mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2013 Perşembe

Mutluluğun Gizi

190. Gün (Mutluluğun Gizi)

Bir tüccar mutluluğun gizini öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış. Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel şatoya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş. Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla karşılaşmış. Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş. Dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış.

Bilge sırayla bu insanlarla konuşuyormuş ve bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış. Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş bilge, ama mutluluğun gizini açıklayacak zamanı olmadığını söylemiş ona. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra görmeye gelmesini salık vermiş. “Ama sizden bir ricada bulunacağım,” diye eklemiş, delikanlının eline bir kaşık verip, sonra bu kaşığa iki damla sıvı yağ koymuş. “Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz.”

Delikanlı sarayın merdivenlerini inip çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. İki saat sonra bilgenin huzuruna çıkmış. “Güzel” demiş bilge, “Peki, yemek salonumdaki Acem halılarını gördünüz mü? Bahçıvan başının yaratmak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenleri fark ettiniz mi?”

Utanan delikanlı hiçbir şey göremediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine verdiği iki damla yağı dökmemeye çabalamış, başka bir şeye dikkat edememiş. “Öyleyse git, evrenin harikalarını tanı.” demiş ona bilge. “Oturduğu evi tanımadan bir insana güvenemezsin.”

İçi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara asılmış, tavanları süsleyen sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş. Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş. Bilgenin yanına dönünce, gördüklerini tüm ayrıntılarıyla anlatmış. “Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?” diye sormuş bilge. Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş.

“Peki” demiş bunun üzerine bilgeler bilgesi, “Sana verebileceğim tek öğüt var.
Mutluluğun gizi dünyanın tüm harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan...


Renk Kodu: C: 14 M: 50  Y: 75 K: 66

19 Mayıs 2013 Pazar

Gerçekten Mutlu muyuz?


25. Gün (Gerçekten Mutlu muyuz?)

''Sevilmemek yalnızca şanssızlıktır. Hiç sevmemek mutsuzluktur. Bugün, hepimiz mutsuzluktan ölüyoruz." Albert Camus

Güzel bir Bodrum akşamı yaşadım. Ruhumdaki suskunluğu dahi okuyan dostumla gece gece kahve içmeye gittik. Oldukça keyif aldım. Uzun uzun sohbet ettik. Blogumdaki yazılardan konuştuk. Acaba okuyanlar neler hissediyorlar diye düşünürken 5. sınıflardan bir öğrencimin bana sarılmasıyla düşüncemden sıyrıldım. Sınıfta cehalete savaş açtığımdan bahsetmiştim. Blogumu anlatmıştım. Özellikle renkler çok hoşlarına gitmişti. Kendisi de bir blog açmış ve benden bahsetmiş. Hatta 365 gün 2013 diye bir bölüm bile açmış. En güzeli de dedi ki: “Kadın olmak yazınızdaki şiiri çok beğendim.” Gel de mutlu olma şimdi.

Tam bu sırada “BEN İYİSİMİ” blogunun yazarından bir mail geldi. Bloguma destek olan ilk 3 blogu 365 gün boyunca sayfamda misafir edeceğimi kendisine bildirmiştim. (Sayfamdaki resimlere tıkladığınızda direk misafir bloglara ulaşabilirsiniz.) Cehaletle savaşımı desteklediğini ve dostlarının da beni destekleyebileceklerini yazmış. Nasıl mutlu oldum bilemezsiniz. Kendisine teşekkür ediyorum.

Bu arada sabahta “LUNA LUNARİTA” blogunun yazarından mail aldım. Kendisi de destekleyeceğini bildirmiş. Ona da buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Buna da çok mutlu oldum.

Neyse kahveler bitti. Dedik evimize gidelim yolda iki yıl önce mezun olan öğrencimi gördüm. Kendisinin ve diğer öğrencimin de blogu okuduklarını söyledi. Bir kere daha mutlu oldum.

Şimdi dostlar gelin sorun bana: “ Cidden mutlu musun?” Cevabım gönlümün derinlerinden gelen kocaman bir "EVET" olur.

Farkında mısınız ortada ne mal var ne mülk ne de para ile değer biçilmiş herhangi bir mutluluk.Ortada yürek var. Büyüğünden küçüğüne hepimizin yüreği... Birbirini anlayanların yüreği var.

Gelelim Camus’ nun sözüne… Şöyle bakın etrafınıza mutluluğu almak yani sahip olmakla eş tutan insanlara bakın. Sınırları çizilmiş mutluluklar içinde sıkışmış kalmış mutsuzlara bakın. Araban varsa mutlusun, evin varsa mutlusun, jakuzide yatarsan mutlusun gibi belirlenmiş sınırlara sahip olduklarında mutlu olacaklarını sanan onlarca insana bakın. Maske takılmış yüzlerin ardına gizlenen ruhsal mutsuzluğa bir bakın.

Mutluluk anlarda gizlidir. Anları yakalayıp mutlu olmanız dileğiyle…
Cehaletle savaşıma destek veren herkese kocaman teşekkürler…

RENK KODU: C: 0 M: 19 Y:100 K: 13