Bodrum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bodrum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ocak 2014 Salı

Bodrum Mandalin Reçeli


258. (Bodrum Mandalin Reçeli) 

Geçtiğimiz hafta sonu bahardan bir gün yaşandı Bodrum’da… Son derece soğuk ve kemiklere işleyen soğuklardan sonra oldukça güzel bir gün geçirdik. Arkadaşlarımla Bitez’e mandalina bahçesine Bodrum kahvaltısı yapmaya gittik.  Çok güzel fotoğraflar çektim. Beğeneceğinizi düşünüyorum.  Nerdeyse yer gök mandalina doluydu. Neyse konuyu fazla uzatmayalım. Çok sevdiğim bir öğrencim bana yılbaşı hediyesi olarak annesinin yaptığı mandalina reçelini getirdi. Tadı müthişti diyebilirim. Ben de sizlerle elinize Bodrum mandalinası geçerse yapmanız için reçel tarifi vereceğim. Gelelim tarife;

Gerekli malzemeler:
1 kg. Bodrum mandalinası
1,5 kg. toz şeker
1 bardak su
Yarım limon suyu
Yapılışı:
Mandalinaları iyice yıkadıktan sonra kabuklarının üzerine çatalla birkaç delik açın. Bu şekilde 2 gün boyunca suda bekletin. Bu arada suyu sabah ve akşam değiştirmeyi unutmayın.
2. günün sonunda tencereye su koyup mandalinalarla birlikte bir saat boyunca kaynatın. Daha sonra pişmiş mandalinaları soğuk su dolu bir kaba alıp ve 4 saat boyunca soğuk suda bekletin.
Sonraki aşamada ise bir tepsi içinde mandalinaları ortadan ikiye kesin ve çekirdeklerini çıkartın. Çekirdekleri bir tülbente sarıp küçük bir bohça yapın.
Başka bir tencerede ise toz şekeri ve bir bardak suyu şurup haline gelene kadar ısıtın. Isınan suyun içine mandalinaları ve çekirdek bohçasını ekleyin. Yarım saat sonra ise limon suyunu ekleyin ve son 15 – 20 dk daha kaynattıktan sonra tencereyi ocaktan indirin. Biraz sulu bir kıvamda olması gerekmektedir.
Herkese afiyet olsun. 

Formun AltıRenk Kodu: C: 0 M: 8 Y: 47 K: 32


Geçen hafta sonu gittiğim mandalin bahçesi...


Dalında bir başka güzel:)))
Ege'de yeni yıl hediyesi böyle olur.

28 Kasım 2013 Perşembe

Bodrum' da Hava Bir Açıyor Bir Kapıyor.

218. Gün (Bodrum' da Hava Bir Açıyor Bir Kapıyor. )

Sevgili dostlar haberlerden az çok duymuşsunuzdur. Bodrum’u sel aldı. Bir yağdı bir yağdı sandık gök delindi. Bodrum’un ilginç bir kışı vardır. Bir an bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor sonra pat diye güneş açıyor. Bu hafta oldukça fırtınalı geçirdik ve geçirmeye de devam ediyoruz. Bir iki kendi çektiğim güzel Bodrum fotosu paylaşmak istedim sizlerle…



Bodrum ve Kış :)

Tabi Halikarnas Balıkçısı' ndan da güzel bir şiir okumadan olmaz değil mi? :)


Bodrum Bodrum
İtalya 'yı gör de öl derler
Yok canım; Bodrum 'la kıyılarını gör ve yaşa

Yokuşbaşına geldiğinde, Bodrum 'u göreceksin
 Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin
 Senden öncekilerde böyleydiler
 Akıllarını hep Bodrum 'da bırakıp gittiler
 Bin metreden denize tepe takla inen uçurumlar mı istersiniz,
 İrili ufaklı ada kümeleri mi istersiniz,
 Altın renkli plajlar mı istersiniz? Ne isterseniz var burada
 Gece yıldızları tek tük görünen mıymıntı şeyler değildir
 Yıldız kalabalığına engin gece dar gelir.
 Sanki pırıltıyla göğü sarsıp güderler
 Hele ufukta ay bi görünekoysun evren peri masalına döner
 Bodrum 'da her tarafta mavi bir nurdur
 Öyle mavi ki insan maviyi toplamak için
 Avucunu göğe açacak ve elini yanaştırıp bakınca avucunun mavileşmediğine şaşıcak
 Bodrum hem doğanın olağan üstü hem de tarihinin
 Şanlı batıranlarını kendine toplayan ak pak bir Akdeniz Köşesidir

 Cevat Şakir Kabaağaçlı


Renk Kodu: C: 8 M: 50  Y: 84 K: 0


Bardaktan boşalırcasına yağıyor.
Okulumun bahçesi...
Kara kara bulutlar kapladı her yanı...

