36. Gün (Keçiboynuzu ve Pırlanta)
Keçiboynuzu (Ceratonia siliqua), baklagiller (Fabaceae) familyasından olup Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerlerde doğal
olarak yetişen ve baklaları (meyveleri) yenen, her daim yeşil çalı ya da ağaç formunda olan bir bitki türüdür.
Bir rivayete göre, Lokman
Hekim, günlerden birinde Anadolu'
nun güneyindeki insanların dertleriyle ilgilenmek üzere yola çıkar. Toros Dağları 'ndan aşağıya
inip Akdeniz'e doğru
ilerlerken limon ağaçlarını görür. Orada yaşayan
insanların daha sağlıklı olabileceğini düşünerek ilerlerken yolunun sağının
solunun keçiboynuzu ağaçlarıyla örtülü olduğunu görür. Orada durup
yanındakilere "Buranın insanlarının bana ihtiyacı olmaz." deyip geri
döner.
Prof. Dr. Aydın Akkaya’ nın açıklamasına
göre,
"Keçiboynuzu
çekirdeği, doğada ağırlığı değişmeyen bir tohumdur. Bütün tohumlu bitkilerden
yalnız keçiboynuzu uzun süre suda bekletildikten sonra filiz verebilir. Bu hem
çok kuruduğu ve meyvesinden çıktıktan sonra son ve sabit ağırlığını aldığı için,
hem de içine su alma olasılığı çok az ve çok uzun zamana bağlı olduğu içindir. Bu nedenle
Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde ağırlık ölçüsü olarak
kullanılmıştır. 16 tanesi bir dirhem eder. Dirhem, değişmekle
birlikte 3 gr. ağırlığı temsil etmektedir. Satıcı iki dirhemlik (32 çekirdek)
bir şey satarken lütfedip 1 çekirdek fazla tartarsa bu, malı alanın itibarını
gösterir. Olağandan fazla giyinen, süslenen vb. kişilere iki
dirhem bir çekirdek denmesi bundan kaynaklanmaktadır."
Ve
en önemlisi de Pırlantanın ağırlığı karat ile ölçülür. Karat ağırlığı,
pırlantanın en kolay ölçülebilir niteliğidir. "Karat" sözcüğü, eski
mücevher tüccarlarının pırlantalarını tartmak için kullandıkları
"carob" adı verilen keçiboynuzu tohumundan gelmektedir. Bu tohumların
ağırlığı, şaşılacak derecede birbirine benzerlik gösterir. Eskiden 1 karatlık
pırlanta 1 keçiboynuzu tohumunun ağırlığına eşittir.
Şaşırmamak elde değil…
RENK KODU: C:30 M:6 Y:0 K:
0