
Uygarlık Ne Değildir: Batı'nın değerler sistemi ve bu sistemin korunması için üfürükten bir üstünlük duygusuyla daha "alt" toplumlara savaş açan gebeşçe fikirler, adamlar bir temiz darmaduman edilir. Lévi-Strauss'un öncülüdür bu açıdan, tabii Bell bir denemeci ve sanat eleştirmenidir, olayın sağlam temellere oturması için bir elli yıl daha geçmesi gerekecektir. Neyse, mal mülk hakkı, kadınlara karşı tutum, milliyetçilik gibi birçok olayın uygarlıkla alakalı olmadığını söyler ve ekler: "Uygarlığın daha çok bilinçlenme ve eleştiri kafası gibi insanlığın kazandığı son erdemlere bağlı olduğunu kabul etmeliyiz. Uygarlığı eğitimin bir sonucu sayabiliriz. Uygarlık insan yapısı bir şeydir." (s. 24)
Sonraki bölümlerde üç eşsiz örnekten, uygarlığın zirvede olduğu zamanlar ele alınır: Büyük Devrim'e kadarki Fransa, Rönesans İtalya'sı ve Atina'nın en bomba zamanları. İran, Çin ve diğer toprakların medeniyeti hakkında çekimserdir, yeterli ve doğru bilgi olmadığı için bunları ele almaz. Aklın egemenliği, Bell'in izini sürdüğü olay bu. Atina'nın tiyatrolarını ve felsefesini, İtalya'nın sanatta zirveye ulaştığı yılları ve Fransa'nın edebi yükselişini, içinde bulundukları tarihsel konum bağlamında inceler.
Sonrasında uygar insan nasıl ortaya çıkar, onu inceliyor Bell ve zannımca kayışı koparıyor. Kafası çalışan, geçim sıkıntısı çekmeyen insanlardan oluşan bir sınıf oluşturulacak, bu sınıf insanlığı bir tık ileri taşıyacak. Günümüzde bu sınıf var ama zamanı boşa harcıyormuş Bell'e göre. Bir proje sınıfı bizi kurtarabilecekse eyvallah, pek sanmıyorum ya.
Uygarlık ve uygar insan nedir, ne değildir, onun düşüncesi. Hoş.