Yağmur dinince...

Hele bir akşamüstü olursa...

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Deniz Feneri

119. Gün (Deniz Feneri)

Çocukluğumdan beri deniz ve denize ait olan her şey ilgimi çekmiştir. Deniz aşırı yerler, dalgalar, denizde kopan fırtınalar, uçsuz bucaksız sahiller ve elbette ki deniz fenerleri. Bu şiiri çok severim. Hep uzak coğrafyalardaki deniz fenerlerini inceledim. Kendi ülkemdekilerin yerlerini öğrenmeye çalıştım. En yakınımda yer alan fenerleri görmeye gittim. Ben soğuk, karanlık ve dalgalı denizleri severim. Karadeniz gibi… Hele bir de Kuzey Buz Denizi’ni düşününce oldukça heyecanlanırım. Çocukluğumda bir dergi “Okyanus Sesleri” diye bir kaset hediye etmişti. Farklı denizlerdeki sesleri oraların müzikleri eşliğinde seslendirmişlerdi. Karayip Denizi ya da Baltık Denizi gibi ama hiç biri Kuzey Buz Denizi’ndeki dalga ve rüzgâr sesi kadar beni etkilememiştir. Fırtınaya neden olan kuvvetli rüzgârlar eşliğinde dalgaların seslerini dinlemek beni inanılmaz mutlu ediyordu.


Geçen günlerden birinde Bodrum’da Yalıkavak ile Gümüşlük arasında yer alan küçük bir sahilde Güneş’in batışını izlerken sizin için dalgaların yani aslında Ege Denizi’nin sesini kaydettim. Beğeneceğinizi umarım. Gittiğim yerin herhangi bir ismi var mı bilemiyorum ama ben oraya “Dalgalar Koyu” diyorum; çünkü müthiş dalgalı bir yer… Umarım beğenirsiniz. Ve beğendiğim deniz fenerlerini de sizlere sunmaktan mutluluk duyuyorum.
Dalgaların sesleri eşliğinde Bodrum ’a davet ediyorum hepinizi…


Uzanmış koca burun açık denize doğru,
Lacivert ve gri gecenin değerinde.
Karanlıkla başlar bir dünya sevgisi,
Deniz feneri parlar,
Talihe aldırmadan kayalar üzerinde.

Bulutlar birleşir alaca düzlüklerde,
Çöker uzak limanlardan bir sis.
Bir sıkıntı başlar karanlığında kaderin,
Bildirir, yanınca yanınca,
Ömrün neresindesiniz, aşkın neresindesiniz?

Yüreğin mi daralıyor, yıldız ışığında,
Bırak anılar gitsin biraz daha geri.
Ruhu götürmeden vakit yürüyebilir,
Düşün nasıl durmuş sabırla yüzlerce yıl,
Hep bu benekte bu deniz feneri.

Bak deniz savaşlarına, yaşlı korsanlara,
Uçan dalgalara, uyuyan rüzgara bakmış,
Bir tek göz kadar kara ve mavi,
Enginle boş,
Kısmetsiz balıkçılara bakmış.

Saçlarında tuz kokan, ölü kokan bir serinlik,
Yüzünde bir fırtına tadı…
Durursun yorgun, umutsuz,
Birden bir daha yanıp söner, sevinçle titrersin,
Bir şey, belki de yaşaman uzadı.

Yaslıdır dulların ölçülmez özleminde,
Güçlüdür kocaman geceleri taşır.
Delidir, konuşmaz, uyumaz,
Sonrasızlığın iyiliğini bekler, kötü günlerden,
Akıllıdır.

Sarhoş gemilerimiz sallanır sallanır,
Gömülmüş kasırgaların uykusuyla belli,
Kayalar mezarlara benzer enginlerden,
Duyulur sudan göğe kadar,
"Ölüsü kandilli."

