlı, kakaolu hazır pandispanya
-300 gr labne peyniri
-2 yumurta sarısı
-2,5 su bardağı süt
-3 tepeleme yemek kaşığı un
-3 küçük çay bardağı şeker
-1 su bardağı süt(keki ıslatmak için)
-3 tatlı kaşığı nescafe
-1 tatlı kaşığı toz şeker
-1 paket vanilya
-1 tatlı kaşığı kakao


Yapılışı:

Labne peynirimizi 2 yumurta sarısı ile iyice çırpıyoruz. Unu, şekeri, sütü karıştırıp krema kıvamını alana kadar pişiriyoruz ve vanilyayı ekliyoruz. Kremamız biraz ılınınca (çok soğumayacak hafifçe sıcak gibi olacak, yumurta ve peynirin sıcağında pişeceği kadar), peynirli karışımımızı ekleyip iyice karıştırıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Ayrı bir kapta, keki ıslatmak için, 1 bardak sütü, nescafeyi ve 1 tatlı kaşığı şekerimizi karıştırıyoruz. Kekimizin 1. katını servis tabağımıza alıp, kahveli karışımla iyice ıslatıyoruz, ve kremamızdan sürüyoruz, 2. kat için de aynı şeyi yapıyoruz ve son katımızı koyunca, keki yine ıslatıyoruz ve kalan kremayı üzerine döküp, kenarlarından akmasını sağlıyoruz. Buzdolabında 1-2 saat dinlendirdikten sonra, üzerine kakao serpip servis yapıyoruz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

15 Temmuz, 2007

# 24 LİMON YE- LİMONLU RİSOTTO ve LİMONLU TART


Bu ayki etkinliğimizin konusu limon ve ev sahibimiz limon çiçeği . Süheyla'ya kolay gelsin diyorum ve yazın sıcak günlerinde ferahlık veren limon konusu için ve içimizi açan logo için teşekkür ediyorum.

Limon herşeye konabilecek az sayıdaki yiyecekten biri, tatlılara, tuzlulara, salatalara, yemeklere, içeceklere, herşeye yakışıyor. Ben de bu ayki etkinlik için hazırlanırken yeni bir şeyler denemek istedim. Daha önce başarısız olan bir risotto denemem vardi, o zamandan beri limonlusunu yapmayı düşünüyordum ve etkinlik o itici gücü verdi ve mutfağa girdim:) Geçen sefer hataları anladığım için bu defa son derece lezzetli bir risotto elde ettim. Ayrıca yine uzun süredir yapılmayı bekleyen limonlu tart düşüncem ve buzlukta bekleyen tart hamurum vardı, biraz araştırma yaptıktan sonra kendi tarfimi uydurarak limonlu dolgumu da hazırladım ve tartımı da pişirdim. Bunların yanısıra blogumda yeralan ve lezzetli bulduğum 3 limonlu tarifin linkini aşağıda veriyorum.
Yeni tarifler şöyle;

LİMONLU RİSOTTO

Risotto bildiğimiz gibi italyan mutfağına ait bir pilav. Özelliği Arborio pirincinden yapılıyor olması ve pişirme yöntemi. Pişirme yönemi ile pirincin içindeki nişastanın kendini salmasıyla oluşan kremayla lezzetlenen bir yemek. Arborio İtalya'nın kuzeyinde yetişen bir pirinç, bu pirinci ben Macro Market'ten aldım, ama bu pirinci bulamazsanız kırık pirinç kullanılabilirsiniz ama yine de bu özel yemeği kendi pirinci ile yapmakta fayda var. Pirinci koyduktan sonra saydam bir renk alana kadar karıştırarak pişirmek ve bu aşamadan sonra etsuyunu azar azar ekleyip, sürekli karıştırarak pişirmeye devam etmek diğer önemli noktalar. Bunlara dikkat ederek, istediğimiz malzemeyi ekleyerek risotto yapabiliriz. Patlıcanlı, sebzeli, tavuklu, deniz mahsüllü, mantarlı, peynirli, ıspanaklı vs. Bu malzemeleri pirinç tüm suyu çektinden sonra eklemek gerekiyor, tabi koyacağımız malzemenin pişmesi gerekiyorsa, önceden hazırlamalıyız. Etsuyu konusu da son derece önemli, kendi yapacağımız etsuyu ile risottomuz çok daha lezzetli olacaktır.

Malzemeler:
-1 su bardağı arborio pirinci
-1 orta boysoğan
-1 yemek kaşığı tereyağ
-1 adet kırmızı biber
-1 limonun kabuğunun rendesi
-Yarım limonun suyu
-1/2 su bardağı et suyu
-1,5 su bardağı su
-1/2 çay bardağı beyaz şarap
-1/2 su bardağı rendelenmiş ve servis için 2 yemek kaşığı parmesan peyniri
-1 çay kaşığı deniz tuzu

Yapılışı:

Öncelikle su ve etsuyu karışımımızı kaynatıyoruz ve kısık ateşte kaynamaya devam etmesi için bırkıyoruz. Etsuyu su karışımımız hazırlanırken, soğanımızı ufak ufak doğrayıp, tereyağ ile kavuruyoruz ve yine ufak doğradığımız kırmızı biberi ekliyoruz. Kırmızı biberlerimiz pişince, pirincimizi ekliyoruz ve yukarda anlattığım gibi saydamlaşana kadar karıştırarak pişiriyoruz. Sonra kaynamakta olan etsuyundan 2 kepçe alıyoruz ve pirincin üzerine döküyoruz ve su kalmayana kadar karıştırarak pişiriyoruz, su çekilince, yeniden 2 kepçe etsuyu koyuyoruz ve yine pirinç tamamını çekene kadar yine karıştırarak pişirmeye devam ediyoruz. Bu işlemi suyumuz bitene kadar yapıyoruz, yalnız son seferde şarap ve limonsuyunu da ekliyoruz. Son seferde koyduğumuz suyu çekince pirincimiz limon kabuğu rendesini ve parmesan peynirini ve tuzumuzu ekleyip, ocaktan alıyoruz ve sıcak olarak, üzerine tekrar parmesan peyniri serpiştirerek servis yapıyoruz. Afiyet olsun...