Vakit yok olur, zamandan boşalır varlık,
Düşmez burçlardan haber.
Bir uğursuzlukla ağır ve yorgun,
Bütün insanlar bitti sanırsınız,
Deniz feneri gülümser.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Renk Kodu: C: 26 M: 23 Y: 19 K: 0



















18 Temmuz 2013 Perşembe

Bodrum Kalesi

85. Gün (Bodrum Kalesi)

Bodrum Kalesi, Bodrum'un simgesi haline gelmiş ve bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan kale.
Bodrum kalesi iki liman arasında kayalık bir alan üzerinde kurulmuştur. Antik çağda önce ada olan bu alan sonraları kente bağlanarak yarımada durumuna gelmiştir.
1406-1523 yılları arasında inşa edilen St. Jean Şövalyeleri'nin kalesi, kare planlı, 180 x 185 m ölçülerindedir. İç kale içinde değişik ülke adları verilmiş kuleler bulunmaktadır. En yüksek kule deniz seviyesinden 47,50 m yükseklikte olan Fransız Kulesi'dir. Diğer kuleler İtalyan Kulesi, Alman Kulesi, Yılanlı Kule ve İngiliz Kulesi’ dir.

Kalenin doğu duvarı dışında kalan bölümleri çift beden duvarları olarak takviye edilmiştir. İç kaleye 7 kapı geçilerek ulaşılır. Kapılar üzerinde armalar bulunmaktadır. Armalar üzerinde haçlar, düz veya yatay bantlar, ejder ve aslan figürleri bulunmaktadır. İç kalede Şapelin altı dâhil olmak üzere 14 sarnıç vardır. Kale koruganı, çiftli duvarlar arası su hendeği, asma köprü, kontrol kulesi, II. Mahmut tuğrası kalenin göze çarpan yerlerindendir.Bodrum Kalesi, 19. yüzyıl sonunda kalenin hapishane olarak kullanıldığı dönemde bir hamam yapısı ile Osmanlı niteliği kazanmıştır.

Kale bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müze koleksiyonlarında bulunan eserler Türk hamamı, Amphora sergilemesi, Doğu Roma Gemisi, Cam Salonu, Cam Batığı, Sikke ve Mücevherat Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, İşkence ve Katliam Odaları ve Alman Kulesi'nde sergilenmektedir. Ayrıca 33,5 dönüm genişliğindeki bir arazi üzerine kurulmuş olan kalede açık mekânlarda da eser sergilenmektedir.
Müze, 1995 yılında Avrupa'da Yılın Müzesi Yarışması'nda "Özel Övgü" ödülünü almıştır.

Daha ileri ki yazılarımda Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi' nden bahsedeceğim için burada sadece değindim...

Renk Kodu: C: 29 M: 75 Y: 0 K: 0






Bu fotoğrafı da sizler için çektim...

14 Temmuz 2013 Pazar

Bodrum Gümüşlük

81. Gün (Bodrum Gümüşlük)

Sevgili dostlar geçen gün geçen gün dostlarımla Gümüşlüğe gittik. Bunca yıldır Bodrum’da yaşadığım halde gitmek kısmet olmamıştı. İnanın bana çok ama çok beğendim. En önemlisi de ancak bu kadar doğal bir coğrafya olabilir diye de ekleyebilirim… Vaktimiz kısıtlı olduğu için az bir süre kalabildik. Bunun yetmediğini söyleyebilirim. Neyse sizler için çok güzel fotoğraflar çektim ama öncelikle bu güzel beldeyle ilgili çok kısa bir bilgi vermek istiyorum. 

Antik çağdaki Myndos kentinin yerine kurulmuştur. Myndos sözcüğü etimoloji yönünden incelendiğinde “Ana Tanrıça’ ya Tapınma” anlamına gelir. Ayrıca Herodotos’ da da bir ilk çağ kenti olarak ismi geçer. Myndos’ un arkasındaki tepelerde, uzun burnun ucunda gümüş ocakları bulunuyordu. Daha sonra buraya verilen Gümüşlük ismi bu maden ocaklarından kaynaklanıyordu.
Tarihçi Pausanias’a göre Halikarnassosla beraber Troizen kökenli göçmenlerce kurulmuştur. Plinius ise Eski Myndos diye adlandırdığı alanda Leleg yerleşimi olduğunu söyler. Aslında Myndos’ un ilk sakinleri Leleglerdir. M.Ö.IV.yy. da Pers Satrabı Mausollos’un Halikarnassos’a taşımadığı iki Leleg yerleşiminden biridir.
Herodotos’dan öğrendiğimize göre İonia’lıların Perslere karşı başlattığı ayaklanmaya bir gemi vererek katılmışlardır. Ayrıca Büyük İskender’in ordularına karşı tek başına karşı koymasıyla ünlenmiştir. 
Günümüzde Gümüşlük beldesinin altında antik Myndos’ un kalıntıları bulunmaktadır. Nitekim Gümüşlük’ deki birçok evin duvarlarında Helenistik döneme tarihlenen sütun başlıkları, mimari parçalar kullanılmıştır. Antik kentin kalıntıları daha çok Karatoprak (Turgut Reis) ile Gümüşlük arasındaki yolun üzerinde, denize 1 km. uzaklıktaki Bozdağ’ın tepelerinde görülebilmektedir. Bu kalıntılar dışında yöredeki yüzey araştırmalarında çok yaygın biçimde çanak-çömlek parçalarına rastlanmıştır.

Gümüşlük hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isterseniz aşağıdaki siteyi ziyaret edebilirsiniz.

Fotoğraflarla Gümüşlükte neler yapabileceğinizi anlatacağım. En güzel gün batımını 
izleyemeden döndüğüm için üzülüyorum ama bir daha ki sefere diyelim...

Renk Kodu: C: 100 M: 100 Y: 0 K: 13

Mutlaka balık yemelisiniz...Mekanların güzelliğine ne demeli?





Çay bahçesinde güzelce çayınızı yudumlayıp bir de yanında mutlaka tost yemelisiniz... ( Ben öyle yaptım:))
Tavşan Adası'na yürüyebilirsiniz...

Dostlarınıza hediyelik eşyalar alabilirsiniz...

Dostlarım:)))






Plajda denize girebilir ve sonrasında da bu güzelim manzara eşliğinde kahve içebilirsiniz.

Ve tabi ki lokma yemeden olmaz.
Eve dönmeden önce de Bodrum Mandalina reçeli ya da marmelatı  almayı unutmayın...

30 Haziran 2013 Pazar

Bodrum Sandaleti

67. Gün (Bodrum Sandaleti)

“Bodrum Sandaleti” dünya çapında adını duyurmuştur. Yaz mevsimine uygun tasarımları ile yöreye gelen yerli yabancı turistlerin almak istediği çok özel bir üründür. Özellikle antik modelleri oldukça ilgi çekmektedir.

Bodrum sandaleti denince akla gelen ilk isim 2010 yılında kaybettiğimiz sandalet ustası Ali Güven’ dir. Mig Jagger, Donna Karan, Betty Nidler, Mig Jagger, Yunanlı Moda Tasarımcısı Lakis Gavalas, gibi birçok ünlüye sandalet üretmiştir. Usta Ali Güven özellikle Donna Karan’ın yurt dışında işini büyütmesi için yıllarca yaptığı tekliflere karşı Bodrum da küçük bir atölyede sandaletlerini üretmeye devam etmiştir. 

Sandaletlerin ilk olarak Asya ve Mısır’da ortaya çıktığı ve dünyaya bu uygarlıklardan yayıldığı tahmin ediliyor. Mısır, Sümer, Pers kabartmalarında ve resimlerinde görülen düz tabanlı, çapraz bantlı sandaletler papirüs yapraklarının ayak altına bağlanmasıyla, daha ileriki tarihlerde ise deri ve kösele kullanılarak üretilmiştir. Bilinen ilk sandalet örneği İ.Ö. 2000 yıllarında papirüs saplarından örülmüş bir sandalettir.

Eski Mısır'da üretilen ilk sandaletlerin, sadece seçkinler ve önemli kişiler ile rahipler ve üst düzey yöneticiler tarafından kullanıldığı biliniyor. Bu önemli kişilerin arasında, Kleopatra ve Nefertiti gibi Mısır'ın sembolü haline gelmiş iki önemli kraliçede vardır. Sandaletlerin üzerine boncuklar, metaller ekleyerek daha süslü modellerin yaratılmasını sağlayanlarda bu kadınlar olmuşlardır.


Renk Kodu: C: 61 M: 37 Y: 29 K: 37