LİMONLU TART

Limonlu diğer tarifim ise limonlu tart. Uzun zamandır limonlu tart yapmak istiyordum, birçok yerden tarif baktım ama hepsi çok yumurtalı idi, bir türlü içime sinmedi. En son yine kitapları karıştırırken nişasta ile yapılan limon kreması tarifini görünce iki tarifi karıştırarak daha hafif olması için yumurta miktarını azaltarak bir dolgu hazırlamaya karar verdim. Görüntü olarak hayal ettiğim gibi olmadığını itiraf etmeliyim ama son derece lezzetli olması bu kusurunu görmememizi sağladı. Tarif şöyle;

Malzemeler:(20 cm'lik kalıp için)

-Toz fındık ile hazırlanmış tart hamuru (Linkdeki tart hamurunu aynen hazırladım ama sadece badem yerine fındığı çekerek toz haline getirdim)
-2 yumurta
-50 ml krema
-1 tatlı kaşığı tereyağ
-1 tatlı kaşığı mısır nişastası
-2 limonun kabuğunun rendesi
-1 su bardağından az eksik toz şeker
-1,5 limonun suyu
-1 paket tart jöle(isteğe bağlı)

Yapılışı:

Tart hamurumuzu linkdeki gibi hazırlayıp, kalıbımıza yerleştiriyoruz ve 15 dakika 160 derecede ısıtılmış fırında pişiriyoruz. Fırınımız ısınırken dolgu kremamızı hazırlıyoruz. Yumurta, şeker, tereyağ ve nişastayı mikserle karıştırdıktan sonra, tart jölesi hariç tüm malzemelerimizi ekleyip, tekrar karıştırıyoruz ve hafif pişmiş olan tart hamurumuzun üzerine dikkatlice döküyoruz ve fırın aynı ısıda iken 15 dakika daha pişiriyoruz ve sonra fırın ısısını 100 dereceye düşürüp, 20 dakika daha pişiriyoruz. Isı düşürerek pişirme kısmını benim tartın üzeri kızarmaya başlayıp, hala çıvık olması nedeniyle yaptım, eğer sizin fırınınızda böyle bir sorun olmazsa ısıyı düşürmeden toplam 25 dakika pişirerek fırından alabilirsiniz. Soğuduktan sonra eğer daha parlak bir görünüm isterseniz paketeki tarife göre tart jölesi hazırlayıp, üzerine dökebilirsiniz. 2 saat buzdolabında beklettikten sonra servis yapabiliriz. Afiyet olsun...
Devamını Oku...

08 Haziran, 2007

ÇİLEKLİ TİRAMİSU

Tiramisu... Tiramisu bildiğimiz gibi bir İtalyan tatlısı ve anlamı kelime karşılığı olarak "beni üste çek" yani moralimi düzelt beni üste çıkar. Bu küçük bilgiyi İtalyanca dersi aldığım sevgili Tanju kursa ilk başladığımız günlerde vermişti ve severek yediğim bu tatlının adının anlamını öğrenince daha çok sever oldum. Çünkü anlamını karşılıyor bence, yediğimde kendimi daha iyi hissediyorum tabi fazla kaçırma sınırına kadar gelmemişsem:)
Tiramisuyu çilek zamanı olduğu için yine Feriköy'deki pazardan aldığım mis kokulu çileklerle yaptım. Çok hafif bir yaz tatlısı oldu ve severek yedik. Tarifimiz şöyle;

Malzemeler:

-30 adet kedi dili bisküvi
-250 gr çilek
-1 kutu labne peyniri
-3 su bardağı süt
-5 çorba kaşığı şeker
-1 yumurta
-1 yemek kaşığı rom
-1,5 çorba kaşığı un
- 1 tatlı kaşığı nişasta
-2 çorba kaşığı granül kahve
-3 çorba kaşığı esmer şeker
-2 tatlı kaşığı kahve likörü
-1 su bardağı sıcak su
-2 yemek kaşığı kakao
-20 gr bitter çikolata

Yapılışı:
Öncelikle kremamızı hazırlıyoruz. Bunun için sütü, şekeri, yumurtayı, un ve nişastayı karıştırarak kısık ateşte kıvam alıncaya kadar pişiriyoruz. Krema pişince içine labne peynirini ve romu ekleyip soğumaya bırakıyoruz. Ayrı bir kapta sıcak su içinde kahve ve esmer şekerimizi eritiyoruz ve biraz ılıyınca kahve likörünü ekliyoruz. (Kahve likörü tarifine bağlantıdan ulaşabilirsiniz) Kedi dili bisküvilerimizi kahveli karışıma batırarak kalıbımızın tabanına diziyoruz. Üzerine dilimlediğimiz çilekleri diziyoruz ve kremanın yarısını kullanarak bisküvi ve çileklerin üzerini kapatıyoruz. 2. sıradada bisküvilerimizi kahveli karışımla ıslatarak diziyoruz ve kalan kremayı üzerine döküyoruz. Son olarak üzerine kakaoyu eliyoruz (eşit dağılması için) ve 1-2 saat buzdolabında bekletiyoruz. Servis yaparken eritilmiş çikolataya batırdığımız çileklerle süslüyoruz. Afiyet olsun...

Devamını Oku...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...